Yumurtalık Rezervi Azalmış Kadınlarda Gebelik Artık Mümkün
Hızlanmış yumurta rezervi kaybı ve 40 yaş öncesi erken menopoz yaşayan kadınların da artık anne olması mümkün hale geldi. Son yıllarda geliştirilen tedaviler sayesinde bu kadınların da çocuk sahibi olabileceklerini söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinden Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Duru, “Erken yumurtalık yetmezliği yaşayan kadınlara yapılacak küçük bir operasyon sonrasında, ‘kendi yumurtalarıyla’ gebe kalma şansını veriyoruz” dedi.
Son zamanlarda kadınların iş dünyasında daha aktif olması ve geç yaşta evlenmesi ayrıca yediğimiz hazır gıda ile birlikte sağlıklı doğum oranları azalmış durumda. Özellikle çocuk sahibi olmak isteyen kadınların yaşadığı problemler arasında olan hızlanmış yumurta rezervi kaybı ve 40 yaş öncesi erken menopoz ise kadınların korkulu rüyası oldu. Fakat bu alanda son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar ve gelişmeler ise oldukça umut verici. Dünyada az sayıda merkezde uygulanan bu tedaviler hakkında Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Duru merak edilenleri yanıtladı.
“GEBE KALAMAMA NEDENİNİZ ERKEN YUMURTALIK YETMEZLİĞİ KAYNAKLI OLABİLİR”
Kadınların yumurta havuzunun çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemleri boyunca giderek azalma gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Namık Kemal Duru toplumda her 100 kadından 1’inin ise yumurta rezervi kaybının hızlı geliştiğini dile getirdi. Sonuç olarak da bu durumun 40 yaşından önce menopoz ile sonuçlandığını kaydeden Prof. Dr. Duru ayrıca, “Azalmış yumurtalık rezervi ve kaçınılmaz erken yumurtalık yetmezliği olan kadınlar sıklıkla infertilite (gebe kalamama) sorunu ile karşılaşırlar ve tedavisi en zor infertil hasta grubunu oluştururlar” şeklinde konuştu.
AİLELER YUMURTA BAĞIŞI TEDAVİSİNİ REDDEDİYOR
Bu hasta grubundaki önemli klinik problemin, yumurtalıklarda istirahat halinde bulunan yumurtalar olmasına ve yumurtlama uyarıcı tedavi yapılmasına karşın, yumurta geliştirilememesi olduğuna değinen Duru, bu hastalarda yüksek doz Yumurta Uyarıcı Hormon (FSH/Follikül Stimulan Hormon) tedavisiyle bile çok sınırlı sayıda yumurta elde edilebildiğine dikkat çekti. “Erken Yumurtalık Yetmezliği tedavisi için başvuran ailelere genellikle yumurta bağışı (Donasyon) öneriliyor. Fakat maalesef birçok aile sosyal ve dinsel nedenlerle yumurta bağışı tedavisini yaptırmaktan kaçınıyor” dedi.
“IN VİTRO AKTİVASYON TEDAVİSİ İLE TÜP BEBEKLE GEBELİK ŞANSINI ARTIRIYORUZ”
Prof. Dr. Namık Kemal Duru, erken yumurtalık yetmezliği tedavisinde uygulanan In Vitro Aktivasyon tekniği ile ilgili de, “Laparoskopik olarak yumurtalıktan küçük bir parça (0.5x0.5cm) alıyor, bunu da 1mm küplük parçacıklara ayırıyor ve periton içinde bir cep oluşturarak parçacıkları bu cebe aynı ameliyat seansında tekrar naklediyoruz. Bu işlemle yumurta içerisinde uyuyan hücreleri uyandırmayı amaçlıyoruz. Daha sonra normal tüp bebek işlemlerine devam ediyoruz ve erken yumurta yetmezliği bulunan kadınlar da bile başarılı sonuçlar elde edilebiliyoruz” şeklinde konuştu.
Yakın Doğu Üniversite Hastanesi olarak da bu tedaviyi uyguladıklarını dile getiren Duru son olarak da, “Yumurtalık dokusunun In Vitro Aktivasyon tekniği ile aktif hale getirilmesi ve sonrasında Tüp Bebek tedavisini ilk olarak Japonya’daki Saint Marianna Üniversitesi geliştirildi. Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi, Çin’de Zhengzhou Üniversitesi ve İspanya’da La Fe Üniversitesi’nde de başarıyla uygulanmakta. Erken yumurtalık yetmezliği bulunan kadınların bu teknikle ‘kendi yumurtalarıyla’ gebe kalabiliyor ve canlı - normal bebekler doğurabiliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
(Şeyda Ceylan Görgenç/İHA)
Kaynak: İHA
“GEBE KALAMAMA NEDENİNİZ ERKEN YUMURTALIK YETMEZLİĞİ KAYNAKLI OLABİLİR”
Kadınların yumurta havuzunun çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemleri boyunca giderek azalma gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Namık Kemal Duru toplumda her 100 kadından 1’inin ise yumurta rezervi kaybının hızlı geliştiğini dile getirdi. Sonuç olarak da bu durumun 40 yaşından önce menopoz ile sonuçlandığını kaydeden Prof. Dr. Duru ayrıca, “Azalmış yumurtalık rezervi ve kaçınılmaz erken yumurtalık yetmezliği olan kadınlar sıklıkla infertilite (gebe kalamama) sorunu ile karşılaşırlar ve tedavisi en zor infertil hasta grubunu oluştururlar” şeklinde konuştu.
AİLELER YUMURTA BAĞIŞI TEDAVİSİNİ REDDEDİYOR
Bu hasta grubundaki önemli klinik problemin, yumurtalıklarda istirahat halinde bulunan yumurtalar olmasına ve yumurtlama uyarıcı tedavi yapılmasına karşın, yumurta geliştirilememesi olduğuna değinen Duru, bu hastalarda yüksek doz Yumurta Uyarıcı Hormon (FSH/Follikül Stimulan Hormon) tedavisiyle bile çok sınırlı sayıda yumurta elde edilebildiğine dikkat çekti. “Erken Yumurtalık Yetmezliği tedavisi için başvuran ailelere genellikle yumurta bağışı (Donasyon) öneriliyor. Fakat maalesef birçok aile sosyal ve dinsel nedenlerle yumurta bağışı tedavisini yaptırmaktan kaçınıyor” dedi.
“IN VİTRO AKTİVASYON TEDAVİSİ İLE TÜP BEBEKLE GEBELİK ŞANSINI ARTIRIYORUZ”
Prof. Dr. Namık Kemal Duru, erken yumurtalık yetmezliği tedavisinde uygulanan In Vitro Aktivasyon tekniği ile ilgili de, “Laparoskopik olarak yumurtalıktan küçük bir parça (0.5x0.5cm) alıyor, bunu da 1mm küplük parçacıklara ayırıyor ve periton içinde bir cep oluşturarak parçacıkları bu cebe aynı ameliyat seansında tekrar naklediyoruz. Bu işlemle yumurta içerisinde uyuyan hücreleri uyandırmayı amaçlıyoruz. Daha sonra normal tüp bebek işlemlerine devam ediyoruz ve erken yumurta yetmezliği bulunan kadınlar da bile başarılı sonuçlar elde edilebiliyoruz” şeklinde konuştu.
Yakın Doğu Üniversite Hastanesi olarak da bu tedaviyi uyguladıklarını dile getiren Duru son olarak da, “Yumurtalık dokusunun In Vitro Aktivasyon tekniği ile aktif hale getirilmesi ve sonrasında Tüp Bebek tedavisini ilk olarak Japonya’daki Saint Marianna Üniversitesi geliştirildi. Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi, Çin’de Zhengzhou Üniversitesi ve İspanya’da La Fe Üniversitesi’nde de başarıyla uygulanmakta. Erken yumurtalık yetmezliği bulunan kadınların bu teknikle ‘kendi yumurtalarıyla’ gebe kalabiliyor ve canlı - normal bebekler doğurabiliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
(Şeyda Ceylan Görgenç/İHA)