Akfa Holdinge FETÖ İddianamesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ/PDY'ye finansal destek sağladıkları iddiasıyla kayyum atanan Akfa Holdinge yönelik soruşturma kapsamında, aralarında iş insanları Fatih Aktaş, Ferhat Aktaş, Cahit Paksoy ve Fikret İnan'ın da bulunduğu 84 sanık hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı İddianamede ifadelerine yer verilen örgütün şirketlerinde çalışan tanıklar, 'Örgütün, 17/25 Aralık olayından sonra deşifre olan şirketlerin içlerini boşaltarak kripto şirket olan Akfa Holdinge devretmek için işlemler başlattığını' beyan etti.
Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansal destek sağladıkları iddiasıyla kayyum atanan Akfa Holding ve alt şirketlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında iş insanları Fatih Aktaş, Ferhat Aktaş, Cahit Paksoy, Fikret İnan ve Serdar İnan'ın da bulunduğu 84 sanık hakkında açılan davanın iddianamesinde, örgütün Akfa Holding ile olan bağlantısı anlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan ve mahkemece kabul edilen 551 sayfalık iddianamede, tanık, sanık beyanları ile sanıkların banka hareketleri, şirketlerin para transferleri ve alınan raporlara tek tek yer verildi.
Gizli tanık "Ufuk"un ifadesine yer verilen iddianamede, tanık Ufuk'un, ''Holdingin görünürdeki patronu Fatih Aktaş'tır. Fatih Aktaş o dönemde cemaat olarak bilinen bugün terör örgütü olduğu tespit edilen FETÖ'ye üye olduğunu, onlarla çalıştığını hiç gizlemeden açık açık söylerdi. Övünerek sürekli olarak Pensilvanya'ya gittiğini, Fethullah Gülen ile görüştüğünü anlatırdı. Hatta 2013 yılı ortalarında yine Fatih Aktaş, Fethullah Gülen'in kendisine STV'nin yeni bina kurulumu ve cihaz satın alınması projesini bizzat verdiğini gururla söylüyordu." dediği kaydedildi.
İfadesinde Akfa Holdingteki projelerden bahseden tanık Ufuk, projelerden birini, "sözde FETÖ/PDY Türkiye imamı" olduğu tespit edilen Mustafa Özcan'ın bizzat gelerek teftiş ettiğini ve Fatih Aktaş'tan bilgiler aldığını söyledi.
Ufuk ifadesinde, Hasan Özalp'in FETÖ'nün Amerika'da bulunan bir derneğinde yönetici olduğunu duyduğunu, ABD'de yaşadığını, ağabeyinin de STV'de çalıştığını belirterek, ''Akfa Holdingin Amerika'daki temsilcisi gibi çalışmaktadır. Araştırmalarımda 2014 yılında Amerika'da yapılan bir fuara Akfa'nın Amerika'daki adamı olarak katılmıştır. Kendisiyle bir defa karşılaştım. Bu konular açıldığında Hasan Özalp, 'Tayyip Erdoğan bitti, seçimleri kazansa da bitti, kazanmasa da bitti göreceksin.' diyerek daha ağır laflarla hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan aleyhine konuşmalar yaptı. Hatta FETÖ'nün Türkiye'de ve Amerika'da çok güçlü olduğunu, Fethullah Gülen'i kesinlikle iade etmeyeceğini söyledi. Bu kişinin Akfa'nın Amerika temsilcisi olması bana çok düşündürücü gelmiştir." ifadelerini kullandı.
Sanık Cahit Paksoy'u, holdinge Fatih Aktaş'ın üst yönetici olarak getirdiğini anlatan tanık Ufuk, "Geldikten sonra duyduklarım ve edindiğim izlenimlere göre, kendilerinden olmayanları yıldırma politikasıyla holdingden ayrılmaya zorladığını duymuştum. Kendisi holdingin üst yöneticisi olduğu için (Cahit Paksoy) anlattığım usulsüzlükleri bilmemesi mümkün değildir.'' diye konuştu.
İddianamede, örgütün şirketinde çalışan 4 tanığın şu beyanlarına yer verildi:
''2014 yılı itibarıyla FETÖ'nün şirketlerinden Dünya Pazarlama isimli şirketinde çalıştıklarını, bu şirketin yönetici ve yetkililerinin tamamen FETÖ terör örgütünün üst düzey elemanları olduklarını, 17/25 Aralık olayından sonra bu şirketlerin deşifre olmasından sonra kripto şirket olan Akfa Holdinge devretmek için işlemleri başlattıklarını, devir işlemlerini Fatih Aktaş ve Veli Tan Kirtiş'in kendi şirketlerinin yetkilileri ile beraber yürüttüklerini, baskı ve zorbalıkla kendilerinden olmayan çalışanları hiçbir tazminat ödemeden çıkardıklarını, şirketlerin içini boşaltıp 7-8 ay böyle oyaladıktan sonra devrin olmayacağını söylediklerini, bunların tamamen kurgu olduğunu, bu işlemlerin FETÖ'nün talimatıyla yapıldığını, amacın şirketlerin için boşalttıktan sonra kripto olan Akfa'ya devretmek olduğunu, çünkü o dönem halen Akfa'nın deşifre olmadığını anlattı."
- Mali yapının 15 Temmuz bağlantısı
İddianamede, çalışanların konu ile ilgili ifade ve beyanlarının, MASAK raporunda belirtilen hususlarla örtüştüğü kaydedilen iddianamede, holding ve örgütün mali yapılanmasının, darbe girişimine ilişkin bağlantısıyla ilgili şu değerlendirme yapıldı:
''Bu holding basit bir iş yeri olarak düşünülerek ticari amaçla kurulmuş değildir. Esasında bu gizli eylemlerle 15 Temmuz hain darbe girişiminin temelleri de atılmış oluyordu. Şöyle ki herhangi bir örgütün insan kaynaklarının (yani üye sayısının) çoğalması kesinlikle ekonomik güç ile doğru orantılıdır. Ekonomik gücü yetersiz bir örgütün tesisleşmesi, coğrafi olarak genişlemesi, üye sayısının artması gibi unsurların oluşması mümkün değildir.
Bu sebepledir ki 15 Temmuz hain darbe girişiminin en büyük destekçilerinden ve olası bir başarıda da en çok nemalanacak kesimi de örgütün mali ayağı olacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı da örgütün önde gelen iş adamları ve finansına dair olanların darbeye fikren destek verdikleri düşünülse bile iştirak ettiklerine ilişkin delil bulunmadığı, tüm üyeleri olmasa bile önde gelen iş adamları, yargı ve emniyet görevlileri, öğretim elemanları, TSK içerisindeki üyeleri ve bunlara hükmeden imamlarının darbeye ilişkin gizli ajandayı bilmemeleri düşünülemez.''
- "Bilinçli bir himmet dağıtma"
Akfa holding ve şirketlerinde yapılan usulsüz işlemlerin, "kaynağı gizlemek, paranın gidiş yönünü saklamak ve en sonunda da finans sağladığı yerin de deşifre olmaması" için yapıldığı ifadesine yer verilen iddianamede, ''İncelemelerde bir kısım personelin maaşlarının periyodik olarak aynı olmadığı, personele ocakta 15 bin lira, şubatta 17 bin lira, mart geldiğinde ise bir anda 8 bin lira maaş verilmesi kesinlikle izah edilemeyecek bir durumdur. Kaldı ki maaşlarında oynama olan personelin bir kısmının maillerin incelenmesinde açıkça FETÖ'ye himmet verenlerin oldukları düşünüldüğünde bunun basit bir hesap hatasından öte bilinçli bir himmet dağıtma yöntemi olduğu aşikardır." denildi.
İddianamede, silahlı terör örgütünün emir ve talimatlarıyla kurulduğu ve işletildiği, bu bağlamda bu örgüte sürekli insan ve finans kaynağı temin ettiği gerekçesiyle Akfa Holding ve alt şirketlerine kayyum atandığı, yetkili ve sahiplerinin de mal varlıkları üzerine tedbir konulduğu belirtildi.
- Ceza istemleri
İddianamede, tutuklu sanık Akfa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aktaş hakkında ''silahlı terör örgütü yönetici olmak'', ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma'' suçlarından 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar, tutuklu sanık Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ferhat Aktaş hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 10 yıl 6 aydan 22 yıla kadar hapis cezası istendi.
Soruşturma sırasında tutuklanan ardından tahliye edilen sanık Cahit Paksoy'un ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 18 yıldan 29 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, firari sanık Fi Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan'ın "silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 10 yıl 6 aydan 22 yıla kadar, tutuksuz sanık İnanlar İnşaatın sahibi Serdar İnan'ın ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İddianamede, diğer tutuklu sanıklar Akfa Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Bank Asya ortağı Hasan Sayın hakkında ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'', yine Bank Asya ortaklarından tutuklu sanık İbrahim Sayın hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'', Akfa gıda şirketinin ortaklarından tutuklu sanık Murat Sungurlu hakkında ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' ve Akfa Holding bünyesinde direktör olan tutuklu sanık Şiar Molavalı hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından hapisle cezalandırılmaları istendi.
İddianamede, hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilen firari sanıklar Erdal Akgül, Hüsamettin Ünal, Mehmet Emin Sekizkardeş, Necmettin Kaya ve Seyfullah Boz hakkında da benzer suçlardan ayrı ayrı 7,5 yıldan 29 yıl 6 ay arasında, diğer tutuksuz 71 sanık hakkında da 7,5 yıldan 22 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezalarına çarptırılmaları talep edildi.
Kaynak: AA
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan ve mahkemece kabul edilen 551 sayfalık iddianamede, tanık, sanık beyanları ile sanıkların banka hareketleri, şirketlerin para transferleri ve alınan raporlara tek tek yer verildi.
Gizli tanık "Ufuk"un ifadesine yer verilen iddianamede, tanık Ufuk'un, ''Holdingin görünürdeki patronu Fatih Aktaş'tır. Fatih Aktaş o dönemde cemaat olarak bilinen bugün terör örgütü olduğu tespit edilen FETÖ'ye üye olduğunu, onlarla çalıştığını hiç gizlemeden açık açık söylerdi. Övünerek sürekli olarak Pensilvanya'ya gittiğini, Fethullah Gülen ile görüştüğünü anlatırdı. Hatta 2013 yılı ortalarında yine Fatih Aktaş, Fethullah Gülen'in kendisine STV'nin yeni bina kurulumu ve cihaz satın alınması projesini bizzat verdiğini gururla söylüyordu." dediği kaydedildi.
İfadesinde Akfa Holdingteki projelerden bahseden tanık Ufuk, projelerden birini, "sözde FETÖ/PDY Türkiye imamı" olduğu tespit edilen Mustafa Özcan'ın bizzat gelerek teftiş ettiğini ve Fatih Aktaş'tan bilgiler aldığını söyledi.
Ufuk ifadesinde, Hasan Özalp'in FETÖ'nün Amerika'da bulunan bir derneğinde yönetici olduğunu duyduğunu, ABD'de yaşadığını, ağabeyinin de STV'de çalıştığını belirterek, ''Akfa Holdingin Amerika'daki temsilcisi gibi çalışmaktadır. Araştırmalarımda 2014 yılında Amerika'da yapılan bir fuara Akfa'nın Amerika'daki adamı olarak katılmıştır. Kendisiyle bir defa karşılaştım. Bu konular açıldığında Hasan Özalp, 'Tayyip Erdoğan bitti, seçimleri kazansa da bitti, kazanmasa da bitti göreceksin.' diyerek daha ağır laflarla hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan aleyhine konuşmalar yaptı. Hatta FETÖ'nün Türkiye'de ve Amerika'da çok güçlü olduğunu, Fethullah Gülen'i kesinlikle iade etmeyeceğini söyledi. Bu kişinin Akfa'nın Amerika temsilcisi olması bana çok düşündürücü gelmiştir." ifadelerini kullandı.
Sanık Cahit Paksoy'u, holdinge Fatih Aktaş'ın üst yönetici olarak getirdiğini anlatan tanık Ufuk, "Geldikten sonra duyduklarım ve edindiğim izlenimlere göre, kendilerinden olmayanları yıldırma politikasıyla holdingden ayrılmaya zorladığını duymuştum. Kendisi holdingin üst yöneticisi olduğu için (Cahit Paksoy) anlattığım usulsüzlükleri bilmemesi mümkün değildir.'' diye konuştu.
İddianamede, örgütün şirketinde çalışan 4 tanığın şu beyanlarına yer verildi:
''2014 yılı itibarıyla FETÖ'nün şirketlerinden Dünya Pazarlama isimli şirketinde çalıştıklarını, bu şirketin yönetici ve yetkililerinin tamamen FETÖ terör örgütünün üst düzey elemanları olduklarını, 17/25 Aralık olayından sonra bu şirketlerin deşifre olmasından sonra kripto şirket olan Akfa Holdinge devretmek için işlemleri başlattıklarını, devir işlemlerini Fatih Aktaş ve Veli Tan Kirtiş'in kendi şirketlerinin yetkilileri ile beraber yürüttüklerini, baskı ve zorbalıkla kendilerinden olmayan çalışanları hiçbir tazminat ödemeden çıkardıklarını, şirketlerin içini boşaltıp 7-8 ay böyle oyaladıktan sonra devrin olmayacağını söylediklerini, bunların tamamen kurgu olduğunu, bu işlemlerin FETÖ'nün talimatıyla yapıldığını, amacın şirketlerin için boşalttıktan sonra kripto olan Akfa'ya devretmek olduğunu, çünkü o dönem halen Akfa'nın deşifre olmadığını anlattı."
- Mali yapının 15 Temmuz bağlantısı
İddianamede, çalışanların konu ile ilgili ifade ve beyanlarının, MASAK raporunda belirtilen hususlarla örtüştüğü kaydedilen iddianamede, holding ve örgütün mali yapılanmasının, darbe girişimine ilişkin bağlantısıyla ilgili şu değerlendirme yapıldı:
''Bu holding basit bir iş yeri olarak düşünülerek ticari amaçla kurulmuş değildir. Esasında bu gizli eylemlerle 15 Temmuz hain darbe girişiminin temelleri de atılmış oluyordu. Şöyle ki herhangi bir örgütün insan kaynaklarının (yani üye sayısının) çoğalması kesinlikle ekonomik güç ile doğru orantılıdır. Ekonomik gücü yetersiz bir örgütün tesisleşmesi, coğrafi olarak genişlemesi, üye sayısının artması gibi unsurların oluşması mümkün değildir.
Bu sebepledir ki 15 Temmuz hain darbe girişiminin en büyük destekçilerinden ve olası bir başarıda da en çok nemalanacak kesimi de örgütün mali ayağı olacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı da örgütün önde gelen iş adamları ve finansına dair olanların darbeye fikren destek verdikleri düşünülse bile iştirak ettiklerine ilişkin delil bulunmadığı, tüm üyeleri olmasa bile önde gelen iş adamları, yargı ve emniyet görevlileri, öğretim elemanları, TSK içerisindeki üyeleri ve bunlara hükmeden imamlarının darbeye ilişkin gizli ajandayı bilmemeleri düşünülemez.''
- "Bilinçli bir himmet dağıtma"
Akfa holding ve şirketlerinde yapılan usulsüz işlemlerin, "kaynağı gizlemek, paranın gidiş yönünü saklamak ve en sonunda da finans sağladığı yerin de deşifre olmaması" için yapıldığı ifadesine yer verilen iddianamede, ''İncelemelerde bir kısım personelin maaşlarının periyodik olarak aynı olmadığı, personele ocakta 15 bin lira, şubatta 17 bin lira, mart geldiğinde ise bir anda 8 bin lira maaş verilmesi kesinlikle izah edilemeyecek bir durumdur. Kaldı ki maaşlarında oynama olan personelin bir kısmının maillerin incelenmesinde açıkça FETÖ'ye himmet verenlerin oldukları düşünüldüğünde bunun basit bir hesap hatasından öte bilinçli bir himmet dağıtma yöntemi olduğu aşikardır." denildi.
İddianamede, silahlı terör örgütünün emir ve talimatlarıyla kurulduğu ve işletildiği, bu bağlamda bu örgüte sürekli insan ve finans kaynağı temin ettiği gerekçesiyle Akfa Holding ve alt şirketlerine kayyum atandığı, yetkili ve sahiplerinin de mal varlıkları üzerine tedbir konulduğu belirtildi.
- Ceza istemleri
İddianamede, tutuklu sanık Akfa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aktaş hakkında ''silahlı terör örgütü yönetici olmak'', ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma'' suçlarından 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar, tutuklu sanık Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ferhat Aktaş hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 10 yıl 6 aydan 22 yıla kadar hapis cezası istendi.
Soruşturma sırasında tutuklanan ardından tahliye edilen sanık Cahit Paksoy'un ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 18 yıldan 29 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, firari sanık Fi Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan'ın "silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından 10 yıl 6 aydan 22 yıla kadar, tutuksuz sanık İnanlar İnşaatın sahibi Serdar İnan'ın ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İddianamede, diğer tutuklu sanıklar Akfa Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Bank Asya ortağı Hasan Sayın hakkında ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'', yine Bank Asya ortaklarından tutuklu sanık İbrahim Sayın hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'', Akfa gıda şirketinin ortaklarından tutuklu sanık Murat Sungurlu hakkında ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' ve Akfa Holding bünyesinde direktör olan tutuklu sanık Şiar Molavalı hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' ve ''suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama'' suçlarından hapisle cezalandırılmaları istendi.
İddianamede, hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilen firari sanıklar Erdal Akgül, Hüsamettin Ünal, Mehmet Emin Sekizkardeş, Necmettin Kaya ve Seyfullah Boz hakkında da benzer suçlardan ayrı ayrı 7,5 yıldan 29 yıl 6 ay arasında, diğer tutuksuz 71 sanık hakkında da 7,5 yıldan 22 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezalarına çarptırılmaları talep edildi.