EYÜP SULTAN

Türker Akıncı

Türker Akıncı

Pazar günleri sabah namazını Eyüp Sultan'da kılanlar bilir.
Şahane bir hocası vardır o eşsiz sabahların.
Erhan Mete hoca namazın ardından tesbihat yaptırır ki işte orada sadece bedenen varsınızdır.
La ilahe illallah tesbihatı birçok camide yapılır ama Eyüp'tekinin hazzını almak zordur.
Kafanızı kaldırıp etrafa baktığınızda muhterem zatların feyzi içinize işler usulca.
Telaşlı bir koşturmaca başlar namaza doğru Eyüp sokaklarında.
Karanlıktır belki hava ama oraya koşmak aydınlatır ruhunuzu.
Hele bir de ezanın okunmasına dışarıda denk geldiyseniz duraksayın şöyle bir…
Kafanızı göğe kaldırın, minareden yükselen sesin neler ifade ettiğini daha iyi anlayacaksınız o an.
Camiye girdiğinizde hiç kimsenin uyumak istemediğini, sabahın üçünde dördünde kalkıp İstanbul'un her yerinden geldiğini göreceksiniz.
Bir sükûnet… Sessiz bir çığlık ve sabır…
Bu üç kelimenin özelliğini camide namazı beklerken anlayacaksınız…
Farzı iki rekat namazın hiç bitmesini istemediğiniz bir namaza duracaksınız.
Varacaksınız rükuya, secdeye Fatiha'nın anlamını tekrar tekrar düşünerek.
Essalamu aleyküm ve rahmettullahi kelimesinin geldiğine üzüleceksiniz…
Bitmeseydi keşke deyip bir hüzün kaplayacak içinizi.
Yine geleceğim yine bu kokuyu çekeceğim içime ve sabah namazı iliklerime kadar işleyecek diyeceksiniz…
Bir yandan da camide adımınızı atarken düşüneceksiniz kimler kimler geçti buradan diye…
Avluya çıkacak, Osmanlı'daki kılıç alayları aklınıza gelecek.
Marangoz Sultanımız Abdülhamid Han'ın türbeye yaptığı kapının gıcırdaması tarihin bam teline vuracak…
Ve arkanıza dönüp baktığınızda içinizin huzurla dolduğunu görecek, gözünüzden akacak gözyaşlarıyla ayrılacaksınız Camiden.