Bakan Özhaseki Açiklamasi 'Yapmamiz Gereken Afetlere Karsi Dirençli Sehirler Olusturmak'

Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakani Mehmet Özhaseki, deprem gibi afetlere karsi dirençli sehirler olusturmak için kentsel dönüsümünün önemine degindi.

Bakan Özhaseki Açiklamasi 'Yapmamiz Gereken Afetlere Karsi Dirençli Sehirler Olusturmak'
Zonguldak’a gelen Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakani Mehmet Özhaseki STK, is insanlari ve sektör temsilcileriyle bulustu.

Programda konusan Özhaseki, “Tarihte Anadolu’da doguya birçok bas sehirler var. Fakat zamanin ruhunu okuyamadiklari için simdi birçogu siradan il oldugu gibi bazen ilçe konumuna da düsmüs durumdalar. Öyle bir sehir konumuna da düsmemek lazim. Eger sehirdeki yerel yöneticiler, basta belediye baskanimiz, valimiz, milletvekili, siyasi partilerimiz o sehirle ilgili düsünceleri var. Hedef koymuslar, bir araya gelmisler, kol kola girmisler, gayret ediyorlarsa sehirlerin gelecegi ayrilik. Degilse emin olun sehirleri ben görüyorum. Gittikçe kötüye dogru gidiyor” dedi.

“Sehirlerimizde bir takim sorunlar var” diyen Özhaseki, “Çünkü biz Bati’dan sehirlesme noktasinda önceden çok açik ara öndeyken özellikle sanayi devrimiyle birlikte bizim de gerileme dönemimize denk geldigi için iyice geriye kalmisiz. Onlar oradan bir mimari plan üzerine, bir sehir plani üzerine gelismelerini saglarken, ekonomileri daha güçlüyken, güzel sehirler olusturmuslar bizim de zayiflama ve gerileme dönemimiz oldugu için iyice aradaki fark açilmis. Simdi bizi hükümet Amerika’ya götürmüstü. Washington’da Imar Daire Baskani Türk’tü. Söyledigine göre 1711’de sehir planlari yapilmis. 11 tane göbek yapmis birbirine baglamislar. Sehir plani bu demisler mesela. Ya bizde daha mekansal planlamada 3-5 sene öncesine tamamlayabildik. Böyle bir sey olabilir mi?” ifadelerini kullandi.

“Kimliksiz ve sagliksiz sehirlerimiz olmus”

1940-50’li yillardan itibaren büyük sehirlere göçlerin basladigini aktaran Özhaseki, “O göçler neticesinde insanlar evlerini rastgele yerlere yapmaya baslamislar. O günkü yöneticiler iyi veya kötü niyetle ben bilmiyorum yargilamak için de söylemiyorum. Hazirliksiz yakalanmislar bu göçlere. Bazen de ideolojik yaklasmislar. ‘Bunlar evleri buralara yapsinlar, bizim arka mahalle olur’ gibi bir düsünce. Sol rüzgârlarin estigi bir dönemde buralarda örgütlenmeler yapariz. Isçileri de örgütleriz gibisinden. Rusya gibi oluruz. Arnavutluk’ta sapik bir Enver hoca var onun bir hayalini kuran adamlar vardi bu memlekette ne yazik ki. Castro’nun hayranlari vardi bu memlekette. Türkiye’yi buraya götürürüz gibi bir fikirle sehirlere dogrusu tarumar etmisiz. 2000’li yillara dogru geldigimizde objektif olarak söylemek gerekirse ne yazik ki üzülerek söylüyorum. Kimliksiz ve sagliksiz sehirlerimiz olmus. Herkes bunun farkinda” diye konustu.

Cumhuriyet tarihinde mimari noktasinda yetersiz kalindigini kaydeden Özhaseki, “Bakin geçmise dogru baktigimiz zaman Selçuklu medeniyeti diye bir medeniyet var bakinca sivil mimarlik örneklerinden ibadethanelerine kamu binalarina kadar bu Selçuklu dersiniz.

Peki 100 yillik Cumhuriyet’te bilim adamlarimiz, mimarlarimiz, hocalarimiz ve mimarlarimiz var.

Simdi kurdugumuz sehirlere bir bakin. Ne medeniyeti edersiniz simdi kurdugumuz ortama. O sosyal agda arabesk medeniyet deriz. Istanbul’a variyorsunuz. Camdan muhtesem bir bina. Son teknolojiyle donatilmis. Yaninda bir tane tamirhane. 2 tane pirketten gecekondu. ‘Allah Allah’ falan diyorsunuz. Simdi böyle bir medeniyet olabilir mi?” seklinde konustu.

Özhaseki, konusmasina su sekilde devam etti: “En üzücü tarafi da bu ülkenin bir deprem ülkesi oldugunu unutmamiz. Afetlerin her an bizi bekledigini unutmamiz ve bunlari göz ardi ederek sehirlesmeye dogru geçmemiz. Son yüzyilda bu memlekette meydana gelen deprem sayisi 6 ve üzerindeki siddetteki deprem sayisi yikici diye tarif ediyoruz biz bu depremlere. Hem denizlerimiz hem karadakileri toplarsak 231 tane deprem olmus. Ölen insan sayimiz 130 bin. Maddi hasar milyarlarca dolar. Niye böyle? Bilimin gerçekligini tespit ediyoruz, dikkate almiyoruz. Isimize geldigi gibi hareket ediyoruz. Gidip belediyeleri zorluyoruz. Bir takim çikar iliskileri basliyor. Neticesinde de böyle bir felaketle karsi karsiya kaliyoruz.”

Deprem gibi afetler için bütün islerin gözden geçirilmesi gerektigini anlatan Özhaseki, “Bizim her seyi yeni bastan bir daha ele alip, ‘Bismillah’ diyerek bu ise görmemiz gerekiyor. Dogru bir sekilde planlamamiz gerekiyor. 6 Subat’ta Kuzey Anadolu Fay Hatti malum bizim de biraz 100 kilometre altimizdan geçiyor. Simdi bütün bilim adamlar diyorlar ki ‘Istanbul’da bekledigimiz tehlike var. Allah korusun büyük bir bela bekliyor’ bizi diyor. 6 Subat’ta da Dogu Anadolu Fay Hatti kirildi. Ayni yerden basliyor neredeyse. Van Gölü’nün biraz daha batisindan bu tarafa dogru gelirken digeri de Adiyaman, Malatya Kahramanmaras ve oradan Hatay üzerinden Akdeniz’e dogru iniyor. Binlerce yildir ayni hatlar kiriliyor. Bakin binlerce yildir, yeni degil. Bunu bilerek hareket etmezsek ne olur? Bir daha basimiza bela gelir. Oturur, aglariz. Dizlerimiz de vururuz, yardimlar ederiz. Vicdanimizi biraz avutuyoruz.

Sonra yine ayni yerden bir daha baslamis oluruz. Bu gerçekleri bilerek hareket etmekten baska çaremiz yok. En son depremde 680 bin ev yikildi. Dile kolay 170 binde is yeri yerle bir oldu. Maddi hasar 100 milyar dolarin üzerinde. Manevi hasar zaten hiç ölçülecek gibi degil. Ne yapsak oradaki insanlarin o acisini dindirmez mümkün degil” dedi.

Deprem bölgesinde 300 bin konut yapimina devam edildigini belirten Özhaseki “Çelik evler yapiyoruz köylerde. Sehirlerin meydanlarini yapiyoruz bir taraftan. Meydanlara açilan ana caddeleri yapmaya çalisiyoruz ki kimlik binalar çiksin ortaya diye. O sehrin kendine has özgün mimarisi çiksin diye. Sehir merkezlerini de biz bakanlik olarak yapma karari aldik. Altyapilar için 60 milyar liraya yakin bir kredi temin ettik. Oradaki 11 tane sehrin altyapisini bastan sona bir daha yapiyoruz. Geçtigimiz hafta dagittigimiz evlerle birlikte su ana kadar 76 bin konutu dagittik. Her ayda 15 bin evi dagitmaya devam edecegiz. Bu sayilari söylemesi kolay da bunlar aslinda Türkiye’nin insaat kapasitesinin çok üstünde rakamlar” ifadelerini kullandi.

“Yapmamiz gereken afetlere karsi dirençli sehirler olusturmak”

Afet öncesi yapilmasi gereken konulara da deginen Özhaseki sunlari söyledi: “O hasarlari sararken bu tür afetlere karsi dirençli sehirler olusturmak. Konutlarimizi daha saglam, güvenli hale getirmek. Bunun hazirligini yapmaliyiz. Eger deprem gelmeden, afet gelmeden bunu yaparsak bir birim harciyoruz. Felaket geldikten sonra harcamaya baslarsak tam 7 birim harciyoruz. Bilim adamlari tek tek hesaplamislar. Onun içinde Istanbul, Izmir’de depreme daha çok maruz olabilecek yerlerde birçok projeleri açikliyoruz. Bunun pesinden kosuyoruz. Bunun da bir tek yolu var, o da kentsel dönüsüm. Bakanlik olarak biz her yerde duyuruda bulunuyoruz. ‘Gelin beraber yapalim. Hangi partiden olursaniz olun hiç fark etmez. Yeter ki gelin bu siyaset üstü bir durum. Bunu siyasete lütfen alet etmeyin’ diyoruz ama derdimizi de bir türlü anlatamiyoruz.”

“Türkiye’de insaat sektörünün gelecegi çok parlak” diyen Özhasek, “Böyle 10 senede falan bitecek gibi gözükmüyor. Belki Avrupa’da restorasyonlarda vakit geçirebilirler. Yeni uydu kentler, küçük yerlere kurabilirler. Onlarin ihtiyaci olabilir ama bizde ihtiyaç çok daha fazla. Isin yüzde 80 adeta özel sektörde. Bu alanda su anda bir buçuk milyona yakin insan çalisiyor. Gayrisafi yurt içi hasilanin yüzde 6’sini olusturuyor ama insaat sektörünü besleyen yan sektörleri de ele aldiginiz zaman 250 ayri grubu ilgilendiriyor ve yurtiçi hasilamizinda yüzde 30’unu olusturuyor” dedi.

Kaynak: İHA