TZOB Genel Baskani Bayraktar, Dünya Toprak Günü Vesilesiyle Konustu

Türkiye Ziraat Odalari Birligi (TZOB) Genel Baskani Semsi Bayraktar, “Toprak, sadece çiftçi için degil, 85 milyon insanimiz ve gelecegimiz için en degerli varligimizdir. Bu bilinçle 7’den 70’e herkes topragi, sevmeli ve onu korumak, gelistirmek için elinden geleni yapmalidir. Topraklarimizi sözde degil fiilen korumaliyiz” dedi.

5 Aralik Dünya Toprak Günü dolayisiyla bir açiklama yapan TZOB Genel Baskani Bayraktar, Dünya Toprak Günü’nün her yil 5 Aralik’ta, toprak kaynaklarinin sürdürülebilir bir sekilde yönetilmesini savunmak ve yapisi bozulmamis saglikli topragin önemine dikkat çekmek amaciyla düzenlendigini vurgulayarak sunlari dedi:

"Bu yil Birlesmis Milletler tarafindan Dünya Toprak Günü’nün slogani ’Gidanin basladigi yer’ olarak belirlendi. Birlesmis Milletler bu yilki slogani ile toprak yönetimindeki artan zorluklara vurgu yapmak, toprak bilincini artirmak ve toplumlarin topragin sagligini iyilestirmek için daha fazla çaba göstermesi gerektigine degindi. Birlesmis Milletler, topragi, bitki büyümesi yoluyla insanlar ve hayvanlar için gida saglayan organizmalar, mineraller ve organik bilesenlerden olusan bir dünya olarak tanimliyor. Topraklarin da saglikli kalabilmesi için bizler gibi uygun miktarlarda çesitli besin kaynaklarina ihtiyaci vardir. Bilinçsiz tarimsal üretimle topraktaki besin zinciri bozuluyor, bu zincir iyi yönetilmezse verimlilik giderek kayboluyor ve besin degerleri azalan ürünler üretiliyor. Toprakta besin kaybi, beslenmeyi tehdit eden önemli bir toprak bozulma sürecidir. Bu durum tüm dünyada gida güvenligi ve sürdürülebilirligi için küresel düzeyde en kritik sorunlar arasinda kabul ediliyor. Birlesmis Milletler verilerine göre, son 70 yilda gidalardaki vitamin ve besin seviyesi önemli ölçüde azaldi. Sürdürülebilir olmayan arazi kullanimi, uygunsuz tarimsal faaliyetler ve topragin organik maddelerine zarar veren hasat, aniz yakilmasi gibi insan faaliyetleri, yetersiz veya yanlis bitki besin maddeleri kullanimi ve toprakta biyolojik çesitliligin kaybi ülkemiz için de büyük bir tehdit olusturuyor."

"Topragin yapisini bozacak her türlü uygulamadan kaçinmak ve amaç disi kullanimlari engellemek, yapilmasi gereken önemli bir görev haline geliyor"

"Her geçen gün erozyon, çöllesme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varliginin azalmasi gibi sebepler, topraklar da sürekli bozulmalara neden oluyor" diyen TZOB Genel Baskani Bayraktar, "Bunlarin yaninda asiri ve bilinçsiz sulama, uygun miktarda kullanilmayan pestisitler, agir ve sürekli toprak islemeleri ve asiri hayvan otlatma gibi tarimsal uygulamalar da topraklarimiza zarar veriyor. Bu nedenle toprak ekosistemine uygun uygulamalari tesvik etmek, topragin yapisini bozacak, verimini azaltacak her türlü uygulamadan kaçinmak ve amaç disi kullanimlari engellemek, yapilmasi gereken önemli bir görev haline geliyor. Tarim arazilerimiz, arazi bozulumunun yani sira geri dönüsü olmayan bir sekilde elden çikiyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, nüfus artisini, kirsaldan kente göçü, tarim arazilerinin içinden geçen ve araziyi bölen kara yollarini, otobanlari, bunlarin çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciligi, kamu yatirimlarini ve yerlesim alanlarini sayabiliriz. Bizler bu açiklamalari yaparken bu sektörler ülkenin sanayisinin, madenciliginin de gelismesi gerektigini dile getiriyor. Elbette ülkemiz her alanda gelismelidir. Ancak bu gelismeler verimli tarim arazilerinin üzerinde oluyorsa, en kiymetli miraslarimizdan zeytin bahçeleri madencilige açiliyorsa, büyük sehirlerde birinci sinif tarim arazileri sanayiye açiliyorsa, buna karsi çikmamak mümkün olabilir mi" seklinde konustu.



“Artik bir karis dahi kaybedecek topragimiz yoktur”

"Pandemi, küresel ve ulusal krizler, beslenme ihtiyacimizi karsilamamizi saglayan tarim alanlarimizi çok daha iyi kullanmanin önemini ortaya koydu" diyen Bayraktar sözlerini söyle sürdürdü:

"2022 Dünya Gida Günü sloganinin gidanin toprakta basladigini vurgulamasi, dünyada gida krizi beklentisine karsi bizleri uyariyor. Önümüzdeki yillarda yasanabileceklere bugünden dikkat çekiyor. Topraklarimizi kaybetmeye devam edersek, üretimde yeterlilik saglayamazsak gida krizi bizleri de vuracaktir. Artik ne toprak bozulumu ile ne amaç disi kullanimlarla ne de herhangi bir sebeple kaybedecek bir karis dahi topragimizin olmadigi ortadadir. Gida güvencesi için topragin olmazsa olmaz oldugu bilincini bütün toplumda ayni düzeyde olusturmak ve bundan sonra da bu bilinçle topraklarimiza sahip çikmak zorundayiz."

“Tarim arazilerini korumaliyiz”

Bayraktar, sunlari kaydetti:

"Topragimiza sik sik ’anamiz’, ’ekmek teknemiz’ diyerek kiymetli oldugunu ifade ediyoruz. Ancak bu ifade ettigimize yakismayacak sekilde topragi hor kullaniyor ve çocuklarimizin bize emaneti olan topraklarimizi kaybediyoruz. Nüfus artisi, sanayilesme, madencilik, turizm, ulastirma ve kentlesme nedeniyle toprak ve su kaynaklari üzerindeki baski her yil biraz daha artiyor. Ayrica, tarim arazilerimizin küçük, parçali, daginik, çok hisseli olmasi ve sulama imkanlarinin halen yetersizligi ile verimli kullanimi da saglanamiyor. Yüzölçümü 78,35 milyon hektar olan Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkilerle beraber toplam arazi miktari 2005-2020 döneminde 26,6 milyon hektardan 23,1 milyon hektara gerilemistir. Bir diger ifadeyle, yaklasik 15 yilda 3,5 milyon hektar tarim arazisini kaybettik. Ülkemizde en fazla tarim arazisine sahip Konya’da son 10 yilda tarim alanlari yüzde 10,5 azaldi. Ayni dönemde tarim arazilerinin en fazla oldugu illerimizden sirasiyla Sanliurfa’da yüzde 16,6, Sivas’ta yüzde 17,8, Yozgat’ta yüzde 15,7, Çorum’da yüzde 12,5, Adana’da yüzde 12,4, İçel’de yüzde 13,1, Kirsehir’de yüzde 17,6, Mardin’de yüzde 12,9, Edirne’de yüzde 14,0, Malatya’da yüzde 11,9, Mus’ta 12,3, Hatay’da 16,9, Kastamonu’da ise yüzde 13,4, azalma gerçeklesti. Ülkemizin dünyada toprak rezervi azalan ülkelerden biri oldugu da dikkate alindiginda topraklarimizin korunmasinin ne denli önemli oldugu açikça görülüyor. Bu unutulmamali ve topraklarimiz çok iyi korunmalidir. Tarim arazisi için uygun olan topraklarin korunmasi daha da önemlidir. Ülkemizde nüfus yildan yila artarken tarim alanlarinin azalmasiyla kisi basina düsen arazi miktari her geçen yil azaliyor. Istatistiklere göre 2005 yilinda kisi basina 3,9 dekar arazi düserken, bu deger 2010 yilinda 3,4 dekara, 2015 yilinda 3 dekara 2021 yilina gelindiginde ise 2,7 dekara geriledi."

Ülkenin en stratejik sektörlerinden olan tarimin en temel sermayesi olan tarim arazilerini korumanin, sürdürülebilirlik açisindan çok önemli olduguna dikkat çeken Bayraktar, "Son yillarda tarim arazilerinin korunmasi ve amaç disina çikarilmasinin önlenmesi amaciyla çalismalar yapilmis, kanunlar çikarilmistir. Birligimizin de tarim arazilerini daha fazla koruyabilecek, parçalanmanin önüne geçecek sekilde güncellenmesi konusunda destek verdigi 5403 sayili Toprak Koruma Kanunu bu konudaki kanunlarin basinda yer aliyor. Bu kanunla tarim arazilerindeki parçalanmanin önüne geçilerek 2014-2020 yillari arasinda 1,7 milyon hektar alanin bölünmesi ve hisselenmesi engellendi. Tarim arazilerinin miras yolu ile bölünmesinin önlenmesi amaciyla çikarilan 6537 sayili Kanun ile tarim arazilerinin bölünmesinin engellenmesine yönelik önlemlerin daha da artirilmasini, mülkiyet devirlerinin hizli bir sekilde yapilmasini, tarimsal amaçli kullanim planlarinin etkin uygulanmasini ve arazi kullanimina iliskin denetimlerin etkinlestirilmesini saglamak amaciyla 7255 sayili Kanun ve diger benzer çalismalar bu açidan oldukça önemlidir. 5403 Sayili Toprak Koruma ve Arazi Kullanim Kanunu’nun 14. Maddesi ile 9,2 milyon hektar olan 440 adet ova tarimsal sit alani olarak belirlendi ve koruma altina alindi. Bunu topragi korumak adina atilmis, önemli bir adim olarak görüyor ve destekliyoruz. Tarim ve Orman Bakanligi çalismalari ile 2021 yilinda tarim alanlarinda artis görüldü.

2020 yilinda 23,1 milyon hektar olan islenebilir tarim alani ve uzun ömürlü bitki alani yüzde 1,7 oraninda artarak 23,5 milyon hektara çikti. Bu artisin devam edecegine inaniyoruz" degerlendirmesini yapti.

“Toprak Koruma Kurullarinda topragin sahibi olan çiftçi temsilcilerinin bulunmasi zorunlu olmalidir”

Bayraktar, sözlerine söyle devam etti:

“Illerde Toprak Koruma Kurullari tarim arazilerinin amaç disi kullanimi konusunda kararlar veriyor. Bu kurullar sadece bugünün degil; gelecegin, çocuklarimiza birakacagimizin mirasin kararini veriyor. Bu kurullar aldigi kararlari bir degil, bin kez düsünerek almalidir. Bu bakimdan biz Toprak Koruma Kurullarini fazlasiyla önemsiyoruz. Kurullarda topragin, tarimin önemini çiftçi adina anlatacak, topragin sahibi olan çiftçilerimizin temsilcisi Ziraat Odalarinin bulunmasi zorunlu olmalidir. Yilda 3-4 ürün alinabilen, verimliligi Türkiye ortalamalarinin üstünde olan, üreticilerimizin gözü gibi baktigi bu alanlar Toprak Koruma Kurullarinda amaç disi kullanima açilmamalidir. Bu kurullarda çiftçinin, topragin önemini en iyi Ziraat Odasi temsilcisi anlatacaktir. Bazi illerde çiftçi temsilcisi Ziraat Odalari yerine ticaret erbabinin temsilcileri bu kurullarda görev yapmaktadir. Topragin sahibinin bulunmadigi kurullarda topragi korumak, imara açilmasini önlemek nasil mümkün olacaktir? Toprak Koruma Kurullarina gelen arazilere artik vazgeçilemez gözüyle bakilmali, imzalar atilirken gelecek nesillerin bizlere emaneti olan topraklari kolayca gözden çikarmamaliyiz.”

“Birinci sinif sulamaya uygun tarim arazilerimizin, imara açilmasina asla izin vermemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, sehirler kurmamaliyiz”

"Dünyada gida krizi beklenirken, önümüzdeki yillarda yasanabilecekler bugünden öngörülüyor. Artik bir karis dahi kaybedecek topragimizin olmadigi ortadadir" uyarisinda bulanan Bayraktar, "Gida güvencesi için topragin olmazsa olmaz oldugu bilincini bütün toplumda ayni düzeyde olusturmak ve bundan sonra da bu bilinçle topraklarimiza sahip çikmak zorundayiz. Kara yollarini ve sehirlerin gelisimini projelendirirken, verimli tarim arazileri yerine tarima elverisli olmayan, daha verimsiz arazilerin kullanilmasina özen gösterilmelidir. Alternatif marjinal tarim arazileri mevcutken, verimli tarim arazilerini tarim disi amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganliktir. Birinci sinif sulamaya uygun tarim arazilerimizin, imara açilmasina asla izin vermemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, sehirler kurmamaliyiz. Turizm, madencilik ve ulastirma için verimli tarim arazilerimizi kullanmamali, meyve agaçlarini, zeytinlikleri kesip yazliklar insa etmemeliyiz. Büyüksehir belediyeleri, tarima kaynak ayirmalidir. Valilikler ve büyüksehir belediyeleri, verimli tarim arazilerinin korunmasi konusunda çok hassas hareket etmeli, meralarin tespit, tahdit, tahsis ve islah çalismalari hizla tamamlanmali, meralarin amaç disi kullanimi önlenmelidir" diye konustu.



Yapilmasi gerekenler

"Verimli topraklarimizi kaybetmeye devam edersek, gida üretimi ve gida güvencesi ciddi sekilde zarar görecek, gida fiyatlarindaki dalgalanmalar artacak ve milyonlarca insan potansiyel olarak açlik ve yoksulluga itilecektir" ifadelerini kullanan Bayraktar, sunlari kaydetti:

"Tarim alanlarindaki bozulmanin ve azalmanin önlenmesi toprak ve tabiat sevgisi ile büyüyen nesillerin topragina sahip çikmasiyla mümkün olabilir. Toprak sevgisi, koruma bilinci ilkögretim düzeyinde egitim ögretim müfredatina girmeli, topragi tanimanin yasami tanimak oldugu çocuklarimiza asilanmalidir. Bir santimetre kalinligindaki bir topragin olusabilmesi için yüz ile bin yillik bir süreç gerektiginden topraklarimizin bilinçli kullanilmasinin ne kadar önemli oldugu unutulmamalidir. Tarimda gelismis teknolojileri kullanarak birim alandan en fazla verimi alabilmek, ülke topraklarinda ekilmeyen alan birakmamak, dünyada belirli ürünlerde söz sahibi olan ülkelerle rekabet edebilmek, kirsal alanda üreticilerin gelir ve yasam seviyelerini artirmak amaciyla çiftçilerin tarimsal alandan kopmamalari için her türlü çaba gösterilmelidir. Ancak bunu yaparken tabiatin dengelerini altüst etmemek ve sürdürülebilir tarimsal üretim imkanlarini da yok etmemek zorundayiz. Tarim politikalari tarim arazilerini korumak, çiftçiyi arazisinde, köyünde tutmak, çiftçiye ailesini geçindirecek bir gelecek saglamak üzerine kurulmalidir. Topragimizin kiymetinin herkesçe çok iyi bilindigi, topragi yönetenlerden kullananlara kadar her kesimin ona saygi duyarak, hareket edecegi günler temennisiyle Dünya Toprak Günü’nü kutluyorum."
Kaynak: İHA