'Yargıtayın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi' Konferansı
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı: 'AB'nin bir yandan yargı alanında gelişmeyi teşvik ederken, bir yandan eleştirilerini sürdürürken, diğer yandan da bu sektöre ayrılan fonlarda kesintiye gitmesini üzüntüyle karşılıyoruz' 'Yeni yargı reformu stratejisinin kabul edilmiş olmasıyla AB tarafının bu kararını tekrar gözden geçirmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum' AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger: 'Açık ve içten bir diyalog kurmamız ve enerji, ulaşım, göç, ticaret gibi ortak konularla başa çıkılması, yargının bağımsızlığı ve bağımsızlık kalitesinin geliştirilmesi konusunda iş birliğimiz önemli' Avrupa Konseyi İnsan Hakları Müdürü Christophe Poirel: 'Yargı reformu strateji belgesinin hakimlerin savcıların performansının artırılması konusunda yaklaşımlarını memnuniyetle karşılıyoruz'.
Hilton Kavaklıdere Otel'de Yargıtay Başkanlığı, AB ve Avrupa Konseyince "Yargıtayın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi" projesinin açılış konferansı düzenlendi.
Konferansa Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Müdürü Christophe Poirel, bakanlık yetkilileri, akademisyenler, başkentteki misyon şefleri, Türk yargısı temsilcileri ve davetliler katıldı.
Açılışta konuşan Kaymakcı, AB Başkanlığının Türkiye ile AB arasındaki mali iş birliğini yönlendiren kurum olduğunu anımsatarak, açılışı yapılan projenin Türkiye'nin AB'ye üyeliği için sunulan Katılım Öncesi Mali Yardım Fonlarından (IPA-Instrument for Pre-Accession Assistance) desteklendiğini belirtti.
- "AB'ye katılım en önemli çağdaşlaşma projesi"
Cumhuriyet'in ilanından sonraki Türkiye'nin en önemli çağdaşlaşma projesinin AB'ye katılım süreci olduğunu dile getiren Kaymakcı, bu süreçte gerçekleştirilen reformlarla önemli bir değişim süreci geçirildiğini hatırlattı.
Kaymakcı, "Bu süreçte anayasamız değişmiş, temel kanunlarımız yenilenmiş, insan hakları alanında kurumsallaşma konusunda önemli bir mesafe kaydedilmiştir." ifadelerini kullanarak, bu adımların Türkiye-AB mali iş birliği kapsamında yürütülen projelerle desteklendiğini, kurumların kapasitelerinin güçlendirildiğini ve AB standartları doğrultusunda mevzuatın geliştirildiğini söyledi.
AB'ye her aday ülke gibi Türkiye'nin de "karşılaması beklenen siyasi kriterler" bulunduğunu ve bu kapsamda Yargıtayın rolünün büyük olduğunu anlatan Kaymakcı, hukukun üstünlüğü, etkin işleyen yargı sistemi, hak ve özgürlüklerin korunmasının bu kriterlerin ana çerçevesini oluşturduğunu kaydetti.
Yargıtayın görevlerinin tam olarak icrasının iş yükü ve yönetimiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirten Kaymakcı, "Yargıtay Başkanlığımız, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve bireylerin haklarının korumasında yüksek mahkeme olarak tüm yargı sistemimize kararlarıyla ışık tutmaktadır. Kapasite güçlendirme projesi ile Yargıtayın kurumsal kapasitesi geliştirilecek, Türkiye'de kanunların yeknesak bir şekilde uygulanmasında üstlendiği rolü artırılacak." dedi.
Kaymakcı, projenin, Türkiye'nin Mayıs ayında açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde öngörülen hedeflerle uyumlu faaliyetler içerdiğinin altını çizdi.
AB'ye katılım sürecinde yüksek mahkemelerin iş gücünün azaltılmasına yönelik istinaf mahkemelerinin faaliyete başladığını anımsatan Kaymakcı, Türkiye-AB mali iş birliğinde yargı sektörünün fon sağlanan önemli alanlardan biri olduğunu bildirdi.
Bakan Yardımcısı Kaymakcı, şöyle konuştu:
"2014-2020 yıllarını kapsayan IPA-2 döneminde yargı alanında 70 milyon avro destek sağlanması planlanmış ancak süreç içerisinde yargı alanında yaşanan gelişmeler AB tarafından gerekçe gösterilerek fonların önemli bir bölümü maalesef AB tarafından kesintiye uğratılmıştır. AB’nin bir yandan yargı alanında gelişmeyi teşvik ederken, bir yandan eleştirilerini sürdürürken, diğer yandan da bu sektöre ayrılan fonlarda kesintiye gitmesini üzüntüyle karşılıyoruz. Bu tutumun rasyonel bir yaklaşım olmadığının bir kez daha altını çiziyorum. Yeni yargı reformu stratejisinin kabul edilmiş olmasıyla birlikte AB tarafının bu kararını tekrar gözden geçirmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bildiğiniz gibi AB, Avrupa Konseyi ile yapmış olduğumuz 4 projeyi de engellemişti. Avrupa Konseyi temsilcisinin söylediğine göre, belki bu projelerden bir tanesini yeniden canlandıracağız. Sayın Berger'den Türkiye'de yargı, adalet konusunda atılan adımları AB merkezlerine aktarmasını ve Türkiye'nin bu çabalarının desteklenmesinin sağlanmasını istiyoruz."
- Yargı kalitesinin bağımsızlığı
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Berger de yargının en üst düzeydeki temsilcilerinin konferansa katılmasının Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne verdiği taahhüdünün göstergesi olduğunu belirtti.
Projenin AB ve Avrupa Konseyi standartlarının daha geniş kapsamlı şekilde Türkiye'de uygulanmasına katkıda bulunacağını kaydeden Berger, "Açık ve içten bir diyalog kurmamız ve enerji, ulaşım, göç, ticaret gibi ortak konularla başa çıkılması, yargının bağımsızlığı ve bağımsızlık kalitesinin geliştirilmesi konusunda iş birliğimiz önemli. Yargı reformu hayati öneme sahiptir." dedi.
İş çevreleri için hukukun üstünlüğü, ekonomik ortaklıklar ve ilham veren yatırımlar ile büyüme için yasal belirliliğin anahtar önem taşıdığını vurgulayan Berger, AB'nin Türkiye'nin taahhütlerini yakından takip ettiğini söyledi.
Yeni yargı reformu stratejisinin uygulanmasıyla yargı sisteminde gelişmelerin kaydedileceğini, reform stratejilerinin uygulanmasının kritik önemde olduğunu dile getiren Berger, bunun gerekli denge fren mekanizmalarının ve yargı bağımsızlığının da teminat altına alınmasını sağlayacağının altını çizdi.
- "Herkesin adil yargılanma hakkı vardır"
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Müdürü Christophe Poirel ise Türk Yargıtayının geçmişinin Osmanlı Sultanı Abdülaziz'in 1868'de attığı temellerden bugünlere ulaştığını ve Yargıtayın halen Türkiye'de iç hukuk yollarındaki sorunların çözümünün son durağı olduğunu söyledi.
Hukukun geliştirilmesinin ve korunmasının güvence altına alınmasının Yargıtayın sorumluluğunda yürütüldüğünü belirten Poirel, "Yargıtay mahkeme ve toplum tarafından erişilebilir içtihat oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Poirel, Avrupa Konseyinin Türk yargı sistemi ile iş birliğini yıllardır başarılı şekilde sürdürdüğünü dile getirerek, "Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hakimlerin, savcıların performansının artırılması konusunda yaklaşımlarını memnuniyetle karşılıyoruz." dedi.
Kaliteli karar vermenin önemli bir unsurunun da yargının bağımsızlığı olduğuna işaret eden Poirel, "Herkesin adil mahkemede adil yargılanma hakkı vardır. Yargı kararlarının kalitesi hakimlerin bireysel kararları ile sınırlı değildir." yorumunda bulundu.
Konferans yarın alanında uzman bürokrat ve akademisyenlerin sunumları ile devam edecek.