Agri'da 1.2 Milyar Dolarlik Altin, 2.8 Milyon Dolarlik Gümüs Rezervi Bulundu

Sanayi ve Teknoloji Bakani Mustafa Varank ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Fatih Dönmez, Agri’nin Diyadin ilçesinde temeli atilacak altin ve gümüs madeni için Agri’ya geldi. Bakan Varank temel atma töreninde müjdeyi vererek, “Agri Mollakara’da Koza Altin tarafindan piyasa degeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altin, 2.8 milyon dolar olan 3.5 ton gümüs rezervi tespit edildi” dedi.

Agri'da 1.2 Milyar Dolarlik Altin, 2.8 Milyon Dolarlik Gümüs Rezervi Bulundu
Sanayi ve Teknoloji Bakani Mustafa Varank ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Fatih Dönmez, Agri’nin Diyadin ilçesine bagli Mollakara köyünde kesfedilen altin çikarmak için atilan ilk adim olan temel atma törenine katilmak için Agri’ya geldi. Agri Ahmed-i Havalimani’na gelen Enerji ve Tabii Sanayi ve Teknoloji Bakani ve Kaynaklar Bakani Dönmez buradan helikopterle temel atma töreninin yapilacagi Diyadin ilçesine bagli Mollakara köyüne geçti.

“Piyasa degeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altin, 2.8 milyon dolar olan 3.5 ton gümüs rezervi tespit edildi”

Agri’da Mollakara altin madeni tesisinin temel atma töreninde müjdeyi veren Sanayi ve Teknoloji Bakani Mustafa Varank, “Agri Mollokara bölgesinde gerçeklestirilen uzun arama faaliyetleri neticesinde, evet, bugünkü piyasa degeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altin ve 2.8 milyon dolar degerinde 3 buçuk ton gümüs rezervi tespit edildi. Masallah diyelim mi? Tabi devami da insallah gelecek. Bulunan rezerv 0,92’lik tenör degeri ile ülkemizdeki benzer madenlere kiyasla çok daha zengin bir içerige sahip. Bu kaynagi bulup degerlendirmemize vesile olduklari için Sayin Bakanimiza ve ekibine çok tesekkür ediyorum. Simdi yaklasik 160 Milyon Dolarlik bir yatirimla bu rezervin çevreye duyarli bir sekilde ekonomiye kazandirilmasini saglayacagiz” dedi.

Bakan Varank, “Koza Altin Isletmeleri” tarafindan Agri’da gerçeklestirilecek yeni tesis yatiriminin temel atma töreninde sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyor, hepinizi saygi ve muhabbetle selamliyorum. Agri; tarihiyle, kültürüyle ve barindirdigi potansiyeliyle bizim gönlümüzde çok ayri bir yere sahip. Bu diyar; Asya’ya açilan kapimiz.Bunun bilincinde olarak, Ülkemizin her kösesini oldugu gibi bu kadim topraklari da üretim ve istihdamin dinamosu olacak projelerle bulusturuyor olmanin heyecanini tasiyoruz. Agri’ya bakanligim dönemimde ikinci gelisim. Ilk gelisimde de yatirim ve istihdam olusturacak projeler için gelmistim, bugün de hamdolsun yine yatirim ve istihdam için Agri’dayiz. Bugün temelini atacagimiz bu büyük tesisin hem Agrimiz hem de ülkemiz ekonomisi için önemi çok büyük. Tesisimiz yaklasik 160 milyon dolarlik yatirimla tamamlanacak. Agri’nin kalkinmasini ve gelismesini hizlandiracak. Altin üretimi konusunda ülkemizin gücüne güç katacak. Ak Parti iktidarindan önce Agri, diger bölge illerimiz gibi maalesef yatirimlar bakimindan göz ardi edilmis, geri plana atilmis adeta kaderine terkedilmis bir sehrimizdi. Son 19 yilda, egitim, ulastirma, tarim, saglik ve sehircilik konulari basta olmak üzere birçok alanda yaptigimiz yatirimlarla biz bunu tersine çevirdik. Yaklasik 20 milyar Liralik yatirimla sehrimize kazandirdigimiz modern hastanelerin, egitim kurumlarinin, yollarin, sosyal tesislerin ve diger birçok hizmetin en yakin sahitleri siz Agrili kardeslerimizdir. Sanayi ve Teknoloji Bakanligi olarak biz de önemli islere imza attik. SERHAT Kalkinma Ajansi ve DAP Bölge Kalkinma Idaremiz araciligiyla Agri’da kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluslarinin 260’a yakin projesine 120 Milyon Liradan fazla destek sagladik. 41 milyon liralik yatirimla OSB’mizi tamamlayip yatirimcilarin hizmetine sunduk. Yine 35 Milyon Liralik yatirimla sehirdeki sanayi sitesi sayisini 2’den 5’e çikardik. Yakin zamanda Van ve Sanliurfa’da uygulayip çok basarili sonuçlar elde ettigimiz Tekstilkent projelerini Agri’da da yayginlastiracagiz. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde Agri’nin Tutak, Eleskirt, Patnos ve Dogubayazit ilçelerine tekstilkentler kazandiracagimiz müjdesini de buradan vermek istiyorum. Huzurun hakim oldugu bu topraklarda, göreceksiniz daha nice yatirimlar filizlenecek, gençlerimize, kadinlarimiza is ve as kapisi olacak. Tabi Agri’da Savci Sayan baskanimizla birlikte güzel bir havanin olustugunu da memnuniyetle takip ediyoruz. Onun tüm çalismalarinda desteklerimizi sonuna kadar veriyoruz, vermeye devam edecegiz. Belediyemizin her projesi hükümetimizin projesidir, onun her adimi bizim adimimizdir. Agri’nin gelisimi için kaynaklarimizi seferber etmeye devam edecegiz. Iste bugün bir yatirimi daha sehrimiz ile bulusturmanin heyecanini yasiyoruz. Tabi Agri’daki bu yatirim heyecaninin ben en basta Istanbul’a örnek olmasini istiyorum” diye konustu.

CHP zihniyetinin yeni yatirim degil olani da öldürdügünü kaydeden Bakan Varank, “Biz burada bir temel atma töreni yapiyoruz ama yatirim düsmani CHP zihniyeti Istanbul’da temel atma törenleri düzenliyordu. Simdi isi daha da ileri tasidilar. Istanbul’daki metro insaatlarinin üstüne toprak döküyorlar. Yeni yatirim yapmayi birakin, olani da öldürme derdindeler. Inanin bunlarin elinde olsa Marmaray ve Avrasya Tünellerine de su doldururlar. Bu yatirim vandallarina insallah milletimiz ilk seçimde gereken cevabi verecek. Madencilik sektöründe kat ettigimiz mesafeyi gösteren en önemli hususlardan biri bugün temelini atacagimiz tesisin faaliyet alani olan altin üretimi. Altin, kültürümüzün ve finansal sistemin vazgeçilmez bir parçasi. Gerek taki olarak gerekse yatirimlarimda kullandigimiz önemli bir maden. Elbette dünya ekonomisinin de hala en basat aktörü. Tabi madencilik sektörünü sadece kendi üretim ve istihdami ile degerlendirmek dogru olmaz. Sanayi, Enerji, Tarim ve Insaat sektörlerinin temel girdilerini üreten madencilik sektörü ekonominin geneli için büyük bir çarpan etkisine sahip. Dolayisiyla sürdürülebilir kalkinmamizda çok kritik bir rolü bulunuyor. Gelismis ülkelerin kalkinma sürecini inceledigimizde, madenciligin itici gücünden azami ölçüde yararlandiklarini görüyoruz. Iste Çin’in son dönemde Afrika’daki birçok madenin isletmesine talip olmasi ekonomik gelisme sürecinde sektörün ne kadar önemli oldugunun bir baska kaniti. Biz de büyüyen ekonomimizin ihtiyaçlarini karsilamak için madencilik sektörümüzün gelisimine özel önem veriyoruz. Son dönemde denizlerimizde yürüttügümüz hidrokarbon aramalari ve neticesinde yaptigimiz kesifler sektörümüzün basarilarini net bir biçimde ortaya koyuyor. Bunun yaninda, karada da dogal kaynaklarimizi arayip bulmakta ve çevreye duyarli bir biçimde ekonomiye kazandirmakta kararliyiz. Her türlü yatirima sagladigimiz tesviklerle sektörün gelisimini destekliyoruz. 2001’den bu yana madencilik alaninda 53 Milyar liralik yatirim için yaklasik 3 bin tesvik belgesi düzenledik. Bu tesvikler kapsaminda yatirimcilarimiz birçok avantajdan faydalandi. Bunlarin yani sira, KOSGEB, TÜBITAK ve Kalkinma ajanslarimiz araciligiyla sektörden gelen katma degerli ve rekabetçi üretimin önünü açacak yüzlerce projeye destek sagladik. Madencilik sektörümüzdeki girisim sayisi, üretim ve katma degerde son dönemde gözlenen büyük artis, aslinda uyguladigimiz politikalarin meyvesini verdiginin bir göstergesi. Bakiniz son 10 yillik dönemde sektörde faaliyet gösteren girisim sayisi yüzde 25. Bunun yaninda sektörün üretim degeri ve olusturdugu katma deger ise yaklasik 4 kat artmis. Sifir üretim kapasitesi ile devraldigimiz altin madenciligini ise verdigimiz destek ve tesviklerle 6 milyar dolar yatirim hacmine ulasan, 13 bin kisinin istihdam edildigi devasa bir sektöre dönüstürdük. Bugün dünyanin sayili üreticileri arasindayiz. 2000’lerin basinda 1 gram dahi altin üretemeyen Türkiye, geçtigimiz yil pandemiye ragmen 18 aktif madende 42 ton altin üretti. Bizden önce Türkiye’nin altin ihtiyaci yüzde yüz ithalatla karsilaniyordu. Simdi yaptigimiz üretimle her yil cari açigin azaltilmasina 2,4 Milyar Dolar katki sagliyoruz. Tüm bu gayretleri de yeterli görmüyoruz. Sektörü daha ileriye götürecek birçok yeni projeyi hayata geçiriyoruz. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanligimizla birlikte, Munzur Üniversitesi bünyesinde 140 milyon lira bütçeli “Nadir Toprak Elementleri Uygulama ve Arastirma Merkezi”ni kuruyoruz. Bu merkezde, havacilik, elektronik ve otomotiv basta olmak üzere birçok alanda ileri teknolojili ürünlerin üretiminde ihtiyaç duyulan hammaddelerin Ar-Ge ve üretim faaliyetleri yürütülecek. Kahramanmaras’ta 94 Milyon liralik yatirimla Altin, Gümüs ve Kiymetli Maden Imalatçilari Ihtisas Sanayi Sitesi’ni kurduk. Kümelenme modeliyle kurdugumuz bu sanayi bölgesinde, üretimde verimliligin ve kar artisinin saglanmasini hedefliyoruz. Yine Maras’ta 35 Milyon Liralik yatirimla Altin ve Mücevher Tasarim Merkezi’ni kuruyoruz. 2022’de tamamlanacak proje ile taki imalatçilarimiza tasarim ve modelleme hizmetleri sunarken, yüksek teknolojili laboratuvar sayesinde nitelikli degerleme ihtiyaçlarini da karsilayacagiz. Türkiye’nin maden kaynaklarini aramada, kesfetmede ve isletmede maalesef Cumhuriyet tarihi boyunca yeterli özen gösterilmemis. Bakiniz az önce ifade ettigim çarpici tespiti tekrar hatirlatmak istiyorum. Ülkemizde 2000’li yillarin basina kadar 1 gram dahi altin üretimi yapilmamis. Peki neden yapilmamis? Altin olmadigi için mi? Elbette Hayir. Türkiye, kanitlanmis altin rezervleri bakimindan dünyada 12. sirada; potansiyele baktigimizda ise ilk 5 ülke arasinda yer aliyor. Ama dedigim gibi ihmal edilmislik, vizyonsuzluk hatta beceriksizlik yüzünden altin üretiminde ülkemiz geride birakilmis. Atatürk’ün 1933’te kurdugu Altin Arama ve Isletme Idaresi, 1935’te kurdugu MTA, bizden önceki dönemlerde kurulus amacini hiç hatirlamamis. Ülkemizdeki bu muazzam altin potansiyeline ragmen, kimse tek bir kazma vurup altin çikarmamis. Ülke olarak tüm ihtiyacimizi ithalat yoluyla karsilamisiz. Her firsatta Atatürkçü olduklarini iddia edenler, her firsatta biz Atatürk’ün partisiyiz diyenler ne hikmetse onun kurdugu bu kurumlari çalistirmayip Türkiye’yi hep ithalata mahkum etmisler? Bunlara yatirim düsmani, üretim cahili dedigimizde de bize kiziyorlar. Ama durum ortada! Daha 1933 yilinda Altin Arama ve Isletme Idaresi kurma vizyonuna sahip Türkiye’nin hedeflerini, kendilerine Atatürk’ün partisiyiz diyenler degil biz hayata geçiriyoruz. Tipki dogalgaz ve petrol aramalarinda oldugu gibi altin madeni konusunda da geçmisin tüm ihmal edilmisliklerini telafi etmek için büyük bir gayret gösteriyoruz” seklinde konustu.

“Bu tesis, isletme döneminde dogrudan 500 dolayli olarak ise bunun en az iki kati insanimiza ekmek kapisi olacak”

Bugün temelini attiklarin tesisin de büyüyüp gelisen altin üretimi sektörünün önemli bir mihenk tasi olacagini kaydeden Bakan Varank, “Agri Mollokara bölgesinde gerçeklestirilen uzun arama faaliyetleri neticesinde, evet, bugünkü piyasa degeri 1.2 milyar dolar olan 20 ton altin ve 2.8 milyon dolar degerinde 3 buçuk ton gümüs rezervi tespit edildi. Masallah diyelim mi? Tabi devami da insallah gelecek. Bulunan rezerv 0,92’lik tenör degeri ile ülkemizdeki benzer madenlere kiyasla çok daha zengin bir içerige sahip. Bu kaynagi bulup degerlendirmemize vesile olduklari için Sayin Bakanimiza ve ekibine çok tesekkür ediyorum. Simdi yaklasik 160 Milyon Dolarlik bir yatirimla bu rezervin çevreye duyarli bir sekilde ekonomiye kazandirilmasini saglayacagiz. 2022 yili son çeyreginde ilk altin dökümünü Sayin Cumhurbaskanimizla yapmak istedigimiz bu tesis, isletme döneminde dogrudan 500 dolayli olarak ise bunun en az iki kati insanimiza ekmek kapisi olacak. Hesaplamalara göre ilk etapta 6 yillik ömrü olan bu madende bir yandan da arama çalismalari hala devam ediyor. Rezerv olarak daha büyük bir potansiyel söz konusu. Bulunacak yeni rezervlerle isletme ömrünün 15-20 yila ulasmasini bekliyoruz. Elbette, madenlerimizle ekonomik deger üretirken çevresel hassasiyetleri de en ön planda tutuyoruz. Hem bu projede, hem de faaliyette olan bütün madenlerde sürdürülebilirlige büyük önem veriyoruz. Proje çerçevesinde kurulacak ileri teknolojili sensörler vasitasiyla, toz, gürültü, patlatma ve havada gaz ölçümleri düzenli olarak yapilacak. Bu tesiste altin üretimi konusunda kullanilacak en modern yöntemler sayesinde hem rezerv verimli sekilde degerlendirilecek hem de çevresel etkiler minimuma indirilecek. Tesisin ekonomik ömrünü tamamlamasindan sonra, arazinin dogaya yeniden kazandirilmasi için gerekli rehabilitasyon çalismalari yürütülecek. Emin olun burada yapilacak ileri teknolojili bu tesis, ülkemize katma deger kazandirirken çevre hassasiyetleri bakimindan da örnek bir yer olacak. Tabi Koza Altin’in terör odaklarinin elinden alinip TMSF’ye devredilmesinden sonraki performansindan bahsetmemize gerek var mi bilmiyorum. Koza Altin, 2016’dan bu yana olusturdugu istihdam ve gerçeklestirdigi üretim bakimindan ülkemizin sayili sanayi kuruluslari arasindaki yerini aldi. Ben hem bu yatirimlari hem de son dönemdeki basarili performanslari dolayisiyla TMSF’deki arkadaslarimiza da tesekkürlerimi sunuyorum.Ülkemize deger katan tüm yatirimcilarimizin yaninda oldugumuz gibi Koza Altin Isletmelerine de her türlü destegi sagladik. Sirketin Kayseri, Izmir, Gümüshane ve Eskisehir’deki madencilik yatirimlari için toplam 8 tesvik belgesi düzenledik. Bu desteklerin de katkisiyla, sirketin basari grafigini yükseltmesini memnuniyetle takip ediyoruz. Tabi ben Kaymaz’daki madeni de ziyaret etmistim. Oradaki isletme müdürümüz ve Eskisehir Vali yardimcimiz bu yatirimin basariya ulasmasi için buraya birlikte gelmisler. Ben onlari da ayrica tebrik ediyorum. Malumunuz Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgesi basta olmak üzere ülkemiz terörden çok çekti. Güzel Agri’miz da bu anlamda uzun yillar büyük bedeller ödedi.

Çok sükür gerek sinirlarimiz içinde gerekse sinir ötesinde terör örgütlerine artik göz açtirmiyoruz. Bu bölgelerin terörle anilma dönemi artik bitmistir. Tüm Türkiye’de oldugu gibi, Agrinin da bölgenin de gündemi artik yatirimdir, istihdamdir, üretimdir, ihracattir. Iste temelini attigimiz bu proje de, huzur ortami tesis edildiginde bölgede refahin artacaginin en somut örnegidir. Bu güven ortamini tesis ettikten sonra bölgenin eski karanlik günlerine dönmesine asla müsaade etmeyecegiz. Yürüttügümüz bölgesel kalkinma politikalariyla kaybedilen yillari daha hizli kapatmak en temel arzumuz. Bölgesel Kalkinma politikamizdaki temel vizyonumuz, daha dengeli ve topyekûn kalkinmis bir Türkiye olusturmak. Bu vizyonu gerçeklestirmek için, bölgelerimizin sahip oldugu potansiyelleri azami düzeyde degerlendirerek rekabetçiliklerini gelistiriyoruz. Buradaki altin isleme tesisi yatiriminin da salt bir madencilik yatirimi olarak görülmemesi gerektigini düsünüyorum. Bu proje sahip oldugu çarpan etkisi ve yapacagi uzun vadeli katkilar dolayisiyla ayni zamanda önemli bir bölgesel kalkinma projesi. Bugün burada maden rezervlerini degerlendiriyoruz. Baska bir ilimizde tarim, bir digerinde ise turizm potansiyelini kullaniyoruz. Yeter ki elimizdeki kaynakla en fazla etkiyi hizli bir sekilde olusturabilelim. Çünkü biliyoruz ki bölgelerimiz ekonomimizin yapi tasi ve onlar ne kadar güçlü olursa ülke ekonomimiz de o derece güçlü olur. Bölgeye yatirim yapan tüm girisimcilerimizi güçlü bir sekilde destekledigimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Madencilik sektörü sahip oldugu ileri ve geri baglantilar nedeniyle ekonomimiz açisindan kritik bir öneme sahip. Sektörde yapilan 1 birim yatirim, ekonomiye misliyle katma deger olarak geri dönüyor. Bu nedenle Koza Altin Isletmelerini bu önemli yatirim karari dolayisiyla tekrar tebrik ediyorum. Tesisin Agri’ya ve ülkemize hayirli ugurlu olmasini diliyorum” açiklamalarinda bulundu.

Törende konusan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Fatih Dönmez, “Tas üstüne tas koymak hizmet siyasetinin siarindandir. Bugüne kadar Türkiye’yi büyütmenin, gelistirmenin gayreti içerisinde olduk hep. Türkiye’nin dört bir yaninda yürüttügümüz büyük alt yapi ve üst yapi projeleriyle daha modern bir Türkiye’nin temellerini attik. Dogu, bati, kuzey, güney, uzak, yakin demedik. Memleketimizin dört bir yanina ulasmak, her bir vatandasimiza dokunmak için büyük bir gayret sarf ettik. Bu ziyaretimiz vesilesiyle bir kere daha gördük ki bir yerin uzak ya da yakin olmasini mesafeler belirlemiyor. Yakinlik, uzaklik bunlar sadece görünenden ibaret. Yakinlik en uzaktaki birinin ne hissettigini anlamak, onun derdiyle dertlenmek, sevinciyle mutlu olmak, üzüntüsüyle kederlenmektir. Bölgemiz huzura kavustukça bölgeye yapilan yatirimlar da hizla artiyor. Bugünlere gelmemizdeki en önemli etkenlerden biri elbette Sayin Cumhurbaskanimizin ortaya koydugu güçlü irade ve kararli durusudur. Bu vizyonun yansimasini gördügümüz alanlardan biri de hiç kuskusuz enerji ve maden bagimsizligimiz oldu” dedi.

“Madenciligi ve çevreyi birbirine iki zit kavrammis gibi göstermeye çalisanlarin neye hizmet ettiklerini de iyi biliyoruz”

Türkiye’nin, artik kendi kaynaklari, kendi teknolojisi, kendi insan kaynagi ve en önemlisi de kendi hür iradesiyle bu tür yatirimlari kimseye danismadan, kimseden icazet almadan gerçeklestirdigini ifade eden Bakan Dönmez, “Bugün burada altin madenciligimize yönelik önemli bir tesisin temelini atiyoruz. Çok degil 20 sene öncesine götürmek istiyorum sizleri. Bunu söyledigimizde insanlar sasiriyor, olur mu öyle sey diyorlar ama Türkiye’nin resmi olarak altin üretimi ilk kez 2001 yilinda basladi.

Düsünün ki üzerinde yasadigimiz Anadolu ve Mezopotamya topraklarinda altin üretimi tarih öncesi çaglardan bu yana biliniyordu. Üretimi bu denli eskiye dayaniyor altin madenciliginin bu topraklarda. Peki, daha sonra ne oldu da altin üretimi uzun bir süre durdu? Türkiye, altin üretimine neden bu kadar geç basladi? Aslinda bu sorularin cevabi 2002’den bu yana yasadigimiz degisimi de gösteriyor. Kendi dogal zenginliklerini bile çikaramayan, belki de çikarmasina müsaade edilmeyen bir Türkiye’den bugün kendi kararlarini alan ve uygulayan bir Türkiye’ye geldik hamd olsun. Bugün insanoglu daha konforlu bir hayatin izlerini sürüyor. Ancak çogu kisi teknolojinin ulastigi bugünkü noktanin altinda madenciligin yattiginin farkinda degil. Çevremizdeki her sey madenciligin eseri. Bizler bu yüzden maden hayattir diyoruz. Bizler bu yüzden madencilik; gelismenin, büyümenin temelidir diyoruz. Ancak bugün madenciligi doga düsmani olarak lanse edenlerin, madenciligi ve çevreyi birbirine iki zit kavrammis gibi göstermeye çalisanlarin neye hizmet ettiklerini de iyi biliyoruz. Perde arkasinda kimlere taseronluk ettiklerinin, olusturduklari algiyla, manipülasyonlarla gerçekleri nasil egip büktüklerinin farkindayiz. Biz hep sunu diyoruz. Bu isin siyaseti olmaz. Bu is, siyasi çikarlara, kisisel menfaatlere alet edilemez. Çünkü bu kaynaklar hepimizin. Bu kaynaklar milletimizin, 84 milyonun. Sadece bugün yasayanlarin degil, gelecek nesillerimizin de payi ve hakki var bu kaynaklarda. Ancak is bazen öyle noktalara geliyor ki sahada çalisan isçilerimize baski yapmak, is makinelerine saldirmak gibi olaylara sahit oluyoruz. Daha önce ifade ettim, burada bir kez daha vurgulamak istiyorum. Karadeniz’de buldugumuz dogal gaz ne kadar degerliyse, yenilenebilir enerjideki her bir kilovatsaat üretim ne kadar degerliyse, madencilikte ayni oranda degerlidir. Bizler sunu iyi biliyoruz ki enerji bagimsizligi da, maden bagimsizligi da Türkiye’nin ekonomik bagimsizligidir. Gelecegimizdir. Bugün yer alti zenginliklerini degerlendirmeyen bir ülke var midir? Elbette hayir. Yer alti zenginliklerini degerlendiremeyen ülkeler sanayide disa bagimli olmaktan kurtulamazlar. O yüzden bizim tek kaygimiz var o da kendi zenginligimizi en iyi sekilde degerlendirip, sanayimizin ihtiyaç duydugu ham maddeyi üretmek. Sanayimizin ihtiyacini, önce yerli kaynaklardan karsilamak. Yerin üstü bizim için ne kadar degerliyse, yerin alti da bir o kadar degerlidir. Bugün dünyada madencilik hangi uluslararasi standartlarda yapiliyorsa, Türkiye’de de ayni standart ve kurallar çerçevesinde yapiliyor. Madencilik yapilacak alanlar, madencilik sonrasi yapilacak is ve islemler kanunlarimizda açikça yer aliyor. Madenler de bizim, çevre de. Ikisinden de vazgeçemeyiz” diye konustu.

“5 yil içerisinde üretim hedefimizse insallah yillik 100 tona ulasmak”

Altin madenciliginin, madencilik sektörüne katma degeri en yüksek sektörlerden biri oldugunu kaydeden Bakan Dönmez, “Bugün Türkiye’nin altin kaynagi 1.175 tondur. Geçtigimiz yil 42 ton altin üreterek bu alanda Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attik. 2001’de altin üretimine ilk defa basladigimizda yillik üretimimiz sadece 1,4 tondu. Evet, sadece 1,4 ton. Son 20 yilda toplamda 382 ton altin ürettik. Bu üretimle devletin kazanci 76 ton altina esdeger vergi geliri oldu. Bu sene insallah 45 ton üzeri bir üretim yapmayi hedefliyoruz. 5 yil içerisinde üretim hedefimizse insallah yillik 100 tona ulasmak. Hedefimiz altin ihtiyacimizi önce yerli kaynaklardan saglamak, altin kaynakli cari açigi önemli ölçüde azaltmak, bu alandaki istihdami artirmak. 2021’in ilk 4 ayindaki rakamlar da bu anlamda umut verici. Hedefimiz insallah kendi kaynaklarimizi bir an önce degerlendirerek, ithalati mümkün oldugunca en az seviyeye çekmek” ifadelerini kullandi.

“Mollakara altin ve gümüs projesinde 20 ton altin ve 3,5 ton gümüs rezervi tespit edildi”

Bakan Dönmez, “Türkiye’nin kaynagi da bu kaynagi çikaracak gücü de var. Bugün temelini atacagimiz altin ve gümüs tesisiyle bunun adimlarindan birini daha atiyoruz. Mollakara altin ve gümüs projesinde bugüne kadar 197 sondaj yapildi. Bunlarin neticesinde 20 ton altin ve 3,5 ton gümüs rezervi tespit edildi. 2022 yili son çeyreginde ilk dökümün yapilmasi hedeflenen tesiste dogrudan 500 kisiye istihdam saglanacak olsa da tesisin dolayli olarak birkaç kati insanimiza ekmek kapisi olmasini bekliyoruz. Tesisimizin maliyeti yaklasik 160 milyon dolar olacak. Tesisimizin isletme ömrü çalismalarin genisletilmesiyle beraber 15-20 yila kadar çikacak. Hem insasi hem de üretimi esnasinda bölgeye deger katacak önemli bir proje olacak insallah. Bismillah diyerek hep birlikte güzel bir ise basladik bugün. Insallah sonucu da hayirla noktalanir. Bizler çalismakla, gayret etmekle mükellefiz. Zafer de, takdir de, basari da Allah’tan. Sözlerime burada son verirken tesisimizin hayata geçmesinde emegi bulunan Sanayi ve Teknoloji Bakanimiz Sayin Mustafa Varank’a, altin isletmesinin yöneticileri ve çalisanlarina, tesisimize ev sahipligi yapan Agrili vatandaslarimiza ve gecesini gündüzüne katarak tesisimizi hayata geçirecek bütün mühendis ve isçi kardeslerime tesekkürlerimi sunuyorum. Hepsine Allah’tan kolayliklar diliyorum. Insallah onlarin gayretleriyle, emekleriyle büyüyen ve gelisen Türkiye’ye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi olarak en güçlü destegi verecegiz. Gününüz güzel, enerjiniz yüksek olsun” açiklamalarinda bulundu.
Kaynak: İHA