Su Ürünleri Kanunu'nda Değişiklik Teklifi Genel Kurulda
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal: '1971'de yürürlüğe giren Su Ürünleri Kanunu'nun, gelişen teknolojik imkanlar, çevresel, ekonomik ve sosyal hususlar ile sektörün ihtiyaçları da göz önüne alındığında günümüzün koşullarına uygun hale getirilme ihtiyacı ortaya çıkmıştır' CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: 'Fütursuzca ve kuralsız bir şekilde ülkenin her tarafında, tatlı su demeden, tuzlu su demeden kültür balıkçılığının önü açılmakta'.
TBMM Genel Kurulunda, Edirne Milletvekili Fatma Aksal ve Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Temel kanun olarak görüşülen teklifin tümü üzerinde söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, teklifin 48 yıl sonra değiştirilmek üzere Genel Kurula geldiğini, bu durumun, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'de su ürünlerine dair yasama çalışmalarının eksikliğini gösterdiğine işaret etti.
Balık popülasyonunun korunmasında ve kaçak avcılığın engellenmesinde ruhsata el koymanın ve para cezalarının yeterli olmadığının görüldüğünü dile getiren Dervişoğlu, caydırıcılığın yeterli olmamasının, yasak ve kontrolsüz avlanmanın önünü açtığını söyledi.
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, terör örgütlerinin çevreyi ve çevre sorunlarını ülkeye zarar verecek faaliyetlerinin malzemesi haline getirmelerinim engellenmesi gerektiğini belirtti.
Faaliyetlerinin odağına yeşili, doğayı veya doğal hayatı koruma kavramlarını yerleştiren terör örgütleri için çevreci hareketlerin, kitlesel eylem alanı ve eylemci bulma fırsatı durumuna geldiğini ifade eden Kalyoncu, şöyle konuştu:
"FETÖ, DEAŞ veya benzeri örgütlerin terörist emel ve eylemlerini din maskesiyle cilalamaları gibi, çevrecilik örtüsünü pek severek kullanan yapılara karşı uyanık olmak samimi çevreci kuruluşların görevidir. Günümüzde orman yakan PKK ve destekçileri çevreci örtüyü sıkça kullanır hale gelmektedir. Halkımızın çevre sorunlarına yönelik duyarlılığı, ülke yararına ve biyoçeşitliliğin korunmasına ve geliştirilmesine yönlendirmesi gerekmektedir. Çevre sorunlarını terör eylemi haline gelmekten uzak tutmak gerekmektedir."
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da balıkçılık alanında avcılıkla ilgili tutumda gerileme olurken ihracat gerekçesiyle hızlıca kültür balıkçılığının önünün açıldığını söyledi.
Kültür balıkçılığının denizdeki florayı bozduğunu, aynı zamanda uygulanan yemlerle denizin tabanının da kirlendiğini ifade eden Sarıbaş, "Fütursuzca ve kuralsız bir şekilde ülkenin her tarafında, tatlı su demeden, tuzlu su demeden kültür balıkçılığının önü açılmakta ve buralarda ciddi anlamda bir kirlenmeyi de beraberinde getirmekte." diye konuştu.
Teklifin maddelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Sarıbal, teklifle fahri denetçiliğin geleceğini dile getirerek, "Ne iş yaptığını, ne olduğunu, hangi sıfatının olduğunu bilmediğimiz kişilere bir fahri gönüllülük üzerinden denetçilik vereceğiz ama bu meslektaşlarımıza hiçbir sorumluluk vermeyeceğiz." dedi.
Sarıbal, su ürünleri alanında eğitim alan kişilerin teklifle istihdamının sağlanmasını istedi.
AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal ise 1971'de yürürlüğe giren Su Ürünleri Kanunu'nun, gelişen teknolojik imkanlar, çevresel, ekonomik ve sosyal hususlarla sektörün ihtiyaçları da göz önüne alındığında bugünün koşullarına uygun hale getirilme ihtiyacını ortaya çıkardığını söyledi.
Hazırlanan kanun teklifiyle balıkçılık kaynaklarının korunması ve su ürünlerinin sürdürülebilir yönetimine ilişkin hususlarda düzenlemeler yapıldığını dile getiren Aksal, ticari amaçlı su ürünleri avcılık faaliyetlerinde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerle ticari amaçlı su ürünleri avcılık ya da yetiştiricilik faaliyetinde bulunacak gemiler ve diğer su vasıtaları için Tarım ve Orman Bakanlığından ruhsat tezkeresi veya izin alınmasının zorunlu hale getirildiğini belirtti.
Türkiye'de su ürünleri yetiştiriciliğinin 2001'den itibaren sürekli artış gösterdiğini ifade eden Aksal, üretilen su ürünlerinin önemli bir kısmının da ihraç edilerek Türkiye ekonomisine ciddi döviz girdisi sağladığını vurguladı.
Teklifle, su ürünleri avcılığının çok geniş alanlarda ve günün her saatinde yapıldığı için avcılık faaliyetlerinde getirilen düzenlemelere aykırılıkların denetlenmesi amacıyla "fahri su ürünleri görevlisi" uygulamasının getirildiğini belirten Aksal, yapılan değişiklikle, doğal kaynakların korunması amacıyla su ürünlerini izinsiz olarak yurt dışına çıkaranlara ve yurt içine canlı olarak sokanlara 5 bin liradan 100 bin liraya kadar para cezası verileceğini ifade etti.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç birleşime ara verdi.
Bilgiç, verilen aranın ardından komisyonun yerine oturmaması üzerine birleşimi, yarın saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
Kaynak: AA
Temel kanun olarak görüşülen teklifin tümü üzerinde söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, teklifin 48 yıl sonra değiştirilmek üzere Genel Kurula geldiğini, bu durumun, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'de su ürünlerine dair yasama çalışmalarının eksikliğini gösterdiğine işaret etti.
Balık popülasyonunun korunmasında ve kaçak avcılığın engellenmesinde ruhsata el koymanın ve para cezalarının yeterli olmadığının görüldüğünü dile getiren Dervişoğlu, caydırıcılığın yeterli olmamasının, yasak ve kontrolsüz avlanmanın önünü açtığını söyledi.
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, terör örgütlerinin çevreyi ve çevre sorunlarını ülkeye zarar verecek faaliyetlerinin malzemesi haline getirmelerinim engellenmesi gerektiğini belirtti.
Faaliyetlerinin odağına yeşili, doğayı veya doğal hayatı koruma kavramlarını yerleştiren terör örgütleri için çevreci hareketlerin, kitlesel eylem alanı ve eylemci bulma fırsatı durumuna geldiğini ifade eden Kalyoncu, şöyle konuştu:
"FETÖ, DEAŞ veya benzeri örgütlerin terörist emel ve eylemlerini din maskesiyle cilalamaları gibi, çevrecilik örtüsünü pek severek kullanan yapılara karşı uyanık olmak samimi çevreci kuruluşların görevidir. Günümüzde orman yakan PKK ve destekçileri çevreci örtüyü sıkça kullanır hale gelmektedir. Halkımızın çevre sorunlarına yönelik duyarlılığı, ülke yararına ve biyoçeşitliliğin korunmasına ve geliştirilmesine yönlendirmesi gerekmektedir. Çevre sorunlarını terör eylemi haline gelmekten uzak tutmak gerekmektedir."
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da balıkçılık alanında avcılıkla ilgili tutumda gerileme olurken ihracat gerekçesiyle hızlıca kültür balıkçılığının önünün açıldığını söyledi.
Kültür balıkçılığının denizdeki florayı bozduğunu, aynı zamanda uygulanan yemlerle denizin tabanının da kirlendiğini ifade eden Sarıbaş, "Fütursuzca ve kuralsız bir şekilde ülkenin her tarafında, tatlı su demeden, tuzlu su demeden kültür balıkçılığının önü açılmakta ve buralarda ciddi anlamda bir kirlenmeyi de beraberinde getirmekte." diye konuştu.
Teklifin maddelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Sarıbal, teklifle fahri denetçiliğin geleceğini dile getirerek, "Ne iş yaptığını, ne olduğunu, hangi sıfatının olduğunu bilmediğimiz kişilere bir fahri gönüllülük üzerinden denetçilik vereceğiz ama bu meslektaşlarımıza hiçbir sorumluluk vermeyeceğiz." dedi.
Sarıbal, su ürünleri alanında eğitim alan kişilerin teklifle istihdamının sağlanmasını istedi.
AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal ise 1971'de yürürlüğe giren Su Ürünleri Kanunu'nun, gelişen teknolojik imkanlar, çevresel, ekonomik ve sosyal hususlarla sektörün ihtiyaçları da göz önüne alındığında bugünün koşullarına uygun hale getirilme ihtiyacını ortaya çıkardığını söyledi.
Hazırlanan kanun teklifiyle balıkçılık kaynaklarının korunması ve su ürünlerinin sürdürülebilir yönetimine ilişkin hususlarda düzenlemeler yapıldığını dile getiren Aksal, ticari amaçlı su ürünleri avcılık faaliyetlerinde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerle ticari amaçlı su ürünleri avcılık ya da yetiştiricilik faaliyetinde bulunacak gemiler ve diğer su vasıtaları için Tarım ve Orman Bakanlığından ruhsat tezkeresi veya izin alınmasının zorunlu hale getirildiğini belirtti.
Türkiye'de su ürünleri yetiştiriciliğinin 2001'den itibaren sürekli artış gösterdiğini ifade eden Aksal, üretilen su ürünlerinin önemli bir kısmının da ihraç edilerek Türkiye ekonomisine ciddi döviz girdisi sağladığını vurguladı.
Teklifle, su ürünleri avcılığının çok geniş alanlarda ve günün her saatinde yapıldığı için avcılık faaliyetlerinde getirilen düzenlemelere aykırılıkların denetlenmesi amacıyla "fahri su ürünleri görevlisi" uygulamasının getirildiğini belirten Aksal, yapılan değişiklikle, doğal kaynakların korunması amacıyla su ürünlerini izinsiz olarak yurt dışına çıkaranlara ve yurt içine canlı olarak sokanlara 5 bin liradan 100 bin liraya kadar para cezası verileceğini ifade etti.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç birleşime ara verdi.
Bilgiç, verilen aranın ardından komisyonun yerine oturmaması üzerine birleşimi, yarın saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.