Disisleri Bakan Yardimcisi Kiran, Konsolosluk Istisareleri Kapsaminda Alman Heyetiyle Görüstü
Disisleri Bakan Yardimcisi Yavuz Selim Kiran, Almanya ile 4 yilin ardindan konsolosluk istisarelerinin yeniden basladigini duyurdu.
Kiran, Twitter hesabindan, "Almanya ile 4 yil aradan sonra konsolosluk istisarelerimizi yeniden baslattik. Disisleri Bakanligi Devlet Sekreteri Antje Leenderste ve heyetlerimizle vatandaslarimizi ilgilendiren konulari tüm boyutlariyla ele aliyoruz." mesajini paylasti.
Çevrim içi olarak gerçeklestirilen etkinlikte konusan Kiran, Türkiye ile Almanya'nin birçok bölgesel konuda ortak çikari oldugunu ve daha güçlü ikili is birliginin faydalarina inancin tam oldugunu ifade etti.
Her düzeyde düzenli ve açik ikili diyalogun verimli sonuçlar dogurduguna deginen Kiran, iki ülke arasinda alinan seyahat kisitlamalarini hafifletme karari ile bu sene Almanya'dan gelecek turistlerin agirlanacagini kaydetti.
Kiran, Almanya Sansölyesi Angela Merkel ve Disisleri Bakani Heiko Maas'in 18 Mart Bildirisi'nin güncellenmesine iliskin son açiklamalarini takdir ettigini vurgulayarak "Terörle mücadele konusunda da daha yakin is birligi yapmaliyiz. Bu durum, hepimizin ortak sorunudur. Terörün her türlüsüne ve tezahürüne karsi tetikte olmamiz gerekiyor." ifadesini kullandi.
"PKK, FETÖ ve diger terör örgütlerine Alman yargi sistemini istismar etme sansi verilmemelidir." diyen Kiran, bu kisilerin kendilerini güvende hissederek Almanya'ya siginmamasi gerektiginin altini çizdi.
Kiran, Almanya'nin, yurt disindaki açik ara en çok Türk vatandasina ev sahipligi yapan ülke oldugunu hatirlatarak tüm Türk diasporasinin yarisinin Almanya'da yasadigini belirtti.
"Bu, ayni zamanda, Bakanligimizin konsolosluk çalismalarinin yarisinin Almanya'daki vatandaslarimiza ayrildigi anlamina geliyor." ifadesini kullanan Kiran, bu yil göç anlasmasinin 60. yil dönümü oldugunu ve Türk toplumunun artik Alman toplumunun ayrilmaz bir parçasi haline geldigini vurguladi.
Kiran, Almanya'daki Türklerin Alman ekonomik ve sosyal hayatina önemli ölçüde katkida bulunduklarini aktararak, Türklerin sahip olduklari sirket sayisinin 100 bini, istihdam ettiklerinin ise 500 bin kisiyi buldugunu söyledi.
- "Türk ve Müslüman kökenli insanlarin nefret suçlarinin hedefi olmasina göz yumamayiz"
Türklerin yurt disindaki basarilari ve katkilarinin gurur verdigini ifade eden Kiran, "Ancak Türk ve Müslüman kökenli insanlarin nefret suçlarinin hedefi olmasina göz yumamayiz. Ne yazik ki yabanci düsmanligi, irkçilik ve Islamofobi yükseliste. Türk ve Müslüman topluluklara yönelik irkçi güdümlü, sözlü ve fiziksel saldirilar önemli ölçüde artti." degerlendirmesinde bulundu.
Kiran, Almanya Içisleri Bakanliginca, 2020 yilinda 900 Islamofobik saldiri oldugunun açiklandigini dile getirdi.
"Geçen yil 4'ü Türk 10 kisinin katledildigi Hanau saldirilari hafizalarimizda taze." diyen Kiran, polisin özellikle göçmen kökenli kisilere karsi orantisiz ve asiri güç kullanma vakalarinda da artis görüldügüne dikkati çekti.
Kiran, sunlari kaydetti:
"Daha dün gece bir Türk vatandasinin polis müdahalesi sonucu vurularak öldürüldügünü ögrendik. Türk toplumu bu davalarin kapsamli bir sekilde sorusturulmasini ve sorumlularin adalet önüne çikarilmasini umuyor ve bekliyor. Ayrimcilik ve yabanci düsmanligi vakalarina ek olarak, Türk toplumunun güvenligine yönelik artan tehdit ciddiye alinmalidir. Asli nedenleri, mevcut tüm araçlar kullanilarak ele alinmalidir."
Ayrica egitime, mesleki derslere ve istihdama erisimdeki eksikligin, göçmenlerin daha iyi entegrasyonuna iliskin önemli bir engel teskil etmeye devam ettigini aktaran Kiran, Türk toplumunun mensuplarinin hala ana dil egitimi konusunda sayisiz zorlukla karsilastigina dikkati çekti.
Kiran, Türk toplumunun, dini özgürlükler söz konusu oldugunda ön yargilar, haksiz muameleler ve kisitlamalarla karsi karsiya kaldigini, Türk STK'lerin de özgürce faaliyet göstermesi ve izlemeye tabi tutulmamasi gerektigini ifade etti.
Bunlarin hepsinin, federal, eyalet ve yerel düzeylerde Alman makamlariyla ele alinmaya hazir ve istekli olunan ciddi sorunlar oldugunu kaydeden Kiran, sözlerini söyle tamamladi:
"Ayrica bu konuya özellikle odaklanacagimiz bir toplanti yapmaya da haziriz. Türk ve Müslüman kökenli kisilerin koruyucu aile olarak seçilmesinin önemini de belirtmek isterim. Ancak bu sekilde koruma altina alinan Türk çocuklari kültürel kimliklerini, kökenlerini, ana dillerini ve dinlerini unutmazlar."
Kaynak: AA
Çevrim içi olarak gerçeklestirilen etkinlikte konusan Kiran, Türkiye ile Almanya'nin birçok bölgesel konuda ortak çikari oldugunu ve daha güçlü ikili is birliginin faydalarina inancin tam oldugunu ifade etti.
Her düzeyde düzenli ve açik ikili diyalogun verimli sonuçlar dogurduguna deginen Kiran, iki ülke arasinda alinan seyahat kisitlamalarini hafifletme karari ile bu sene Almanya'dan gelecek turistlerin agirlanacagini kaydetti.
Kiran, Almanya Sansölyesi Angela Merkel ve Disisleri Bakani Heiko Maas'in 18 Mart Bildirisi'nin güncellenmesine iliskin son açiklamalarini takdir ettigini vurgulayarak "Terörle mücadele konusunda da daha yakin is birligi yapmaliyiz. Bu durum, hepimizin ortak sorunudur. Terörün her türlüsüne ve tezahürüne karsi tetikte olmamiz gerekiyor." ifadesini kullandi.
"PKK, FETÖ ve diger terör örgütlerine Alman yargi sistemini istismar etme sansi verilmemelidir." diyen Kiran, bu kisilerin kendilerini güvende hissederek Almanya'ya siginmamasi gerektiginin altini çizdi.
Kiran, Almanya'nin, yurt disindaki açik ara en çok Türk vatandasina ev sahipligi yapan ülke oldugunu hatirlatarak tüm Türk diasporasinin yarisinin Almanya'da yasadigini belirtti.
"Bu, ayni zamanda, Bakanligimizin konsolosluk çalismalarinin yarisinin Almanya'daki vatandaslarimiza ayrildigi anlamina geliyor." ifadesini kullanan Kiran, bu yil göç anlasmasinin 60. yil dönümü oldugunu ve Türk toplumunun artik Alman toplumunun ayrilmaz bir parçasi haline geldigini vurguladi.
Kiran, Almanya'daki Türklerin Alman ekonomik ve sosyal hayatina önemli ölçüde katkida bulunduklarini aktararak, Türklerin sahip olduklari sirket sayisinin 100 bini, istihdam ettiklerinin ise 500 bin kisiyi buldugunu söyledi.
- "Türk ve Müslüman kökenli insanlarin nefret suçlarinin hedefi olmasina göz yumamayiz"
Türklerin yurt disindaki basarilari ve katkilarinin gurur verdigini ifade eden Kiran, "Ancak Türk ve Müslüman kökenli insanlarin nefret suçlarinin hedefi olmasina göz yumamayiz. Ne yazik ki yabanci düsmanligi, irkçilik ve Islamofobi yükseliste. Türk ve Müslüman topluluklara yönelik irkçi güdümlü, sözlü ve fiziksel saldirilar önemli ölçüde artti." degerlendirmesinde bulundu.
Kiran, Almanya Içisleri Bakanliginca, 2020 yilinda 900 Islamofobik saldiri oldugunun açiklandigini dile getirdi.
"Geçen yil 4'ü Türk 10 kisinin katledildigi Hanau saldirilari hafizalarimizda taze." diyen Kiran, polisin özellikle göçmen kökenli kisilere karsi orantisiz ve asiri güç kullanma vakalarinda da artis görüldügüne dikkati çekti.
Kiran, sunlari kaydetti:
"Daha dün gece bir Türk vatandasinin polis müdahalesi sonucu vurularak öldürüldügünü ögrendik. Türk toplumu bu davalarin kapsamli bir sekilde sorusturulmasini ve sorumlularin adalet önüne çikarilmasini umuyor ve bekliyor. Ayrimcilik ve yabanci düsmanligi vakalarina ek olarak, Türk toplumunun güvenligine yönelik artan tehdit ciddiye alinmalidir. Asli nedenleri, mevcut tüm araçlar kullanilarak ele alinmalidir."
Ayrica egitime, mesleki derslere ve istihdama erisimdeki eksikligin, göçmenlerin daha iyi entegrasyonuna iliskin önemli bir engel teskil etmeye devam ettigini aktaran Kiran, Türk toplumunun mensuplarinin hala ana dil egitimi konusunda sayisiz zorlukla karsilastigina dikkati çekti.
Kiran, Türk toplumunun, dini özgürlükler söz konusu oldugunda ön yargilar, haksiz muameleler ve kisitlamalarla karsi karsiya kaldigini, Türk STK'lerin de özgürce faaliyet göstermesi ve izlemeye tabi tutulmamasi gerektigini ifade etti.
Bunlarin hepsinin, federal, eyalet ve yerel düzeylerde Alman makamlariyla ele alinmaya hazir ve istekli olunan ciddi sorunlar oldugunu kaydeden Kiran, sözlerini söyle tamamladi:
"Ayrica bu konuya özellikle odaklanacagimiz bir toplanti yapmaya da haziriz. Türk ve Müslüman kökenli kisilerin koruyucu aile olarak seçilmesinin önemini de belirtmek isterim. Ancak bu sekilde koruma altina alinan Türk çocuklari kültürel kimliklerini, kökenlerini, ana dillerini ve dinlerini unutmazlar."