Ağrı Kesiciler Ve Alkol Mide Ağrısına Yol Açıyor
Özel Hatem Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Muzaffer Ertürk, ağrı kesicilerin ve fazla alkol alımının mide rahatsızlıklarına yol açtığını söyledi.
Mide rahatsızlıkları hakkında bilgi veren Özel Hatem Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Muzaffer Ertürk, ağrı kesici kullanımının ve fazla alkol alımının mide rahatsızlıklarına yol açtığını söyledi.
Ertürk, ülser, reflü ve kanserin midede en çok görülen hastalıklardan olduğunu kaydetti.
Ağrı kesici ilaçların bazen mide kanamalarına yol açtığını belirten Dr. Ertürk, “Mide ağrılarında en büyük sebepler gastritler, akut ve kronik gastritler olmak üzere. Ülserler, reflü ve kanserler sık gördüğümüz hastalıklardır. Gastritler kendi içerisinde ikiye ayrılır, akut ve kronik gastrit şeklinde. Akut gastritler daha çok ağrı kesici ilaçlarla veya çok alkol alımıyla oluşabilir. Bunlar birkaç gün içinde etken maddeyle karşılaşınca olur ve kısa vadede tedavilerle rahatlar. Bazen ağrı kesiciler bu akut gastrite bağlı kanamalara yol açabilir. Kronik gastritler ise en büyük sebepleri, helikobakter pilor dediğimiz bir bakteri ile oluşan gastrittir. Burada tedavi biraz daha uzun sürmekte. Şikayetler akut gastrite göre daha müfem gitmekte. Şişkinlik, gaz gibi semptomlar biraz daha ön plana çıkmaktadır. Buradaki tedavi ise helikobakter pilorun eradikasyonu ile oluşur” dedi.
Mide ağrılarına diğer bir sebebin reflü olduğunu vurgulayan Dr. Ertürk, “Reflü, mide içeriğinin yemek borusundan yukarıya doğru kaçması sonucu ulaşır. Bizim bildiğimiz gibi mide içeriğimizde daha çok asitle bulamaç şeklinde bir madde oluşabilir. Biz buna kimüs diyoruz. Bazen sadece asit kaçağı oluşabilir. Asit yukarıya doğru kaçtığı zaman yemek borusu, bu madde karşı dirençsiz bir yapıdadır. Asit burada hasara yol açarak, yemek borusunun iltihaplanmasına yol açabilir. Buradan korunmak için asidin yok edilmesi ve yukarıya doğru kaçmasının önlenmesi gerekir. Bunun için yemek borusu kapağında eğer bir gevşeme veya bir herni varsa bunu önlemek lazım. Bunun için de ya ameliyat ya da ilaçlar kullanılır” dedi.
Ülserin de mide ağrılarına yol açtığını söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Muzaffer Ertürk, “Diğer bir sebep ülserlerdir. Ülserler yine mide ülserleri ve on iki parmak bağırsağı dediğimiz duodenum ülserleri şeklinde ikiye ayrılır. Mide ülserleri yine ağrı kesicilerden oluşabileceği gibi helikobakter pilor dediğimiz diğer bir bakteriden oluşabilir. Mide ülserlerinde genel görünüm, iyi huylu ya da kötü huylu şeklinde de olabilir. Yani ülserlerin bazıları aslında kanserdir. Mide kanserleri ülser formatta da olabiliyor. Mide ülserlerinde tedavi etken maddenin yok edilmesine yönelik eğer bakteriyse bakteriyi yok ederek, eğer ağrı kesicilere bağlı oluşmuşsa, onlardan uzaklaşarak ve mide koruyucu birtakım ilaçlarla önleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Mide kanserlerinin tedavisinde endoskopiyle tedavinin önemine değinen Dr. Ertürk, “Mide kanserlerine gelince, midedeki kanserler midemizin herhangi bir bölümünde olabilir. Fundus, kardia, antrum ve korpus denilen bölgelerde kanser oluşabilir. Mide kanserleri genellikle 30 yaşından sonra önceleri 50 yaş sonrası görülürken şimdileri 30 yaşlarına kadar inmeye başladı.
Mide kanserlerinde erken teşhis çok çok önemlidir. Bu 3 olayın erken teşhisinde en önemli madde endoskopidir. Endoskopi, mide kanserlerinde erken teşhis için bize çok önemli yol göstericidir. Endoskopiden korkmamak lazım. Endoskopi bugün bir hayat kurtarıcı bir yöntem olarak kullanıyoruz. Aynı zamanda tedavi yöntemlerinden birisidir. Midede oluşabilecek kanserleri erken teşhis ile endoskopik yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. Yani bir polip varsa onu alabiliyoruz. Bir kanama noktası varsa o kanama noktasını tamamen tedavi edebiliyoruz. Yakarak veya damarı bağlayarak tedavi edebiliyoruz. Endoskopi yapmak çok kolay bir işlem. Sadece 8 saat minimum bir açlık süresinden sonra hastaya ucunda bir fiber optik lens olan bir cihazla midenin içerisine giriyoruz, bu işlemi yaparken hastayı uyutabiliyoruz. İsterse uyanık da olabiliyor. Uyandıktan sonra işlemi çok kolay bir şekilde yapıyoruz. Hastadan gerekirse biyopsiler alıyoruz. Hastanın 2 dakika içerisinde işlemi bitmiş oluyor, uyanarak kendisine geliyor. Hastanın teşhisini ve tedavisini bu durumda halletmiş oluyoruz. Hastanın böyle bir durumda bu işlemlerden korkmaması ve aç karnına gelerek endoskopisini yaptırarak kendisini güvene almasında oldukça ciddi faydalar vardır” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Ertürk, ülser, reflü ve kanserin midede en çok görülen hastalıklardan olduğunu kaydetti.
Ağrı kesici ilaçların bazen mide kanamalarına yol açtığını belirten Dr. Ertürk, “Mide ağrılarında en büyük sebepler gastritler, akut ve kronik gastritler olmak üzere. Ülserler, reflü ve kanserler sık gördüğümüz hastalıklardır. Gastritler kendi içerisinde ikiye ayrılır, akut ve kronik gastrit şeklinde. Akut gastritler daha çok ağrı kesici ilaçlarla veya çok alkol alımıyla oluşabilir. Bunlar birkaç gün içinde etken maddeyle karşılaşınca olur ve kısa vadede tedavilerle rahatlar. Bazen ağrı kesiciler bu akut gastrite bağlı kanamalara yol açabilir. Kronik gastritler ise en büyük sebepleri, helikobakter pilor dediğimiz bir bakteri ile oluşan gastrittir. Burada tedavi biraz daha uzun sürmekte. Şikayetler akut gastrite göre daha müfem gitmekte. Şişkinlik, gaz gibi semptomlar biraz daha ön plana çıkmaktadır. Buradaki tedavi ise helikobakter pilorun eradikasyonu ile oluşur” dedi.
Mide ağrılarına diğer bir sebebin reflü olduğunu vurgulayan Dr. Ertürk, “Reflü, mide içeriğinin yemek borusundan yukarıya doğru kaçması sonucu ulaşır. Bizim bildiğimiz gibi mide içeriğimizde daha çok asitle bulamaç şeklinde bir madde oluşabilir. Biz buna kimüs diyoruz. Bazen sadece asit kaçağı oluşabilir. Asit yukarıya doğru kaçtığı zaman yemek borusu, bu madde karşı dirençsiz bir yapıdadır. Asit burada hasara yol açarak, yemek borusunun iltihaplanmasına yol açabilir. Buradan korunmak için asidin yok edilmesi ve yukarıya doğru kaçmasının önlenmesi gerekir. Bunun için yemek borusu kapağında eğer bir gevşeme veya bir herni varsa bunu önlemek lazım. Bunun için de ya ameliyat ya da ilaçlar kullanılır” dedi.
Ülserin de mide ağrılarına yol açtığını söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Muzaffer Ertürk, “Diğer bir sebep ülserlerdir. Ülserler yine mide ülserleri ve on iki parmak bağırsağı dediğimiz duodenum ülserleri şeklinde ikiye ayrılır. Mide ülserleri yine ağrı kesicilerden oluşabileceği gibi helikobakter pilor dediğimiz diğer bir bakteriden oluşabilir. Mide ülserlerinde genel görünüm, iyi huylu ya da kötü huylu şeklinde de olabilir. Yani ülserlerin bazıları aslında kanserdir. Mide kanserleri ülser formatta da olabiliyor. Mide ülserlerinde tedavi etken maddenin yok edilmesine yönelik eğer bakteriyse bakteriyi yok ederek, eğer ağrı kesicilere bağlı oluşmuşsa, onlardan uzaklaşarak ve mide koruyucu birtakım ilaçlarla önleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Mide kanserlerinin tedavisinde endoskopiyle tedavinin önemine değinen Dr. Ertürk, “Mide kanserlerine gelince, midedeki kanserler midemizin herhangi bir bölümünde olabilir. Fundus, kardia, antrum ve korpus denilen bölgelerde kanser oluşabilir. Mide kanserleri genellikle 30 yaşından sonra önceleri 50 yaş sonrası görülürken şimdileri 30 yaşlarına kadar inmeye başladı.
Mide kanserlerinde erken teşhis çok çok önemlidir. Bu 3 olayın erken teşhisinde en önemli madde endoskopidir. Endoskopi, mide kanserlerinde erken teşhis için bize çok önemli yol göstericidir. Endoskopiden korkmamak lazım. Endoskopi bugün bir hayat kurtarıcı bir yöntem olarak kullanıyoruz. Aynı zamanda tedavi yöntemlerinden birisidir. Midede oluşabilecek kanserleri erken teşhis ile endoskopik yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. Yani bir polip varsa onu alabiliyoruz. Bir kanama noktası varsa o kanama noktasını tamamen tedavi edebiliyoruz. Yakarak veya damarı bağlayarak tedavi edebiliyoruz. Endoskopi yapmak çok kolay bir işlem. Sadece 8 saat minimum bir açlık süresinden sonra hastaya ucunda bir fiber optik lens olan bir cihazla midenin içerisine giriyoruz, bu işlemi yaparken hastayı uyutabiliyoruz. İsterse uyanık da olabiliyor. Uyandıktan sonra işlemi çok kolay bir şekilde yapıyoruz. Hastadan gerekirse biyopsiler alıyoruz. Hastanın 2 dakika içerisinde işlemi bitmiş oluyor, uyanarak kendisine geliyor. Hastanın teşhisini ve tedavisini bu durumda halletmiş oluyoruz. Hastanın böyle bir durumda bu işlemlerden korkmaması ve aç karnına gelerek endoskopisini yaptırarak kendisini güvene almasında oldukça ciddi faydalar vardır” diye konuştu.