AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Açıklaması 'Organize Usulsüzlük Olduğunu Düşünüyoruz'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul’da seçim sonuçlarına yapılan itirazlara ilişkin sayım döküm cetvellerinde eksikler ve hatalar olduğunu belirterek, "Mühürsüz oy adedi 5 bin 388’dir. 694’ü imzasıdır, 294’ü boştur, 498 tanesi eksiktir, bin 335 tanesinde bir takım eksiklikler söz konusudur. Organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, parti genel merkezinde İstanbul seçim sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yavuz, İstanbul seçimlerinde daha önceki seçimlerinde yaşanmayan usulsüzlüklerin olduğunu söyledi.
Seçim günü AK Parti ve diğer partililerin fark edemeyeceği kanunsuzluklar ortaya konulduğunu söyleyen Yavuz, "1 Nisan’da 29 bin 408 oy farkıyla biz öndeyiz diye açıkladı.
YSK da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP’nin önde olduğunu gösteriyordu. Bizim iddiamız da bizim önde olduğumuz şeklindeydi. Hemen 2 Nisan’da bu fark 24 bine inmiş, bugün itibariyla 13 binli rakamları telaffuz ediyoruz. Peki hiçbir şey olmadıysa sandıkta nasıl bu kadar oy aşağı düştü? AK Parti’nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış oldu. Hiçbir şey olmasa bile biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. Kabul edelim, bizim de Cumhurbaşkanımız da açıkladılar. Bence bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan, bizim kesinlikle fark edemeyeceğimiz, seçimden önce fark edemeyeceğimiz, seçim günü fark edemeyeceğimiz bir takım kanunsuz işlemler yapıldı. Bu kadar net" dedi.
"CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı"
CHP’nin tutumunu eleştiren Yavuz, "En fazla da sandık başkanlarına ilişkin hususu dikkate alarak söylüyorum. Bu çok önemli bir nokta. Ben CHP’nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Ben şunu demiyorum, baştan sona CHP kurguladı, bu usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve belgeleriyle ortaya koyuyoruz. CHP’ye de düşen, bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Neden? Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, bu hataları, şüpheleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin soru işareti kalır. CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı, İmamoğlu’na yarasın diye yapıldı. Bir seçimin şaibeyle arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek, belgeye bilgiye dayalı olarak söylüyorum" diye konuştu.
"Biz seçim sistemine güveniyoruz, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz"
Seçim sistemine ve mevzuatına güvendiklerini belirten Yavuz, "Olan ne? Tamamen kanun dışı bir iş yapılıyor. Herkesin yapması gereken şu. Ortada çok açık, çok net bir hüküm var, bir kanun maddesi var. 298/22-23. Buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi diye hepimizin bas bas bağırması gerekiyor. Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar. Nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar. Biz seçim sistemine güveniyoruz. Seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin, ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boyunun borcudur" dedi.
"Kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür"
Sandık kurullarına, başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar verildiğini söyleyen Yavuz, "Bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür. Normalde 31 bin 280 sandık var. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi. Ama bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç bir şey. Peki kamu görevlilerinin içerisinde görev yapmasına engel olan kişiler var mı? Var. Tek tek belirledik, kamudan ihraç edilenler var, 12 kişi. Bakın görevden uzaklaştırılanlar, emekli olanlar var, askeri personel var, 32 kişi. Biz tespit ettik. Bunlar askeri personel, asker değil. Bahçıvan, hademe, aşçı. Bunları getirmişler, kesinlikle yapmaması gerekirken sandık başkanlığında görev vermişler. İşsiz olanlar var, banka sandığına bağlı SSK’lılar var, belediye şirketinde işçi olanlar var, SSK’lı olarak diğer şirketlerde çalışanlar var. E şimdi oldu mu? 19 bin 623" ifadelerini kullandı.
"Organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz"
Sandık görevlilerinin kamu görevlisi olmamasının önemli bir iddia olduğunu ifade eden Yavuz, "Bir başka iddiamız var. Sandık başkanlarının kamu görevlilerinden olmaması iddiamız başlı başına çok önemli bir iddiadır ve bunun temelini temin etmektedir. Biz sandık başkanları ve memur üyeleri üzerinden organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Bakın bir iddiada bulunuyoruz. İddia değil aslında kanuni temeli olan gerçeği ifade ediyoruz. Bu seçimlerin temelini sandık sayım döküm çizelgeleri-cetvelleri oluşturur. Neden? Seçim günü torbalar sandık başkanları tarafından teslim alınır. Bütün sistem sandık başkanları üzerinden yürüyor. O torbaları ne yapıyor? Adam kamu görevlisi değilse ne yapıyor? Kimsenin bildiği yok. Kamu görevlisi olması gerekiyor ki o bilinçte olsun. Alıyor ama sonra seçimden sonra da, sayımdan sonra da bu işin temelini sayım döküm cetvelleri oluşturuyor. Hem kanun çok net hem genelge çok net. İki üye eline şunu alır, sayım döküm cetveli. Sandık başkanı okur, iki üye tık atmaya başlar. Aynı anda iki üye. Sonra bunlar karşılaştırılır çelişki varsa tekrar bir kez daha okunur, bir kez daha aynı işlem yapılır. Neden? İtiraz olursa buna dayanacağız, bu önemli diyor. Kanuni olmazsa olmazları var. Mühür olacak, barkod olacak, isim olacak, imza olacak, rakamlar yazılmış olacak. Peki olan ne? Bak sandık sonuç tutanaklarına gelmedim. Geçen sefer CHP’nin yaptığı mühürsüz sandık tutanağıydı. Ben ondan bahsetmiyorum. Ben esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarda usulsüzlükler, eksikler var. Bunların sehven olması da mümkün değildir. Bunlar kasıtlı ve organize bir şekilde yapılmıştır" dedi.
Açıklamasında mühürsüz oylara ilişkin rakamlara yer veren Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Mühürsüz oyların adeti 5 bin 388. Sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388’i mühürsüzdür, 694’ü imzasızdır, 214’ü boştur, 498 tanesi eksiktir. 919 tanesinde sayı ve rakam yoktur. Bin 335 tanesinde bir takım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de kendisine sorsa. Ve keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek. 31 bin 280 sayım döküm cetveli var, iki ile çarpın. Birini eline alıyor, birini torbaya koyuyor. 62 bin 560 adet oluyor. Bunların yarısı 31 bin 280 tanesi sandıklara yerleştiriliyor, kalan 31 bin 280’i seçim kurullarına veriliyor. Seçim kurulları tarıyor, partilere veriyor. Peki olan ne? Torbayı açıyorsunuz sayım cetveli yok. Sisteme girememişler yok. Biz neyle karşılaştıracağız dedikçe, boş girmişler, isimsiz girmişler, mühürsüz girmişler. 10 bine yakın sayım döküm cetveli sorunlu, temel çöktü" diye konuştu.
"Durum o kadar vahim ki çok su götürür gerçekten"
Seçimlerin iptal edildiği dört yerde benzer sebeplerin gerekçe gösterildiğini söyleyen Yavuz, "Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130’uncu maddesi diyor ki, ’Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü itiraz kullanılabilir.’ Burada tam kanunsuzluklar var. Sandık başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde sayım döküm cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her seçimde, daha çok işletilen, olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o? Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer alması meselesi. Diyor ki bir CHP’li yetkili, ’Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsun’ diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz. Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir eleştiri ‘Bu yeterli değil mi’ diyorlar da, ‘sandık başkanlarında kanunsuzluk yapılmamıştır’ demiyorlar. İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz konusu olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış ki kısıtlılar oy kullanmış. Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel engelliler var. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul’a ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz’ şerhi yoktur" şeklinde konuştu.
"İptal edilen dört yerde de böyle oldu"
"CHP’li yetkililer hep cevap verirken bir parça kamuoyunu nasıl yanıltırız diye yerden hareket ediyorlar" diyen Yavuz, "Bizim asıl işimiz gerçeği yakalamak olmalı. Düzeltiyorum, eğer yan tarafına oy kullanamaz şerhi düşenler olsaydı bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık. Peki cezaevi seçmeni? Hem cezaevinde seçmen, hem dışarda seçmen. Şerhi olan 10 bin 290 kişi. Cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Aynı kişiler, bu kadarı yanına şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde, YSK açacak, bakacak. İptal edilen dört yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk, sonra baktılar ki kısıtlılar oy kullanmış" diye konuştu.
Bazı ilçelerde kayıp oyların bulunduğunu da söyleyen Yavuz, belgelerin YSK’ya sunulduğunu ifade ederek, "Bir de kayıp oylar var. Çok önemli bir dördüncü başlık olarak söylüyoruz. Yani bilmiyorum ilçe ilçe bir iki tanesini okuyayım. Devam edenin de böyle olduğunu anlamış olalım. Kayıp oy ve pusulalar var. Ataşehir 2324 ve 2325 nolu sandıklarda 8’er adet geçersiz oy yok. 2326 sandıkta 10 adet geçersiz oy yok, 4 adet geçerli oy yok. 1 nolu sandıkta 4 oy pusulası yok. Yani 34 oy pusulası burada yok. Daha yüzde 10’u açıldı. Resmi belge haline dönüşüyor. İşte buralar kesinlikle hayali değil, net ve somut. Her birinin delilini tutanağını sunduk. Kadıköy 3021 3027 3028 sandıklarında birer adet, sandıkların hepsi açılmadı. Başka şey var, mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz olduğunu görüyoruz. Usulsüzlük o kadar fazla ki hiçbir seçimde olmadığı kadar. Sandık başkanları üzerinden bir seçim kurulunda birileri her türlü cezai müeyyideyi göze alarak bir şeyler yaptı diyorum. Sandık başkanları gözünü kararttı bir kısmı hata eden de vardır, o kadar haksızlık edemem. Sehven yanlış yapmış olabilir. Ama on binlerce hatanın, usulsüzlüğün hataya bağlanması mümkün değildir. O zaman sandık başkanları gözünü kararttı yer yer, iyilerini tenzih ediyorum, bir kısım memur üyeler de böyle davranmış olabilir. Ama seçim kurulunda da gözünü karartıp bir şeyler yapmış olunduğunu ifade eden bir takım hususların varlığına işaret ediyoruz" dedi.
"Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür?"
Oy sayım döküm cetvellerinde olan uyumsuzluklara da itiraz ettiklerini belirten Yavuz, bazı sonuçların düzeltildiğini söyledi.
Yavuz, "Sayım döküm cetveli, burada Binali Yıldırım Bey’in aldığı oy 182. CHP’nin aldığı oy da 87. Diğer iki oyu alan Selim Kotil bağımsız. Mühürlü imzalı isimli rakamlı çetele tutulmuş nizamı sayım döküm cetveli. Arnavutköy 1187 nolu sandık. Peki, AK Parti’nin oyu sandık sonuç tutanağına nasıl geçmiş olacak onu göstereceğim size. Onun sandık sonuç tutanağı; işin bel kemiği. İmzalanıyor, mühürleniyor, hem seçim kuruluna, hem de üyelere teslim ediliyor. Bakın 182 oy CHP’ye gitmiş. Bizim 182 oyumuz CHP’ye yazılmış, CHP’nin 87 oyu Vatan Partisi’ne gitmiş. Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür? Bu sehven yapılmış olabilir mi? İtiraz ettik, düzelttik. Yine usulsüz bir işlem yapılıyor. İmzalar sandık kurulu başkanları tarafından önceden alınıyor. Sandık başkanı diyor ki, bu imzaları önce atalım, hızlıca yapalım vakit harcamayalım diyor. Yine sayım döküm cetveli. Fatih, 3183 nolu sandık. Bizim aldığımız oy 116, CHP’nin adayı 151. Burada bizden fazla almış. Tutanakta da sorun yok, tertemiz çıkartmışlar. Ama aynı sandık seçim kurulunda girerken, verileri girerken oranın görevlileri memur olması gerekir, o da herhalde dışarıdan birini getirip koymamışlardır. Orada girerken AK Parti’ye sıfır giriliyor. Sadece sandığın başında değil bunlar. Olacak iş değil. İki yerden kaynaklanıyor bütün bunlar" dedi.
Büyükçekmece seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Ali İhsan Yavuz konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Büyükçekmece’de ne oldu? Çünkü seçimin yenilenmesine ilişkin olağanüstü itirazımız var. Bu dilekçemizde de yine oraya ilişkin bir bölüm oluşturduk. Ne olmuş? Büyükçekmece Belediyesindeki bir işçi Mehmet Özgür Samanlı adında bir işçi, İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendiriliyor. Ne zaman? 28 Mart 2017. Bizim iddiamız şu; bu iş son anda başlatılmadı. Benim kişisel tahminim şudur; 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Ve bir çalışma var. Bu işler hataen değildir, adeta taammüden yapılmıştır. Siz soracaksınız ben öncesinde söyleyeyim. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil bu seçimlerde? 24 Haziran seçimlerinde en fazla 1 milletvekilineydi. Çok şey değişmiyordu. Ama bu ne kadar atımlık barutu varsa hepsini burada kullanalım, İstanbul’da el değiştirelim diye ne kadar imkanı varsa hepsini o güne hazırladılar. Bu işin beyin takımının kim ve kimlerden oluştuğuna dönük de çok konuşmamızda fayda var. Ama bu beyin takımı neresiyse, orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş. Yasal, gayri yasal bütün yapılardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde gerçekten birçok gayri yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin olduğunu da düşünüyorum."
Kaynak: İHA
Seçim günü AK Parti ve diğer partililerin fark edemeyeceği kanunsuzluklar ortaya konulduğunu söyleyen Yavuz, "1 Nisan’da 29 bin 408 oy farkıyla biz öndeyiz diye açıkladı.
YSK da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP’nin önde olduğunu gösteriyordu. Bizim iddiamız da bizim önde olduğumuz şeklindeydi. Hemen 2 Nisan’da bu fark 24 bine inmiş, bugün itibariyla 13 binli rakamları telaffuz ediyoruz. Peki hiçbir şey olmadıysa sandıkta nasıl bu kadar oy aşağı düştü? AK Parti’nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış oldu. Hiçbir şey olmasa bile biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. Kabul edelim, bizim de Cumhurbaşkanımız da açıkladılar. Bence bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan, bizim kesinlikle fark edemeyeceğimiz, seçimden önce fark edemeyeceğimiz, seçim günü fark edemeyeceğimiz bir takım kanunsuz işlemler yapıldı. Bu kadar net" dedi.
"CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı"
CHP’nin tutumunu eleştiren Yavuz, "En fazla da sandık başkanlarına ilişkin hususu dikkate alarak söylüyorum. Bu çok önemli bir nokta. Ben CHP’nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Ben şunu demiyorum, baştan sona CHP kurguladı, bu usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve belgeleriyle ortaya koyuyoruz. CHP’ye de düşen, bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Neden? Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, bu hataları, şüpheleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin soru işareti kalır. CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı, İmamoğlu’na yarasın diye yapıldı. Bir seçimin şaibeyle arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek, belgeye bilgiye dayalı olarak söylüyorum" diye konuştu.
"Biz seçim sistemine güveniyoruz, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz"
Seçim sistemine ve mevzuatına güvendiklerini belirten Yavuz, "Olan ne? Tamamen kanun dışı bir iş yapılıyor. Herkesin yapması gereken şu. Ortada çok açık, çok net bir hüküm var, bir kanun maddesi var. 298/22-23. Buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi diye hepimizin bas bas bağırması gerekiyor. Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar. Nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar. Biz seçim sistemine güveniyoruz. Seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin, ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boyunun borcudur" dedi.
"Kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür"
Sandık kurullarına, başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar verildiğini söyleyen Yavuz, "Bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür. Normalde 31 bin 280 sandık var. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi. Ama bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç bir şey. Peki kamu görevlilerinin içerisinde görev yapmasına engel olan kişiler var mı? Var. Tek tek belirledik, kamudan ihraç edilenler var, 12 kişi. Bakın görevden uzaklaştırılanlar, emekli olanlar var, askeri personel var, 32 kişi. Biz tespit ettik. Bunlar askeri personel, asker değil. Bahçıvan, hademe, aşçı. Bunları getirmişler, kesinlikle yapmaması gerekirken sandık başkanlığında görev vermişler. İşsiz olanlar var, banka sandığına bağlı SSK’lılar var, belediye şirketinde işçi olanlar var, SSK’lı olarak diğer şirketlerde çalışanlar var. E şimdi oldu mu? 19 bin 623" ifadelerini kullandı.
"Organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz"
Sandık görevlilerinin kamu görevlisi olmamasının önemli bir iddia olduğunu ifade eden Yavuz, "Bir başka iddiamız var. Sandık başkanlarının kamu görevlilerinden olmaması iddiamız başlı başına çok önemli bir iddiadır ve bunun temelini temin etmektedir. Biz sandık başkanları ve memur üyeleri üzerinden organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Bakın bir iddiada bulunuyoruz. İddia değil aslında kanuni temeli olan gerçeği ifade ediyoruz. Bu seçimlerin temelini sandık sayım döküm çizelgeleri-cetvelleri oluşturur. Neden? Seçim günü torbalar sandık başkanları tarafından teslim alınır. Bütün sistem sandık başkanları üzerinden yürüyor. O torbaları ne yapıyor? Adam kamu görevlisi değilse ne yapıyor? Kimsenin bildiği yok. Kamu görevlisi olması gerekiyor ki o bilinçte olsun. Alıyor ama sonra seçimden sonra da, sayımdan sonra da bu işin temelini sayım döküm cetvelleri oluşturuyor. Hem kanun çok net hem genelge çok net. İki üye eline şunu alır, sayım döküm cetveli. Sandık başkanı okur, iki üye tık atmaya başlar. Aynı anda iki üye. Sonra bunlar karşılaştırılır çelişki varsa tekrar bir kez daha okunur, bir kez daha aynı işlem yapılır. Neden? İtiraz olursa buna dayanacağız, bu önemli diyor. Kanuni olmazsa olmazları var. Mühür olacak, barkod olacak, isim olacak, imza olacak, rakamlar yazılmış olacak. Peki olan ne? Bak sandık sonuç tutanaklarına gelmedim. Geçen sefer CHP’nin yaptığı mühürsüz sandık tutanağıydı. Ben ondan bahsetmiyorum. Ben esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarda usulsüzlükler, eksikler var. Bunların sehven olması da mümkün değildir. Bunlar kasıtlı ve organize bir şekilde yapılmıştır" dedi.
Açıklamasında mühürsüz oylara ilişkin rakamlara yer veren Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Mühürsüz oyların adeti 5 bin 388. Sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388’i mühürsüzdür, 694’ü imzasızdır, 214’ü boştur, 498 tanesi eksiktir. 919 tanesinde sayı ve rakam yoktur. Bin 335 tanesinde bir takım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de kendisine sorsa. Ve keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek. 31 bin 280 sayım döküm cetveli var, iki ile çarpın. Birini eline alıyor, birini torbaya koyuyor. 62 bin 560 adet oluyor. Bunların yarısı 31 bin 280 tanesi sandıklara yerleştiriliyor, kalan 31 bin 280’i seçim kurullarına veriliyor. Seçim kurulları tarıyor, partilere veriyor. Peki olan ne? Torbayı açıyorsunuz sayım cetveli yok. Sisteme girememişler yok. Biz neyle karşılaştıracağız dedikçe, boş girmişler, isimsiz girmişler, mühürsüz girmişler. 10 bine yakın sayım döküm cetveli sorunlu, temel çöktü" diye konuştu.
"Durum o kadar vahim ki çok su götürür gerçekten"
Seçimlerin iptal edildiği dört yerde benzer sebeplerin gerekçe gösterildiğini söyleyen Yavuz, "Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130’uncu maddesi diyor ki, ’Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü itiraz kullanılabilir.’ Burada tam kanunsuzluklar var. Sandık başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde sayım döküm cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her seçimde, daha çok işletilen, olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o? Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer alması meselesi. Diyor ki bir CHP’li yetkili, ’Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsun’ diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz. Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir eleştiri ‘Bu yeterli değil mi’ diyorlar da, ‘sandık başkanlarında kanunsuzluk yapılmamıştır’ demiyorlar. İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz konusu olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış ki kısıtlılar oy kullanmış. Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel engelliler var. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul’a ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz’ şerhi yoktur" şeklinde konuştu.
"İptal edilen dört yerde de böyle oldu"
"CHP’li yetkililer hep cevap verirken bir parça kamuoyunu nasıl yanıltırız diye yerden hareket ediyorlar" diyen Yavuz, "Bizim asıl işimiz gerçeği yakalamak olmalı. Düzeltiyorum, eğer yan tarafına oy kullanamaz şerhi düşenler olsaydı bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık. Peki cezaevi seçmeni? Hem cezaevinde seçmen, hem dışarda seçmen. Şerhi olan 10 bin 290 kişi. Cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Aynı kişiler, bu kadarı yanına şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde, YSK açacak, bakacak. İptal edilen dört yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk, sonra baktılar ki kısıtlılar oy kullanmış" diye konuştu.
Bazı ilçelerde kayıp oyların bulunduğunu da söyleyen Yavuz, belgelerin YSK’ya sunulduğunu ifade ederek, "Bir de kayıp oylar var. Çok önemli bir dördüncü başlık olarak söylüyoruz. Yani bilmiyorum ilçe ilçe bir iki tanesini okuyayım. Devam edenin de böyle olduğunu anlamış olalım. Kayıp oy ve pusulalar var. Ataşehir 2324 ve 2325 nolu sandıklarda 8’er adet geçersiz oy yok. 2326 sandıkta 10 adet geçersiz oy yok, 4 adet geçerli oy yok. 1 nolu sandıkta 4 oy pusulası yok. Yani 34 oy pusulası burada yok. Daha yüzde 10’u açıldı. Resmi belge haline dönüşüyor. İşte buralar kesinlikle hayali değil, net ve somut. Her birinin delilini tutanağını sunduk. Kadıköy 3021 3027 3028 sandıklarında birer adet, sandıkların hepsi açılmadı. Başka şey var, mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz olduğunu görüyoruz. Usulsüzlük o kadar fazla ki hiçbir seçimde olmadığı kadar. Sandık başkanları üzerinden bir seçim kurulunda birileri her türlü cezai müeyyideyi göze alarak bir şeyler yaptı diyorum. Sandık başkanları gözünü kararttı bir kısmı hata eden de vardır, o kadar haksızlık edemem. Sehven yanlış yapmış olabilir. Ama on binlerce hatanın, usulsüzlüğün hataya bağlanması mümkün değildir. O zaman sandık başkanları gözünü kararttı yer yer, iyilerini tenzih ediyorum, bir kısım memur üyeler de böyle davranmış olabilir. Ama seçim kurulunda da gözünü karartıp bir şeyler yapmış olunduğunu ifade eden bir takım hususların varlığına işaret ediyoruz" dedi.
"Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür?"
Oy sayım döküm cetvellerinde olan uyumsuzluklara da itiraz ettiklerini belirten Yavuz, bazı sonuçların düzeltildiğini söyledi.
Yavuz, "Sayım döküm cetveli, burada Binali Yıldırım Bey’in aldığı oy 182. CHP’nin aldığı oy da 87. Diğer iki oyu alan Selim Kotil bağımsız. Mühürlü imzalı isimli rakamlı çetele tutulmuş nizamı sayım döküm cetveli. Arnavutköy 1187 nolu sandık. Peki, AK Parti’nin oyu sandık sonuç tutanağına nasıl geçmiş olacak onu göstereceğim size. Onun sandık sonuç tutanağı; işin bel kemiği. İmzalanıyor, mühürleniyor, hem seçim kuruluna, hem de üyelere teslim ediliyor. Bakın 182 oy CHP’ye gitmiş. Bizim 182 oyumuz CHP’ye yazılmış, CHP’nin 87 oyu Vatan Partisi’ne gitmiş. Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür? Bu sehven yapılmış olabilir mi? İtiraz ettik, düzelttik. Yine usulsüz bir işlem yapılıyor. İmzalar sandık kurulu başkanları tarafından önceden alınıyor. Sandık başkanı diyor ki, bu imzaları önce atalım, hızlıca yapalım vakit harcamayalım diyor. Yine sayım döküm cetveli. Fatih, 3183 nolu sandık. Bizim aldığımız oy 116, CHP’nin adayı 151. Burada bizden fazla almış. Tutanakta da sorun yok, tertemiz çıkartmışlar. Ama aynı sandık seçim kurulunda girerken, verileri girerken oranın görevlileri memur olması gerekir, o da herhalde dışarıdan birini getirip koymamışlardır. Orada girerken AK Parti’ye sıfır giriliyor. Sadece sandığın başında değil bunlar. Olacak iş değil. İki yerden kaynaklanıyor bütün bunlar" dedi.
Büyükçekmece seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Ali İhsan Yavuz konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Büyükçekmece’de ne oldu? Çünkü seçimin yenilenmesine ilişkin olağanüstü itirazımız var. Bu dilekçemizde de yine oraya ilişkin bir bölüm oluşturduk. Ne olmuş? Büyükçekmece Belediyesindeki bir işçi Mehmet Özgür Samanlı adında bir işçi, İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendiriliyor. Ne zaman? 28 Mart 2017. Bizim iddiamız şu; bu iş son anda başlatılmadı. Benim kişisel tahminim şudur; 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Ve bir çalışma var. Bu işler hataen değildir, adeta taammüden yapılmıştır. Siz soracaksınız ben öncesinde söyleyeyim. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil bu seçimlerde? 24 Haziran seçimlerinde en fazla 1 milletvekilineydi. Çok şey değişmiyordu. Ama bu ne kadar atımlık barutu varsa hepsini burada kullanalım, İstanbul’da el değiştirelim diye ne kadar imkanı varsa hepsini o güne hazırladılar. Bu işin beyin takımının kim ve kimlerden oluştuğuna dönük de çok konuşmamızda fayda var. Ama bu beyin takımı neresiyse, orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş. Yasal, gayri yasal bütün yapılardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde gerçekten birçok gayri yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin olduğunu da düşünüyorum."