Dogada Bulunurken Kene Popülâsyonuna Dikkat!

Havalarin isinmasiyla birlikte kenelerde çikmaya basladi. Kene isirmasi sonucu meydana gelebilecek Kirim Kongo Kanamali Atesi (KKKA) hastaliginin insan sagligini ciddi sekilde tehdit ettigini belirtilerek vatandaslar uyarildi.

Dogada Bulunurken Kene Popülâsyonuna Dikkat!
Erzincan’da her yil Toplum Sagligi Merkezi personelleri tarafindan, köylerde yasayan vatandaslara Kirim Kongo Kanamali Atesi (KKKA) hastaligi hakkinda egitim verilerek, bilgilendirmeler yapiliyor.

Saglik ekipleri “Keneyi hafife almayin tedbiri elden birakmayin” sloganiyla uyarilarda bulunarak su bilgilere yer verdi:

“Kirim-Kongo Kanamali Atesi, keneler tarafindan tasinan Bunyaviridae ailesine bagli Nairovirüs grubuna ait bir virüsle olusan ates, halsizlik, istahsizlik, kas agrisi, bas agrisi, bulanti, kusma, ishal ve agir vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulasan) karakterli bir enfeksiyon hastaligidir.

KKKA ilk olarak 12. yüzyilda Tacikistan’da tanimlanmistir. Hastalik, keneler tarafindan insanlara tutunmasini takiben idrarda, tükürükte, rektumda ve abdominal kavitede kan görülmesi ve vücutta yaygin kanamalarla tarif edilmistir. 1944-45 yillarinda Rusya’nin Kirim bölgesindeki Bati Kirim steplerinde çogunlukla ürün toplamaya yardim eden Sovyet askerleri arasinda görülmüstür. Hastaliga Kirim Hemorajik Atesi adi verilmistir. 1956 yilinda Zaire’de de atesli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmistir. 1969 ise Kongo virüs ve Kirim hemorajik atesi virüslerinin ayni virüs oldugu belirlenmis ve Kirim-Kongo Kanamali Atesi olarak hastalik yeniden adlandirilmistir.

Hastalik ülkemizde ilk olarak 2002 yilinda dikkatleri çekmis ve 2003 yilinda kesin tanisi konmustur. KKKA vakalari, hastaligin baslica bulastiricisi olan kenelerin aktiflestigi dönemden baslayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarinda görülmektedir. Hastalik ülkemizde bulastiricisi kene türünün yasam alanlariyla uyumlu bir sekilde görülmektedir. Ilk kez Tokat ili ve civarinda dikkatleri çeken Kirim Kongo Kanamali Atesi vakalari çogunlukla Iç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Dogu Anadolu’nun kuzeyinde yogunlasmaktadir.

Etken Bunyaviridae ailesinden Nairovirus grubundan tek sarmalli RNA virüsü olan Crimean-Congo haemorrhagic fever virüsüdür. Hastalik ülkemizde baslica hastalik etkenini tasiyan kenenin tutunmasi veya bununla temas sonucunda bulasmaktadir. Ülkemizde hastaligin bulastiricisi asil kene türü Hyalomma marginatum’dur. Bunun yani sira hastalik viremik dönemdeki hayvanlarin veya hasta kisilerin kan, doku, vücut çikartilarina korunmasiz temas sonucunda da bulasabilmektedir.

Inkübasyon süresi kene tutunmasindan sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sivisi ve diger dokularla temas sonrasinda 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir.

Hastaligin tedavisinin esasini destek tedavisi seçenekleri olusturmaktadir. Bu gün için hastaliktan korunmaya yönelik etkinligi kanitlanmis bir asi veya etkene spesifik bir ilaç bulunmamaktadir. Ülkemizde hastaliga karsi asi gelistirme çalismalari devam etmektedir.

Kirim Kongo Kanamali Atesi hastaliginin kontrolüne yönelik çalismalar Bakanligimiz tarafindan bir program dâhilinde yürütülmektedir. Kisisel korunma önlemlerinin alinmasi hastaligin kontrolü için ön planda oldugundan Bakanligimizca vatandaslarimizin hastalik ve korunma önlemleri konusunda bilgilendirilmesi ve toplumda farkindalik olusturulmasi çalismalari yogun bir sekilde yürütülmektedir.

Ülkemizde KKKA bahar aylarinda görülmeye baslamakta olup yaklasik %4-5 fatalite hiziyla seyretmektedir. Yillar itibariyle vaka görülme durumlarina bakildiginda artis ve azalis egilimlerinden bahsedilebilmekte olup en yüksek vaka 2009 yilinda 1318 vaka olarak gerçeklesmistir. Her ne kadar 2017 yilinda 343 KKKA vakasi tespit edilmis olsa da ülkemizde hala önemini korumaktadir.

Kirim Kongo Kanamali Atesinden korunmak için;

Tarla, bag, bahçe, orman ve piknik alanlari gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadiyla mümkün oldugu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçalari çoraplarin içerisine sokulmali ve ayrica kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açik renkli kiyafetler tercih edilmelidir.

Kene yönünden riskli alanlardan dönüldügünde kisi kendisinin ve çocuklarinin vücudunda (kulak arkasi, koltuk altlari, kasiklar ve diz arkasi dâhil) kene olup olmadigini kontrol etmeli, kene tutunmus ise hiç vakit kaybetmeden çiplak el ile dokunmamak sartiyla vücuda tutundugu en yakin yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poset, eldiven gibi) çikarmalidir.

Kisi keneyi kendisi çikaramadigi durumlarda en yakin saglik kurulusuna basvurmalidir. Kene ne kadar erken çikarilirsa hastaligin bulasma riskinin de o kadar azalacagi unutulmamalidir.

Hastalik hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiginden hastaligin sik olarak görüldügü bölgelerde bulunan hayvanlar saglikli görünse bile hastaligi bulastirabilirler. Bu sebeple hayvanlarin kanlarina, vücut sivilarina veya dokularina çiplak el ile temas edilmemelidir.

Hastaliga yakalanan kisilerin kan, vücut sivilari ve çikartilari ile hastalik bulasabildiginden, hasta ile temas eden kisiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalidir.

Kene tutunan kisiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, istahsizlik, ates, kas agrisi, bas agrisi, bulanti, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçinin ortaya çikmasi halinde derhal en yakin saglik kurulusuna müracaat etmelidirler.

Hastaliga sebep olan mikrobun tasiyicisi, saklayicisi ve bulastiricisi olan keneler uçmayan, ziplamayan, yerden yürüyerek vücuda tirmanan eklem bacakli hayvanlardir. Vücuda tutunan veya hayvanlarin üzerinde bulunan keneler kesinlikle çiplak el ile öldürülmemeli ve patlatilmamalidir. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yagi gibi maddeler dökmek kenenin kasilmasina sebep olarak vücut içerigini kan emdigi kisiye aktarmasina sebep olacagi için yapilmamalidir.”
Kaynak: İHA