İnsanlığını Unutan Canlı: İnsan

Betül KAYABAŞI

Betül KAYABAŞI

“Kırmızı Suratlı Adam” Sen Misin Yoksa?
 
Bu yazımda, sevdiğim iki romanı ilişkilendirerek sizlerle kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
 
Biri, kaç kez okuduğumu bile hatırlamadığım Küçük Prens, diğeri ise çok fazla okuduğumu söyleyemeyeceğim ama derin izler bırakan Cioran`ın Zamana Düşüş adlı eseri.
 
Bu konuyu ele alma sebebim ise, günümüzde hemen hemen  herkesin bu kavram üzerine düşündüğünü ya da konuştuğunu gözlemlemem. Gördüğüm, yaşadığım olaylarda herkesin “insan olmak” ile ilgili kesin bir yargısı var. Ancak ne yazık ki, hepimiz bu kavramı gerçekten hayata geçirebiliyor muyuz, emin değilim.
 
Cioran ve Saint-Exupery`nin ortak bir noktası var insanı anlama arayışı.Farklı gözüken bu yazarlar farklı dilde aynı konuyu irdeliyorlar.
 
Cioran`ın metninde insan, “akıl sahibi hayvan” olarak doğasından sapmış bir varlıktır. O, doğallığını yitirir, sahteleşir, kendini kandırır.
Aynı şekilde Küçük Prens`te de yetişkinler özellikle “kırmızı suratlı adam” doğallığını kaybetmiştir. Artık çocuk kalbinin saflığı yani doğrudan yaşamak, görmek, sevmek yoktur.
Sadece hesap, sayılar ve çıkar kalmıştır.
 
Cioran der ki; zira kendimizi bilip insan olduğumuzu hisseder hissetmez devliği hedefleriz, olduğumuzdan daha büyük görünmek isteriz.
 
Küçük prens kitabında ise bütün gün sayıları Sayan o kırmızı suratlı adam, “önemli bir adamım ben, ciddi bir adamım” der dururdu 
 
Şöyle ki; dünyanın anlaşılmaz canlıları insanlar, hayatlarında gelişen olayları veya yaşadığı durumları bunları unutmadan değerlendirmelidir. Bence zaten asıl mesele de tam burada başlıyor;
Bir zamanlar çocuk olduğunu unutmak…