Sahnede ‘üfüremeyeceksin’ diye mi Eskişehir’e gelmiyorsun!

Üniversite şehri Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nin düzenlediği 16. Uluslararası Eskişehir Film Festivali Türkiye’nin festival dünyasına başka bir soluk getiriyor, yarışan değil izleyicisiyle buluşan filmlerin festivali yapılıyor. Lakin sinemacılar bu festivale pek iltifat etmiyor, acaba neden?!

Sahnede ‘üfüremeyeceksin’ diye mi Eskişehir’e gelmiyorsun!
16. Uluslararası Film Festivali’ne giderken böylesi üniversite öğrdencileriyle dolu bir şehirde yapılan film festivalinin farklılığını görmek beni çok heyecanlandırıyordu. Çünkü Türkiye’de her şeyin olduğu gibi sinemanın da geleceği bu gençlerde yatıyor. Tabii bir de Eskişehir Film Festivali’nin bir yarışma içermemesi, sadece filmlerin izleyiciyle buluşması da çok önemli. İşte Eskişehir bu anlamda bir çok festivalin cesaret edemediğini yapan bir festival.

Tabii böyle olunca festivalin seçkisi çok önemli bir hal alıyor. Tamamıyla filmlerin kalitesine ve halkla buluşmasına yüklenen bir organizasyon. Film seçkisine baktığımda çok kaliteli ve güncel filmlerin izleyiciyle buluştuğunu gördüm. Türk sinemasının son dönem en iyi filmleri buradaydı. Onur Ünlü’den İtirazım Var, Atıl İnanç’tan Daire, Ferit Karahan’dan Cennetten Kovulmak, Reha Erdem’den Şarkı Söyeleyen Kadınlar gibi yeni filmler, Lütfi Akad’tan Vesikalı Yarim, Yavuz Turgul’dan Muhsin Bey, Atıf Yılmaz’dan Ah Güzel İstanbul gibi unutulmaz Türk klasiklerinden önemli bir seçki.

Festival sadece Türk filmlerinden de mevcut değil. Wes Anderson’dan Büyük Budapeşte Oteli, Asghar Farhadi’den The Past-Geçmiş, Filistin’in Oscar adayı Ömer gibi daha birçok kaliteli film de Eskişehir’de gösterildi. Kısacası sinema açısından tam bir sinefil festivaliydi. Festivali organize edenlerin heyecanı ve organizasyonu sahiplenmesi de dört dörtlüktü. Fakat sinema dünyamızın bu festivale yaklaşımı umut kırıcıydı. Derviş Zaim’den Ümit Ünal’a ve bilindik bütün sinema oyuncularına kadar sohbet ettiğim her isim festivallerde filmlerin yarıştırılmasını çok doğru bulmaz. Ama yetkililerden öğrendiğime göre nedense ünlü isimler bu festivale pek rağbet etmiyorlar.

Çünkü festivalde bir yarışma yok. Sahneye çıkıp ödül almıyorsunuz. Ödül alırken şov yapamıyor, anlamsız göndermelerde bulunamıyorsunuz. Bu en hafif anlamıyla sinema dünyamızın tribüne oynamak dışında önem verdiği bir şey olmadığını kanıtlıyor. Sinemanın içinden bir insan daha ne ister? Binlerce genç insan, Anadolu’nun entelektüel halkı sizi bekliyor, beraber film seyretmek, film sonrası sorular sormak, sinemayla ilgili sohbet yapmak. Bu önemsiz mi? Gelelim Eskişehir’de festivalin daha etkili olması için ne yapılabilir konusuna. 16’ncısı yapılan bir festival artık köklü bir organizasyondur. Gelip geçici değildir. Bu anlamda Üniversite bütün yükü sırtlamış emekçi insanların gayretiyle devam ediyor. Nerede buranın belediyesi, bu şehrin zengin insanları, nerede sivil toplum örgütleri? Daha iyisini yapmak ve örnek olmak varken niye sırtınızı dönüyorsunuz? Şehri gezerken muhteşem yatırımlar gördüm, botanik bahçeleri, Porsuk Çayı’nın tertemiz suyu ve şehrin kafeleri. Bütün bu güzelliklerle festivali birleştirmek yaptığınız yatırımlara değer katmaz mı?

Eskişehir bir üniversite şehri, öğrencileriyle beraber neredeyse bir milyon nüfusu olan bir şehir. Üniversite içindeki sinemayı saymazsak toplam iki tane sineması var. Bu sayı az değil mi? Porsuk Çayı’nın yanında yürürken terkedilmiş ve hatta yanmış bir binanın yanından geçtik. Her yer cıvıl cıvılken o bina bütün bu canlılığın ortasında karanlık, terkedilmiş ve yıkılmaya bırakılmıştı. Sorunca öğrendik ki şehrin en eski sinemasıymış. Özel mülkmüş ve onun için yıkıp başka birşey yapmak istiyorlarmış. Klasik Anadolu şehirleri sinemalarını zmakus talihi... Bu durum Eskişehir’de yaşanan aydınlanmaya yakışmıyor. Belediye ve şehrin sivil toplum örgütlerine çağrımdır; bir iki yıl sonra o sinemada bu festivalin açılışını yapın. Eskişehir Film Festivali komşu şehirlerden sinefillerin de geldiği bir sinema şöleni olsun. Bütün zorluklara rağmen festivale emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sinema adına ise yılmamalarını ve Anadolu’nun bağırındaki genç insanların zihnini aydınlatan bu organizasyonu devam ettirmelerini ümit ederim.