Depremin Gölgesinde Kalan Ask Açiklamasi Özlem Sarkilara Döküldü

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 17 Agustos 1999 depreminin üzerinden geçen 25 yilda acilar tazeligini koruyor. Çocukluk askini depremde kaybeden Erkan Demir, 18 yasindayken sevgilisine olan özlemini bir sarkiyla dile getirdi. Izledigi filmin agitindan etkilenerek bu sarkiyi yazan Demir, aradan geçen 25 yila ragmen ne özlemini dindirebildi ne de evlenebildi.

Depremin Gölgesinde Kalan Ask Açiklamasi Özlem Sarkilara Döküldü
17 Agustos 1999’da meydana gelen depremin üzerinden 25 yil geçti. Aradan geçen yillara ragmen depremzedelerin içindeki aci tazeligini koruyor. Bu kisilerden biri de depremi yasadiginda 17 yasinda olan ve çocukluk aski Zeynep Melek Dagli’yi kaybeden Erkan Demir. Aradan geçen 25 yila ragmen içindeki aci bir an olsun dinmeyen Demir, depremde kaybettigi aski için bir sarki yazdi. Depremden bir yil sonra "Çingeneler Zamani" filmini izlerken bestesi Goran Bregovic’e ait olan "Ederlezi" agitindan etkilenen Demir, bir gün sonra sarkinin bestesini yapti.

"Acilar agitimizi yazma firsati verdi"

Müzik ögretmeni oldugunu söyleyen Erkan Demir (42), "Sarkinin sözlerini ben yazdim. Bestesi biraz uyarlama oldu. Uyarlamayla beraber kendi melodimi de bulusturmus oldum. Sarkiyi depremde kaybettigim eski sevgilime ithaf etmistim. Çingeneler Zamani filmi sarkiyi yazmada bana vesile oldu. Filmin agitini dinlerken deprem anindaki aciyi tekrar yasiyormus gibi hissettim ve o cümleler agzimdan dökülmeye basladi.

Bestesi Goran Bregovic’e ait olan Ederlezi diye sarki vardi. O sarkinin sözlerini ve sahneleri gördügüm zaman o ani tekrar yasadim. O duygularin neticesinde sarkiyi yazdim. Filmi izlerken o duygulari yasadim ve ertesi gün sözleri yazdim. Depremden bir yil sonra, 2000 yilinda sarkiyi yazdim. Depremin agirligi üzerimizden kalkmisti ama harabiyeti hala üzerimizdeydi. Bu da bize agitimizi yazma firsati verdi" dedi.



"Yaklasik 10 yillik birlikteligimiz vardi"

Zeynep’in çocukluk, gençlik aski oldugunu söyleyen Demir, "Ilkokulda beraber, lisede ayri yerlerdeydik. Birçok zamanimizi ve yoklugumuzu beraber paylastik. Bu sahillerde beraber bulustuk. Beraber çok emek harcadik. Bu emegi neticeye vardiracaktik ama kismet olmadi. Yaklasik 10 yillik birlikteligimiz vardi. Zeynep 18 yasindaydi, üniversiteye gidecektik. Zeynep iktisat bölümü istiyordu, ben de müzik istiyordum. Zeynep hayallerinin pesinde kosuyordu. Zeynep basarili, ben basarisiz bir ögrenciydim" diye konustu.



"5 gün sonra Zeynep ve annesinin cansiz bedenine ulastik"

Deprem gününü de anlatan Demir, "O gün benim için çok zordu. Saatlerle, zamanla yarisiyorduk. Her yerden yikim haberi geliyordu. Yerimde duramadim. Sabaha karsi yürüyerek Zeynep’in evinin oldugu bölgeye geldim. Bölgede sadece Zeyneplerin binasinin yikildigini gördüm. Bir sey yapamadik. Ertesi gün birkaç kisiyle elimizde kazma ve kürekle enkaz basinda çalismaya çalistik. Yetkililere ulasmaya çalistik ama ulasamadik. Herkesin yogunlugu Gölcük, Yuvacik, Basiskele’ydi. Izmit’e 2 gün sonra enkaz kaldirma ekibi geldi. Ekibin çalismalari esnasinda, ’Bir sese, bir nefese ulastik’ diye düsünürken kepçenin kaldirdigi molozun halattan kurtulmasi ve tekrar enkazin üzerine düsmesi bizim bittigimiz andi. Umutlarimizi tüketen yer orasiydi. 5 gün sonra Zeynep ve annesinin cansiz bedenine ulastik. Zeynep’in naasini babasi tarafinda Mugla’ya götürüldü. O günden aileyle iletisim koptu" ifadelerini kullandi.

"Aradan 25-30 yilin geçmesi sadece acilari hafifletiyor ama hatiralari götürmüyor"

Depremden sonra sonra her zaman kendisini eksik hissettigini dile getiren Erkan Demir, "Her zaman onu hatirliyorsun ve baskasi hayatina girmeye çalistigi zaman ‘Yok’ diyorsun, olmuyor. Aradan 25-30 yilin geçmesi sadece acilari hafifletiyor ama hatiralari götürmüyor. Onunla yasadigimiz hatiralar çok farkli. Bir bisküviyi ikiye bölmek gibi bir sey. Yoklugu da zorlugu da onunla beraber paylastigin zaman o olay çok farkli noktalara ulasiyor. Bir ömür beraber geçirebileceginizi hissediyorsunuz ama takdiri ilahi" seklinde konustu.



"Hayatima hiç ciddi birini almadim, hiç evlenmedim"

Zeynep’in ölümünden sonra iliskilerinin kisa süreli oldugunu söyleyen Demir, "Daha sonra iliskilerim oldu. Insan yalniz yasayamaz ama bu iliskilerim kisa süreli oldu. Zeynep’inki gibi olmadi. Onun gibi zorlugu paylastigim bir yasantim olmadi. Hayatima hiç ciddi birini almadim, hiç evlenmedim. Evlenmememin sebebi yüzde 50’si Zeynep, yüzde 50’si de güncel sartlar. Ama Zeynep daha agir basiyor. Bizim fotograf makinemiz veya telefonumuz olmadigi için birlikte hiç fotografimiz yok ama Zeynep’in hayali, silueti her zaman karsimdadir" diye konustu.



"Deprem esaret altinda yasamak gibi bir sey"

"Deprem deyince ne hissediyorsunuz?" sorusuna ise Erkan Demir, "Çaresizlik. ’Her seye yetebilirim, güçlüyüm’ diyorsun ama yetemiyorsun. Hiçbir sey elinden gelmiyor. O çaresizligi tamamen yasiyorsun ve taktire teslim oluyorsun. Deprem esaret altinda yasamak gibi bir sey. Sarkiyi bir yerde yayinlamadim, hiç kayit altina da almadim. Bestelenen sarki ve hikaye ilk kez 2 yil önce arkadasim Soner Demirci’nin yönetmenligini yaptigi deprem belgeselin yer aldi. Sadece orada seslendirdim, sadece bu vesileyle kayit altina alindi" seklinde konustu.



Sarki sözleri;

"Inanamadim senin solacagina

Senin de böyle bir olayla yok olacagina

Siirlerle anlattigim o deryada

Beni böyle yapayalniz birakacagina

Zor geliyor yalniz yürümek

Bu yollarda sessiz gecelerde

Gecelerde yalniz kalmak

Gönlüm buruk kalbim kirik bu dünyaya

Nerden düstüm bilmiyorum ben bu sevdaya

Seviyordum önceden dünyayi ama

Sevdigimi aldi benden darginim ona"
Kaynak: İHA