ANALİZ – Yeni Özbekistan, Yeni Seçimler Ve Mirziyoyev'in Üç Yılı

Özbekistan'ın yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in geçen üç yıllık döneminde bölge ülkeleriyle entegrasyon ve dünya ekonomisiyle etkileşimi hedefleyen politikalar öne çıktı Gerek ekonominin dışa açılması gerekse yönetim sisteminin iyileştirilmesi hedefine uygun olarak hukuki ve yapısal değişikliklere belirli bir direnç meydana gelebilir Özbekistan’ın Türk Konseyi’ne üye oluşuyla birlikte Türk dünyasının siyasi çatı kuruluşu her anlamda büyük güç kazanmış oldu. Bu başarı aynı zamanda Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in Türk dünyasıyla ilişkilere verdiği önemin bir neticesi Özbekistan’ın 5. büyük ticaret ortağı olan Türkiye, 2018 yılındaki ilerleme ile Güney Kore’yi geçerek 4. sıraya çıktı. Bununla birlikte Türkiye’nin Özbekistan’da 1 milyar dolarlık bir yatırımı bulunuyor

İSTANBUL -KÜRŞAD ZORLU- Özbekistan’da hafta sonu gerçekleşen parlamento seçimleriyle birlikte yeni dönemin siyasi kadroları da şekillenmeye başladı. Eylül 2016'da kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un vefat etmesinin ardından 4 Aralık 2016’da oyların yüzde 88,6’nı alarak ülkenin ikinci cumhurbaşkanı seçilen Şevket Mirziyoyev dışa açılma, kurumsallaşma ve yenileşme yönünde attığı adımlarla dikkat çekiyor. Öyle ki İngiliz menşeli yayın organı The Economist, bu ay tamamladığı araştırmada 2019’un en çok gelişme kaydeden ülkesi olarak Özbekistan’ı belirledi. 2017 yılında da Dünya Bankası'nın "Küresel Ekonomik Tahminler" (Global Economic Estimations) raporunda Özbekistan yıllık yüzde 7,8 büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen 5 ekonomisinden biri olarak açıklanmıştı. Belki de en önemlisi, Avrasya’nın en stratejik ülkelerinden biri olan Özbekistan’ın potansiyel gücü ile bölge siyasetinde etkisini artırması ve uluslararası ölçekteki kuruluşlarda “ben de varım” demesi.

Hatırlanacak olursa 2000’li yıllarda Özbekistan’da üs kurma girişimleri Rusya ve ABD arasında farklı bir denge siyasetine sebep olmuştu. Mirziyoyev dönemiyle birlikte dışa açık ve çok yönlü dış siyaset anlayışı ekonomik ve kültürel araçlarla desteklenerek ani kırılmaların da önüne geçilmek isteniyor. Mirziyoyev 2 Aralık 2016’da yaptığı konuşmada dış politikadaki ilkelerini şöyle açıklıyordu: "Diğer devletlerin içişlerine karışmamak, uyuşmazlıkları barışçıl ve siyasi yollarla çözmek, yakında ve uzakta olan tüm yabancı ülkelerle, kuruluşlarla etkin işbirliği sürdürmek." Bu çerçevede Birleşmiş Milletler (BM) ile ilişkilerde de yeni bir döneme girildi. BM Koordinatörü Helena Fraser, “BM’nin yıllardır sunduğu tavsiyelerle ilgili birçok açılım görüyoruz. Dünya ülkeleri Mirziyoyev’in reform çalışmalarını destekliyor,” sözleriyle Özbekistan’ın yeni pozisyonunu anlatma konusunda ilerlemeler kaydettiğini vurgulamış oldu.

- Yatırımcı atağı

Özbekistan aslında uzunca bir süredir ekonomik ve demografik potansiyeli ile yeni bir ivme yakalayabileceğinin işaretlerini veriyordu. Bunun için doğalgaz, uranyum, pamuk, altın, gümüş ve daha pek çok yer altı kaynağı, 33 milyonu aşan dinamik nüfusu (nüfusun yüzde 63’ü 30 yaş altı, yüzde 32’si 15 yaş altı) ve verimli arazileriyle Özbekistan’ın yatırım kapılarını dünyaya açması bekleniyordu.

Mirziyoyev’in bu kararlılıkla attığı adımlar bir süredir “atalet ve adalet” eleştirisine maruz kalan bürokrasiyi de harekete geçirdi. Öncesine göre daha hızlı ve daha hukuki bir çerçevede irdelenen dış yatırımlar boyutu, ekonomide yeni bir canlılık meydana getirdi. 2019 yılının ilk 6 ayında ülkeye giren yabancı sermaye 5.6 milyar dolara ulaştı.

- "Halkın lideri"

Mirziyoyev’in üç yıllık Cumhurbaşkanlığı süresince Özbekistan dış politikada öncelikle bölgesel ilişkilerin uyumlaştırılmasında önemli adımlar attı. Mirziyoyev ilk yurt dışı seyahatini 2017’de Türkmenistan’a yaptı. Sınırdaş Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan’la ilişkiler pekiştirildi. Mirziyoyev’in göreve gelmesinin ardından bölgenin önemli problemlerinden biri olan suyun paylaşımı konusunda siyasi bariyerlerin ortadan kaldırıldığı söylenebilir.

Aynı şekilde radikal örgütlerin olası sızmalarına karşın daha güçlü bir istihbarat sistemi oluşturuldu. Daha önceki dönemden devrolunan idari kadrolar mercek altına alınarak yeni dönemin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde bir kısmı değiştirilmeye başladı. “Yeni Özbekistan” hedefini sekteye uğratabilecek birtakım kurumlardaki tepe yöneticiler değiştirildi. “Halkın lideri” imajıyla vatandaşları birebir ilgilendiren konularda iyileştirmeler yapıldı. İnsan haklarının iyileştirilmesi, bazı siyasi mahkumların serbest bırakılması, internetteki bazı kısıtlamaların kaldırılması ve dini özgürlüklerin güvence altına alınması bunların başında geliyor.

- Türkiye ve Türk dünyasıyla ilişkiler

Özbekistan Türk dünyasında Türkiye’den sonra ikinci en kalabalık ülke. Özbekistan’ın Türk Konseyi’ne üye oluşuyla birlikte Türk dünyasının siyasi çatı kuruluşu her anlamda büyük güç kazanmış oldu. Bu başarı aynı zamanda Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in Türk dünyasıyla ilişkilere verdiği önemin bir neticesi. 25 Ekim 2017’de Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in Türkiye ziyaretinde iki ülkenin ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine çıkarıldı. Nisan 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti stratejik ilişkileri daha da güçlendirdi. Nisan ayında Taşkent’te düzenlenen İş Forumu’nda Mirziyoyev’in söylediği şu sözler dikkat çekiciydi: “Türk işadamlarına yapılan ihanet, devlete yapılan ihanet demektir. Bizim başka yolumuz, başka çaremiz yoktur. Onların sermayesini, mülkünü ve hukuklarını her yönden kanunen koruyacağız.”

Diğer yandan Türkiye-Özbekistan ikili ticaretindeki yükselme devam ediyor. 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 39,9 artışla 2,2 milyar dolar seviyesine ulaşan dış ticaret hacminin yaklaşık 1 milyar doları Özbekistan’ın ihracatından oluşuyor. Özbekistan’ın 5. büyük ticaret ortağı olan Türkiye, 2018 yılındaki ilerleme ile Güney Kore’yi geçerek 4. sıraya çıktı. Bununla birlikte Türkiye’nin Özbekistan’da 1 milyar dolarlık bir yatırımı bulunuyor. Bu noktada özellikle Türkiye’den Özbekistan’a giden vatandaşların vize ve diğer işlemlerinde sağlanan kolaylıklar ciddi bir rahatlamaya sebep oluyor. 10 Şubat 2018’den bu yana Türk pasaportu taşıyanlar Özbekistan’a vizesiz girebiliyor. Ancak bu oranlar yeterli değil. Özbekistan Ankara Büyükelçisi Alişer Azamhocayev, “ülkelerimiz arasında mevcut işbirliği oranının ortak dil, müşterek tarihi ve benzer değerleri paylaşan ülkelerimizin potansiyeline erişemediğini düşünüyorum,” diyor.

- Ülkeyi bekleyen zorluklar

Bu süreçte elbette zorluklar da bulunuyor. Bunları üç temel başlık altında toplamak mümkün.

(1) Uzun zaman sonra hız verilen dışa açılma politikasıyla birlikte Rusya-Çin ve Batı arasında denge kurulmasındaki zorluklar. Örneğin Avrasya Ekonomik Birliği’ne Özbekistan’ın üye olması durumunda ülke ekonomisine ve dış siyasetine ne gibi etkilerinin olacağı hususunda olumlu ve olumsuz görüşlerin iç içe olduğu anlaşılıyor.

(2) Halkın yeni yönetime dönük yükselen beklentisinin ekonomik ve sosyal refah anlamında karşılanmasındaki zorluklar. Her ne kadar son iki yılda öğretmenler başta olmak üzere kamu görevlilerine ücret artışları yapılsa da sermayenin tabana yayılması konusunda zamana ihtiyaç duyulduğunu ifade etmek mümkün. Bu durum yeni yönetimin zaman kısıtını doğru yönetmesini ve halkla iletişime önem vermesini gerektiriyor. Cumhurbaşkanı Mirziyoyev de bunun farkında ve “vatandaşlar hükümet organlarına değil, hükümet organları halka hizmet etmelidir,” diyerek bu etkileşimi sağlamaya gayret ediyor.

(3) Gerek ekonominin dışa açılması gerekse yönetim sisteminin iyileştirilmesi hedefine uygun olarak hukuki ve yapısal değişikliklere belirli bir direnç meydana gelebilir. Bu durumda yasama organı başta olmak üzere siyaseti belirleyen temel kurumlarda tedrici bir zihniyet değişimi zorunlu hale gelecektir.

- Yeni yasama organı

İşte böyle bir tablo karşısında Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in göreve gelmesinin ardından yapılan ilk parlamento seçiminde "Yeni Özbekistan, yeni seçimler" sloganı kullanıldı. (“Âlî Meclis” adını taşıyan) Özbekistan Parlamentosu iki kamaradan oluşuyor: Yasama Meclisi ve üst kamara niteliği taşıyan Senato. 22 Aralık’ta yapılan seçimlerde Yasama Meclisini oluşturan 150 milletvekili için vatandaşlar sandık başına gittiler. Aynı zamanda il ve ilçe belediye meclisleri için de seçim yapıldı. Beş siyasi partinin yarıştığı seçimlerde yaklaşık 20 milyon seçmen oy kullanırken, 2 milyon kişi de ilk kez sandık başındaydı. Türkiye’deki Özbekistan vatandaşları da oylarını kullandılar. Yaklaşık 5 bin seçmenin bin 500’ü Ankara’da beş aday arasından seçimlerini yaptı. Seçimi elliden fazla ülke ve uluslararası kuruluştan 600’den fazla gözlemci izledi. AGİT heyeti ilk defa tam teşekküllü olarak Özbekistan’daki parlamento seçimlerini gözlemledi. Oylamanın ardından Merkez Seçim Komisyonu kesin olmayan ilk sonuçları açıkladı. Seçime katılım oranı yüzde 67,8 olarak gerçekleşti. Buna göre Liberal Demokrat Parti 150 sandalyenin 43’ünü kazandı. Milli Yükseliş Partisi 35, Adalet Sosyal Demokrat Partisi 21, Halk Demokrat Parti 18 ve Ekoloji Partisi 11 milletvekili elde etmeyi başardı. Kalan 22 milletvekilliği için ise adaylardan hiçbiri yüzde 50’den fazla oy alamadığı için iki hafta sonra ikinci tur seçimler yapılacak. Sonuçlara bakıldığında 2014 yılında yapılan seçimlerdekine benzer bir sandalye dağılımı olduğu görülüyor. Fakat milletvekillerinin yüzde 70’nin değiştiği anlaşılıyor. Eğer dağılım böyle kalırsa Liberal Demokrat Parti başbakan adayını belirleyerek Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in onayına sunacak.

Sonuç olarak Özbekistan yeni Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in geçen üç yıllık döneminde bölge ülkeleriyle entegrasyona ve dünya ekonomisiyle etkileşime büyük önem veriyor. Bu doğrultuda yapılan reformlar, yasal düzenlemeler ve halka dönük politikalar ülkedeki geniş kesimlerde gelecek beklentisini artırıyor. Bu beklentinin somut neticeleri ve kalıcı etkileri önümüzdeki süreçte ortaya konulacak hamlelerle daha açık bir şekilde görülebilecektir.

[Uzmanlık alanı Avrasya bölgesi ve Türk dünyası olan Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Bozok Üniversitesi İİBF dekanıdır]

Kaynak: AA