MYP Lideri Yılmaz'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Merkez Bankası Desteği
Muhafazakar Yükseliş Partisi (MYP) Lideri Ahmet Reyiz Yılmaz Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdi. Yılmaz, "Merkez Bankası Türk para politikalarını doğru yönetemiyor. Ülke serveti yok oluyor. Halkın varlığını korumak adına doğru politika üretemiyor" dedi.
MYP Lideri Ahmet Reyiz Yılmaz, yaptığı açıklamayla gündemdeki konuları değerlendirdi.
Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasına değinen Yılmaz, "Merkez Bankası konusunda Erdoğan haklıdır. Faizler böyle devam edemez. Merkez Bankası Türk para politikalarını doğru yönetemiyor. Ülke serveti yok oluyor. Halkın varlığını korumak adına doğru politika üretemiyor. Sadece kitap bilgisi ile ameliyat yapamazsınız. Ameliyat esnasında ortaya çıkan şartlar da hastanın durumu da ameliyat seyrini değiştirebilir. Her seferinde aynı şeyi söyleyen ve yapan bir merkez bankasını Türk ekonomisi için hayırlı bir iş yaptığını düşünmüyorum. Türkiye de Merkez Bankası, BDDK ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmalıdır. Merkez Bankası politikalarını desteklemiyorum" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankasının enflasyon arkasında faiz ayarlaması yaptığını söyleyen Yılmaz, "Merkez Bankası enflasyonla faiz yarıştırırsa bu işin altından hiç kimse kalkamaz. Basit bir örnek verecek olursak, dünyada fiyatlar son 15 yılda yerinde mi durmuştur ? Amerika’da ya da İngiltere’de veya Almanya’da hatta iş yaptığım İsrail’de 15 yıl önceki fiyatlarla bugünkü fiyatlar arasında artış çok yüksektir. Örneğin bir daire 100 bin dolar iken aynı daire 350-400 bin dolar olmuştur. Kiralar yükselmiştir. Maaşlar yükselmiştir. Mesela 10 yıl önce Paris’te kaldığınız otele 100 euro öderken aynı otele bugün 400-500 Euro belki daha fazla ödemek durumundasınız. Şimdi soru şudur, nasıl olur da bu ülkeler de bu fiyatlar yükselirken faiz sıfıra yakın değerlerde tutulmaktadır. Bizim Merkez Bankamız mantığına göre fiyat enflasyonu olan her ülkedeki, son 15 yıl artan kişi başı milli gelir ve gayrisafi milli hasıla ile fiyatlara yansıyan yükseklik oranında bu ülkelerde de faiz yükselmesi gerekirdi. Ama tam tersi oldu fiyatlar yukarı gitmesine rağmen faizler geriledi" şeklinde konuştu.
Dövizde yaşanan hızlı artışın enflasyona gerekçe gösterilebileceğine dikkat çeken Yılmaz, "O zaman da şunu sormak gerekir. 2003 yılında dolar/euro paritesi 1.7 iken 2019’da dolar/ euro paritesi 1.1 seviyesindedir. Buna göre dolar euro karşısında değer kazanmış ve euro yaklaşık yüzde 65 seviyesinde değer kaybetmiştir. Fakat faizler euro bölgesinde tam tersi şekilde gerilemiştir" diye konuştu.
Gelişmiş ülkelerde faiz enflasyon ilişkisinin farklı şekilde yürütüldüğünü savunan Yılmaz, şunları söyledi:
"Bir kere fiyat artışları enflasyona tam olarak yansıtılmıyor. Böylece faizi de yukarı yönlü ittirme arzusu güdülmüyor. Evet bizde ki anlık artışlar yüksek oluyor ama bu demek değil ki Merkez Bankası enflasyon rakamları ile at başından da ileri bir yarışa girecek. Bence burada başka bir sorun var. Kesinlikle Merkez Bankası para politikasını yürütememektedir. Bu nedenle açıklanan faizler son derece iş görmez ve piyasalara darbe üstüne darbe vuran oranlardır"
2013 yılındaki faiz oranlarını ve döviz kurunu hatırlatan Yılmaz, "2013 yılında enflasyon olduğundan çok daha düşük gösteriliyordu. Türkiye’de ev fiyatlarından tutun et fiyatlarına kadar her şey anormal yüksek artışta seyrederken aynı Merkez Bankası açıklanan bastırılmış enflasyon rakamlarına göre faizleri indirmiş vatandaş 0.80 ile faiz kullanmıştır. O günlerde enflasyon mu yoktu ? Vardı fakat rakamlar düşük açıklanıyor gerçeği yansıtmıyordu. Döviz geri mi gidiyordu ? Hayır aksine öncesinde TL karşısın da 1.180 kuruşa kadar inen dolar 2013 yılında 2.100 kuruşa kadar yükselmiş neredeyse yüzde 90 bir artışa ulaşmıştı. Buna rağmen aynı Merkez Bankası faizleri tarihin en düşük seviyelerinde tutmayı başardı. Kısaca alınması gereken tedbirler alınırsa faizler geriler" dedi.
Kaynak: İHA
Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasına değinen Yılmaz, "Merkez Bankası konusunda Erdoğan haklıdır. Faizler böyle devam edemez. Merkez Bankası Türk para politikalarını doğru yönetemiyor. Ülke serveti yok oluyor. Halkın varlığını korumak adına doğru politika üretemiyor. Sadece kitap bilgisi ile ameliyat yapamazsınız. Ameliyat esnasında ortaya çıkan şartlar da hastanın durumu da ameliyat seyrini değiştirebilir. Her seferinde aynı şeyi söyleyen ve yapan bir merkez bankasını Türk ekonomisi için hayırlı bir iş yaptığını düşünmüyorum. Türkiye de Merkez Bankası, BDDK ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmalıdır. Merkez Bankası politikalarını desteklemiyorum" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankasının enflasyon arkasında faiz ayarlaması yaptığını söyleyen Yılmaz, "Merkez Bankası enflasyonla faiz yarıştırırsa bu işin altından hiç kimse kalkamaz. Basit bir örnek verecek olursak, dünyada fiyatlar son 15 yılda yerinde mi durmuştur ? Amerika’da ya da İngiltere’de veya Almanya’da hatta iş yaptığım İsrail’de 15 yıl önceki fiyatlarla bugünkü fiyatlar arasında artış çok yüksektir. Örneğin bir daire 100 bin dolar iken aynı daire 350-400 bin dolar olmuştur. Kiralar yükselmiştir. Maaşlar yükselmiştir. Mesela 10 yıl önce Paris’te kaldığınız otele 100 euro öderken aynı otele bugün 400-500 Euro belki daha fazla ödemek durumundasınız. Şimdi soru şudur, nasıl olur da bu ülkeler de bu fiyatlar yükselirken faiz sıfıra yakın değerlerde tutulmaktadır. Bizim Merkez Bankamız mantığına göre fiyat enflasyonu olan her ülkedeki, son 15 yıl artan kişi başı milli gelir ve gayrisafi milli hasıla ile fiyatlara yansıyan yükseklik oranında bu ülkelerde de faiz yükselmesi gerekirdi. Ama tam tersi oldu fiyatlar yukarı gitmesine rağmen faizler geriledi" şeklinde konuştu.
Dövizde yaşanan hızlı artışın enflasyona gerekçe gösterilebileceğine dikkat çeken Yılmaz, "O zaman da şunu sormak gerekir. 2003 yılında dolar/euro paritesi 1.7 iken 2019’da dolar/ euro paritesi 1.1 seviyesindedir. Buna göre dolar euro karşısında değer kazanmış ve euro yaklaşık yüzde 65 seviyesinde değer kaybetmiştir. Fakat faizler euro bölgesinde tam tersi şekilde gerilemiştir" diye konuştu.
Gelişmiş ülkelerde faiz enflasyon ilişkisinin farklı şekilde yürütüldüğünü savunan Yılmaz, şunları söyledi:
"Bir kere fiyat artışları enflasyona tam olarak yansıtılmıyor. Böylece faizi de yukarı yönlü ittirme arzusu güdülmüyor. Evet bizde ki anlık artışlar yüksek oluyor ama bu demek değil ki Merkez Bankası enflasyon rakamları ile at başından da ileri bir yarışa girecek. Bence burada başka bir sorun var. Kesinlikle Merkez Bankası para politikasını yürütememektedir. Bu nedenle açıklanan faizler son derece iş görmez ve piyasalara darbe üstüne darbe vuran oranlardır"
2013 yılındaki faiz oranlarını ve döviz kurunu hatırlatan Yılmaz, "2013 yılında enflasyon olduğundan çok daha düşük gösteriliyordu. Türkiye’de ev fiyatlarından tutun et fiyatlarına kadar her şey anormal yüksek artışta seyrederken aynı Merkez Bankası açıklanan bastırılmış enflasyon rakamlarına göre faizleri indirmiş vatandaş 0.80 ile faiz kullanmıştır. O günlerde enflasyon mu yoktu ? Vardı fakat rakamlar düşük açıklanıyor gerçeği yansıtmıyordu. Döviz geri mi gidiyordu ? Hayır aksine öncesinde TL karşısın da 1.180 kuruşa kadar inen dolar 2013 yılında 2.100 kuruşa kadar yükselmiş neredeyse yüzde 90 bir artışa ulaşmıştı. Buna rağmen aynı Merkez Bankası faizleri tarihin en düşük seviyelerinde tutmayı başardı. Kısaca alınması gereken tedbirler alınırsa faizler geriler" dedi.