'Akif'in Şehirleri Paneli Ve Sergisi'
Araştırmacı yazar Beşir Ayvazoğlu: 'Şairler içerisinde en zengin kelime kadrosunu kullanan Mehmet Akif'tir. Safahat'ta kullanılan Türkçe İstanbul Türkçe'sidir. Bir şehri o şehirde konuşulan lisandan da ayrı düşünmek mümkün değildir'
Pendik Belediyesi tarafından Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası kapsamında "Akif'in Şehirleri Paneli ve Sergisi" düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezi'nde Doç. Dr. Turgay Anar moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşan araştırmacı yazar Beşir Ayvazoğlu, Mehmet Akif Ersoy'un eserlerindeki İstanbul ve Akif'in İstanbul'la ilişkisine değindi.
Şehirlerin onlar hakkında yazan yazarlarla bütünleştiğini vurgulayan Ayvazoğlu, "Edebiyat tarihine vakıfsanız Paris denilince hemen aklınıza Balzac gelir. Biliyorsanız James Joyce denilince aklınıza hemen Dublin gelir, Borges denilince Arjantin'in başkenti Buenos Aires gelir. Şehirlerle yazarlar öylesine bütünleşmişlerdir ki o şairlerle yazarların yorumları o şehirlerin ve mekanların adeta organik bir parçası haline gelmiştir." dedi.
Ayvazoğlu, bir şehri tanımak için öncelikle o şehir hakkında yazarların yazdıklarına bakılması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yeni yorum getirmeniz için de o yazarlarla boğuşmanız gerekir. Mesela Bursa hakkında konuşmak istediğiniz zaman Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'ini okuduysanız veya Bursa hakkındaki diğer yazıları okursanız kendinizi onun bakışıyla Bursa'ya bakmaya mecbur hissedersiniz. Başka türlü bakamazsınız. Bir zırh gibi kuşatır şehri. Yeni bir şey söylemek için bu zırhı delmeniz gerekir."
Mehmet Akif'in hangi şehirle özdeşleştiğini söylemenin ise o kadar kolay olmadığını aktaran Ayvazoğlu, şöyle devam etti:
"Akif'in yaşadığı dönem ve hadiselere bakış tarzı, mekanlarla ilişkisini ön plana çıkarmaya yönelik değildi gibime geliyor. Mehmet Akif'i okuyunca neden hemen aklımıza İstanbul gelmiyor? Bugün Akif'in Safahat'ını okuduğumuz zaman Akif ister istemez sizi başka meselelere götürüyor. Yaşadığı dönemin dramlarına götürüyor. Yaşadığı dönemin İstanbul'unun problemlerine götürüyor. İstanbul hakkındaki kendi algısını anlatmıyor fazla. Hiç anlatmıyor diyemeyiz. İstanbul hakkındaki yazılarını bir araya getirirseniz Mehmet Akif'in de kendine ait bir İstanbul algısı olduğunu görürsünüz."
-"Şairler içerisinde en zengin kelime kadrosunu kullanan Mehmet Akif'tir"
Ayvazoğlu, Akif'in ziyaret ettiği yerleri yürüyerek gezdiğini belirterek, "Akif hayranları da dahil başından sonuna okuyan pek fazla kimse olmadığı için Safahat'taki İstanbul'u fark eden yoktur. Bir bakarsınız Mehmet Akif İstanbul'un bir sokağına dalmış. Ama Yahya Kemal gibi bakmıyor İstanbul'a. Yahya Kemal'in şair algısı farklı, o modern şairler gibi bakıyor, Mehmet Akif şehrin ve o şehirde yaşayan insanların problemleriyle ilgilenen şairlere yatkındır." değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Akif'in zeki espritüel ve ironisi kuvvetli bir insan olduğunu aktaran Ayvazoğlu, Safahat eseri baştan sona okunduğunda bunun çok açık bir şekilde görülebileceğini söyledi.
Ayvazoğlu, dile nüfuz edebilmek için dilin geçmişini de bilmek gerektiğinin altını çizerek, "Topluma Akif'i anlatmakta zorlanıyoruz çünkü onu okuyacak enstrümanlara sahip değil insanlar. Hele gençler. Şairler içerisinde en zengin kelime kadrosunu kullanan Mehmet Akif'tir. Safahat'ta kullanılan Türkçe İstanbul Türkçe'sidir. Bir şehri o şehirde konuşulan lisandan da ayrı düşünmek mümkün değildir. Divan şiiri mesela bana sorarsanız başından sonuna kadar İstanbul şiiridir. O şiiri okuduğunuz zaman İstanbul'un sesini, kokusunu, şivesini, dünyaya bakış tarzını, kısaca her şeyini bulursunuz." açıklamasını yaptı.
Akif'i tadına vararak okumanın Türkçe yazmanın ne olduğunu anlamaya da yardımcı olacağını söyleyen Ayvazoğlu, Mehmet Akif'i "kelimenin tam manasıyla Türkçe'nin virtüözü" olarak tanımladı.
Yazar Selçuk Karakılıç ise Mehmet Akif Ersoy'un Milli Mücadele'nin manevi önderlerinden olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yeni bulduğumuz bazı belgelere göre Atatürk'ün Akif'i Ankara'ya davet ettiğini öğreniyoruz. Nitekim Akif 24 Nisan 1920'de Ankara'ya gidiyor. Akif milletvekili olarak Meclis'te görev almış olsa dahi onu hep çevre illerdeki isyanları bastırmak veya halkı düşman işgaline karşı uyarmak vazifelerinde görüyoruz. Akif tamamıyla halkı uyarmak ve bu uyarıların neticesinde Ankara yönetiminin yanında yer almak fikrindeydi. Tabii onun en büyük özelliklerinden biri de İstiklal Marşı'nı kaleme almasıdır. Bu onun popülaritesini daha da artırıyor. Balıkesir, Kastamonu, Çankırı, Konya ve Burdur'a gidiyor ve cuma vaktinde verdiği vaazlarla özellikle bu bölgenin insanlarının İstiklal Harbi'ne destek vermelerini sağlıyor."
Etkinliğe, Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, Pendik Kaymakamı İlhan Ünsal'ın yanı sıra çok sayıda edebiyatsever katıldı.
Kaynak: AA
Atatürk Kültür Merkezi'nde Doç. Dr. Turgay Anar moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşan araştırmacı yazar Beşir Ayvazoğlu, Mehmet Akif Ersoy'un eserlerindeki İstanbul ve Akif'in İstanbul'la ilişkisine değindi.
Şehirlerin onlar hakkında yazan yazarlarla bütünleştiğini vurgulayan Ayvazoğlu, "Edebiyat tarihine vakıfsanız Paris denilince hemen aklınıza Balzac gelir. Biliyorsanız James Joyce denilince aklınıza hemen Dublin gelir, Borges denilince Arjantin'in başkenti Buenos Aires gelir. Şehirlerle yazarlar öylesine bütünleşmişlerdir ki o şairlerle yazarların yorumları o şehirlerin ve mekanların adeta organik bir parçası haline gelmiştir." dedi.
Ayvazoğlu, bir şehri tanımak için öncelikle o şehir hakkında yazarların yazdıklarına bakılması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yeni yorum getirmeniz için de o yazarlarla boğuşmanız gerekir. Mesela Bursa hakkında konuşmak istediğiniz zaman Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'ini okuduysanız veya Bursa hakkındaki diğer yazıları okursanız kendinizi onun bakışıyla Bursa'ya bakmaya mecbur hissedersiniz. Başka türlü bakamazsınız. Bir zırh gibi kuşatır şehri. Yeni bir şey söylemek için bu zırhı delmeniz gerekir."
Mehmet Akif'in hangi şehirle özdeşleştiğini söylemenin ise o kadar kolay olmadığını aktaran Ayvazoğlu, şöyle devam etti:
"Akif'in yaşadığı dönem ve hadiselere bakış tarzı, mekanlarla ilişkisini ön plana çıkarmaya yönelik değildi gibime geliyor. Mehmet Akif'i okuyunca neden hemen aklımıza İstanbul gelmiyor? Bugün Akif'in Safahat'ını okuduğumuz zaman Akif ister istemez sizi başka meselelere götürüyor. Yaşadığı dönemin dramlarına götürüyor. Yaşadığı dönemin İstanbul'unun problemlerine götürüyor. İstanbul hakkındaki kendi algısını anlatmıyor fazla. Hiç anlatmıyor diyemeyiz. İstanbul hakkındaki yazılarını bir araya getirirseniz Mehmet Akif'in de kendine ait bir İstanbul algısı olduğunu görürsünüz."
-"Şairler içerisinde en zengin kelime kadrosunu kullanan Mehmet Akif'tir"
Ayvazoğlu, Akif'in ziyaret ettiği yerleri yürüyerek gezdiğini belirterek, "Akif hayranları da dahil başından sonuna okuyan pek fazla kimse olmadığı için Safahat'taki İstanbul'u fark eden yoktur. Bir bakarsınız Mehmet Akif İstanbul'un bir sokağına dalmış. Ama Yahya Kemal gibi bakmıyor İstanbul'a. Yahya Kemal'in şair algısı farklı, o modern şairler gibi bakıyor, Mehmet Akif şehrin ve o şehirde yaşayan insanların problemleriyle ilgilenen şairlere yatkındır." değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Akif'in zeki espritüel ve ironisi kuvvetli bir insan olduğunu aktaran Ayvazoğlu, Safahat eseri baştan sona okunduğunda bunun çok açık bir şekilde görülebileceğini söyledi.
Ayvazoğlu, dile nüfuz edebilmek için dilin geçmişini de bilmek gerektiğinin altını çizerek, "Topluma Akif'i anlatmakta zorlanıyoruz çünkü onu okuyacak enstrümanlara sahip değil insanlar. Hele gençler. Şairler içerisinde en zengin kelime kadrosunu kullanan Mehmet Akif'tir. Safahat'ta kullanılan Türkçe İstanbul Türkçe'sidir. Bir şehri o şehirde konuşulan lisandan da ayrı düşünmek mümkün değildir. Divan şiiri mesela bana sorarsanız başından sonuna kadar İstanbul şiiridir. O şiiri okuduğunuz zaman İstanbul'un sesini, kokusunu, şivesini, dünyaya bakış tarzını, kısaca her şeyini bulursunuz." açıklamasını yaptı.
Akif'i tadına vararak okumanın Türkçe yazmanın ne olduğunu anlamaya da yardımcı olacağını söyleyen Ayvazoğlu, Mehmet Akif'i "kelimenin tam manasıyla Türkçe'nin virtüözü" olarak tanımladı.
Yazar Selçuk Karakılıç ise Mehmet Akif Ersoy'un Milli Mücadele'nin manevi önderlerinden olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yeni bulduğumuz bazı belgelere göre Atatürk'ün Akif'i Ankara'ya davet ettiğini öğreniyoruz. Nitekim Akif 24 Nisan 1920'de Ankara'ya gidiyor. Akif milletvekili olarak Meclis'te görev almış olsa dahi onu hep çevre illerdeki isyanları bastırmak veya halkı düşman işgaline karşı uyarmak vazifelerinde görüyoruz. Akif tamamıyla halkı uyarmak ve bu uyarıların neticesinde Ankara yönetiminin yanında yer almak fikrindeydi. Tabii onun en büyük özelliklerinden biri de İstiklal Marşı'nı kaleme almasıdır. Bu onun popülaritesini daha da artırıyor. Balıkesir, Kastamonu, Çankırı, Konya ve Burdur'a gidiyor ve cuma vaktinde verdiği vaazlarla özellikle bu bölgenin insanlarının İstiklal Harbi'ne destek vermelerini sağlıyor."
Etkinliğe, Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, Pendik Kaymakamı İlhan Ünsal'ın yanı sıra çok sayıda edebiyatsever katıldı.