Yan yana gelmemiş sözcükler vardı daha

Şair ve yazar Hulki Aktunç, dün hayata veda etti. Edebiyatın hemen her türünde eserler veren ve kendine mahsus diliyle Türkçenin ustaları arasında yer alan Aktunç, uzun süredir kanser tedavisi görüyordu. Aktunç'un cenazesi bugün Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Yan yana gelmemiş sözcükler vardı daha
"Yirmi dilin konuşulduğu bir yerde (Kadıköy'de) büyüdüm ve dilin kendisi bana yazma isteği verdi." diyerek aslında yazmaktan başka 'çaresi' olmadığının bilincinde olan şair-yazar Hulki Aktunç, dün 62 yaşında aramızdan ayrıldı. Uzun süredir kanser tedavisi gören Aktunç, 'çok yönlü bir yazar' sıfatını, kalemi sayesinde üzerine rahatlıkla geçirebilecek biriydi. Şiir, öykü, deneme, roman, eleştiri ve inceleme türünde ürünler vermesinin yanı sıra aynı zamanda bir ressamdı. Edebiyatta kurduğu kendine özgü dille, Türkçenin ustaları arasında yerini çoktan almıştı.

Aktunç'un 1949'da İstanbul'da başlayan hayatı, Selimiye Askeri Ortaokulu, Erzincan Askeri Lisesi, Haydarpaşa Lisesi ve İÜ Hukuk Fakültesi'ne uğradı. Sonuncusunu yarıda bırakan Aktunç, 20 yaşından itibaren yazmayı hiç bırakmadı. Edebiyata öyküyle giren (1969) Aktunç, eleştiri, inceleme ve romana yönelse de şiir ve öyküden hiç vazgeçmedi. Reklam ajanslarında metin yazarı ve yönetici olarak da çalışan yazar, bir süre Reklamcılar Derneği başkanlığını da yaptı. Soyut, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Papirüs ve Türkiye Defteri, Aktunç'un yazılarının durakları oldu.

Eserlerinde yapıya özel bir önem veren Hulki Aktunç, kendi kuşağını çevreleyen toplumsal sorunları konu edinirken simgelerle yüklü anlatımı, ayrıntıları ustaca kullanması ve biçim özellikleriyle farklılığını belirginleştirerek özgün bir üslup oluşturdu. Duygusallığın ağır bastığı şiirlerinde özellikle sözcük seçimiyle dikkati çeken Aktunç, öykü ve romanlarında kişilerin farklı zaman kesitlerindeki yaşamlarını işlemiş, olayları atlamalı kesitlerle, konuyu gizleyerek dolaylı biçimde veren bir üslubu yeğlemiştir. İlk öykü kitabı olan "Gidenler Dönmeyenler"de Sabahattin Ali ve Sait Faik etkisi, güçlü bir biçimde hissedilir. Kaleminin hususiyeti, TDK'nın yanı sıra Yunus Nadi, Abdi İpekçi ve Cemal Süreya şiir ödüllerinde hak ettiği taltifi bulmuştur. Son şiir kitabı "Sönmemiş Dizeler" ile 2010 yılında hem Metin Altıok hem de Necatigil şiir ödülünün sahibi oldu.

ARGONUN SÖZLÜĞÜNÜ YAZDI

Hemen hepsi "iç monolog" öykülerinden oluşan "Güz Her Şeyi Bilir" ile Aktunç, eseri "kendi yazdığı hikâyeyle bir hesaplaşma kitabı" olarak değerlendirir. Güven Turan'ın Sait Faik etkisinin Gidenler Dönmeyenler'den itibaren sürdüğünün bir göstergesinin de Aktunç'un bütün kitaplarında rastlanan, ama en son Güz Her Şeyi Bilir'de yoğun olarak hissedilen "yiten bir İstanbul'un yeniden yakalanması çabası" olduğunu belirtmesi boşuna değildi.

Eserlerinde argoyu otantik bir şekilde kullanan Aktunç'un dil üzerine çalışmalarının bir ürünü de Büyük Argo Sözlüğü'dür. Bu çalışmanın kendi edebiyat çizgisindeki yerini onun ağzından dinleyelim: "Ben edebiyatta kendi kalbimin argosunu ortaya koymak istedim. O yüzden de hikâye yazdım, şiir yazdım, roman yazdım, sözlük yazdım, denemeler yazdım. Benim gördüğüm budur, çünkü edebiyat aslında kendisine yönelik bir argo."

Aktunç'un cenazesi bugün Erenköy Galip Paşa Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda babasının yanına defnedilecek.

Yazı coğrafyası geniş

Hulki Aktunç, edebiyatın ağır işçilerinden biriydi. 40 yıllık edebiyat yaşamına geniş bir külliyat sığdırdı. Daha önce farklı yayınevlerince basılan Aktunç'un kitapları, son yıllarda Yapı Kredi Yayınları'ndan (YKY) çıktı. Başlıca eserleri şunlardır: (Şiir) Sır Kâtibi, Islıkla Tarihçe, Adresim Aynalar, İnsan Aşklarının Külüdür, Istıraplar Ansiklopedisi, Bir Şeyin Varoluşu, Firak ve Sönmemiş Dizeler. (Öykü) Gidenler Dönmeyenler, Kurtarılmış Haziran, Ten ve Gölge, Bir Yer Göstericinin Hayatı, Güz Her Şeyi Bilir. Toplu Öyküler I, Toplu Öyküler II. (Roman) Bir Çağ Yangını, Son İki Eylül. (Deneme) Erotologya?, Aforistika, Bir Kadıköy Oğlu, Büyük Argo Sözlüğü, Yoldaşım 40 Yıl (Rıza Kıraç ile nehir söyleşi).

Kalem ve Toprak

Bir kalem dikin toprağıma

İki ucu da açılmış sipsivri

Bir elime bir gece yapraklarına

Bir kalem dikin toprağıma

Tamda erken bahar vakti

Azar da kök salar belki

Elim gece yapraklarına

Bir kalem dikin mezarıma

Yan yana gelmemiş

Sözcükler var daha

(İnsan Aşklarının Külüdür'den)