Mardin'in Tarihi Camileri Yüzyillardir Ayakta Durmaya Devam Ediyor

Mardin’de yer alan Ulu Camii, Sehidiye Camii, Latifiye Camii ve Camiül Asfar gibi daha birçok cami, tarihleri yüzyillara dayanmasina ragmen ibadetlerin yerine getirilecegi dini mekanlar olmaya devam ediyor. Artuk Bey’in oglu Eminettin Sökmen Bey’in Kudüs faaliyetleri sonrasi Mardin’e dönüsüyle beraber Kudüs’ün yansimasi bir sehir mimarisini miras biraktigini belirten Mardin Medreseleri Koruma ve Yasatma Dernegi Baskani Ibrahim Yüksel, söyle konustu:

"Türk-Islam medeniyetinin cami ve külliye mimarisinde de ilkleri ihtiva eder Mardin camileri. Ulu Cami ilk çift minareli yapidir. Camilerin çok az bilinen bir özelligi de yazlik namazgahlarin olmasidir. Asiri sicaklarinin yasandigi Mardin’de yazlik namazgahlarin günümüzde de kullanildigini görüyoruz. Artuklular ve Türk-Islam medeniyetinin mirasi olarak bu ilk özelligi de tasir. Mardin’deki camiler genelde külliye olarak insa edilmistir. Cami, medrese, bazen rasathane, sifahane olarak bilimsel arastirma ve uygulama merkezlerinin yer aldigi külliyeler seklinde insa edilmistir. Bin yillik bir süreç içerisinde günümüze kadar gelmesi ve halen insanligin kullaniminda olmasini takdir ediyoruz" dedi.

Zamanin Mardin tarihçisi Abdüsselam Efendi’nin 1840’li yillarda yazdigi kitapta Mardin’de 100 tane camiden bahsettigini kaydeden Yüksel, "Bunlarin tamamina yakini Artuklulardan kalma camilerdir. Son Kudüs Valisi Eminettin Sökmen Bey’in dünyanin ilk sifahanesi olarak da insa ettigi hastanenin yanindaki cami ve hemen yaninda kardesi Necmettin’in Camiül Asfar halen günümüzde cami olarak kullanilir. Ulu Cami anitsal ve bayraksiz bir yapidir. Sehidiye muhtesem bir Artuk Arslan Bey yadigaridir. Latifiye, Melik Mahmut Camii, Kiziltepe ilçesinde bulunan Ulu Cami, Harzem’de bulunan cami çok sükür ibadete ve ziyarete de açik durumda" seklinde konustu.