FETÖ'de çatışma bölünmeye dönüştü! Daha ölmeden ortalık karıştı
FETÖ elebaşı Gülen'in sağlık durumunun kötüye gitmesi örgüt içinde büyük problemlere neden olmaya başladı. Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener bugünkü köşesinde konuyla ilgili olarak "Gülen’in sağlık durumundaki olumsuz gidişat ile örgütte baş gösteren “çatışma”, Gülen’in ölümü dahi beklenmeden “bölünmeye” doğru gidiyor." dedi.
günlerde daha da belirginleşecek. Asıl büyük kopuşlar FETÖ elebaşı ölümü sonrası bekleniyor. O zamana kadar, bu tür kararlar ve tarafların birbirlerine tam da FETÖ'cülere yakışacak küfürlerle hakaretlerini göreceğiz, hatta görüyoruz. Onları da daha sonra yazarım artık.' ifadelerini kullandı.
İşte Nedim Şener'in 'FETÖ'de 'çatışma', 'bölünmeye' dönüştü' başlıklı o yazısı;
FETÖ elebaşı Gülen'in sağlık durumundaki olumsuz gidişat ile örgütte baş gösteren “çatışma”, Gülen'in ölümü dahi beklenmeden “bölünmeye” doğru gidiyor.
Bunun ilk somut adımları atıldı. Örgütün Avustralya'nın Queensland eyaletindeki yapılanmasındaki çatı kuruluşlarından QECF (Queensland Education Cultural Foundation) Pensilvanya'dan alınan atama kararlarını tanımayacağını açıkladı.
Hatırlayacaksınız, 2 Ekim 2020 tarihinde bu köşede yayınlanan yazımda, FETÖ içindeki bölünmeyi anlatmış, çoğu 17-25 Aralık 2013 sonrası yurtdışına kaçan örgüt üst düzey yöneticisi 150'ye yakın ismin, “Gelenekçiler”, “Yenilikçiler”, “MÖZ (Mustafa Özcan Grubu)” ve “Barbarosçular (Barbaros Kocakurt Grubu)” şeklinde bölünmeye başladığını aktarmıştım.
TACİZ, TECAVÜZ, YOLSUZLUK
Esas olarak FETÖ elebaşının ölümü sonrasına hazırlanırken birbiriyle kıyasıya savaşan grupların, Gülen'in ölümü sonrası yerine geçmesi beklenen İsmail Büyükçelebi'nin başında olduğu “Gelenekçileri” hedef alarak, yolsuzluk ve dolandırıcılık hatta örgüt içi taciz ve tecavüzlere yol açmak ve gizlemek ile suçladıkları görülüyordu.
Türkiye'deki binlerce itirafçı ifadesiyle, askeri ve polis okulları ile üniversite sınav sorularının çalınması, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında sahte deliller ve kumpas boyutunun ortaya çıkması, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'nün rolünün kabul edilmesi örgütü zor durumda bıraktı.
'İLLİMÜNATİ'DEN DAHA TEHLİKELİ'
Gerek yurtiçinde gerek yurtdışında maddi olarak zor duruma düşen örgütün, Almanya başta olmak üzere çeşitli ülkelerde “İllimünati'den daha tehlikeli” benzetmelerinin yapıldığı bir süreçte, kendilerine “Yenilikçiler” adını veren grup, örgütün bir kısmını temize çıkarma ve kurtarma çabası içine girdi.
Bu grup içinde yer alan firari FETÖ üyesi Bülent Keneş ve bir grup örgüt üyesi, Pensilvanya'ya başkaldırı olarak nitelendirilebilecek ‘Yeni Bir Hizmet Mümkün mü?' başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.
Bu bildiriye paralel bir açıklama ise geçen hafta FETÖ'nün Avustralya'daki bir vakfından yapıldı. 27 Ocak 2021 tarihinde FETÖ'ye bağlı Avustralya'da faaliyet gösteren Queensland Education Cultural Foundation (QECF) isimli vakfın Twitter hesabından ‘Kamuoyuna Duyuru' başlıklı bir bildiri yayınlandı.
FETÖ'NÜN FRANSIZ DEVRİMİ'YMİŞ!
Bildiride, Avustralya yapılanmasındaki eğitim kurumlarına, “eyalet abisi”, “öğretmen” ve “idare kadronun” örgütün merkezi bürokrasisi tarafından atanmasına itiraz edildi. Ayrıca Pensilvanya'daki örgüt merkezinden alınan kararların tanınmayacağı ifade edildi. Nitekim firari FETÖ üyelerinden Önder Aytaç, Twitter hesabından örgütün “Avustralya yapılanması” tarafından yayınlanan bu bildiri için, “Bu onurlu başkaldırı, kötü hizmet yönetiminin olduğu her ülkede 1 emsal, 1 Fransız devrimi halk hareketi olabilir” yorumunu yaptı.
FETÖ'nün Avustralya yapılanmasında çatı kuruluşu QECF tarafından 27 Ocak 2021 günü yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“QECF mütevelli heyeti, Hizmet Kurumu adına tek yetkili birimdir ve QECF mütevelli heyeti tarafından görevlendirilmemiş hiçbir kişi ve kurum bu yetkiyi kullanma hakkına sahip değildir.
QECF üyeleri eyaletimiz dışında alınan ve tarafımıza iletilen kararları anlamakta zorlanmaktadır.
Geçmiş olumsuz tecrübelerde ortaya çıkmış birçok mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması adına, tekrar edecek bu tarz uygulamalar üyelerimiz tarafından kabul edilmeyecektir.
Ülke ve eyalet istişarelerinin ve Hizmete bağlı olan insanları bir araya getiren diğer platformların çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Fakat bu heyetlerin oluşturulmasında, karar alma ve denetleme süreçlerinde kurumsal ve etik kuralların yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
BÖLÜNMELER ARTACAK
Ülke ve eyalet çapında karar alma süreçlerinde görev ve yetki kapsamı dışına çıkılmamalı, istişare heyetlerinin birbirine tavsiye dışında bir üstünlüğü olmamalı. İstişare heyetleri arasında bir hiyerarşi kurulacaksa da, ülke düzeyindeki heyette eşit temsil hakkı olmalıdır.
Eyaletimiz adına dışarıdan karar alınmaması, tüm QECF üyelerine ve onların düşüncelerine duyulan saygının bir gereğidir.
Eyaletimizdeki kurumlarda görevlendirilmesi düşünülen, hangi pozisyon olursa olsun (öğretmen, eyalet abisi, idari personel) ister Türk olsun ister yabancı, iş tanımlarının, ilgili görevden beklentilerin ve çalışma koşullarının şeffaf bir şekilde belirli olması kanaatindeyiz. Bu konuda gerekli süreçlerin ilgililer tarafından takibi QECF Board'u ve mütevelli heyeti tarafından yapılacaktır.”
FETÖ içinde çatışma ve bölünmeler ileriki günlerde daha da belirginleşecek. Asıl büyük kopuşlar FETÖ elebaşı ölümü sonrası bekleniyor.
O zamana kadar, bu tür kararlar ve tarafların birbirlerine tam da FETÖ'cülere yakışacak küfürlerle hakaretlerini göreceğiz, hatta görüyoruz. Onları da daha sonra yazarım artık.
İşte Nedim Şener'in 'FETÖ'de 'çatışma', 'bölünmeye' dönüştü' başlıklı o yazısı;
FETÖ elebaşı Gülen'in sağlık durumundaki olumsuz gidişat ile örgütte baş gösteren “çatışma”, Gülen'in ölümü dahi beklenmeden “bölünmeye” doğru gidiyor.
Bunun ilk somut adımları atıldı. Örgütün Avustralya'nın Queensland eyaletindeki yapılanmasındaki çatı kuruluşlarından QECF (Queensland Education Cultural Foundation) Pensilvanya'dan alınan atama kararlarını tanımayacağını açıkladı.
Hatırlayacaksınız, 2 Ekim 2020 tarihinde bu köşede yayınlanan yazımda, FETÖ içindeki bölünmeyi anlatmış, çoğu 17-25 Aralık 2013 sonrası yurtdışına kaçan örgüt üst düzey yöneticisi 150'ye yakın ismin, “Gelenekçiler”, “Yenilikçiler”, “MÖZ (Mustafa Özcan Grubu)” ve “Barbarosçular (Barbaros Kocakurt Grubu)” şeklinde bölünmeye başladığını aktarmıştım.
TACİZ, TECAVÜZ, YOLSUZLUK
Esas olarak FETÖ elebaşının ölümü sonrasına hazırlanırken birbiriyle kıyasıya savaşan grupların, Gülen'in ölümü sonrası yerine geçmesi beklenen İsmail Büyükçelebi'nin başında olduğu “Gelenekçileri” hedef alarak, yolsuzluk ve dolandırıcılık hatta örgüt içi taciz ve tecavüzlere yol açmak ve gizlemek ile suçladıkları görülüyordu.
Türkiye'deki binlerce itirafçı ifadesiyle, askeri ve polis okulları ile üniversite sınav sorularının çalınması, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında sahte deliller ve kumpas boyutunun ortaya çıkması, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'nün rolünün kabul edilmesi örgütü zor durumda bıraktı.
'İLLİMÜNATİ'DEN DAHA TEHLİKELİ'
Gerek yurtiçinde gerek yurtdışında maddi olarak zor duruma düşen örgütün, Almanya başta olmak üzere çeşitli ülkelerde “İllimünati'den daha tehlikeli” benzetmelerinin yapıldığı bir süreçte, kendilerine “Yenilikçiler” adını veren grup, örgütün bir kısmını temize çıkarma ve kurtarma çabası içine girdi.
Bu grup içinde yer alan firari FETÖ üyesi Bülent Keneş ve bir grup örgüt üyesi, Pensilvanya'ya başkaldırı olarak nitelendirilebilecek ‘Yeni Bir Hizmet Mümkün mü?' başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.
Bu bildiriye paralel bir açıklama ise geçen hafta FETÖ'nün Avustralya'daki bir vakfından yapıldı. 27 Ocak 2021 tarihinde FETÖ'ye bağlı Avustralya'da faaliyet gösteren Queensland Education Cultural Foundation (QECF) isimli vakfın Twitter hesabından ‘Kamuoyuna Duyuru' başlıklı bir bildiri yayınlandı.
FETÖ'NÜN FRANSIZ DEVRİMİ'YMİŞ!
Bildiride, Avustralya yapılanmasındaki eğitim kurumlarına, “eyalet abisi”, “öğretmen” ve “idare kadronun” örgütün merkezi bürokrasisi tarafından atanmasına itiraz edildi. Ayrıca Pensilvanya'daki örgüt merkezinden alınan kararların tanınmayacağı ifade edildi. Nitekim firari FETÖ üyelerinden Önder Aytaç, Twitter hesabından örgütün “Avustralya yapılanması” tarafından yayınlanan bu bildiri için, “Bu onurlu başkaldırı, kötü hizmet yönetiminin olduğu her ülkede 1 emsal, 1 Fransız devrimi halk hareketi olabilir” yorumunu yaptı.
FETÖ'nün Avustralya yapılanmasında çatı kuruluşu QECF tarafından 27 Ocak 2021 günü yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“QECF mütevelli heyeti, Hizmet Kurumu adına tek yetkili birimdir ve QECF mütevelli heyeti tarafından görevlendirilmemiş hiçbir kişi ve kurum bu yetkiyi kullanma hakkına sahip değildir.
QECF üyeleri eyaletimiz dışında alınan ve tarafımıza iletilen kararları anlamakta zorlanmaktadır.
Geçmiş olumsuz tecrübelerde ortaya çıkmış birçok mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması adına, tekrar edecek bu tarz uygulamalar üyelerimiz tarafından kabul edilmeyecektir.
Ülke ve eyalet istişarelerinin ve Hizmete bağlı olan insanları bir araya getiren diğer platformların çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Fakat bu heyetlerin oluşturulmasında, karar alma ve denetleme süreçlerinde kurumsal ve etik kuralların yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
BÖLÜNMELER ARTACAK
Ülke ve eyalet çapında karar alma süreçlerinde görev ve yetki kapsamı dışına çıkılmamalı, istişare heyetlerinin birbirine tavsiye dışında bir üstünlüğü olmamalı. İstişare heyetleri arasında bir hiyerarşi kurulacaksa da, ülke düzeyindeki heyette eşit temsil hakkı olmalıdır.
Eyaletimiz adına dışarıdan karar alınmaması, tüm QECF üyelerine ve onların düşüncelerine duyulan saygının bir gereğidir.
Eyaletimizdeki kurumlarda görevlendirilmesi düşünülen, hangi pozisyon olursa olsun (öğretmen, eyalet abisi, idari personel) ister Türk olsun ister yabancı, iş tanımlarının, ilgili görevden beklentilerin ve çalışma koşullarının şeffaf bir şekilde belirli olması kanaatindeyiz. Bu konuda gerekli süreçlerin ilgililer tarafından takibi QECF Board'u ve mütevelli heyeti tarafından yapılacaktır.”
FETÖ içinde çatışma ve bölünmeler ileriki günlerde daha da belirginleşecek. Asıl büyük kopuşlar FETÖ elebaşı ölümü sonrası bekleniyor.
O zamana kadar, bu tür kararlar ve tarafların birbirlerine tam da FETÖ'cülere yakışacak küfürlerle hakaretlerini göreceğiz, hatta görüyoruz. Onları da daha sonra yazarım artık.