IUC Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu Açıklaması

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Azizoğlu, emperyalist güçlerin yaşadığımız geçen yüzyılda ülkemizi, coğrafyamızı ve tüm gezegeni kapital kazanım olarak gördüklerini belirterek, “Yeni yüz yılda yeni bir 100 yıllık proje ile tekraren ülkemizin de içinde bulunduğu İslam coğrafyasını küresel maşaları olan terör örgütleri ile dizayn ve sömürü projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Fakat anlayamadıkları, çok bedel ödeyen Türkiye ve İslam toplumları artık kirli projelerini uygulayacakları taşeron yönetim ve kukla rejimlerle idare edecekleri inanç, kültür, değer ve kavramlarını zorla empoze edip asimile ye zorlayacakları toplumlar değil. İslam coğrafyasında yaşayan toplumlar emperyalizmin coğrafyamız ile birlikte ülkemizi de bunalım ve kaoslarla meşgul ederek gezegenimizde küçük bir zümrenin tüm gezegenin varlıklarını gasp etmesini sadece seyrederek sırasını bekleyen kurbanlık koyun misali yok edicisinden himmet dileyen zavallılar durumunda kalmayacaklardır” dedi.

Türkiye’de batı toplumlarınca dizayn edilen sistem ve yapılanmaların neredeyse bir asırlık geçmiş zaman sürecinde evrensel normlarda ekonomik, politik, hukuksal yaşam standartlarında baskı ve kirli projelerinde bir değişiklik olmadığını ifade ederek, “Var olan kısıtlı tüm kazanımlarıyla birlikte bazen 15 Temmuz küresel emperyalist güçler ve onların yerel uşaklarınca gerçekleştirilen darbe teşebbüsün de olduğu gibi yaşam haklarını da kaybettiklerini yaşayarak gördüler. Türkiye’yi ve coğrafyamızı saran güvenlik, ekonomik ve siyasi kirli projelerden kurtulabilmek için bütün gücümüzle devlet, millet birlikteliğini ve birlikte yaşama kültürünün gereği olan sağduyuyu ön plana çıkartarak barış ve kardeşlik iklimini yeşertmek ve daimi kılmak için var gücümüzle mücadele etmemiz gerekir. Zira bu küresel emperyalist gücün sonunun eğer henüz gelmediyse yaklaşmakta olduğunu gösteren pek çok belirti var. Bu küresel emperyalist zülüm düzeni ne yaparsa yapsın kısmi ve geçici dengesizliklerin de eninde sonunda evrensel değerler, hak, hukuk ve insani normlara geleceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Kısaca tanımlarsak bu küresel sömürü ve zülüm döneminin ömrünün sonuna geldiği dünyanın ise içindekilerle ilahi takdire kadar yaşamaya devam edecek olması gerçeğidir. Sonuç olarak tüm insan varlığının kavraması gereken önemli değer, bu gezegen üzerinde yaşayan herkes ırkı, dini, mezhebi, rengi, ulusu ne olursa olsun tam ve eşit oranda gezegenin ortağı ve paydaşı olduğu gerçeğidir” dedi.