Başkan Erdoğan'dan KKTC Sulamaları İletim Tüneli Işık Görünme Töreni'nde önemli açıklamalar
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Sulamaları İletim Tüneli Işık Görünme Töreni'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Sulamaları İletim Tüneli Işık Görünme Töreni'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Bir ada ülkesi olması ve kısıtlı doğal kaynakları nedeniyle KKTC son 30 yıldır giderek artan bir şekilde su sıkıntısı yaşıyor. Bu sorunun çözümü için Türkiye'den içme ve sulama amaçlı su götürülmesi her dönem gündeme gelmiş ancak bu proje gündeme gelmemiştir. Denizin 250 metre altından geçen askıda sistemle anavatandan yavru vatana suyu ulaştırdık. Modern içme suyu arıtma tesisi ile KKTC'nin tamamına menba suyu kalitesinde içme suyu temin ettik. Deniz geçişi isale hattında 8 Ocak 2020'de meydana gelen arızayı da en kısa sürede çözüme kavuşturduk. Böylece KKTC ile Türkiye arasındaki tarihi, kültürel, coğrafi bağlara bir yenisini daha eklemiş olduk.
10 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM
Sulama projemizde suyu temin edecek 5.7 kilometre uzunluğunda iletim tünelinde ışığı göreceğiz. Güzelyurt ovası sulama iletim yapıları daha önce yer altı sularıyla sulanan 18 bin 730 dekar araziye su iletilecektir. 97 bin 200 dekar arazi ilk kez sulama suyuyla buluşacaktır. Tarım arazilerinin sulamaya açılmasıyla yıllık 156 milyon gelir artışı ve 10 bin kişilik istihdam sağlanacaktır. Tarım sektörü çağ atlayacak, KKTC'nin kalkınma hamlesi farklı bir ivme kazanacaktır. Gayemiz KKTC'nin gelişip güçlenmesi ve daha müreffeh bir geleceğe sahip olmasıdır.
KKTC'deki kardeşlerimizin geleceklerine çok daha umutla ve güvenle bakmasını sağladık. Su sıkıntısını giderecek projelerimizle Kıbrıs Türk'ünü kimseye muhtaç etmeme kararlılığını ortaya koyduk.
"ÜÇ MAYMUNU OYNADILAR"
Kıbrıs Türkü adaletsizliğin ve çifte standartın ne demek olduğunu gayet iyi biliyor. Kapalı kapılar ardında Kıbrıs Türk'lerinin haklarını devredenler iş icraata geldiğinde maalesef üç maymunu oynadılar. Adaletli çözüm yerine öz yurtlarında azınlık statüsüne mahkum etmek istediler. Kıbrıs sorununu bir kangrene dönüştürmüştür. Kıbrıs müzakerelerini Rum tarafının uzlaşmaz ve şımarıklıkları nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Kıbrıs Türk halkını katledenler masadan kaçmıştır. Annan planını reddeden Rumlar AB üyeliğiyle ödüllendirilirken aynı plana evet diyen Türkleri cezalandırmıştır. Hastaneleri bile paylaşmam diyen bir zihniyetle ortak gelecek kurulması zaten mümkün değildir.
Cenevre'de düzenlenen gayrıresmi 5+1 toplantısı istiklal ve istikbal mücadelesinde dönüm noktası olmuştur. Bu toplantıda Kıbrıs Türkleri adil, makul önerilerde bulundular. Raf ömrünü tamamlamış modeller yerine adada farklı kültür, din, dil ve geleneklere sahip iki ayrı devletin olduğunu ifade ettiler. Türkiye olarak biz de Tatar liderliğinde KKTC tarafının önerilerine tam destek verdik.
"ASLA İZİN VERİLMEYECEK"
Kıbrıs'ta bir çözüm aranıyorsa bunun ham hayaller değil, sahadaki gerçekler üzerine inşa edilmesi şarttır. Bu iki toplum arasında değil iki devlet arasında yürütülmelidir. Her iki devletin nasıl işbirliği yapabileceği belirlenmelidir. Kıbrıs Türk'ünün egemen eşitliği teyit edilmeli ve müzakereler başlamalıdır. İki devletli çözümü reddetmek KKTC'nin bağımsızlığını reddetmek demektir. Ne bizim ne de KKTC'nin böyle bir adaletsizliğe rızası yoktur. Bilhassa Kıbrıs Türk'ünün Doğu Akdeniz'deki enerjilerdeki haklarının yenilmesine asla izin verilmeyecektir. Karadeniz'de aldığımız müjdeyi Doğu Akdeniz'de de alacağımıza inanıyoruz. KKTC'nin yanında olmayı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak ahdi ve tarihi sorumluluklarımız çerçevesinde milli davamız olan Kıbrıs'a sahip çıkmakta kararlıyız. KKTC halkının refahı, kendi ayakları üzerinde güvenle durabilmeleri, kalkınması ve gelişmesi öncelikli hedefimizdir. Koronavirüs salgını döneminde KKTC'yi asla kaderlerine terk etmedik. En sıkıntılı günlerinde Kıbrıs Türk halkının yanında olduk.
Birbirinden önemli projeleri hayata geçirdik. Bizler tek yürek, tek bilek hareket edersek Allah'ın izniyle önümüzde durabilecek hiçbir engel yoktur. Anavatan ve garantör Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da KKTC'nin yanında olacaktır.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Bir ada ülkesi olması ve kısıtlı doğal kaynakları nedeniyle KKTC son 30 yıldır giderek artan bir şekilde su sıkıntısı yaşıyor. Bu sorunun çözümü için Türkiye'den içme ve sulama amaçlı su götürülmesi her dönem gündeme gelmiş ancak bu proje gündeme gelmemiştir. Denizin 250 metre altından geçen askıda sistemle anavatandan yavru vatana suyu ulaştırdık. Modern içme suyu arıtma tesisi ile KKTC'nin tamamına menba suyu kalitesinde içme suyu temin ettik. Deniz geçişi isale hattında 8 Ocak 2020'de meydana gelen arızayı da en kısa sürede çözüme kavuşturduk. Böylece KKTC ile Türkiye arasındaki tarihi, kültürel, coğrafi bağlara bir yenisini daha eklemiş olduk.
10 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM
Sulama projemizde suyu temin edecek 5.7 kilometre uzunluğunda iletim tünelinde ışığı göreceğiz. Güzelyurt ovası sulama iletim yapıları daha önce yer altı sularıyla sulanan 18 bin 730 dekar araziye su iletilecektir. 97 bin 200 dekar arazi ilk kez sulama suyuyla buluşacaktır. Tarım arazilerinin sulamaya açılmasıyla yıllık 156 milyon gelir artışı ve 10 bin kişilik istihdam sağlanacaktır. Tarım sektörü çağ atlayacak, KKTC'nin kalkınma hamlesi farklı bir ivme kazanacaktır. Gayemiz KKTC'nin gelişip güçlenmesi ve daha müreffeh bir geleceğe sahip olmasıdır.
KKTC'deki kardeşlerimizin geleceklerine çok daha umutla ve güvenle bakmasını sağladık. Su sıkıntısını giderecek projelerimizle Kıbrıs Türk'ünü kimseye muhtaç etmeme kararlılığını ortaya koyduk.
"ÜÇ MAYMUNU OYNADILAR"
Kıbrıs Türkü adaletsizliğin ve çifte standartın ne demek olduğunu gayet iyi biliyor. Kapalı kapılar ardında Kıbrıs Türk'lerinin haklarını devredenler iş icraata geldiğinde maalesef üç maymunu oynadılar. Adaletli çözüm yerine öz yurtlarında azınlık statüsüne mahkum etmek istediler. Kıbrıs sorununu bir kangrene dönüştürmüştür. Kıbrıs müzakerelerini Rum tarafının uzlaşmaz ve şımarıklıkları nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Kıbrıs Türk halkını katledenler masadan kaçmıştır. Annan planını reddeden Rumlar AB üyeliğiyle ödüllendirilirken aynı plana evet diyen Türkleri cezalandırmıştır. Hastaneleri bile paylaşmam diyen bir zihniyetle ortak gelecek kurulması zaten mümkün değildir.
Cenevre'de düzenlenen gayrıresmi 5+1 toplantısı istiklal ve istikbal mücadelesinde dönüm noktası olmuştur. Bu toplantıda Kıbrıs Türkleri adil, makul önerilerde bulundular. Raf ömrünü tamamlamış modeller yerine adada farklı kültür, din, dil ve geleneklere sahip iki ayrı devletin olduğunu ifade ettiler. Türkiye olarak biz de Tatar liderliğinde KKTC tarafının önerilerine tam destek verdik.
"ASLA İZİN VERİLMEYECEK"
Kıbrıs'ta bir çözüm aranıyorsa bunun ham hayaller değil, sahadaki gerçekler üzerine inşa edilmesi şarttır. Bu iki toplum arasında değil iki devlet arasında yürütülmelidir. Her iki devletin nasıl işbirliği yapabileceği belirlenmelidir. Kıbrıs Türk'ünün egemen eşitliği teyit edilmeli ve müzakereler başlamalıdır. İki devletli çözümü reddetmek KKTC'nin bağımsızlığını reddetmek demektir. Ne bizim ne de KKTC'nin böyle bir adaletsizliğe rızası yoktur. Bilhassa Kıbrıs Türk'ünün Doğu Akdeniz'deki enerjilerdeki haklarının yenilmesine asla izin verilmeyecektir. Karadeniz'de aldığımız müjdeyi Doğu Akdeniz'de de alacağımıza inanıyoruz. KKTC'nin yanında olmayı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak ahdi ve tarihi sorumluluklarımız çerçevesinde milli davamız olan Kıbrıs'a sahip çıkmakta kararlıyız. KKTC halkının refahı, kendi ayakları üzerinde güvenle durabilmeleri, kalkınması ve gelişmesi öncelikli hedefimizdir. Koronavirüs salgını döneminde KKTC'yi asla kaderlerine terk etmedik. En sıkıntılı günlerinde Kıbrıs Türk halkının yanında olduk.
Birbirinden önemli projeleri hayata geçirdik. Bizler tek yürek, tek bilek hareket edersek Allah'ın izniyle önümüzde durabilecek hiçbir engel yoktur. Anavatan ve garantör Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da KKTC'nin yanında olacaktır.