Zonguldak, Karabük Ve Bartin'dan 7 Ürün Slow Food'un Ark Of Taste Agi'na Girdi

Zonguldak, Bartin ve Karabük illerinden 7 yerel gastronomi ürünü, Ark of Taste Agi’na dahil edildi.

Zonguldak, Karabük Ve Bartin'dan 7 Ürün Slow Food'un Ark Of Taste Agi'na Girdi
Slow Food hareketi çerçevesinde Zonguldak, Karabük ve Bartin illerinden toplam 12 yerel gastronomi ürününün Ark of Taste Agi’na dahil edilmesi için basvuruda bulunuldu. Çaycuma manda yogurdu, Karadeniz Eregli Osmanli çilegi, Alapli findigi, Yenice ihlamur bali, Safranbolu çavus üzümü, Bartin agda tatlisi, Bartin kestane bali Ark of Taste Agi’na dahil edilirken, Zonguldak malay yemegi, Safranbolu safrani, Safranbolu maniye domatesi ve Bartin incir dondurma tatlisinin degerlendirme süreci devam ediyor. Yerel gastronomi degerlerinin uluslararasi aglarda tanitilmasi amaciyla yürütülen bu çalismalar, Zonguldak, Karabük ve Bartin’in zengin gastronomi mirasinin korunmasina ve gelecek nesillere aktarilmasina katki saglayacak. Bati Karadeniz Kalkinma Ajansi (BAKKA) uhdesinde gerçeklestirilen bu çalismalar, bölgedeki yerel ürünlerin daha genis kitlelere tanitilmasini ve yerel tarim ile gastronominin desteklenmesini amaçliyor. Degerlendirme süreci tamamlandiginda diger ürünlerin de Ark of Taste Agi’na dahil edilmesi bekleniyor.

Slow Food, 1986 yilinda Italya’nin Roma sehrinde Carlo Petrini tarafindan kurulan bir kültürel hareket olarak biliniyor. Hareket, geleneksel yerel yemek kültürlerini korumayi, yerel tarimi desteklemeyi ve endüstriyel gidalarin olumsuz etkilerine karsi durmayi amaçliyor. Ark of Taste Agi ise gelecekte kaybolma riski

tasiyan yerel gastronomi degerlerine yönelik bir kataloglama sistemi sunuyor.

"Bölgenin turizm ve kültürel degerlerini markalastiriyoruz"

Bati Karadeniz Kalkinma Ajansi (BAKKA) Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu, bölgedeki kalkinma ve turizm faaliyetlerine iliskin açiklamalarda bulundu. Dr. Altunsu, Safranbolu’nun UNESCO Dünya Mirasi Listesi’nde kalici bir yer edindigini ve Amasra’nin geçici miras listesinde bulundugunu belirterek, Ajansin Zonguldak Jeopark’inin ulusal aglara dahil edilmesine önemli derecede katkida bulundugunu ve uluslararasi aglara dahil olmasi için de çaba sarf ettigini söyledi.

Benzer sekilde Zonguldak Maden Müzesi’nin Dünya Endüstri Mirasi Agi’na dahil edilmesine katkida bulunduklarini dile getiren Altunsu, müzenin ülkemizde bu aga dahil olan iki noktadan biri oldugunu vurguladi. Safranbolu Yörük köyünün Birlesmis Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafindan en iyi turizm köyleri agina dahil edildigini ifade eden Altunsu, "Cittaslow gibi bölgemizin marka degerine yönelik çalismalarimiz var. Slow Food hareketi adi altinda yerel tarimi desteklemek ve lezzet kültürünü korumak amaciyla olusturulan Ark Of Taste Agi’na 12 ürünümüzle basvuru yaptik ve bunlarin 8 tanesi aga katilmaya uygun bulundu. Diger ürünlerin degerlendirilmesi ise devam ediyor" diye konustu.

Bölgedeki cografi isaret tescili basvurulari hakkinda da bilgi veren Altunsu, Bartin’da 12, Zonguldak ve Karabük’te 8’er ürünün cografi isaret tescili aldigini

belirtti.

Altunsu, ayrica Safranbolu safraninin Avrupa Birligi cografi isaret tescili aldigini ve Yenice ihlamur balinin basvurusunun da yapilacagini ekledi. Dr. Altunsu, "Ajansimizin destegiyle bölgemizin hem yerleskelerinin hem turizm degerlerinin ve kültürel degerlerinin markalasmasi için gerekli çalismalari, bölge planlarimiz ve ulusal strateji belgelerimiz isiginda yapmaya devam edecegiz" diyerek sözlerini tamamladi.

Manda yogurdu dünyaya açildi

Zonguldak yöresel ürünlerini tanitmak amaciyla Bati Karadeniz Kalkinma Ajansi ile birlikte çalismalar yürüten Aynur Çakar, Zonguldak’in degerli ürünlerinden olan manda yogurdunu tanitmak için büyük bir çaba gösterdiklerini belirtti.

Çakar, "Bati Karadeniz Kalkinma Ajansi ile beraber 7 vilayetimizi tir esliginde manda yogurdu olmak üzere Zonguldak’in bütün yöresel ürünlerini tanitmistik. Çok güzel de dönüsler almistik" dedi.

Çakar, manda yogurdunun saglik açisindan önemli faydalar sunduguna dikkat çekti. Bagirsak ve kolon kanseri, seker hastaligi ve kemik hastaliklari gibi çesitli rahatsizliklarda kullanildigini belirten Çakar, "Mandalar sürekli ovada gezer. Dogal beslenen hayvanlarin sütünden bu yogurdu yaptiginiz takdirde içerisine herhangi bir karisim katmiyoruz. Saf manda sütünden yaptiginiz zaman söz konusu hastaliklarda kullaniliyor. Manda yogurdunun laktoz orani düsüktür. Inek yogurdu gibi degildir. Genellikle seker hastalari çok kullanirlar" diye konustu.

Zonguldak ve Çaycuma’da bu ürünü tanitmaya çalistiklarini belirten Çakar, Türkiye genelinde basarili tanitimlar gerçeklestirdiklerini ve asil hedeflerinin ürünü yurt disina tanitmak oldugunu ifade etti.

Çakar, "Hatta bir müsterimizin oglu Kamerun’a kadar götürdü. Oradan da bize fotografini gönderdi. Amacimiz yurt disina da bu ürünü yetistirebilmek, tüm dünyaya takdim edebilmek. Devlet ile BAKKA ile elimizden gelen ne varsa, ne katkida bulunabileceksek biz her zaman onlarin yanindayiz" seklinde konustu.



Aromasi ve tadi ile Osmanli çilegi tarlada alici buluyor

Karadeniz Eregli’de kestane topraginda yerli kara çilekle etkilesime girerek özgün bir çesit olarak üretilen Osmanli çileginin yayginlastirilmasi çalismalari sürüyor. Her yil mayis ayinda hasat edilen çilek, rengi ve aromasiyla tarlada alici buluyor. Osmanli Çilegini Yayginlastirma ve Üreticiyi Koruma Dernegi Baskani Saban Çetinkaya, kilosu 400 liradan satilan çilege yurt disindan da yogun talep oldugunu anlatti. Üçköy’de kurum ve kuruluslarin destekleriyle bes dönüm araziye kurulan Osmanli Çilegi Fide Üretim Merkezi’yle birlikte üründe artis yasandigini aktaran Çetinkaya, bu yil 4 ton çilek hasat etmeyi hedeflediklerini aktardi. Çetinkaya, “Yaptigimiz çalismalar artik kendini göstermeye basladi.

Bölgemizde üretim geçtigimiz yillara nazaran en az ikiye katlandi. Çevredeki üretim sayisi hizla artiyor. Burada yapilan çalismalar, halkin bilgilendirilmesi, Osmanli çileginin yeniden anlasilmis olmasi bunda büyük etken. Dolayisiyla Osmanli çilegi için insanlar yeniden üretime basladilar. Kaymakamligimiz, Osmanli çilegi ile ilgili çilek üreticileri kurslari açmaya basladi" dedi.



Alapli findigi Türkiye’nin gururu, dünya pazarlarinin gözdesi

Türkiye’nin en kaliteli findik türleri arasinda yer alan Alapli findigi, saglikli yaglar, protein, lif, vitamin ve mineraller açisindan zengin bir besin olarak yer aliyor. Antioksidan özellikleri sayesinde vücut için de birçok fayda sunan Alapli findigi, diger findik türlerine göre daha büyük boyutlu ve ince kabuklu olurken, ilçenin ekonomik açidan en önemli gelir kaynaklarindan biri olarak öne çikiyor. Alapli Ziraat Odasi Baskani Seref Türkoglu, Alapli findiginin bölge ekonomisindeki önemine dikkat çekerek, "Alapli’nin findigi ortalama 15 bin ton olur. 15 bin ton findik 44 bin nüfusa ekmek veriyor. Insallah yenileme çalismalarimiz var. Bununla basarili olabilirsek Italya, Amerika gibi 400 kilogram hedefine ulasmaya çalisiyoruz" dedi.

Türkoglu, yenileme çalismalarinin basariyla tamamlanmasi halinde Alapli’nin findik üretiminde daha da büyük bir potansiyele sahip olacagini belirtti.

Bu hedef dogrultusunda Alapli, Türkiye’nin gururu olan findigini dünya pazarlarina daha güçlü bir sekilde sunmayi amaçliyor.

Yenice ihlamur bali kokusu ve aromasiyla dikkatleri üzerine çekiyor

Türkiye’nin en büyük blok ormanlarina sahip Karabük’ün Yenice ilçesinde ihlamur ormanlarinda üretilen ve dogal aroma tadi ile ün yapan ‘Yenice ihlamur bali’ kokusuyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Dünya Dogayi Koruma Vakfi (WWF) tarafindan acil olarak korunmasi gereken 100 sicak noktadan biri olarak gösterilen ve Türkiye’nin en büyük blok ormanlarini içinde barindiran Yenice’de 297 çiftçi tarafindan 22 bin kovanda ihlamur bali üretimi yapiliyor. Yenice Kaymakamligi öncülügünde Il ve Ilçe Tarim Müdürlügü teknik personellerinin çalismalariyla, 5 yilin ardindan ‘Yenice ihlamur bali’ cografi isaret almaya hak kazandi. 1456 sayi ile tescillenen ihlamur bali yüksek kalitesi, aroma ve polen bakimindan zengin özellikleriyle tüketiciler tarafindan oldukça ragbet görüyor.

Ilçede 35 yili askin bir süredir profesyonel olarak aricilik yapan Ismet Karakirik, 5 yillik uzun çalismalar sonunda ’Yenice ihlamur bali’nin kabul edilerek cografi isaretle tescillendigini belirtti.

Ihlamur balinin aromasiyla, kokusuyla çok güzel bir bal oldugunu aktaran Karakirik, “Kahvaltilik balidir. Kestane bali gibi degildir. Kestane bali da çok güzel baldir ama ilaç niyetinde bir baldir. Ihlamur bali kahvaltilik ve devamli yenilebilecek baldir. Çoluk çocugun gelisiminde, sagliginda, akciger solunum yolunda ve çok büyük katkisi vardir" dedi.



“Pazarda en çok deger gören çavus uzümü”

"Çoban çavusu", "pembe çavus" ve "misket çavusu" gibi çesitleri de bulunan ve ince kabugu, az çekirdek sayisi, orta iri sekliyle dikkat çeken çavus üzümü, Safranbolu Kaymakamligi öncülügünde Il ve Ilçe Tarim Müdürlügü teknik personelinin çalismalariyla cografi isaretle tescillendi. Ilçede 15 yildir üzüm yetistiriciligi yapan Emine Özkan, 3 dönümden fazla bir alanda üretim yaptiklarini belirtti.

Çavus üzümünün diger erkenci üzümlerden daha geç olgunlastigini ifade eden Özkan, “Çavus üzümünü digerlerinden ayiran ince kabuklu, hos kokulu olmasidir. Safranbolu Yaziköy köyünde daha iyi yetisir. Bu yöreye ait oldugundan dolayi 1-2 yil önce tescillendi” dedi.



"Kestane balinin sifasini kesfettik"

Bartin’in Amasra ilçesinde yasayan 67 yasindaki Resat Arslan, aricilikla ugrasarak emeklilik hayatini sürdürüyor. Arslan, 1999 yilinda emekli olduktan sonra kendini boslukta hissettigini belirterek, babasindan kalan arilarla ilgilenmeye basladigini ifade etti.

"Genç yasta emekli oldum ve babamin bize emanet ettigi arilarla ugrasmaya devam ettim" diyen Arslan, Bartin kestane balinin antioksidan özelliklerine dikkat çekti. Arslan, bu konuda birçok üniversitenin arastirmalar yaptigini ve halen çalismalarin sürdügünü belirtti.

En son Kastamonu Üniversitesi’nin bir çalisma baslattigini belirten Arslan, 2021 yilinda Bartin Valiligi’nin önderliginde BAKKA projesi kapsaminda kestane balinin analiz sonuçlarinin yapildigini ve çok iyi sonuçlar elde edildigini vurguladi. "Kestane bali kahvaltilik olarak degil, ilaç amaçli kullaniliyor. KOAH, akciger hastalarina, romatizmal hastaliklara iyi geldigi söyleniyor. Yaraniza sürün, yara iyilesir" diyen Arslan, elde edilen olumlu sonuçlar sonrasinda patent enstitüsüne müracaat ettiklerini ve islemlerin devam ettigini söyledi.

Resat Arslan, kestane balinin sifali etkilerinin daha fazla kisi tarafindan bilinmesi ve kullanilmasini hedefledigini belirterek, aricilik çalismalarini sürdürecegini ifade etti.



Bartin agda tatlisi 150 yildir üretiliyor

Bartin’a özgü bir tatli olan ve 150 yildir üretilen ’Bartin agda tatlisi’na Türk Patent Kurumunca cografi isaret tescil belgesi verildi.

Çöven kökü, seker, limon tuzu ve su kullanilarak üretilen beyaz renkli ve macun kivamindaki ‘Bartin agda tatlisi’ için Bartin Belediyesinin Türk Patent Kurumuna gerçeklestirdigi cografi isaret tescil belgesi basvurusu onaylanarak, Bartin adina 2020 yilinda tescillendi. Bartin’a özgü bir tatli türü olan agda tatlisinin lezzeti çöven kökünden geliyor. Çöven kökü, su, seker ve limon tuzu disinda hiçbir katki maddesi ya da renklendirici kullanilmaksizin üretilen agda tatlisi, lezzeti kadar dogalligiyla da dikkat çekiyor. Geçmiste agda tatlisinin yapimi ile ugrasan ve geçimlerini agda tatlisi yapip satarak kazanan ailelerin yasadigi mahalle Agdaci köyü olarak isimlendiriliyor. Köyde yasayan ailelerden bazilari geçmiste oldugu gibi günümüzde de agda tatlisi yapip satarak geçimlerini sagliyor. Bartin’in Agdaci köyünde yasayan 52 yasindaki Yasar Bulut, esinin babasi ve dedesinden el aldigi agda tatlisi üretimini 3’üncü kusak olarak sürdürüyor.
Kaynak: İHA