Cumhurbaskani Tatar'dan Akdeniz Anemisine Karsi Çözüm Önerisi

Akdeniz havzasinda daha çok görülen ve tüm dünyada yaygin bir sorun olan talasemi (Akdeniz anemisi) hastaligi yeniden yükselise geçti. Hastaligin önlenebilir oldugunu belirten KKTC Cumhurbaskani Ersin Tatar, evlilik öncesi yapilacak genetik tarama ile kontrol altina alinabileceginin altini çizdi.

Cumhurbaskani Tatar'dan Akdeniz Anemisine Karsi Çözüm Önerisi
Genetik bir rahatsizlik olan ve uzun süredir Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nde görülmeyen talasemi (Akdeniz Anemisi) hastaligi tekrar yükselise geçti. Konuyla ilgili Yakin Dogu Üniversitesi Sürekli Tip Egitimi Koordinatörlügü, Kibris Türk Insan ve Klinik Genetik Dernegi ile Thalassaemia Dernegi’nin is birliginde düzenlenen “Unutulan Genetik Miras: Talasemi” çalistayinda hastalikla ilgili güncel bilgileri paylasan uzmanlar, yillar içinde degisen sosyal ve kültürel yapinin talasemi sayilarini tekrar canlandirdigini vurguladi.

Çalistaya katilan KKTC Cumhurbaskani Ersin Tatar da bilimsel anlamda çaresi bulunan bir hastalik olan Akdeniz Anemisinin degisen sosyal kosullar ve kültürel yapilar, gelen göçler gibi birçok nedenle artis gösterdigine deginerek, çocuk sahibi olmak isteyen tüm bireylerin talasemi testini yaptirmasi gerektigini belirtti.

Talasemiye ‘hastalik’ demek istemedigini belirten Cumhurbaskani Tatar, “Thalassaemia Merkezi’nin ve akabindeki yapilan tüm çalismalarin insanliga umut olarak büyük izler biraktigini söyleyerek, “Esitligin baz alindigi bu ülkede herkes esit yasayarak var olan imkanlardan yararlanmalidir. Bu yüzden gerek devlet hastanelerinde gerekse özel hastanelerde bu tür teshislerin konulmasi ve önlemlerin alinmasi için gerekli her seyi yapiyoruz” dedi.



“Talasemi önlenebilir genetik bir hastaliktir”

KKTC Saglik Bakani Izlem Gürçaç ise çalistayda yapmis oldugu konusmasinda talaseminin önlenebilir genetik bir hastalik oldugunu ifade etti.

Kuzey Kibris’ta talasemi hastaliginin çok zor sartlar altinda basladigini hatirlatan Bakan Izlem Gürçag, bu süreç içinde birçok ailenin tani ve tedavi bilincinde olmadigini da belirtti.

Bakan Izlem Gürçag, “Kuzey Kibris’ta 150 talasemi majör hastasi var. Ancak talasemi intermedia ve orak hücreli anemi hastalarini da bu sayiya katarsak, merkezde tedavi gören toplamda 225 hastamiz bulunuyor” dedi.



“Degisen sosyal ve kültürel yapi vaka sayilarini arttirdi”

Bakan Gürçag, 1980’de aile yasasindaki degisiklik ile birlikte talasemi testlerinin evliliklerden önce mecburi oldugunu ve böylelikle Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nin tüm talasemi oranlarini sifira indirdigini söyledi.

Yillar içinde degisen sosyal ve kültürel yapiyla talasemi sayilarinin tekrar canlandigini söyleyen Bakan Gürçag, “Ilgili hekimlerle toplantilar düzenlendi ve gerekli bilgilendirmeler yapildi. Thalassaemia Laboratuvar’inin modernize edilmesi için gerekli cihazlarin çogu alindi bir kismi da siparis edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarafindan hibe edilen HPLC cihazi da en geç Kasim ayi içerisinde hizmete sunulacak” dedi.



“Herkes gerekli taramalardan geçmeli”

Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti’nde 2001’den itibaren talasemiyali bir bebek dogmadigini ifade eden Kibris Türk Tabipleri Birligi Baskani Dr. Özlem Gürkut, “Globallesen dünya ve göç ederek artan insan nüfusuyla birlikte genetik havuzumuz çesitlendi. Bizler ne kadar basari elde etmis olsak da sürekli degisen genetik havuzumuz sebebiyle mücadeleyi asla birakmamaliyiz” dedi.

Dr. Özlem Gürkut, mevcutta bulunan talasemi hastalarinin ve tasiyici olan kisilerin ihtiyaçlarinin takip edilmesi ve ihtimal dahilinde olan herkesin gerekli taramalardan geçmesi konusundaki öneme degindi.

“Son zamanlarda talasemili dogumlar yeniden basladi”

Thalassaemia Dernegi Baskani Çigdem Besevlerli ise konusmasina talasemi hastalarinin korunmasi ve iyi tedavi almasinin saglanmasi gerektigini belirterek, 1980’de degisen aile yasasi ise evlilik öncesi yapilan talasemi testinin zorunlulugunu hatirlatti. Dünya genelinde Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti adini tarihe yazarak, talasemi dogumlari sifirlamisti” diyen Besevlerli, “Yeni verilere göre degisen sosyal yasam, aile yasantisi, gelen göçler nedeniyle talasemi dogumlar yeniden basladi” diye konustu.

Talasemi dogumlu bireylerin yasadigi zorluklardan da bahseden Besevlerli, “Toplumumuz tarafindan unutulan talasemi dogumlar en çok da talasemi bireylerinin canini acitiyor. Çünkü talasemi bireyi olmak kolay degildir. Zorlu bir tedavi süreci olmasinin yani sira, birçok dis etkenler de talasemi bireyleri yipratiyor” dedi.

Yakin Dogu Üniversitesi Sürekli Tip Egitimi Koordinatörü Doç. Dr. Mahmut Çerkez ise Yakin Dogu Üniversitesi Hastanesi’nin yeni nesil teknolojilerle donatilmis tibbi genetik tani laboratuvarinda, 400’e yakin farkli genetik test ile hastalara hizmet verildigini söyledi.

Kaynak: İHA