ANALİZ - Fransa'daki Sığınmacıların 'Belirsiz' Geleceği

Fransa'nın kuzeyindeki Calais kentinde on yıldan fazladır devlet yardımı almadan ayakta duran 'Jungle' sığınmacı kampının ay sonuna kadar yıkılması beklenirken sayıları on binleri bulan kamp sakinlerinin akıbetinin ne olacağı belirsizliğini koruyor Yardım dernekleri hükümetin sığınmacıları ülke geneline dağıtma planına başta sıcak baksa da kampın sığınmacıların ihtiyaçları ve profilleri göz önünde bulundurulmadan yıkılmaya çalışılması üzerine desteğini çekerek kampın yıkılmasının ertelenmesi için mahkemeye başvurdu Sığınmacıları ağırlaması planlanan merkezlere saldırılar düzenlenmesi ve kampta halen bulunan yaklaşık bin ebeveynsiz çocuğa henüz yerleşim imkanı sağlanmamış olması yardım kuruluşlarının endişesini artırıyor.

BİLAL MÜFTÜOĞLU - Fransa'nın kuzeyindeki Calais kentinde on yıldan fazladır devlet yardımı almadan ayakta duran 'Jungle' sığınmacı kampının ay sonuna kadar yıkılması beklenirken, sayıları on binleri bulan kamp sakinlerinin akıbetinin ne olacağı belirsizliğini koruyor.

Kamptaki yaşam koşulları başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından eleştirilirken, yardım dernekleri de sığınmacıların, Fransa genelindeki yerleşim alanlarına dağıtılması planı neticesinde, 'Jungle'dan daha iyi bir hayata kavuşma ihtimallerine şüpheyle yaklaşıyor.

Kampın 2000'li yılların başında derme çatma çadırlarla kurulmasına müdahale etmeyen Fransız hükümeti, mart ayında kampın güney bölgesini tahliye ettikten sonra, geçen ay, sığınmacılara ait tüm yerleşim alanlarının da yıkılacağını açıklamıştı. Daha sonra Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, bölgede faaliyet gösteren yardım derneklerini toplayarak hükümetin kampı yıkma planını açıklamış, eylül sonunda Calais'ye giden Cumhurbaşkanı François Hollande ise kampın ekim sonuna kadar kaldırılmış olacağını bildirmişti.

Yardım dernekleri, hükümetin sığınmacıları ülke genelindeki kabul merkezlerine gönderme planına başta sıcak baksa da kampın, sığınmacıların ihtiyaçları ve profilleri göz önünde bulundurulmadan yıkılmaya çalışılması üzerine desteğini çekerek kampın yıkılmasının ertelenmesi için mahkemeye başvurdu.

- 'Kamptaki çocuklar insan tacirlerinin kurbanı olabilir'

'Jungle'ın kaldırılmasına yönelik eleştirilerin başında kampta sayısı bini bulan ebeveynsiz çocukların geleceğinin belirsizliği bulunuyor. Fransa'nın resmi 'haklar savunucusu' unvanıyla görevini sürdüren eski Adalet Bakanı Jacques Toubon, kampta kimsesiz durumdaki çocukların takip ve korunma altına alınmasına dair öngörülen hiçbir mekanizmanın devreye sokulmadığını ifade ederken 'Ne Fransa ne İngiltere çocukların korunması için uğraşıyor' yorumunda bulundu.

UNICEF'in İngiltere operasyonlarından sorumlu Lily Caprani ise kampın güney kısmının yıkılmasından sonra 129 çocuğun kaybolduğunu hatırlatarak aynı hataların tekrar yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. UNICEF tarafından yapılan açıklamada Fransa ve İngiltere'nin çocuklar için ortak çözüm bulmaması halinde yeniden kayıp vakalarının baş göstereceğine dikkat çekilirken 'Kamptaki çocuklar insan tacirlerinin kurbanı olabilir veya kışın barınaksız kalabilirler' uyarısı yapıldı.

- İngiltere kamptan yalnızca 72 çocuk aldı

Kampta bulunan yüzlerce çocuğun İngiltere'de yasal olarak sığınma hakkı bulunurken bürokratik engeller ve İngiliz hükümetinin isteksiz tutumu, süreci ciddi anlamda sekteye uğratıyor.

Kızıl Haç'ın geçen hafta yayınladığı raporda İngiltere'nin şimdiye dek yalnızca 72 çocuk aldığı belirtilmiş, Avrupa Birliği'nin (AB) Dublin Sözleşmesi uyarınca en az 178 çocuğun daha kabul edilebileceği ifade edilmişti. Kızıl Haç, ayrıca İşçi Partisi Milletvekili Alf Dubs'ın geçen mayıs ayında kısmen onaylanan yasa değişikliği önerisinden sonra, 200 çocuğun daha İngiltere'ye sığınabileceğini hatırlatmış, ancak bu kapsamda hiçbir çocuğun henüz ülkeye alınmadığının altını çizmişti.

Raporda aynı zamanda İngiltere'nin Fransa'nın çocukların korunmasına yönelik taleplerine cevap vermediği ve çocukların profillerinin incelenmesinde 'yeterince ihtimam gösterilmediği' eleştirisinde bulunulmuştu.

İngiliz hükümeti ise kamptaki çocukların durumunun belirsizliği konusunda Fransa'yı suçluyor. İngiltere İçişleri Bakanı Amber Tudd, hafta içinde yaptığı açıklamada, 'Jungle' yıkılmadan yüzlerce çocuğun İngiltere'ye kabul edileceğini açıklamış, Fransız bürokrasisinin çocukların kamptan ayrılışını yavaşlattığını savunmuştu.

- 'Fransız hükümeti sığınmacıların temel haklarını gözetmiyor'

Calais'de faaliyet gösteren yardım kuruluşları, kampta çocuklar dışındaki sığınmacıların ihtiyaçları konusunda hiçbir çalışma yapılmamış olmasından dolayı yıkımın ertelenmesi çağrısında bulunuyor.

Hükümetin planından desteğini çeken 11 kuruluş ise yıkımın durdurulması için Lille Mahkemesi'ne başvurarak yargının, kamu yetkililerini 'herhangi bir yıkım operasyonundan önce Jungle'da yaşayan tüm sığınmacıların korunma ihtiyaçlarını tek tek değerlendirmeye zorlaması' talebinde bulundu.

Hükümetin 2000'li yılların başında Calais yakınlarındaki Sangatte sığınmacı kampının yıkılması esnasında meydana gelen hataları tekrar etme eğiliminde olduğuna dikkati çeken Emmaüs Derneği Başkanı Thierry Kuhn, 'İnsanlar bu bölgeye geri gelecek. Kendimizi kandırmamamız gerek. Hayattan beklentilerine uygun çözümler sunmadığımız müddetçe geri dönecekler' şeklinde konuştu.

Kuhn aynı zamanda yıkım operasyonlarında 6 bine yakın polisin görev alacak olmasını 'ölçüsüz' olarak değerlendirirken 'Cazeneuve sanki çatışma çıksın diye elinden geleni yapıyor gibi gözüküyor' dedi.

Yıkım projesinden desteğini çeken bir başka dernek olan Katolik Yardım Kuruluşu ise hükümetin ilk açıkladığı plandan saparak kampı hızlıca tahliye etmeye hazırlanmasını eleştiriyor. Dernek, yayınladığı bildirgede bu hızda düzenlenen bir operasyonla sığınmacıların durumlarının değerlendirmeye alınmasının 'imkansız' olduğunu savunarak, 'Fransız hükümeti sığınmacıların temel haklarını gözetmiyor. İnsanlar aile ilişkileri gözetilmeden rastgele dizilip dağıtılıyor' açıklamasında bulundu.

- Sığınmacıları ağırlayacak bölgelerde kabul merkezlerine saldırı

Sığınmacılar, kampın tahliyesi dışında yeni yerleşecekleri bölgelerde yabancı karşıtı bir tutumla karşılaşma riskiyle de yüz yüze. Özellikle muhalefetteki Cumhuriyetçiler Partisi’nin yönetimde bulunduğu bölgelerde, sığınmacıların gelmemesi için kampanya başlatılırken Elabe Araştırma Kuruluşu'nun düzenlediği ankete göre Fransızların yüzde 56'sı sığınmacıların kendi şehirlerinde ağırlanmasına olumsuz bakıyor.

Yabancı karşıtı tutum belli bölgelerde ise kabul merkezlerine kimliği belirlenemeyen gruplar tarafından yapılan saldırılara dönüştü. Paris'in Forges-les-Bains adlı banliyösünde Calais sığınmacılarını ağırlaması beklenen kabul merkezi kundaklanırken, ülkenin batısındaki Saint-Brevin ve güneydoğusundaki Saint-Hilaire-du-Rosier kentlerinde ise sığınmacı merkezleri ateşe verildi.

Yaklaşık 170 sığınmacı kabul etmesi beklenen güneydeki Beziers kentinin aşırı sağa yakın Belediye Başkanı Robert Menard ise şehrin tamamında yayınlattığı afişlerle hükümetin planını eleştirdi.
Kaynak: AA