Yunanistan uluslararası anlaşmaları hiçe sayıyor! Doğa Ege adalarını silahlandırmaya başladılar....
Yunanistan'ın Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsünü ihlal eden eylemleri Lozan ve Paris Antlaşmalarının ilgili hükümlerini açıkça çiğniyor. 1993’te Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisini kabul eden Yunanistan, "ulusal güvenlik çıkarları" nedeniyle koyduğu şerhle, anlaşmalara aykırı tutumunu zımnen kabul etmiş oldu.
Yunanistan, Türkiye'nin kendisi için Ege'de bir tehdit unsuru olduğunu öne sürerek Lozan ve Paris Antlaşmalarının aksi yönündeki hükümlerine rağmen Doğu Ege adalarını silahlandırma politikasını savunmaya devam ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Silahsızlandırılmış statüde bulunan adalarda anlaşmalara aykırı olarak yürütülen askeri faaliyetlere sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim bu konuyu Birleşmiş Milletlerin (BM) gündemine taşıdık. Önümüzdeki dönemde de gündemde tutmayı sürdüreceğiz' şeklindeki açıklaması, Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini ortaya koydu.
Ankara'dan BM'ye konuya ilişkin mektup
Türkiye, Atina yönetiminin Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsünü ihlal eden eylemleri hakkında temmuz ayında BM'ye mektup göndererek şikayette bulundu.
Türkiye'nin BM Nezdindeki Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu imzasıyla, Genel Sekreter Antonio Guterres'e hitaben yazılan mektupta, 'Bir kez daha dikkatinize getirmek isteriz ki Yunanistan, Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.' ifadesi kullanıldı.
Mektupta, aralarında Meis'in de bulunduğu söz konusu adaların Türkiye ana karasına yakınlığına vurgu yapılarak 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarında açıkça belirtilmesine rağmen Yunanistan tarafından silahlandırılmasının Türkiye'nin güvenliğine ciddi tehdit oluşturduğunun altı çizildi.
Türkiye'nin, Yunanistan'ın adalar üzerindeki ihlallerini diplomatik kanallar üzerinden defalarca dile getirdiğine işaret edilen mektupta, 'Eğer Yunanistan, anlaşmalardaki yükümlülüklerini yerine getirmede başarısız olursa o anlaşmalardan kaynaklı egemenlik haklarını deniz yetki alanlarının belirlenmesi dahil öne süremez.' ifadesine yer verildi.
'Lozan ve Paris Antlaşmalarını yok sayamazsınız'
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 58. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Yunanistan'ın müttefiklik ruhuna aykırı provokatif eylemlerine dikkati çekerek 'Bunlarla ilgili uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalarımız var. Siz Lozan Antlaşması'nı, Paris Antlaşması'nı yok sayamazsınız. Altında imzanız olan bu anlaşmaların istediğiniz maddelerini uygulayacaksınız, istemediklerinizi uygulamayacaksınız. Dünyada böyle bir şey yok.' değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan, adaları silahlandırmayı 'kendini savunma hakkı' olarak görüyor
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ise ocakta yaptığı açıklamada, 'Türkiye adalarımızın karşısına en büyük amfibi kuvveti ve Akdeniz'in en büyük amfibi filosunu yerleştirdi ve aynı zamanda bizden adalarımızı silahsızlandırmamızı istiyor” diyerek Yunanistan'ın söz konusu adaları silahlandırmasının 'kendini savunma hakkı' olduğunu ileri sürdü.
Lozan ve Paris Antlaşmaları
Birinci Dünya Savaşı sonrası 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın 13. maddesinde, 'Barışın korunmasını sağlamak amacıyla Yunan Hükümeti, Midilli (Lesvos), Sakız (Chios) Sisam (Samos) ve Nikarya (Ahikerya) adalarında hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkam kurmayacak.' ifadesi yer alıyor.
Doğu Ege bölgesinde yer alan Oniki Adalar ise 1912 Trablusgarp Savaşı'nın ardından imzalanan Uşi Antlaşması ile İtalya'ya devredildi ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Paris Antlaşması'na kadar İtalya'nın egemenliğinde kaldı.
İtalya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda kaybeden tarafta yer alması nedeniyle 10 Şubat 1947'de müttefik ülkelerle İtalya arasında imzalanan Paris Antlaşması ile bu adalar Yunanistan'a devredildi.
Bu kapsamda, Yunanistan'a devredilen 'Oniki Adalar' olarak tabir edilen Astypalaia (Astipalya), Rodos, Halki (Herke), Karpathos (Kerpe), Kasos (Çoban Adası), Tilos (İlyaki Adası), Nisiros (İncirli Adası), Kalimnos (Kelemez Adası), Leros (İleriye Adası), Patmos (Batnaz Adası), Lipsos (Lipsi Adası), Simi (Sömbeki Adası), Kos (İstanköy Adası), Kastellorizo (Meis Adası) ve de yakınlarındaki küçük adacıkların 'silahlandırılamayacağı' yine bu antlaşma dahilinde belirleniyor.
Paris Antlaşması'nda 'Bu adalar askerden arındırılacak ve askerden arındırılmış şekilde kalacak.' ifadesi yer alıyor.
'Oniki Adalar', adının çağrıştırdığı gibi 12 adadan oluşmuyor. Çok sayıda kara parçasını bünyesinde bulunduran adalar grubu, toplamda 20'den fazla ada, adacık ve kayalıktan oluşuyor.
1960'tan bu yana silahlandırılıyor
Yunanistan, Türkiye'nin itirazlarına ve antlaşmalardan doğan yükümlülüklerine rağmen 1960'lardan beri adaları silahlandırarak Ege Adaları'nın silahsızlandırılmış statüsünü ihlal etmeye devam ediyor.
Diğer yandan Yunanistan, 1993'te Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisini kabul ederken, 'ulusal güvenlik çıkarları' ile ilgili askeri önlemlerden kaynaklı hususlara ilişkin olarak zorunlu yargı yetkisine çekince koymuştu.
Yunanistan, bu şekilde adaların silahlandırılmasına ilişkin bir tartışmanın Uluslararası Adalet Divanı'na gitmesini engellemeyi hedeflerken, bu durum, Yunanistan'ın anlaşma yükümlülüklerini ihlal ettiğinin Atina tarafından zımnen kabul edildiğini ortaya koymuştu.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Silahsızlandırılmış statüde bulunan adalarda anlaşmalara aykırı olarak yürütülen askeri faaliyetlere sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim bu konuyu Birleşmiş Milletlerin (BM) gündemine taşıdık. Önümüzdeki dönemde de gündemde tutmayı sürdüreceğiz' şeklindeki açıklaması, Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini ortaya koydu.
Ankara'dan BM'ye konuya ilişkin mektup
Türkiye, Atina yönetiminin Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsünü ihlal eden eylemleri hakkında temmuz ayında BM'ye mektup göndererek şikayette bulundu.
Türkiye'nin BM Nezdindeki Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu imzasıyla, Genel Sekreter Antonio Guterres'e hitaben yazılan mektupta, 'Bir kez daha dikkatinize getirmek isteriz ki Yunanistan, Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.' ifadesi kullanıldı.
Mektupta, aralarında Meis'in de bulunduğu söz konusu adaların Türkiye ana karasına yakınlığına vurgu yapılarak 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarında açıkça belirtilmesine rağmen Yunanistan tarafından silahlandırılmasının Türkiye'nin güvenliğine ciddi tehdit oluşturduğunun altı çizildi.
Türkiye'nin, Yunanistan'ın adalar üzerindeki ihlallerini diplomatik kanallar üzerinden defalarca dile getirdiğine işaret edilen mektupta, 'Eğer Yunanistan, anlaşmalardaki yükümlülüklerini yerine getirmede başarısız olursa o anlaşmalardan kaynaklı egemenlik haklarını deniz yetki alanlarının belirlenmesi dahil öne süremez.' ifadesine yer verildi.
'Lozan ve Paris Antlaşmalarını yok sayamazsınız'
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 58. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Yunanistan'ın müttefiklik ruhuna aykırı provokatif eylemlerine dikkati çekerek 'Bunlarla ilgili uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalarımız var. Siz Lozan Antlaşması'nı, Paris Antlaşması'nı yok sayamazsınız. Altında imzanız olan bu anlaşmaların istediğiniz maddelerini uygulayacaksınız, istemediklerinizi uygulamayacaksınız. Dünyada böyle bir şey yok.' değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan, adaları silahlandırmayı 'kendini savunma hakkı' olarak görüyor
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ise ocakta yaptığı açıklamada, 'Türkiye adalarımızın karşısına en büyük amfibi kuvveti ve Akdeniz'in en büyük amfibi filosunu yerleştirdi ve aynı zamanda bizden adalarımızı silahsızlandırmamızı istiyor” diyerek Yunanistan'ın söz konusu adaları silahlandırmasının 'kendini savunma hakkı' olduğunu ileri sürdü.
Lozan ve Paris Antlaşmaları
Birinci Dünya Savaşı sonrası 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın 13. maddesinde, 'Barışın korunmasını sağlamak amacıyla Yunan Hükümeti, Midilli (Lesvos), Sakız (Chios) Sisam (Samos) ve Nikarya (Ahikerya) adalarında hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkam kurmayacak.' ifadesi yer alıyor.
Doğu Ege bölgesinde yer alan Oniki Adalar ise 1912 Trablusgarp Savaşı'nın ardından imzalanan Uşi Antlaşması ile İtalya'ya devredildi ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Paris Antlaşması'na kadar İtalya'nın egemenliğinde kaldı.
İtalya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda kaybeden tarafta yer alması nedeniyle 10 Şubat 1947'de müttefik ülkelerle İtalya arasında imzalanan Paris Antlaşması ile bu adalar Yunanistan'a devredildi.
Bu kapsamda, Yunanistan'a devredilen 'Oniki Adalar' olarak tabir edilen Astypalaia (Astipalya), Rodos, Halki (Herke), Karpathos (Kerpe), Kasos (Çoban Adası), Tilos (İlyaki Adası), Nisiros (İncirli Adası), Kalimnos (Kelemez Adası), Leros (İleriye Adası), Patmos (Batnaz Adası), Lipsos (Lipsi Adası), Simi (Sömbeki Adası), Kos (İstanköy Adası), Kastellorizo (Meis Adası) ve de yakınlarındaki küçük adacıkların 'silahlandırılamayacağı' yine bu antlaşma dahilinde belirleniyor.
Paris Antlaşması'nda 'Bu adalar askerden arındırılacak ve askerden arındırılmış şekilde kalacak.' ifadesi yer alıyor.
'Oniki Adalar', adının çağrıştırdığı gibi 12 adadan oluşmuyor. Çok sayıda kara parçasını bünyesinde bulunduran adalar grubu, toplamda 20'den fazla ada, adacık ve kayalıktan oluşuyor.
1960'tan bu yana silahlandırılıyor
Yunanistan, Türkiye'nin itirazlarına ve antlaşmalardan doğan yükümlülüklerine rağmen 1960'lardan beri adaları silahlandırarak Ege Adaları'nın silahsızlandırılmış statüsünü ihlal etmeye devam ediyor.
Diğer yandan Yunanistan, 1993'te Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisini kabul ederken, 'ulusal güvenlik çıkarları' ile ilgili askeri önlemlerden kaynaklı hususlara ilişkin olarak zorunlu yargı yetkisine çekince koymuştu.
Yunanistan, bu şekilde adaların silahlandırılmasına ilişkin bir tartışmanın Uluslararası Adalet Divanı'na gitmesini engellemeyi hedeflerken, bu durum, Yunanistan'ın anlaşma yükümlülüklerini ihlal ettiğinin Atina tarafından zımnen kabul edildiğini ortaya koymuştu.