28 Subat Sürecinde Bebegini Kaybeden Songür O Günleri Anlatti
28 Subat sürecinde ögrenciyken basörtüsü nedeniyle gözaltina alinan ve karninda ikiz bebeklerinden birini kaybeden Nuray Canan Songür, o günleri anlatti. Songür, “Onlarin o davranisindan dolayi çocuklarimdan birini diger ölü kardesiyle birlikte 5 ay karnimda tasimak zorunda kaldim. Aslinda tibben ikisinin de alinmasi gerekiyordu ama birinin öldügüne bir türlü inanamadim ve uzun bir süre doktor doktor gezdim. Çok sükür Allah yardim etti diger çocugumu dünyaya getirdim ama birini ölü birini diri olarak kucagima almis oldum” dedi.

“FETÖ’nün elemanlari o dönemden bu yana is basindaymis”
Final sinavi esnasinda sinifa polislerin girdigini ve zorla siniftan çikartildigini belirten Nuray Can Songür, “Ilk gözaltimdi benim, final sinavi esnasinda hoca herkese kagit veriyor ama basörtülülere vermiyor. Açiklamasi da su, ya siniftan çikin ya da basinizi açin bekliyorum. Hocam siniftan çikmiyorum kagidimi da istiyorum dedigim de zaten tek kalmistim sinifta. O zaman insan gibi giyin de gel dedi.
Daha sonra aramizda bir tartisma çikti. Disariya girip çikmasi 5 dakika aldi. Herkese sinavlarini yapmaya baslayin arkadasinizi duymamazliktan gelin diyordu vs. zaten o arada robocop polisler içeriye girdi hoca beni gösterdi onu alin dedi.
Polisleri görünce hemen onlardan kaçmam gerekiyormus gibi bir refleksle hemen yakinimdaki bir cama tirmandim sonra beni camdan bir hisimla aldilar. Daha sonra gözaltina alindim egitim ögretimi engellemek suçundan da yaklasik 1 buçuk 2 yil her hafta neredeyse hakim karsisina çiktim. Egitim ögretimi engellenen ben oldugum halde, arkadaslarimin egitim ögretimi engellemek suçlamasiyla yargilandim. Ilk gözaltina alindigimda bana örgüt isimleri sayiyor bu örgütlerin birine üye oldugunu kabul etmek zorundasin diyorlar. Örgütlerin isimlerini ömrü hayatimda duymamisim bile niçin basörtülü oldugumun hesabi soruluyor. Ayet söylüyorum, o bizim babaannemiz zamanindaydi ama suan devir degisti dolayisiyla senin baska bir maksadin var deniliyordu. O FETÖ’nün elemanlari o dönemden bu yana is basindaymis. Bizim de annemiz babamiz dindar ama bunu yapamazsin yaklasimi oradan geliyormus. Ama tabi biz bunu çok daha sonralari çözdük. Çünkü bize söylenen suydu, siz duymadiniz mi Fetullah Gülen Hocaefendi fetva verdi, basinizi açabilirsiniz. Dolayisiyla bu direnmenin sebebi ne? Fetvada geldi ama siz yine de bunda israr ediyorsunuz. Bunun sebebi ne olabilir? O zaman sizi bir örgüte üyesiniz? Daha sonra ben hayatima bir sekilde yön verdim evliligim gerçeklesti. Bir sekilde is hayatina atildim ve bu süreçte basörtüsü yasagi devam ettigi ve ben de yargilandigim için sürekli benimle röportaj yapmak isteyen yerli ve yabanci medya kuruluslari oluyordu. Onlara da konusuyordum ve anlatiyordum durumu, bundan da birileri çok rahatsiz oluyordu. Dolayisiyla kayit disi birkaç gözalti yasadim bu yüzden de is kaybi da yasadim. Birilerinin gözü üzerimizdeydi ve biz gerçekten rahat hareket edemiyorduk. Bu yasagin bizim hayatimizi ne kadar olumsuz etkiledigini anlatmak bile suçtu düsünün” diye konustu.
“Kadin polislerden biri dönüp dedi ki size bu ülkede nefes almak bile haram”
Doktor kontrollüne giderken arkadaslarinin gözaltina alindigini gören ve onlarla birlikte gözaltina alinan Songür, “Yine böyle bir gün isimden çiktim dogum kontrolüm var hastanede randevum var arkadasimi bekliyorum tam Vezneciler’de bir kalabalik kaçisiyor. Çünkü her gün basörtüsü eylemleri vardi. Okula giremeyen ögrenciler oturma eylemi yapiyordu. Gayet barisçil bir protesto yani ama bundan çok rahatsiz olunuyordu ve polisler jopla dagitmaya çalisiyordu. Baktim birkaç arkadas gözaltina aliniyor onlari görünce yapmayin etmeyin derken zaten benimde kolumdan tutmus oldular. Hamile olduguma inanmadilar desem de zaten duymuyorlardi. Çünkü iki sivil polis kollarimdan tuttugu gibi o kadar hizli kosuyorlardi ki siz zaten mecburen onlara ayak uydurmak zorunda kaliyorsunuz, yoksa sürükleneceksiniz. Polis minibüsüne hepimizi doldurdular. Ben yine eylem alaninda olmadigimi söylüyorum. Biz seni taniyoruz diyorlar. Hamileyim hastanede randevum var yapmayin etmeyin diyorum. Bir de bizi küçük bir minibüse o kadar sikisik doldurdular ki nefes bile alamiyordum. Hiç unutmuyorum orada dedim ki, nefes alamiyorum, nefes alamiyorum ne olur cami açin dedim. Çünkü nefesimin kesildigini hissettim ve kadin polislerden biri dönüp dedi ki, size bu ülkede nefes almak bile haram, size bu ülkede nefes aldirtmayacagiz dedi.
O an dedim ki biz bu ülkede yokuz, bu ülkede hiçbir degerimiz yok dedim ve çok üzülmüstüm” ifadelerini kullandi.
“Doktor diyor ki hamileymis buna ne yaptiniz siz bebegin kalp atisini alamiyorum”
Hayati tehlikesi olmasina ragmen yargilamasi oldugun için polisler tarafindan hastaneden çikarilan Songür, “Bizi Vezneciler’deki polis karakoluna götürmüslerdi. Hepimizi tek bir odaya koydular. Kadin polisler ellerinde joplarla içeriye bir girdi kime ne gelirse ama çigliklar, arbede, bagiris çagiris. Özellikle erkek ögrencilere vuruyorlardi. Kiz arkadasalar onlari kurtarmaya çalisiyor onlarda vuruyorlardi oda bir anda savas alanina döndü. Bende bayilmisim ve gözümü açtigimda ses duyuyorum. Doktor diyor ki, hamileymis buna ne yaptiniz siz, bebegin kalp atisini alamiyorum. Bu kürtaj yapalim. Kendi kendime bu kabus mu ben neredeyim dedim. Sonra polis sakin ol bak Haseki Hastanesi’ndeyiz dedi.
Bende hayir dedim bana sakin dokunmayin beni kendi doktoruma götürün dedim. Sonra beni kendi hastaneme götürdüler. Tabi arkada önde polis arabalari ama hastane kabul etmedi. Gözaltinda olan birini kabul edemeyiz dediler. Bu sefer hastane aramaya basladik. Hastane isimleri sayiyorum çünkü güvenilir bir yere gitmek istiyorum bana zarar verecekler diye düsünüyorum. Bu kadar zarar verdiler sonuçta. Sonra bir hastane kabul etti o hastaneye gittik. Doktor hanim ultrasonla bakarken bebeklerden birini kaybetmisiz kalp atisi durmus dedi.
Ben tabi aglamaya basladim ama bir yandan da inanmiyorum imkansiz böyle bir sey olmasi diyorum. Bana aglamayi kes diger bebeginde kalp atislari zayiflamis onu da kaybedersin dedi.
Sonra polis diyor ki bunu yatiramazsiniz geri götürmemiz lazim diyor. Doktor diyor ki hayati tehlikesi var yatirmak zorundayiz. Sonra amirlerine sordular ve öyle yatirdilar. Ama sabah emir gelmis ne sartlarda olursa olsun o kadini kaldirin Sultanahmet’te adliyeye getirin yargilanmasi baslanacak. Izinsiz gösteri ve yürüyüs kanununa muhalefetten, diger 16 kisiyle birlikte benimde yargilanmamin olmasi için emir verilmis. Hastanede bir tartisma oldu. Doktorlar diyor ki, tansiyonu çok yüksek, zaten bir bebek ölü diger bebeginde kalp atislari çok zayif yatmasi lazim. Onlar diyor ki hayir, baska ekipler geldi polislerin dedigi oldu. Kolumdan serumlari söktürdüler, benim yürüyecek takatim yok ve hastaneden çikariliyorum. Sonra polis arabasina koydular Sultanahmet’te götürdüler. Sonra yargilanmaya baslandim ve ardindan beraat ettik, çünkü benim hiçbir suçum yoktu” seklinde konustu.
“Basörtüsü yasaginin en büyük destekçisi CHP’ydi”
4 aylik hamileyken ikizlerden biri karnindayken ölen ve bebeklerinin birini ölü, digerini diri kucagina alan Songür, “Onlarin o davranisindan dolayi çocuklarimdan birini diger ölü kardesiyle birlikte 5 ay karnimda tasimak zorunda kaldim. Aslinda tibben ikisinin de alinmasi gerekiyordu ama birinin öldügüne bir türlü inanamadim ve uzun bir süre doktor doktor gezdim. Yapabilecek bir sey yok mu digerini kaybetmek istemiyorum diye. Çok sükür Allah yardim etti diger çocugumu dünyaya getirdim ama birini ölü birini diri olarak kucagima almis oldum. Ben Kanada’ya gitmek zorunda kaldim. Basina konustugum ve yasagi anlattigim için. Bugün 28 Subat’la ilgili küçük bir arastirma yaptim ve hala basörtüsü yasagini savunan bu ülkede milyonlarca insan var. Orada burada o kadar hakaret var ki ve yasanilan bu gerçeklerinde anlatilmasindan rahatsiz olan bir kitle var. Çünkü bunun bir magduriyet edebiyati gibi lanse edildigini düsünüyorlar ama bunlar gerçekler. Basörtüsü yasaginin en büyük destekçisi CHP’ydi, basörtüsü ile ilgili yasaklarin kalkmasini engelleyen partide CHP’ydi. Bu yasaklar tamamen kalkti diye düsünmüyorum Türkiye için bir tehlike var. Tüm düzenlemelerin yapilip basörtüsünü siyasi malzeme olmasindan çikarilmasi gerektigini düsünüyorum” açiklamasinda bulundu.
