Yesil Mutabakat Firsata Çevrilmeli

EGIAD Sanayi, Dijitallesme ve Sürdürülebilirlik Komisyonu organizasyonu ile düzenlenen “Iklim Krizi ve AB Yesil Mutabakat” Toplantisi WWF-Türkiye (Dogal Hayati Koruma Vakfi) Yönetim Kurulu Baskani Ugur Bayar ve Iklim ve Enerji Programi Kidemli Uzmani Tanyeli Behiç Sabuncu’nun katilimlariyla online olarak gerçeklesti. Webinar’da, Avrupa Yesil Mutabakati’nin temel mesaj ve ilkeleri ile sirketlerin iklim krizine yönelik çalisma yönergeleri degerlendirildi.

Yesil Mutabakat Firsata Çevrilmeli
Avrupa Birligi’nin, 2030’a kadar sera gazi emisyonlarini yüzde 55 azaltma, 2050’de ise karbon nötr olma hedefi dogrultusunda ortaya koydugu çevre plani Yesil Mutabakat’i ilke olarak alan EGIAD, üyesi olan tüm sirketlere yol gösterici olma hedefiyle hareket etmeyi sürdürüyor. Karbon ayak izini en aza indirmek için Yesil Mutabakat çerçevesinde çalismalar yürüten Ege Genç Is Insanlari Dernegi, bu hedefe ulasmak için çesitli bilgilendirme seminerleri düzenlemekte. Is örgütü son olarak, gerçeklestirdigi online etkinlikte, ülkemizin önde gelen doga koruma kuruluslarindan WWF-Türkiye’nin (Dogal Hayati Koruma Vakfi) Yönetim Kurulu Baskani Ugur Bayar ve Iklim ve Enerji Programi Kidemli Uzmani Tanyeli Behiç Sabuncu’yu agirladi.

Iklim krizinin sebebi biz insanlar

Toplantinin açilis konusmasini gerçeklestiren EGIAD Yönetim Kurulu Baskani Alp Avni Yelkenbiçer, 100’den fazla ülkede faaliyet yürüten dünyanin en köklü ve en büyük doga koruma kuruluslarindan WWF’in aginin bir parçasi haline gelen WWF-Türkiye’nin tüm topluma örnek olacak öncü projeler yönettigine vurgu yaparak, katilimlarindan dolayi tesekkür etti. Sera gazlarinin neden oldugu etkilere deginen Yelkenbiçer, “Çok büyük acilar yasadigimiz yaz aylarindaki orman yanginlari ve kis aylarindaki sel ve tipi felaketlerinin birincil sebebini sera gazlarinin artmasi olarak nitelendirebiliriz. Sera gazlari saliniminin birincil nedeni insani faaliyetlerdir. Bir seyleri üretirken, elektrik kullanirken, bir seyler yetistirirken, sehirler arasi ve ülkeler arasi dolasirken, isinip veya sogurken yaptigimiz tüm etkinliklerde sera gazi salmaya devam ediyoruz. Bunlarin en büyük sebebi de dünya genelinde çok yaygin olan fosil yakit kullanimidir.” dedi.



Bakis açimizi degistirmeliyiz

Tüm bunlarin isiginda da tüm faaliyetlerimizde ve bakis açimizda bir paradigma degisikligi gerekliliginin ortaya çiktigina dikkat çeken Yelkenbiçer, “Iste tüm bu gelismeler sebebiyle de Paris Anlasmasi global olarak kabul edilmistir. Bu anlasma çerçevesinde, hükümetler, küresel sicaklik artisini sanayilesme öncesi seviyelerin en fazla 2C üzerinde sinirlandirmak ve bu artisi 1,5C’nin altinda tutmak için çaba harcamak konusunda taahhütte bulundular. Bu amaca yönelik mevcut çabalar maalesef yetersiz kaliyor. Son yillarda, sera gazi emisyonlarini azaltmaya yönelik önlemler, tüm dünyada politika belirleyiciler ve özel yatirimcilara birçok durumda daha cazip gelmeye basladi.

Düsen teknoloji maliyetleri ve bunun yani sira önlenmesi gereken olumsuz etkilere ve sifir-karbon teknolojisi ve altyapi gelistirme gibi azaltma önlemlerinin sagladigi hava kalitesinin iyilestirilmesi ve yeni is alanlari yaratilmasi gibi faydalara dair farkindaligin artmasi bu durumun baslica sebepleridir. Türkiye’de iklim eyleminin yalnizca elektrik arzi, karayolu ve demiryolu yolcu tasimaciligi ile konut yapilari sektörlerinde artirilmasi bile, ekonomi genelindeki emisyonlarin 2030 yilina kadar 2017 seviyelerine kiyasla yüzde 14 oraninda azaltilmasini ve mevcut yükselis egiliminin tersine çevrilmesini saglayabilir. Birlikte degerlendirildiginde bu sektörler, Türkiye’nin ulusal sera gazi emisyonlarinin yaklasik yüzde 50’sinden sorumludur” diye konustu.

Iklim degisikliginin yaratigi olumsuz kosullarin, tüm canli sistemlerini etkiledigine dikkat çeken EGIAD Baskani Yelkenbiçer, “Isinmaya bagli sicaklik artisiyla buharlasma artmakta, topragin nemi azalmaktadir. Bu durumda nemli ortamlarda yasayan, bitki, hayvan, mikroorganizma çesitliligi de buna bagli olarak degismektedir. Canlilarin bu hizli degisen iklim kosullarina adaptasyon sürelerinin de farkli olmasi ekolojik sistemleri dogrudan etkileyecektir. Özellikle zengin biyolojik kaynaklari olan Türkiye’de iklim degisimi baskisinin yaygin olarak hissedilmeye basladigi düsünüldügünde tehlikenin büyüklügü dikkat çekicidir. Ormanlar, sulak alanlar, göl ve deniz çesitliligi gibi su ve kara ekosistemlerinin vazgeçilmez unsurlari olan yasam destek ünitelerinin iklim degisikliginden kaynaklanan, telafisi olmayan, olasi zararlarinin önlenebilmesi için gerekli önlemlerin alinmasi gerekmektedir” dedi.



Sinirda karbon vergisi ekonomimizi dönüstürmek için firsat

Gelinen noktada fosil yakit temelli ekonomik modeli tümden degistirmenin önemine de dikkat çeken Yelkenbiçer, “Bu baglamda tartisilan yeni tedbirler arasinda ‘sinirda karbon vergisi’ bulunuyor. Türkiye’yi dogrudan etkileyecek böylesi bir düzenlemeyi bir tehdit degil, ekonomimizi dönüstürmek için bir firsat olarak görmeli; bu dogrultuda karbon nötr olma vizyonuyla bütüncül bir iklim degisikligi ve yeni bir kalkinma politikasi gelistirmeliyiz” dedi.



Yeni devrim yesil transformasyon olacak

WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Baskani Ugur Bayar ise, 1900 yil boyunca Dünya nüfusunun 1 milyarin altinda seyrettigini, 1900 - 2000 yillari arasindaki 100 senelik boyutta ise nüfusun üzerine 6 milyar insanin eklendigine dikkat çekerek, “Dogadan muazzam bir insan talebi söz konusu. Bugüne kadar yasanan sanayi devrimleri fosil yakit çerçevesinde gerçeklesti. Yeni devrim Yesil Transformasyon olarak gerçeklesecek. Bunun maliyetinin çok yüksek olacaginin farkindayiz. Bir günde gerçeklesmeyeceginin de farkindayiz. Ancak bu degisimi gerçeklestirmedigimiz müddetçe hayat ortadan kalkacak. Yasayan Gezegen Raporu’muza göre 50 yilda bütün omurgali popülasyonun yüzde 68’i yok oldu. Bu her 10 hayvandan 7’si yok demek. Her sene Dünya’nin kendini yenileme kapasitesini tüketiyoruz. 2030 yilina kadar bize her yil için 2 gezegen gerekecek. Iklim krizinin etkilerini hisseden ilk jenerasyonuz ve önlem alabilecek son jenerasyonuz” dedi.



Alti kat fazla orman alani yandi

Iklim ve Enerji Programi Kidemli Uzmani Tanyeli Behiç Sabuncu ise, Hükümetlerarasi Iklim Degisikligi Paneli (IPCC) Raporu ve iklim degisikliginde son durumu aktardi. Ortalama sicaklik artisinin 1.5 derece ile sinirlandirilmasi kararina karsin, halihazirda 1.2 dereceye ulasildigina dikkat çekerek, “Atmosferdeki sicaklik artisina bagli gözlemlenen yaygin ve hizli degisim geri döndürülemeyecek boyutta. Son on yilda görülen sicakliklar buzul çagindan beri en yüksek degerlere çikarak en son 125 bin yil önce görülen seviyeye geldi. Türkiye’ye bakacak olursak, yangin, sel ve erozyonun önümüzdeki dönemde katlanarak artmasi beklenmekte. Türkiye’de bu yil simdiye kadar yaklasik 194 bin hektar ormanlik alan yandi. Bu da, 2008 - 2020 yillari arasinda ayni tarih araligi ve bölgede yanan yaklasik 33 bin hektarlik alanin neredeyse 6 kati olmakta” dedi.

Tanyeli Behiç Sabuncu ayrica, hem AB Yesil Mutabakat ile ilgili derin bilgi verdi hem de Yesil Mutabakat Eylem Plani’ni aktardi.
Kaynak: İHA