Kartal'da 21 Kişinin Öldüğü Yeşilyurt Apartmanı Davasında Mağdurlar Konuştu
Kartal’da 21 kişinin hayatını kaybettiği Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davada mahkeme, inşaatın teknik uygulama sorumlusu tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşmada mağdurlar olay günü yaşadıklarını anlattı. Enkaz altında kalarak hayatını kaybeden 1 buçuk yaşındaki Eylül Dervişoğlu’nun anneannesi, “Ekmek almaya çıkmıştım, döndüğümde bina yerle bir olmuştu” dedi.
Kartal’da 6 Şubat 2019 tarihinde 21 kişinin hayatını kaybettiği 17 kişinin yaralandığı Yeşilyurt binasının çökmesine ilişkin binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ve inşaat teknikeri Arzu Baran’ın “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 15’er yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi.
Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanık savunmalarının ardından mağdur beyanlarına geçildi.
“Kızım 20 saat sonra enkazdan çıkarıldı”
20 saat sonra enkaz altından çıkarılan 5 yaşındaki Havva Azra Tekgöz’ün babası Fethi Ahmet Tekgöz beyanında, “Olay tarihinde işteydim. Arkadaşım aradı ve binanın çöktüğünü haber verdi. Eve gittiğimde binanın komple çöktüğünü gördüm. Enkazın altında halam, eşim ve kızım kalmıştı. Eşimin ayağı parçalanmıştı. Kızım 20 saat sonra enkazdan çıkarıldı. Halen tedavi görüyor. Sağ bacağını halen hissetmiyor. 45 tane ameliyat geçirdi. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi.
Annesi Nazan Tekgöz ise, “Evde eşimin halasıyla oturuyorduk. Bir anda güm diye ses geldi. Bina çöktü, zaten ayağıma kolon düşmüştü. 5 saat sonra çıkarıldım, kızım Azra Havva da 20 saat sonra çıkartılabildi. Kızımın tedavisi devam ediyor ve yürüyemiyor” diyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
“Birinci dereceden 9 akrabamı kaybettim”
Mağdurlardan Yılmaz Alemdar, yıkılan binada oturmadığını söyleyerek, “Binada birinci dereceden 9 tane akrabamı kaybettim. Abilerim Erdoğan Alemdar, Mustafa Alemdar, annem Safiye Alemdar, yengem Safiye Alemdar, halam Saime Alemdar, yeğenim Gökay Alemdar, Ecrin Naz Alemdar, Eşlem Alemdar, ve ablam Ayşe Alemdar vefat etti. Olaydan 2 gün önce binanın önüne gitmiştim, herhangi bir çatlak görmedim. Hatta 1999 depreminden sonra güçlendirme yapılmıştı. Dolayısıyla binanın sağlam olduğunu düşünüyorduk” dedi.
Enkazda hayatını kaybeden Şevval Yılmaz’ın babası Osman Yılmaz, “2004 yılından beri yıkılan binada oturuyorum. Arkadaşım telefonla arayıp binanın çöktüğünü söyledi.
Eşim ve kızım evdeydi. Koşarak binanın önüne geldim. Eşim ve kızım enkazın altında kalmışlardı. 5 buçuk saat sonra eşim yaralı olarak çıkarıldı. 2 gün sonra da kızım enkazın altından vefat etmiş olarak çıkarıldı. Kızım 23 yaşındaydı” diye konuştu.
“Kızım Eylül 55 saat sonra vefat etmiş halde çıkarıldı”
Enkaz altında kalarak hayatını kaybeden 1 buçuk yaşındaki Eylül Dervişoğlu’nun annesi Meltem Dervişoğlu da, binanın yıkıldığı gün işte olduğunu anlatarak, "Teyzem aradı ve binanın çöktüğünü söyledi.
Evde kızım Eylül Dervişoğlu, annem Sündüz Aydın ve erkek kardeşlerim vardı. Annem bina yıkılmadan önce dışarı çıkmış. Enkazın altından kızım Eylül 55 saat sonra vefat etmiş halde çıkarıldı. Kardeşim Mert Aydın yaralı halde çıkarıldı. Diğer kardeşim Melih Aydın vefat etti. Sanıklardan şikayetçiyim" diye konuştu.
“Ekmek almaya çıkmıştım, döndüğümde bina yerle bir olmuştu”
Mağdur Meltem Dervişoğlu’nun annesi Sündüz Aydın da, "Binanın yıkıldığı gün oğlum Mert Aydın uyandı. Daha sonra diğer oğlum Melih Aydın geldi. Ben de ekmek almaya dışarı çıkmıştım. 1 buçuk yaşındaki torunum Eylül Dervişoğlu da evdeydi. Eşim aradı, binanın çöktüğünü söyledi.
Gittiğimde bina yerle bir olmuştu. Oğlum Melih ile torunum Eylül enkaz altında kaldı ve vefat etti. Diğer oğlum Mert Aydın ise yaralı çıkartıldı. Bacağı kesildi. Sanıklardan şikayetçiyim. Biz bina yıkılmadan 4.5 yıl önce taşınmıştık. Satan kişi binanın depreme dayanıklı olduğunu söylemişti. Bina yıkılmadan önce bir sallantı hissetmedim. Hissetseydim çocuklarımı ve torunumu bırakıp dışarı çıkmazdım” dedi.
“Kızıma, ‘deprem mi oluyor?’ dedim”
Mağdurlardan Güler Yılmaz da, çöken binanın ikinci katında oturduğunu belirterek, "Mutfağın camından bakarken ayağım boşluğa gider gibi oldum. Kızıma ’Deprem mi oluyor?’ dedim. O da cep telefonuna bakıp ’Yok öyle bir şey’ dedi.
Kanepeye oturduğum esnada bir anda bina çökmeye başladı ve enkazın altında kaldık. Kızım rahmetli oldu. Ben yaralı kurtarıldım. Kızımın ölümüne ve benim yaralanmama neden olan sanıklardan şikayetçiyim" dedi.
Diğer mağdurlar da söz alarak olay günü yaşadıklarını anlattı. Sanıklardan şikayetçi olduklarını söyleyen mağdurların sanıkların cezalandırılmasını istediklerini söyledi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. Firari sanık Suzan Çayır hakkındaki yakalama kararının devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.
Duruşmadan sonra açıklama yapan mağdur ailelerin avukatı Ferda Aksu, “Kartal’da Yeşilyurt Apartmanı’yla ilgili savcılıkça açılan soruşturma sonucunda açılan ceza davasının ilk celsesi biraz önce yapıldı. Savcının hazırladığı iddianameye, dosya kapsamında ve bilirkişi raporuna göre kusurlu bulunan kişilerin yargılanmasına başlandı. Binanın çökmesinde mağdur olan arkadaşlarımız mahkemede ifadelerini verdiler ve olayı anlattılar. Dileğimiz mağdur olan kişilerin daha fazla yıpranmaması için bu dava sürecinin en kısa sürede tamamlanması ve bu olayda kusuru bulunanların en ağır şekilde cezalandırılmasıdır” dedi.
Kaynak: İHA
Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanık savunmalarının ardından mağdur beyanlarına geçildi.
“Kızım 20 saat sonra enkazdan çıkarıldı”
20 saat sonra enkaz altından çıkarılan 5 yaşındaki Havva Azra Tekgöz’ün babası Fethi Ahmet Tekgöz beyanında, “Olay tarihinde işteydim. Arkadaşım aradı ve binanın çöktüğünü haber verdi. Eve gittiğimde binanın komple çöktüğünü gördüm. Enkazın altında halam, eşim ve kızım kalmıştı. Eşimin ayağı parçalanmıştı. Kızım 20 saat sonra enkazdan çıkarıldı. Halen tedavi görüyor. Sağ bacağını halen hissetmiyor. 45 tane ameliyat geçirdi. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi.
Annesi Nazan Tekgöz ise, “Evde eşimin halasıyla oturuyorduk. Bir anda güm diye ses geldi. Bina çöktü, zaten ayağıma kolon düşmüştü. 5 saat sonra çıkarıldım, kızım Azra Havva da 20 saat sonra çıkartılabildi. Kızımın tedavisi devam ediyor ve yürüyemiyor” diyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
“Birinci dereceden 9 akrabamı kaybettim”
Mağdurlardan Yılmaz Alemdar, yıkılan binada oturmadığını söyleyerek, “Binada birinci dereceden 9 tane akrabamı kaybettim. Abilerim Erdoğan Alemdar, Mustafa Alemdar, annem Safiye Alemdar, yengem Safiye Alemdar, halam Saime Alemdar, yeğenim Gökay Alemdar, Ecrin Naz Alemdar, Eşlem Alemdar, ve ablam Ayşe Alemdar vefat etti. Olaydan 2 gün önce binanın önüne gitmiştim, herhangi bir çatlak görmedim. Hatta 1999 depreminden sonra güçlendirme yapılmıştı. Dolayısıyla binanın sağlam olduğunu düşünüyorduk” dedi.
Enkazda hayatını kaybeden Şevval Yılmaz’ın babası Osman Yılmaz, “2004 yılından beri yıkılan binada oturuyorum. Arkadaşım telefonla arayıp binanın çöktüğünü söyledi.
Eşim ve kızım evdeydi. Koşarak binanın önüne geldim. Eşim ve kızım enkazın altında kalmışlardı. 5 buçuk saat sonra eşim yaralı olarak çıkarıldı. 2 gün sonra da kızım enkazın altından vefat etmiş olarak çıkarıldı. Kızım 23 yaşındaydı” diye konuştu.
“Kızım Eylül 55 saat sonra vefat etmiş halde çıkarıldı”
Enkaz altında kalarak hayatını kaybeden 1 buçuk yaşındaki Eylül Dervişoğlu’nun annesi Meltem Dervişoğlu da, binanın yıkıldığı gün işte olduğunu anlatarak, "Teyzem aradı ve binanın çöktüğünü söyledi.
Evde kızım Eylül Dervişoğlu, annem Sündüz Aydın ve erkek kardeşlerim vardı. Annem bina yıkılmadan önce dışarı çıkmış. Enkazın altından kızım Eylül 55 saat sonra vefat etmiş halde çıkarıldı. Kardeşim Mert Aydın yaralı halde çıkarıldı. Diğer kardeşim Melih Aydın vefat etti. Sanıklardan şikayetçiyim" diye konuştu.
“Ekmek almaya çıkmıştım, döndüğümde bina yerle bir olmuştu”
Mağdur Meltem Dervişoğlu’nun annesi Sündüz Aydın da, "Binanın yıkıldığı gün oğlum Mert Aydın uyandı. Daha sonra diğer oğlum Melih Aydın geldi. Ben de ekmek almaya dışarı çıkmıştım. 1 buçuk yaşındaki torunum Eylül Dervişoğlu da evdeydi. Eşim aradı, binanın çöktüğünü söyledi.
Gittiğimde bina yerle bir olmuştu. Oğlum Melih ile torunum Eylül enkaz altında kaldı ve vefat etti. Diğer oğlum Mert Aydın ise yaralı çıkartıldı. Bacağı kesildi. Sanıklardan şikayetçiyim. Biz bina yıkılmadan 4.5 yıl önce taşınmıştık. Satan kişi binanın depreme dayanıklı olduğunu söylemişti. Bina yıkılmadan önce bir sallantı hissetmedim. Hissetseydim çocuklarımı ve torunumu bırakıp dışarı çıkmazdım” dedi.
“Kızıma, ‘deprem mi oluyor?’ dedim”
Mağdurlardan Güler Yılmaz da, çöken binanın ikinci katında oturduğunu belirterek, "Mutfağın camından bakarken ayağım boşluğa gider gibi oldum. Kızıma ’Deprem mi oluyor?’ dedim. O da cep telefonuna bakıp ’Yok öyle bir şey’ dedi.
Kanepeye oturduğum esnada bir anda bina çökmeye başladı ve enkazın altında kaldık. Kızım rahmetli oldu. Ben yaralı kurtarıldım. Kızımın ölümüne ve benim yaralanmama neden olan sanıklardan şikayetçiyim" dedi.
Diğer mağdurlar da söz alarak olay günü yaşadıklarını anlattı. Sanıklardan şikayetçi olduklarını söyleyen mağdurların sanıkların cezalandırılmasını istediklerini söyledi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. Firari sanık Suzan Çayır hakkındaki yakalama kararının devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.
Duruşmadan sonra açıklama yapan mağdur ailelerin avukatı Ferda Aksu, “Kartal’da Yeşilyurt Apartmanı’yla ilgili savcılıkça açılan soruşturma sonucunda açılan ceza davasının ilk celsesi biraz önce yapıldı. Savcının hazırladığı iddianameye, dosya kapsamında ve bilirkişi raporuna göre kusurlu bulunan kişilerin yargılanmasına başlandı. Binanın çökmesinde mağdur olan arkadaşlarımız mahkemede ifadelerini verdiler ve olayı anlattılar. Dileğimiz mağdur olan kişilerin daha fazla yıpranmaması için bu dava sürecinin en kısa sürede tamamlanması ve bu olayda kusuru bulunanların en ağır şekilde cezalandırılmasıdır” dedi.