Bilim insanlarından korkutan uyarı! Corona virüs son olmayacak...
Bilim insanları salgın hastalıklar konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Edinilen son dakika habere göre; corona virüsün son salgın olmayacağı uyarısında bulunan uzmanlar son 20 yılda 6 ciddi tehdit yaşandığını belirtti. Salgın hastalığın atlatıldığını ancak 6'ncısının tüm dünyayı vurduğunu dile getiren uzmanlar corona virüs salgınının karşılaşacağımız son pandemi olmayacağını belirtti. Vahşi hayvanların taşıdıkları hastalıkların daha iyi incelenmesi gerektiğini dile getiren uzmanlardan çarpıcı değerlendirmeler…
Salgın hastalıklar konusunda bilim insanlarından çarpıcı uyarılar geldi. Vahşi hayvanların daha iyi incelenmesini dile getiren uzmanlardan gelen son dakika açıklamada corona virüs salgınının son olmayacağı uyarısında bulunuldu. İnsanların doğal dünyaya müdahalesi ile birlikte pandemi sürecinin hızlandığını dile getiren uzmanlar salgın hastalıklar konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Bilim insanları, corona virüs salgınının son pandemi olmayacağını üstüne basa basa söylüyor ve insanların doğal dünyaya taşmasının bu süreci hızlandırdığının altını çiziyor. Bunu, yeni hastalıkların nerede ve nasıl ortaya çıktığını araştıran, küresel sağlık uzmanları söylüyor.
Bu uzmanlar çalışmaları kapsamında, vahşi yaşamdaki hangi hastalıkların insanlara geçme riski taşıdığını tahmin etmeye çalışan bir dağılım tanımlama sistemi geliştirdiler.
Bu yaklaşımın öncülüğünü, İngiltere'deki Liverpool Üniversitesi'nden bilim insanları yapıyor. Bu gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmak için girişilen küresel uğraşların bir parçası.
Bilim insanları uyarıyor: "Hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara geçeceği ve çabucak tüm dünyaya yayılabileceği mükemmel bir fırtına yarattık."
'BEŞ MERMİYİ ATLATTIK, ALTINCISINA VURULDUK'
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Matthew Baylis BBC'ye yaptığı açıklamada son 20 yılda 6 ciddi tehdit yaşadığımızı söyledi. Bunların beşini SARS, MERS, Ebola, kuş gribi, domuz gribi diye sıralayan Baylis, "Beş mermiyi atlattık ama altıncısına vurulduk" dedi.
Baylis, "Ve bu da karşılaşacağımız son pandemi olmayacak, dolayısıyla vahşi yaşamdaki hastalıklara daha yakından bakmalıyız" diye konuştu.
Bu yakından incelemenin bir parçası olarak, Baylis ve çalışma arkadaşları, bilinen tüm vahşi yaşam hastalıklarını barındıran büyük bir veri tabanını inceleyebilecek bir tahmini dağılım tanımlama sistemi tasarladı.
Sistem, bilimin tanıdığı binlerce bakteri, parazit ve virüs arasında rakamlar ve etkiledikleri türlerin arasına gömülmüş ipuçlarını tespit ediyor. Daha sonra bu ipuçları, insanlara en büyük tehdidi oluşturanlara dikkat çekmekte kullanılıyor.
Bir patojen, öncelik olarak belirlenince, bilim insanları araştırmalarını salgın yaşanmadan önce bu konudaki önleyici ve tedavi edici çalışmalara yoğunlaştırabileceklerini söylüyor. Baylis "Hangi hastalıkların salgına yol açacağını bulmak bambaşka bir adım, ancak biz bu ilk adımda ilerleme kaydediyoruz" dedi.
KISITLAMA ÖNLEMLERİNDEN ALINAN DERSLER
Birçok uzman, davranışlarımızın, özellikle de ormansızlaştırma ve çeşitlilik arz eden vahşi yaşam alanlarına taşmamızın, hastalıkların hayvanlardan insanlara geçişini daha sıklaştırdığında hemfikir.
University College London'dan Profesör Kate Jones, "kanıtların genel anlamda, tarım arazileri gibi insanların dönüştürdüğü, daha az biyolojik çeşitlilik barındıran ekosistemlerin, sıklıkla insanların enfekte olma riskiyle ilişkili olduğunu gösterdiğini" söylüyor.
Jones, "Bütün hastalıklarda durum bu değil. Ama belirli kemirgen tipleri gibi, insan müdahalesine en dayanıklı vahşi yaşam türleri, patojenlere ev sahipliği yapmak ve bulaştırmakta daha etkili görünüyor" diyor.
İnsan faaliyetleri ve vahşi yaşamın "karşılaştığı" yerlerdeki riski, yıkıcı bir netlikle gösteren çeşitli salgınlar yaşandı.
Malezya'da, 1999'da meyve yarasalarının taşıdığı Nipah virüsü salgını, bir ormanın kıyısına inşa edilen domuz çiftliğine bulaşmıştı.
Vahşi meyve yarasaları, meyve ağaçlarından besleniyor, domuzlar da ağaçlardan düşen, yarı yenmiş, yarasa salyasıyla kaplı meyveleri yiyordu.
Enfekte domuzlarla yakın çalışan 250'den fazla kişi virüse yakalandı. 100'den fazla kişi öldü.
Corona virüsün ortalama öldürme oranı hala tam olarak netleşmedi. Ancak Nipah virüsü, bulaştığı kişilerin yüzde 40 ila 75'ini öldürmüştü.
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Eric Fevre, araştırmacıların salgın riski olan yerleri sürekli gözlem altında tutmaları gerektiğini söylüyor.
Ormanların kıyılarındaki çiftlikler, vahşi hayvanların alınıp satıldığı pazarlar, bunların hepsi insanlar ve vahşi yaşam arasındaki sınırların flulaştığı ve hastalıkların başlama ihtimalinin daha yüksek olduğu yerler.
Eric Fevre "Bu etkileşimlerin olduğu yerleri sürekli gözlemlemeli ve sıradışı bir şey görüldüğünde müdahale edecek sistemleri devreye sokmalıyız." diyor.
Fevre, insan nüfusunda muhtemelen yılda üç ila dört yeni hastalığın ortaya çıktığını belirtiyor ve "Sadece Asya ve Afrika'da değil, Avrupa ve ABD'de de" şeklinde konuşuyor.
'BU BİR DERS'
Baylis de yeni hastalıkların sürekli gözlemlenmesinin öneminin giderek arttığına işaret ediyor ve "Pandemilerin ortaya çıkması için neredeyse mükemmel bir fırtına yarattık." diyor.
Fevre de bu görüşe katılıyor ve "bu tür olayların, büyük ihtimalle tekrar tekrar yaşanacağını" söylüyor:
"Doğal dünyayla etkileşim noktalarımız boyunca oluyor. Şimdi önemli olan bunu nasıl anlayacağımız ve tepki göstereceğimiz."
Fevre'ye göre şu an içinde bulunduğumuz kriz, birçoğumuz için doğal dünyaya etkilerimiz konusunda bir ders.
"Kanıksadığımız birçok şey, yediğimiz yiyecek, akıllı telefonlarımızdaki materyaller; biz tükettikçe bunları çıkartan ve dünyanın bir tarafından diğerine yollayan birileri para kazanacak. Dolayısıyla tükettiğimiz kaynakları ve etkilerini düşünmek, hepimizin görevi."
Bilim insanları, corona virüs salgınının son pandemi olmayacağını üstüne basa basa söylüyor ve insanların doğal dünyaya taşmasının bu süreci hızlandırdığının altını çiziyor. Bunu, yeni hastalıkların nerede ve nasıl ortaya çıktığını araştıran, küresel sağlık uzmanları söylüyor.
Bu uzmanlar çalışmaları kapsamında, vahşi yaşamdaki hangi hastalıkların insanlara geçme riski taşıdığını tahmin etmeye çalışan bir dağılım tanımlama sistemi geliştirdiler.
Bu yaklaşımın öncülüğünü, İngiltere'deki Liverpool Üniversitesi'nden bilim insanları yapıyor. Bu gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmak için girişilen küresel uğraşların bir parçası.
Bilim insanları uyarıyor: "Hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara geçeceği ve çabucak tüm dünyaya yayılabileceği mükemmel bir fırtına yarattık."
'BEŞ MERMİYİ ATLATTIK, ALTINCISINA VURULDUK'
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Matthew Baylis BBC'ye yaptığı açıklamada son 20 yılda 6 ciddi tehdit yaşadığımızı söyledi. Bunların beşini SARS, MERS, Ebola, kuş gribi, domuz gribi diye sıralayan Baylis, "Beş mermiyi atlattık ama altıncısına vurulduk" dedi.
Baylis, "Ve bu da karşılaşacağımız son pandemi olmayacak, dolayısıyla vahşi yaşamdaki hastalıklara daha yakından bakmalıyız" diye konuştu.
Bu yakından incelemenin bir parçası olarak, Baylis ve çalışma arkadaşları, bilinen tüm vahşi yaşam hastalıklarını barındıran büyük bir veri tabanını inceleyebilecek bir tahmini dağılım tanımlama sistemi tasarladı.
Sistem, bilimin tanıdığı binlerce bakteri, parazit ve virüs arasında rakamlar ve etkiledikleri türlerin arasına gömülmüş ipuçlarını tespit ediyor. Daha sonra bu ipuçları, insanlara en büyük tehdidi oluşturanlara dikkat çekmekte kullanılıyor.
Bir patojen, öncelik olarak belirlenince, bilim insanları araştırmalarını salgın yaşanmadan önce bu konudaki önleyici ve tedavi edici çalışmalara yoğunlaştırabileceklerini söylüyor. Baylis "Hangi hastalıkların salgına yol açacağını bulmak bambaşka bir adım, ancak biz bu ilk adımda ilerleme kaydediyoruz" dedi.
KISITLAMA ÖNLEMLERİNDEN ALINAN DERSLER
Birçok uzman, davranışlarımızın, özellikle de ormansızlaştırma ve çeşitlilik arz eden vahşi yaşam alanlarına taşmamızın, hastalıkların hayvanlardan insanlara geçişini daha sıklaştırdığında hemfikir.
University College London'dan Profesör Kate Jones, "kanıtların genel anlamda, tarım arazileri gibi insanların dönüştürdüğü, daha az biyolojik çeşitlilik barındıran ekosistemlerin, sıklıkla insanların enfekte olma riskiyle ilişkili olduğunu gösterdiğini" söylüyor.
Jones, "Bütün hastalıklarda durum bu değil. Ama belirli kemirgen tipleri gibi, insan müdahalesine en dayanıklı vahşi yaşam türleri, patojenlere ev sahipliği yapmak ve bulaştırmakta daha etkili görünüyor" diyor.
İnsan faaliyetleri ve vahşi yaşamın "karşılaştığı" yerlerdeki riski, yıkıcı bir netlikle gösteren çeşitli salgınlar yaşandı.
Malezya'da, 1999'da meyve yarasalarının taşıdığı Nipah virüsü salgını, bir ormanın kıyısına inşa edilen domuz çiftliğine bulaşmıştı.
Vahşi meyve yarasaları, meyve ağaçlarından besleniyor, domuzlar da ağaçlardan düşen, yarı yenmiş, yarasa salyasıyla kaplı meyveleri yiyordu.
Enfekte domuzlarla yakın çalışan 250'den fazla kişi virüse yakalandı. 100'den fazla kişi öldü.
Corona virüsün ortalama öldürme oranı hala tam olarak netleşmedi. Ancak Nipah virüsü, bulaştığı kişilerin yüzde 40 ila 75'ini öldürmüştü.
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Eric Fevre, araştırmacıların salgın riski olan yerleri sürekli gözlem altında tutmaları gerektiğini söylüyor.
Ormanların kıyılarındaki çiftlikler, vahşi hayvanların alınıp satıldığı pazarlar, bunların hepsi insanlar ve vahşi yaşam arasındaki sınırların flulaştığı ve hastalıkların başlama ihtimalinin daha yüksek olduğu yerler.
Eric Fevre "Bu etkileşimlerin olduğu yerleri sürekli gözlemlemeli ve sıradışı bir şey görüldüğünde müdahale edecek sistemleri devreye sokmalıyız." diyor.
Fevre, insan nüfusunda muhtemelen yılda üç ila dört yeni hastalığın ortaya çıktığını belirtiyor ve "Sadece Asya ve Afrika'da değil, Avrupa ve ABD'de de" şeklinde konuşuyor.
'BU BİR DERS'
Baylis de yeni hastalıkların sürekli gözlemlenmesinin öneminin giderek arttığına işaret ediyor ve "Pandemilerin ortaya çıkması için neredeyse mükemmel bir fırtına yarattık." diyor.
Fevre de bu görüşe katılıyor ve "bu tür olayların, büyük ihtimalle tekrar tekrar yaşanacağını" söylüyor:
"Doğal dünyayla etkileşim noktalarımız boyunca oluyor. Şimdi önemli olan bunu nasıl anlayacağımız ve tepki göstereceğimiz."
Fevre'ye göre şu an içinde bulunduğumuz kriz, birçoğumuz için doğal dünyaya etkilerimiz konusunda bir ders.
"Kanıksadığımız birçok şey, yediğimiz yiyecek, akıllı telefonlarımızdaki materyaller; biz tükettikçe bunları çıkartan ve dünyanın bir tarafından diğerine yollayan birileri para kazanacak. Dolayısıyla tükettiğimiz kaynakları ve etkilerini düşünmek, hepimizin görevi."