Çavuş üzümünün vatanı tescillendi!...

Çanakkale'nin Kuzey Ege Denizi'ndeki turizm cenneti Bozcaada ilçesinde yetişen çavuş üzümü, Türk Marka ve Patent Kurumu tarafından tescil edilerek, coğrafi işaret onayı aldı.

Çavuş üzümünün vatanı tescillendi!...
Bozcaada ilçesinde, turizm baskısı altında kalan bağcılığın desteklenmesi için son yıllarda düzenlenen bağ bozumu turları meyvesini verdi. S.S. Bozcaada Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından 7 yıl önce dünyaca ünlü 'Bozcaada Çavuş Üzümü'nün coğrafi işaret tescili için çalışma başlatıldı. Aradan geçen süre içinde turizm baskısı ve pazar payı bulmakta güçlük çeken çavuş üzümünü tanıtmak, marka değerini artırmak ve pazar payı oluşturmak için Bozcaada Kaymakamlığı ve Bozcaada İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, bağ bozumu turlarının yanı sıra bağcılığı destekleme için çalışma başlattı.
Bozcaada ilçesinde, turizm baskısı altında kalan bağcılığın desteklenmesi için düzenlenen bağ bozumu turlarına, ünlüler de destek vermişti. Bozcaada aşığı komedyen ve oyuncu Ata Demirer de Ağustos 2018'de çavuş üzümü üretimini desteklemek amacıyla bağ bozumu yapmış, topladığı üzümlerin tadına bakmış, 'Yimelere doyamayacaksınız' diyerek, herkesi Ada'ya davet etmişti. Demirer, 'Kargalar yimeden sen yi' diyerek çavuş üzümüne yeni bir reklam spotu bulmuştu. Ünlü oyuncu Ata Demirer'in yanı sıra Feridun Düzağaç, Merve Boluğur, Sumru Yavrucuk ile adaya gelen yerli ve yabancı turistler de bağ bozumu turları ile traktör römorklarında bağlara yolculuk yapıp, üzümlerini dalından kendileri kesip sepetlere doldurarak, çavuş üzümünün tanıtımını yapmıştı.

'BOZCAADA ÇAVUŞ ÜZÜMÜ' OLARAK TESCİLLENDİ

S.S. Bozcaada Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, geçen yıl ekim ayında çavuş üzümünün coğrafi işaret tescilini almak için Türk Marka ve Patent Kurumu'na başvuru yaptı. Kurum tarafından yapılan inceleme sonucu, Bozcaada ilçesinde dünyaca ünlü çavuş üzümü tescil edilerek, coğrafi işaret onayı aldı.

Kooperatifin 7 sene öncesinde de bu doğrultuda çalışma başlattığını ancak çalışmaların devam etmemesi nedeniyle bu zamana kadar beklendiğini belirten Kooperatif Başkan Yardımcısı İbrahim Günel, 'Ekim ayında başvuru yaptık. Başvurumuz incelendi. Yapılan tahliller sonucunda çavuş üzümünün buraya özgü olduğu, adanın iklim ve toprak yapısında yetiştirilebildiği, diğer üzümlerle karşılaştırdıklarında çok çok üstün bilimsel değerlere sahip olduğu ortaya çıktı. Başvurumuz Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından incelendi. Geçen Aralık ayı başında da kurumun internet sitesinden yayınlandı. 3 aylık bir süre zarfında itiraz da olmadı ve onaylandı. Üzümümüz, 'Bozcaada çavuş üzümü' adı altında coğrafi işaret aldı' dedi.

'ÜZÜMLERİN KRALİÇESİ, PRENSESİ'

Antik çağdan günümüze adanın sembolü haline gelmiş dünyaca ünlü 'Bozcaada Çavuş Üzümü'nün bu denli meşhur olmasının nedenini de anlatan Günel, 'Öncelikle buranın toprak yapısı andesli ve kireçli toprak olmasından. Tabii rüzgar yapısı da çok önemli. Bir de Bozcaada Çavuş'unun şöyle bir özelliği var; dişi bir üzüm, çiçek açtığı zaman kendi kendini dölleyemiyor. Büyüklerimiz de bunun için şöyle bir formül geliştirmişler. Bir bağa 4 sıra çavuş ekildiği zaman iki sıra da 'kuntra' ya da 'karasakız' dediğimiz çeşidini dikmişler. Karasakız ile çavuş da birbirini dölleyebiliyor. Böyle bir özelliği var. Bir de buradan alıp başka bir yerde dikince buradaki gibi olmuyor. İnce kabuklu, tatlı böyle üzümlerin kraliçesi, prensesi diyebileceğimiz, tadının hiçbir yerde olmayacağı bir üzüm' diye konuştu.Turizm baskısı nedeniyle son yıllarda oldukça gerilemeye başlayan ve adanın en büyük değerlerinden biri olan çavuş üzümünün, İstanbul ve çeşitli yerlerde de pazar bulmakta zorlandığını da kaydeden Günel, şunları söyledi:

'Bu yaz koronavirüs nedeniyle adaya turist gelmezse adadaki pazar payı da olmayacak ve çavuş üzümü belki de bağlarda çürüyecek. Eskiden bu üzüm dedelerimiz, babalarımız zamanında İstanbul'a gidiyordu. Özellikle hasat ağustos ayında başlar, sonuna doğru biterdi ve İstanbul'a hale gönderilirdi. Benim gençliğimde adadakilerin yüzde 90'ı bu üzümden geçinirlerdi. Çavuş üzümü insanların bir yıllık geçim kaynağı idi.

Diğer 'kuntra' ya da 'karasakız' da adadaki şarap fabrikalarına satılırdı. Ama bu 1980'li yıllardan itibaren değişmeye başladı. 1990'lardan itibaren de turizm gelişmeye başlayınca geriledi. Bağın bakımı zor, hepsi insan emeğine dayalı bir iş, 12 ay iş vardır bağlarda. Turizm geliştikçe bağcılık geriye gitmeye başladı. Eleştirmek için söylemiyorum ama eskiden Bayramiç'ten adaya bağlarda çalışmaya gelenler adaya yerleşti ve çoğu işletme sahibi oldu.