Iklim Degisikligi Sürdürülebilir Mimariyi Zorunlu Kilabilir

Iklim degisikliginin etkileri gitgide artarken sürdürülebilir çözümler ön plana çikiyor. Bina tasarimi yapilirken ekolojinin ve enerji verimliliginin dikkate alindigi biçim olan sürdürülebilir mimarinin dünyada pek çok örnegi bulunuyor. Türkiye’de henüz çok yaygin olmasa da yeni binalar yapildikça iklim degisikliginin etkilerini en aza indirebilmek için sürdürülebilir mimariye ilginin artacagini söyleyen Yasar Üniversitesi Mimarlik Fakültesi Dr. Ögretim Üyesi Eray Bozkurt, bina tasarimlarinda yapilabilecek degisiklikler konusunda örnekler verdi.

Iklim Degisikligi Sürdürülebilir Mimariyi Zorunlu Kilabilir


Eski binalar ömrü boyunca enerji tüketiyor

Beton ve cam malzemenin fazlaligi iklim degisikligi konusunda olumsuz etkilere neden oluyor. Sehirlerde bulunan cam binalar ve gökdelenler isigi yansitmasi nedeniyle çevredeki hava sicakligini 3 santigrat dereceye kadar artiriyor. Sürdürülebilir mimari de bu olumsuz etkileri en aza indirmeyi amaçliyor. Binalarin ortalama 60 sene ayakta kaldigini söyleyen Yasar Üniversitesi Mimarlik Fakültesi Dr. Ögretim Üyesi Eray Bozkurt, “Kaynaklarin tükenmeye baslamasi nedeniyle sürdürülebilirlige yöneldik. Mevcut binalarin yüzde 95’i eski bina, yüzde 5’i ise yeni. Yeni bir teknolojiyi ortaya koyabilmek için yeni binalar üzerinde çalismak gerekir. Eski binalar bu yeniliklere adapte olamiyor. Bir bina, öncesinde önlem almazsaniz 60 yil enerji tüketmeye ve sorun yaratmaya devam ediyor. Bundan sonra yapilmasi gereken sey, bina yapilirken dogru kararlarla sistemler kurarak, teknolojiden yardim alarak, yeni fikirleri devreye sokarak düzenleme yapmak” dedi.



“Tampon bölgelerle isi verimliligi saglanabilir"

Beton ve camin isiyi yansitarak hava sicakligini artirmasina önlem almak gerektigini söyleyen Bozkurt, “Sürdürülebilir mimaride en büyük örnek cephe sistemleri üzerinde çalisilmasi. Yumusak zemin yani bitki örtüsü isi anlaminda avantajli. Sert zemin yani beton ve cam ise malzemenin termal özelliginden dolayi asiri isiniyor. Hava sicakligi 36 santigrat derece olmasi gerekirken 40 santigrat derecelere çikabiliyor. Binanin iç sogutma sistemleri ile bu sicakligi dengelemeye çalisiyoruz. Bu da enerji tüketimi demek. Bunun yerine dis cephe düzenlemeleri yapilmali. Çift sistemli cephe sistemleri yapilabilir. Binanin cephesinin önüne günes kiricilari ile arada bosluk birakmak gerekiyor. Bu bosluga ‘Buffer Zone’ yani ‘Tampon Bölge’ adi veriliyor. Bu sayede disarida 40 derece bir sicaklik varken içeriye yansiyan isi azaliyor. Içerideki sogutma sistemini daha az kullanmis oluyorsunuz. Yüksek katli binalar için özellikle güney cephesinde isi konforu saglayacak bir sistem düsünmek iyi olur” seklinde konustu.



“Dis cephede bitki kullanimi enerji kullanimini ve karbondioksiti azaltiyor"

Yesil dis cephe kaplamadan bahseden Bozkurt, “Yillar önce Malezya ve Kenya’da çalisirken gördügüm yapi örneklerinde binanin dis cephesindeki bitkilerin ve çevredeki agaçlarin sagladigi gölgenin ne kadar etkili oldugunu fark ettim. Bitki seçimi de önemli. Sarmasik bütün cepheyi kaplarsa yalitim olusturur. Bitki dis cephede ara boslugu saglayarak isi yalitimina katkida bulunuyor. Fakat bakim konusunda sikintilar yasaniyor. Sulamaya bile ihtiyaci olmayan sadece yagmur suyuyla canli kalan bitkiler kullanilirsa bu sorun çözülebilir. Yesil mimari enerji kullanimini ve karbondioksit miktarini azaltiyor. Ara katlarda bahçeler yapiliyor. Sert zemini bitki örtüsüyle yumusatmak isi anlaminda katki saglar” diye konustu.

Türkiye’de sürdürülebilir mimari konusunda sektör çalisanlarinin bilinçlenmesi gerektigini aktaran Bozkurt, “Sürdürülebilir mimari konusunda yeterli danismanlik alinamiyor. Örnekleri daha çok yurtdisinda var ve danismanlar genelde yurtdisindan geliyor. Insaat sektörü ile danismanlarin bir araya gelip fikir gelistirebilecekleri durum henüz istenilen seviyeye ulasmadi. Farkindaligin artmasi gerekiyor. Günes ve rüzgar bizim önemli kaynaklarimiz. Onlari kullanmayi bilmek lazim. Binayi yerlestirme ve boyutlandirmaya, peyzaj düzenlemesine önem verilmeli. Kentsel tasarimda sürdürülebilir mimariye yönelebilirsek bu gitgide yayilir. Ilerde iklim degisikligine bagli alinan kararlarla birlikte zorunlu olarak sürdürülebilir mimariye yönelim artacaktir” dedi.

Çevre Dostu Yesil Binalar Dernegi’nin yayinladigi verilere göre, halihazirda Türkiye’de sertifikali 498 yesil bina projesi bulunuyor.
Kaynak: İHA