CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Açıklaması 'Farklı Düşünceler Ülkenin Zenginliğidir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Düşüncenin farklılığına tahammül edemeyen bir anlayışta demokrasi olmaz. Farklı düşünceler bütün dünyada her zaman dile getirilir. Farklı düşünceler bir ülkenin zenginliğidir, çatışma aracı değildir. Her tartışma zemini bize doğru yolu gösterir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen ‘Eğitim Çalıştayı’na katıldı.
Çalıştayın başlıkları arasında öğretmenlerin yaşadığı sorunlar ve Türkiye’deki eğitim politikalarından bahseden Kılıçdaroğlu, eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’i sonsuzluğa uğurlanacağına değindi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Rahşan Ecevit için, “Eski genel başkanımız Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit dün akşam hayatını kaybetti. Ecevit’in yol arkadaşı dostu kader arkadaşı uzun yıllar birlikte siyasette ortak çalışmış sevgiyi saygıyı bize öğretmiş olan önemli bir aktördü. Eğer netleştiyse yarın kendisini sonsuzluğa uğurlayacağız” ifadelerini kullandı.
“CUMHURİYET SAYESİNDE OKUDUM”
Kılıçdaroğlu, Anadolu’nun ücra bir köşesinde doğduğunu ve Cumhuriyet sayesinde okuduğuna değindi. Fırsat eşitliğinin öneminden bahseden Kılıçdaroğlu, günümüzde bu kavramdan çok uzakta olunduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğdum ama Cumhuriyet’in sayesinde okudum. İlkokulu ortaokulu liseyi bitirdim. Zor koşullarda okudum ama bir fırsat eşitliği vardı. Bugün Cumhuriyet’i kuranların yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları sayesinde biz bir yerlere gelebildik. Fırsat eşitliği dediğiniz kavram eğitimde son derece önemlidir. Kapsayıcı ve eşitlikçi bir eğitimden yanayız. Yani sorgula ve esnek düşün. Yaşamı sorgulayacağız ve esnek düşüneceğiz. Çocuklarımız yaşamında okullara giderken ne kadar nitelikli sorular sorarlarsa o kadar başarılı bir süreç elde ederiz” diye konuştu.
“KAPSAYICI VE EŞİTLİKÇİ EĞİTİM İHTİYAÇ DUYULAN BİR MESELE”
Eğitimin temelinde merak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı ve iktidarı eleştirdi.
Çağdaş uygarlığın üzerine çıkmanın; eğitim, bilim ve araştırmayla olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğitimin temelinde merak vardır. İnsan yaşamında, çocuklarımız yaşamında ne kadar nitelikli sorular sorarlarsa eğitimin de o kadar başarılı olduğunu görürüz. Elbette kapsayıcı ve eşitlikçi eğitim ihtiyaç duyulan bir mesele. Farklı bilgi parçacıklarını birleştirerek sorunları çözmeliyiz. Bu yeteneği mutlaka çocuklarımıza öğretmeliyiz. Öğrenci aldığı bütün bilgileri arkadaşlarıyla paylaşabilir. Çocuk, neyi nasıl yapabileceği, soru sorduğu zaman önünde bir engelin olmadığını bilmelidir. Elbette çok değerli bilgileri okulda elde ediyorsunuz fakat yaşam boyu eğitimi hayatımızın en önemli parçası haline getirmeliyiz. Bizim Milli Eğitim Bakanlığı ya da Türkiye’de siyasal iktidarlar eğitime gerekli desteği verdi mi? Adına Milli Eğitim Diyoruz. Eğitim, partilerden üstündür. Bakanlığın adı da bir siyasal partinin adı olarak adlandırılmıyor. Milli olmak kendi içine kapanık olmak demek değildir. Kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturmak demektir. Çağdaş uygarlığın üzerine eğitimle, bilimle, araştırmayla çıkacaksınız. Düşüncenin önündeki bütün engelleri kaldırarak çıkacaksınız” şeklinde konuştu.
“18 YILDA 7 MİLLİ EĞİTİM BAKANI”
Bir ülkeyi gelişmekten alıkoymanın en önemli unsurunu, eğitimden geri bırakarak yapılacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, AK Parti döneminde geçen 18 yılda 7 Milli Eğitim Bakanı değiştiğini hatırlattı. Değişen her bakanla birlikte Türkiye’de eğitim politikasının da değiştiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğitimde geri kalırsanız, ülkeyi geriletmiş olursunuz. Osmanlı’nın batışının temel ögesi bilimden ve eğitimden mahrum kalmasıydı. Özellikle son yıllarda başlangıçtaki o başarısını sürdürememiştir. Dolayısıyla eğitim konusunda kalıcı, sağlıklı, sürdürülebilir bir politika izlediğimiz taktide başarıyı yakalayabiliriz. Temel sorunumuz, eğitim konusunda sağlıklı, tutarlı, sürdürülebilir ve kalıcı bir politika üretmemizdir. Kısaca sorunlara değinmek isterim; 18 yılda, 7 kez Milli Eğitim Bakanı değişiyorsa ve her bakan değiştiğinde eğitim politikamız değişiyorsa bir sorunumuz var demektir. Bakana göre, Başbakan’a göre eğitim bakanı olursa o çocukların denek olarak kullanılmasına yol açar. Bizim çocuklarımız değerlidir ve onların denek olarak kullanılması doğru değildir. Öyle bir noktaya geldik ki 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde bakanlar nitelikli okul, niteliksiz okul ayrımı bile yaptılar. Bunu kabul etmek mümkün değil” diyerek ifadelerini kullandı.
“HER TARTIŞMA ZEMİNİ BİZE DOĞRU YOLU GÖSTERİR”
Konuşması sırasında öğretmenlere de mesajlar veren Kılıçdaroğlu, kamuda ve Türkiye genelinde önemli bir güç olduklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, farklı düşüncelerin öneminden de bahsederek, “Kamuda, Türkiye’de önemli bir güçsünüz, öğretmen arkadaşlarım. Eğitimin evrenselliği konusunda ortak ve birlikte hareket etmek zorundasınız. Söz konusu olan bizim çocuklarımız ve bu çocukların çok iyi eğitim alması lazım. Okul ve bölge ayrımı yapmadan çocuklarımızın eğitim alması lazım. Siyasi tercihlere göre eğitim olmaz. Eğitim; bilimsel, sorgulayıcı ve laiktir. Biz böyle baktığımız zaman eğitim sistemini evrensel değerlerle buluşturmuş olacağız. PISA sınavlarını hepiniz biliyorsunuz. Bizim çocuklarımız neden okuma becerisinde, matematikte, fen bilgisinde bu kadar gerideler. Sadece ortaöğretim, ilköğretim değil, üniversitelerimiz de facia. Üniversite açmak güzel ama o okullarda hoca yok, akademisyen yok. Bir öğretmeni yetiştirmek kolay değildir. Büyük bir emek ve sabır vardır. Biz öğretmeni yetiştirdikten sonra kanun hükmünde kararnameyle atarsak bu doğru değildir. Öğretmen de düşünecek o da sorgulayacak hayatı, bizim ona da saygı duymamız gerekir. O zaman hangi demokrasiden söz edeceğiz. Düşüncenin farklılığına tahammül edemeyen bir anlayışta demokrasi olmaz. Farklı düşünceler bütün dünyada her zaman dile getirilir. Farklı düşünceler bir ülkenin zenginliğidir, çatışma aracı değildir. Her tartışma zemini bize doğru yolu gösterir. Yükseköğretim, 100 öğrenciden ancak 21’ine yurt veriyor. 1 yılda çözülecek sorun 18 yılda çözülemiyor. Yurt yapmak bu kadar pahalı bir şey değil. Verirsiniz TOKİ’ye görev, ‘Her üniversitenin yanında yurt yap’ dersiniz. Bu bile yapılmıyor. Eğitime ayırdığımız kaynaklarda son derece yetersiz. Bu sorunlar yeni değil” dedi.
“24 KASIM’DA BÜTÜN ÖĞRETMENLERE 1 AYLIK İKRAMİYE VERİLMELİ”
‘Öğretmenler Meslek Kanunu’ diye bir yasa çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin diğer memurlardan ayrı bir sınıf içine alınması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “’Öğretmenler Meslek Kanunu’ diye bir yasa çıkarmamız gerekiyor. Öğretmenler sıradan bir devlet memuru değildir. Öğretmene verdiğimiz değer nedeniyle sıradan bir devlet memuru değildir. Öğretmen sadece sabah gidip, akşam gelen bir memur değildir. Okuldaki sorununu, öğrencisinin sorununu evine taşıyan memurladır. Bir kişiyi, mesleği ne olursa olsun yaşadığı hayat standartından yüzde 50 aşağı düşürürseniz sıkıntı ortaya çıkar. Öğretmene emekli olduğunda da çalışırken hangi yaşam standartındaysa o standartı verelim. 3 bin 600 ek gösterge verilmeli. 24 Kasım’da bütün öğretmenlere 1 aylık ikramiye verilmesi gerekir. Öğretmenleri eşit ve aynı statüye sahip bir kadroya kazandırmak lazım. Dışarıda öğretmen ataması bekleyen okular olmasına rağmen hala işsiz öğretmenlerimiz var. Eğitim, sağlık ve güvenlikte boş kadro olamaz. Bütün kadroları doldurmamız lazım. Taşımalı eğitime son derece yanlış. Öğretmen, elinde bir meşaleyle herhangi bir kamu görevlisinin ulaşamadığı yere ulaşan kişidir. Nerede öğrenci varsa öğretmen de orada olmalıdır. Öğretmen sadece gittiği yerde çocukları eğitmek için değil, toplumu geliştirecek öğretmen. Cumhuriyetin kuruluşunda böyleydi. At sırtında, katır sırtında köylerden kızları toplayarak, okutan kişiyi asla unutmayacağız” ifadelerini kullandı.
(Emin Kuvat - Erdinç Türkcan/İHA)
Kaynak: İHA
Çalıştayın başlıkları arasında öğretmenlerin yaşadığı sorunlar ve Türkiye’deki eğitim politikalarından bahseden Kılıçdaroğlu, eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’i sonsuzluğa uğurlanacağına değindi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Rahşan Ecevit için, “Eski genel başkanımız Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit dün akşam hayatını kaybetti. Ecevit’in yol arkadaşı dostu kader arkadaşı uzun yıllar birlikte siyasette ortak çalışmış sevgiyi saygıyı bize öğretmiş olan önemli bir aktördü. Eğer netleştiyse yarın kendisini sonsuzluğa uğurlayacağız” ifadelerini kullandı.
“CUMHURİYET SAYESİNDE OKUDUM”
Kılıçdaroğlu, Anadolu’nun ücra bir köşesinde doğduğunu ve Cumhuriyet sayesinde okuduğuna değindi. Fırsat eşitliğinin öneminden bahseden Kılıçdaroğlu, günümüzde bu kavramdan çok uzakta olunduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde doğdum ama Cumhuriyet’in sayesinde okudum. İlkokulu ortaokulu liseyi bitirdim. Zor koşullarda okudum ama bir fırsat eşitliği vardı. Bugün Cumhuriyet’i kuranların yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları sayesinde biz bir yerlere gelebildik. Fırsat eşitliği dediğiniz kavram eğitimde son derece önemlidir. Kapsayıcı ve eşitlikçi bir eğitimden yanayız. Yani sorgula ve esnek düşün. Yaşamı sorgulayacağız ve esnek düşüneceğiz. Çocuklarımız yaşamında okullara giderken ne kadar nitelikli sorular sorarlarsa o kadar başarılı bir süreç elde ederiz” diye konuştu.
“KAPSAYICI VE EŞİTLİKÇİ EĞİTİM İHTİYAÇ DUYULAN BİR MESELE”
Eğitimin temelinde merak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı ve iktidarı eleştirdi.
Çağdaş uygarlığın üzerine çıkmanın; eğitim, bilim ve araştırmayla olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğitimin temelinde merak vardır. İnsan yaşamında, çocuklarımız yaşamında ne kadar nitelikli sorular sorarlarsa eğitimin de o kadar başarılı olduğunu görürüz. Elbette kapsayıcı ve eşitlikçi eğitim ihtiyaç duyulan bir mesele. Farklı bilgi parçacıklarını birleştirerek sorunları çözmeliyiz. Bu yeteneği mutlaka çocuklarımıza öğretmeliyiz. Öğrenci aldığı bütün bilgileri arkadaşlarıyla paylaşabilir. Çocuk, neyi nasıl yapabileceği, soru sorduğu zaman önünde bir engelin olmadığını bilmelidir. Elbette çok değerli bilgileri okulda elde ediyorsunuz fakat yaşam boyu eğitimi hayatımızın en önemli parçası haline getirmeliyiz. Bizim Milli Eğitim Bakanlığı ya da Türkiye’de siyasal iktidarlar eğitime gerekli desteği verdi mi? Adına Milli Eğitim Diyoruz. Eğitim, partilerden üstündür. Bakanlığın adı da bir siyasal partinin adı olarak adlandırılmıyor. Milli olmak kendi içine kapanık olmak demek değildir. Kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturmak demektir. Çağdaş uygarlığın üzerine eğitimle, bilimle, araştırmayla çıkacaksınız. Düşüncenin önündeki bütün engelleri kaldırarak çıkacaksınız” şeklinde konuştu.
“18 YILDA 7 MİLLİ EĞİTİM BAKANI”
Bir ülkeyi gelişmekten alıkoymanın en önemli unsurunu, eğitimden geri bırakarak yapılacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, AK Parti döneminde geçen 18 yılda 7 Milli Eğitim Bakanı değiştiğini hatırlattı. Değişen her bakanla birlikte Türkiye’de eğitim politikasının da değiştiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğitimde geri kalırsanız, ülkeyi geriletmiş olursunuz. Osmanlı’nın batışının temel ögesi bilimden ve eğitimden mahrum kalmasıydı. Özellikle son yıllarda başlangıçtaki o başarısını sürdürememiştir. Dolayısıyla eğitim konusunda kalıcı, sağlıklı, sürdürülebilir bir politika izlediğimiz taktide başarıyı yakalayabiliriz. Temel sorunumuz, eğitim konusunda sağlıklı, tutarlı, sürdürülebilir ve kalıcı bir politika üretmemizdir. Kısaca sorunlara değinmek isterim; 18 yılda, 7 kez Milli Eğitim Bakanı değişiyorsa ve her bakan değiştiğinde eğitim politikamız değişiyorsa bir sorunumuz var demektir. Bakana göre, Başbakan’a göre eğitim bakanı olursa o çocukların denek olarak kullanılmasına yol açar. Bizim çocuklarımız değerlidir ve onların denek olarak kullanılması doğru değildir. Öyle bir noktaya geldik ki 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde bakanlar nitelikli okul, niteliksiz okul ayrımı bile yaptılar. Bunu kabul etmek mümkün değil” diyerek ifadelerini kullandı.
“HER TARTIŞMA ZEMİNİ BİZE DOĞRU YOLU GÖSTERİR”
Konuşması sırasında öğretmenlere de mesajlar veren Kılıçdaroğlu, kamuda ve Türkiye genelinde önemli bir güç olduklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, farklı düşüncelerin öneminden de bahsederek, “Kamuda, Türkiye’de önemli bir güçsünüz, öğretmen arkadaşlarım. Eğitimin evrenselliği konusunda ortak ve birlikte hareket etmek zorundasınız. Söz konusu olan bizim çocuklarımız ve bu çocukların çok iyi eğitim alması lazım. Okul ve bölge ayrımı yapmadan çocuklarımızın eğitim alması lazım. Siyasi tercihlere göre eğitim olmaz. Eğitim; bilimsel, sorgulayıcı ve laiktir. Biz böyle baktığımız zaman eğitim sistemini evrensel değerlerle buluşturmuş olacağız. PISA sınavlarını hepiniz biliyorsunuz. Bizim çocuklarımız neden okuma becerisinde, matematikte, fen bilgisinde bu kadar gerideler. Sadece ortaöğretim, ilköğretim değil, üniversitelerimiz de facia. Üniversite açmak güzel ama o okullarda hoca yok, akademisyen yok. Bir öğretmeni yetiştirmek kolay değildir. Büyük bir emek ve sabır vardır. Biz öğretmeni yetiştirdikten sonra kanun hükmünde kararnameyle atarsak bu doğru değildir. Öğretmen de düşünecek o da sorgulayacak hayatı, bizim ona da saygı duymamız gerekir. O zaman hangi demokrasiden söz edeceğiz. Düşüncenin farklılığına tahammül edemeyen bir anlayışta demokrasi olmaz. Farklı düşünceler bütün dünyada her zaman dile getirilir. Farklı düşünceler bir ülkenin zenginliğidir, çatışma aracı değildir. Her tartışma zemini bize doğru yolu gösterir. Yükseköğretim, 100 öğrenciden ancak 21’ine yurt veriyor. 1 yılda çözülecek sorun 18 yılda çözülemiyor. Yurt yapmak bu kadar pahalı bir şey değil. Verirsiniz TOKİ’ye görev, ‘Her üniversitenin yanında yurt yap’ dersiniz. Bu bile yapılmıyor. Eğitime ayırdığımız kaynaklarda son derece yetersiz. Bu sorunlar yeni değil” dedi.
“24 KASIM’DA BÜTÜN ÖĞRETMENLERE 1 AYLIK İKRAMİYE VERİLMELİ”
‘Öğretmenler Meslek Kanunu’ diye bir yasa çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin diğer memurlardan ayrı bir sınıf içine alınması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “’Öğretmenler Meslek Kanunu’ diye bir yasa çıkarmamız gerekiyor. Öğretmenler sıradan bir devlet memuru değildir. Öğretmene verdiğimiz değer nedeniyle sıradan bir devlet memuru değildir. Öğretmen sadece sabah gidip, akşam gelen bir memur değildir. Okuldaki sorununu, öğrencisinin sorununu evine taşıyan memurladır. Bir kişiyi, mesleği ne olursa olsun yaşadığı hayat standartından yüzde 50 aşağı düşürürseniz sıkıntı ortaya çıkar. Öğretmene emekli olduğunda da çalışırken hangi yaşam standartındaysa o standartı verelim. 3 bin 600 ek gösterge verilmeli. 24 Kasım’da bütün öğretmenlere 1 aylık ikramiye verilmesi gerekir. Öğretmenleri eşit ve aynı statüye sahip bir kadroya kazandırmak lazım. Dışarıda öğretmen ataması bekleyen okular olmasına rağmen hala işsiz öğretmenlerimiz var. Eğitim, sağlık ve güvenlikte boş kadro olamaz. Bütün kadroları doldurmamız lazım. Taşımalı eğitime son derece yanlış. Öğretmen, elinde bir meşaleyle herhangi bir kamu görevlisinin ulaşamadığı yere ulaşan kişidir. Nerede öğrenci varsa öğretmen de orada olmalıdır. Öğretmen sadece gittiği yerde çocukları eğitmek için değil, toplumu geliştirecek öğretmen. Cumhuriyetin kuruluşunda böyleydi. At sırtında, katır sırtında köylerden kızları toplayarak, okutan kişiyi asla unutmayacağız” ifadelerini kullandı.
(Emin Kuvat - Erdinç Türkcan/İHA)