Kibris'in 7 Bin Yillik Seramik Eserleri, Ana Yurdu Ile Yeniden Bulustu

Kibris’in, dünyanin dört bir yanina dagilan 7 bin yillik seramik eserleri, Rauf Ersenal’in orijinal tekniklerle yaptigi 150 parçalik koleksiyon ile Kibris Modern Sanat Müzesi’nde ana yurdu ile yeniden bulustu.

Kibris'in 7 Bin Yillik Seramik Eserleri, Ana Yurdu Ile Yeniden Bulustu
Orijinalleri özellikle Ingiliz döneminde ada disina çikarilip British Museum’dan Metropolitan Müzesi’ne kadar dünyanin dört bir yanina dagilan Kibris’in seramik eserlerinin,orjinal tekniklerle yapilan replikalarindan olusan 150 parçalik ‘Neolitikten Ortaçaga Topragin Hafizasi’ sergisi, Yakin Dogu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi Sergi Salonunda Cumhuriyet Meclisi Baskani Zorlu Töre ve Basbakan Ünal Üstel’in katilimi ile ziyarete açildi.

Dünyanin dört bir yanina dagilmis

Kibris adasi, tarih öncesi dönemlerden itibaren seramik üretimi ve bu alandaki tekniklerde önemli bir yere sahipti. Kibris’taki arkeolojik kazilarda bulunan seramik eserler, sadece adanin degil Akdeniz’in farkli dönemlerindeki kültürel etkilesimleri ve ticari iliskileri göstermesi açisindan da büyük önem tasiyor. Ancak, Kibris’ta gün yüzüne çikarilan on binlerce seramik eserin, özellikle 1878-1960 yillarini kapsayan Ingiliz döneminde ada disina çikarildigi biliniyor. Bu eserler, British Museum’dan Metropolitan Müzesi’ne kadar dünyanin dört bir yanina dagilmis durumda.

24 yillik bir emekle olusturdu

Kibrisli Türk arastirmaci ve sanatçi Rauf Ersenal, Kibris’taki arkeolojik kazilarda çikarilan ancak dünyanin farkli ülkelerindeki müzelere dagilan eserlerin izlerini sürerek, bulunduklari bölgelerin topragi ile dönemlerinin orijinal pisirme ve boyama tekniklerini kullanarak 150 parçalik devasa bir koleksiyon olusturdu. Rauf Ersenal koleksiyonu, 24 yillik bir emekle olusturdu.

Cumhuriyet Meclisi Baskani Zorlu Töre’nin de katildigi sergi açilisinda Basbakan Ünal Üstel, Yakin Dogu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mustafa Kurt ve sanatçi Rauf Ersenal birer konusma yapti.

Rauf Ersenal’a ‘Gümüs Anahtar Onur Ödülü’ verildi

Konusmalarin ardindan sanatçi Rauf Ersenal’a Yakin Dogu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat Irfan Günsel ve Basbakan Ünal Üstel tarafindan, Kibris Modern Sanat Müzesi Gümüs Anahtar Onur Ödülü takdim edildi.

Üniversitenin Kurucu Rektörü Dr. Suat Irfan Günsel, Rauf Ersenal’a Kibris Modern Sanat Müzesi Gümüs Anahtar Onur Ödülü’nü verirken yaptigi konusmada, Ersenal ile 36 yil önce Yakin Dogu Üniversitesi’ni kurdugu dönemde tanistiklarini söyledi.

Dr. Suat Irfan Günsel, “O zamanlar yogun bir üniversite kurma istegi içerisindeydim ancak karsimda bu istegimi daha yogun bir sekilde engellemeye çalisanlar da vardi. Yakin Dogu Üniversitesi’ni dünyanin en iyi üniversitelerinden birine dönüstürmek için çok büyük mücadeleler verdim. Aradan geçen 36 yilda yaptiklarimiz ortada. Rauf Ersenal’in ayni dönemde verdigi büyük emekle ortaya çikardigi eserler de ortada. Bugün sevgili Rauf’a sunu söylemek istiyorum ki, su anda senin oldugun yerde olmayi tercih ederdim. Eger sen de begenirsen benim oldugum yerde olabilirsin” ifadelerini kullandi.

Rauf Ersenal ise Dr. Suat Günsel’e tesekkür ederek “Aldigim bu gümüs anahtar, bugün tasidigim mutlulugu binlerce kat büyüttü. Bu anahtar, bundan sonra yapacagim arastirmalarda ihtiyaç duydugum motivasyonu saglayacak ve önümdeki tüm kapilari açacagim anahtar olacak” dedi.

Üstel: 7 bin yillik bir mirasi günümüze tasiyan bu eserleri görmek büyük bir ayricalik

Basbakan Ünal Üstel yaptigi konusmada, “Neolitikten Ortaçaga Topragin Hafizasi” sergisinin Kibris’in zengin tarihini ve kültürel mirasini yeniden kesfetme firsati sundugunu vurgulayarak, “Bu degerli duygulari bizlere yasatan Yakin Dogu Üniversitesi, Kibris Modern Sanat Müzesi ve sanatçimiz Rauf Ersenal’i emeklerinden dolayi kutluyorum.”

“Rauf Ersenal’in 24 yillik titiz çalismalari ve özverisi sonucunda yedi bin yillik bir mirasi günümüze tasiyan bu eserleri bugün bir arada görmek büyük bir ayricalik” ifadelerini kullanan Basbakan Üstel, “Kibris’in geçmisine isik tutan bu eserler, ülkemizin kültürel zenginligini ve tarihi derinligini yansitiyor” dedi.

“Ne yazik ki, bu degerli eserlerin birçogunun ülkemizden uzakta olmasi kabul edilemez bir durum” ifadelerini kullanan Basbakan Ünal Üstel, “Bu sergi, kültürel mirasimizin önemini vurgulamanin yani sira, bu mirasi gelecek nesillere tasima ve koruma sorumlulugumuzu da hatirlatiyor” seklinde konustu.

Prof. Dr. Kurt: Geçmis medeniyetlerin kalintilari ile zenginlesen toprak, kolektif hafizanin bir deposu haline geliyor

Üniversitenin Rektör Vekili Prof. Dr. Mustafa Kurt, seramik sanatinin da edebiyat gibi derin anlamlar tasidigini ve insani duygulari aktardigini belirterek “Bugün atalarimizin yasamlarinin yankilarini, dünyayla olan baglarini koruyan bu eserleri gözlemleme imkani bulacagiz” dedi.

Prof. Dr. Kurt, “Serginin basligi olan ‘Topragin Hafizasi’na deginen Prof. Dr. Mustafa Kurt, “Bu baslik, bize insanlik ile toprak arasindaki derin iliskiyi hatirlatan dokunakli bir metafor sunuyor. Geçmis medeniyetlerin kalintilari ile zenginlesen toprak, kolektif hafizanin bir deposu haline geliyor. Bu hatiralar, zanaatkâr ve sanatçilarin ellerinde sekilleniyor, atesleniyor ve kalici sanat eserlerine dönüsüyor” ifadelerini kullandi.

Prof. Dr. Kurt, seramik eserlerinin her bir egrisi, sirri ve deseninin kendine özgü bir dili oldugunu vurgulayarak, “Bu sergideki eserler sadece nesneler degil; hikayeler, tarihler ve duygularla yazilmis metinlerdir. Eserlerin teknik ustaligini ve estetik güzelligini degerlendirmenin yani sira, onlarin derin anlamlarini ve yankilarini da düsünmenizi öneririm. Bu eserlerin kisisel ve toplumsal, geçmis ve simdiki zaman arasinda bir köprü olusturdugunu unutmayin” seklinde sözlerini sonlandirdi.

Rauf Ersenal: Yeniden üreterek ülkeme kazandirmak istedim

Rauf Ersenal, Neolitikten Ortaçaga Topragin Hafizasi”nin ilk sergisi oldugunu vurgulayarak eserleri ile binlerce yillik kültürel mirasi bugüne tasimanin mutlulugunu yasadigini söyledi.

Ersenal, “Sergideki eserler; üzerinde isimleri yazilmasa da, kimlikleri bilinmese de, bu topraklarda binlerce yil önce dogmus ve üretmis insanlarin eserleridir. Bu insanlar eserlerde bu insanlarin mutluluklarini, mutsuzluklarini, savaslari, barisi ve hayatlarini görüyoruz” açiklamasi yapti.

Seramigin ilk yapildigi dönemlerde yasanan kitlik ve sefalete ragmen, sanatçilarin büyük bir titizlikle mutluluk içinde eserler ürettigini gözlemledigini belirten Ersenal, yaklasik 24 yil önce Kibris’tan kaçirilan eserlerle ilgili arastirmalara basladigini ve on binlerce eserin dünyanin dört bir yanina dagilmis oldugunu fark ettigini söyledi.

Dünyanin en büyük müzelerinin, Kibris’tan götürülen eserlerle kuruldugunu söyleyen Rauf Ersenal, “Dünyanin dört bir yanina dagilan bu eserleri, dönemin orijinal teknikleri ile yeniden üreterek ülkeme kazandirmak istedim” dedi.

“Binlerce yil boyunca seramikleriyle ünlü bir ada”

Kibris’in binlerce yil boyunca seramikleriyle ünlü bir ada oldugunu, ancak günümüzde geçmisin bu üretkenliginin ve yapici tarihinin yok oldugunu belirten Ersenal, “Bu nedenle, sembolik de olsa bu eserleri ülkemize kazandirma hayalini kurdum. Esasinda kadim bir tarihin çirakligini yaptim sadece ve bu süreçte çok sey ögendim” dedi.

Ersenal, geçmisteki eserlerde kullanilan organik boyalarin zamanla kayboldugunu, sadece izlerinin kaldigini ve simdi Kibris’in organik boyalari üzerinde de çalistigini sözlerine ekledi.

“Bir gün mutlaka karsilik bulacaklari hayali ile yapmaya basladim”

24 yil önce bu eserleri, bir gün mutlaka karsilik bulacaklari hayali ile yapmaya basladigini belirten Rauf Ersenal, serginin olusum sürecini; “Yakin Dogu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel, bir gün beni aradi. Gittim, oturdum ve konustuk... Eserlerini artik bir sergiye dönüstürmenin zamani geldi dedi bana. Benim için bir onurdur diye karsilik verdim sadece” sözleriyle aktardi.

“Insan dogar, büyür, üretir; üretirken tüketir. Ancak en önemlisi aslinda geriye ne biraktigidir. Ben, henüz hayattayken, geriye bu eserleri birakmis oldugumu bilmenin mutlulugu ile yasayacagim” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA