SÜLEYMANİYE

Türker Akıncı

Türker Akıncı

Ne güzeldir Süleymaniye Külliyesinin çevresindeki sokaklarda yürümek…
Her yürüdüğümde her adım attığımda Sultan Süleyman`ın azmi, sabrı ve aşkı aklıma gelir.
Kolay mıydı o camiyi yapmak… Yedi yıl sürdü o sabır.
Boşuna mı demişler;
“Mimar bulursun ama Sinan`ı bulamazsın,
Sinan`ı bulsan Süleyman`ı bulamazsın…”
Mimar Sinan kıyamete kadar yıkılmayacak dediği camii için en ufak ayrıntıları bile düşündü…
Öyle ki haşere, akrep ve böceklere karşı önlem olarak avizelerin ortasına deve kuşu yumurtaları yerleştirdi.

Öyle rastgale bir yer değildi burası…

Avlusuna girdiğinizde turistlere rastlarsınız büyük bir hayranlıkla camiyi
izlerken…

Caminin içine girince havasından, kokusundan ve maneviyatından etkilenmemek elde değildir…

Düşünsenize Mimar Sinan cami ölçülerini ebcet hesabına göre yapmıştır…

Hemen arka kapısından çıkın sonra…

Ve karşınızda eşsiz İstanbul manzarası… Hem de ne manzara…

Boğaz ayağınızda adeta… Yedi tepeli şehrin en güzel tepelerinden birinde…

Sonra caddeye doğru ufak adımlar atın… İşte orada Ecdadın ruhunu göreceksiniz…

Önce Sultan Süleyman`ın kabri…
Hemen yanında güzeller güzeli kızı Mihrimah Sultan`ın türbesi.

Türbeden çıkın çiçek kokularını içinize çekerek sadece beş adım atın. Ve işte Hürrem Sultan`ın türbesi…

O Hürrem Sultan ki sayısız cami, mektep, külliye yaptırmıştır.

Dizilerden öğrendiğiniz gibi zannetmeyin sakın ola.

Yani kaşına gözüne değil vakfettiği eserlere bakın… Kudüs`teki Aşevine bakın…
İkisinin arasındaki aşkı elbette düşünün…

Ama en önemlisi geride bıraktıkları şahanelikleri düşünerek yürüyün…