Üveit Hastasi, Tedaviyi Küçük Kiziyla Dogada Buldu

Behçet hastaligina bagli üveit olan 37 yasindaki genç adam, doktorlarin stresten uzak bir hayat önermesi üzerine sehir hayatina nokta koyarak kiziyla birlikte kamp kurup dogada tedaviyi buldu.

Üveit Hastasi, Tedaviyi Küçük Kiziyla Dogada Buldu
13 sene önce gittigi hastanede üveit hastasi oldugunu ögrenen Emrah Koçer, stresten uzak durmak için kendini dogaya saldi.

Doktorlarin genetik bir hastalik oldugunu ve kesin tedavisinin henüz bulunamadigini, hastaligi baski altinda tutmak için bagisiklik düsürücü agir ilaçlar kullanmaya basladigini kaydeden Emrah Koçer, bunun üzerine kendini dogaya adadigini belirtti.

Tedavi sürecinde doktorun en büyük tavsiyesinin stresten uzak bir yasanti kurmam gerektigi oldugunu belirten Koçer, “Bir yanimda geçimimi sagladigim stresli bir is hayatim vardi diger yanda hastaliktan kurtulmak için tercih etmem gereken daha sakin bir yasam. Çocuklugum, babamin isten gelmesini beklerken annemin piknik sepetini hazirlama telasiyla geçmisti. Her ne kadar sehir hayatina adapte olmus olsam da çocuklugumda ailemin bana miras biraktigi doga sevgisi içimde bir yerlerde disa vuracagi ani bekliyordu. Ben bir tercih yapmak yerine her iki hayati birlikte yasayabilirim dedim ve kamp hayatina adim attim. Iki hayati yasamak için fedakarlik yapmam gerekiyordu. Buna konfor anlayisimi degistirerek basladim. Daha az uyudum, daha hizli hareket ettim. Isime, aileme ve sevdiklerime ayirdigim zamani planlayarak hafta içi sabah 9 aksam 6 takim elbise giyerken hafta sonlari outdoor kiyafetlerimi giyip dogaya kostum. Hastaliktan sagliga bir yol oldu benim için.” dedi.

Amacinin sehir hayatina virgül koymak oldugunu belirten Emrah Koçer, “Sehrin karmasasi, is stresi, gelecek baskisi derken bir sekilde sehir hayatinin getirdigi yükler kisa süre sonra katlanilmaz hale geliyor. Hafta sonlari kamp yaparak bu gürültüden, bu sorunlardan uzaklasiyorum. Kendimi dinleme firsatini buluyorum. Hatta doganin sessizligi içinde sehir hayatimdaki adimlarimin kararini daha saglikli alir oldum. Kurumsal sirketler büyük bütçeler harcayarak kisisel gelisim egitimleri veriyor. Doga bize bunlari bedava deneyimleme firsati sunuyor. Zaman yönetimi, planlama, organizasyon beceresi, karar alma, öfke kontrolü gibi birçok konuyu dogada deneyimleyerek ögrenmek mümkün. Insanlar hayallerine ulasmak için egitimlerini ya da tutunduklari meslek dallarini birakiyor. Oysa ufak fedakarliklarla her ikisini bir arada yürütmek mümkün. Bazen sadece bir kahve bazen bir yemek bazen ise sadece yürümek için dogadayim. Dogada vakit geçirebilmek bana göre sehir hayatinin açtigi yaralara yara bandi yapistirmak.” diye konustu.

Koçer, “Uzun zamandir doganin içinde oldugumdan birçok arkadasim bana, mantar, yenilebilir bitkiler ve agaç türleri gibi birçok alanda soru soruyordu. Fakat neredeyse tüm sorulara bilmiyorum cevabini veriyordum. Bir arkadasim ‘sen de bu islere yabancisin’ dedi ve Dogadaki yabanci adi ortaya çikti. Bu yabanciligi gidermek ve ögrendiklerimi insanlara aktarmak için önce instagram daha sonra dogadakiyabanci.com blogumu açtim. Kamp hayati birçok konuda aliskanliklarimi ve yasam tarzimi degistirmisti. Agaç parçasindan yapilan kuksa bardak, deri isleme, yontma gibi birçok farkli konuda hobi edindim. Evimdeki süs esyasini dahi ormanda buldugum agaç parçalarini degerlendirerek kendim yaptim. Esim ve kizim dogdugu günden bu yana birçok kampimda benimle birlikte. Esim her ne kadar kamp hayatini sevmese de kizimizin, dogada daha özgür ve daha güçlü oldugunu gördügü için mutlu. Hem sehir hayatinda da bu konuda çok büyük artilarini görüyoruz. Evimize giren bir sinegin dahi yasam hakki oldugunu bilen kizim, evin tüm pencerelerini açip onun özgür olmasi için kendi çapinda mücadele veriyor.” ifadelerini kullandi.

Bu hafta sonunu Erzincan’da kamp yaparak geçiren Koçer, daha sonra yasadigi Istanbul’a döndü.
Kaynak: İHA