'Arkadaşım Diyabet Kampı' Renkli Görüntülere Sahne Oldu
Bursa’nın İznik ilçesinde göl kenarında her yıl şeker hastası çocuklar için düzenlenen “Arkadaşım Diyabet Kampı” renkli görüntülere sahne oldu. Çocuklar ayrıca İznik ilçe merkezinde ellerinde pankartlarla yürüyüş yaparak diyabete dikkat çektiler.
İznik’teki DSİ Tesislerindeki kampa farklı illerden 10-18 yaş aralığında ‘tip 1’ diyabetli 90 çocuk katıldı.
Kampta Güneydoğu bölgesinden 20 çocuk da yer aldı. Bir hafta süren kampta, yaşlara göre dağılımı yapılan çocuklar, diyabetle barışık olmayı, evde kendi imkanlarıyla tedaviyi, tedavideki yeni teknolojileri ve tedavi sürecindeki farklı tecrübeleri öğrendiler. Kampın sonunda İznik’teki tarihi yerleri de gezen çocuklar, diyabetle ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla hastalıkla ilgili tişörtler giydi ve ellerinde diyabetle ilgili dövizler taşıdı.
“Çok erken saatlerde güne başlıyoruz”
Koç Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bölümü’nden Doç. Dr. Gül Yeşiltepe Mutlu, “Burada çok erken saatlerde güne başlıyoruz. Çocuklarımızın kan şekerleri ölçüldükten sonra hem beraber insülin dozlarını ayarlıyoruz. Revirimizde doktorlarımızla birlikte çocukların enjeksiyonlarını yapıyoruz. Burada teknik hatalar varsa onların düzeltilmesi, çocukların eğitimlerinin ilerletilmesi çok önemli. Burada yapılandırılmış bir eğitim programımız var. Her konu aslında ele alınıyor. Eğitimlerin yanı sıra çok güzel spor aktivitelerimiz de var. Eğitimlerden sonra havuz başlıyor. Havuz saatlerinde çocukların yüzmeyi öğrenmesi amaçlarımızın başında geliyor. Bunun yanı sıra resim yapma, bisiklete binme gibi çok çeşitli aktivitelerimizi de çocuklarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
“Çocukların diyabetle barışık bir hayat sürmesi için onları motive ediyoruz”
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, “Tip-1 diyabet çocuklarda görülen diyabet türüdür. Ülkemizde yaklaşık olarak 20 bin tane tip-1 diyabetli çocuk olduğunu biliyoruz. Tip-1 tedavisinde insülin önemli. Günde 4 kez insülin enjeksiyon ya da pompası kullanılıyor. En az onun kadar tip -1 diyabetlilerin bilinçli olması ve iyi bir eğitim görmesi de çok önemlidir. Bu kampın en önemli amacı, tip-1 diyabetli çocukları bilinçli hale getirmek ve kendi tedavilerini düzenlemek konusunda onları ilerletmektir. 21 yıldan beri İznik’te bu kampı gerçekleştiriyoruz. Bu seneki kampa 90 çocuk katıldı.
20 tanesi Güneydoğu Anadolu, 10 tanesi Afyon’dan geldi. İstanbul, Bursa, Denizli, Balıkesir’den katılanlar var. Kampta doktorlar hemşireler diyetisyenler, tıp öğrencileri, psikologlar, psikiyatrist gözetiminde günde 2 saat eğitimler veriyoruz. Çocukların diyabetle barışık bir hayat sürmesi için onları motive ediyoruz. Şimdiye kadar edindiğimiz izlenimler, kampın başarılı geçtiğidir. Tip-1 diyabetli çocukların bakımının ilerlemesi için bu kampların sayısının artması gerekiyor. Kampların ücretlerinin ödenmesi noktasında da kamunun, devletin, daha fazla katkıda bulunması gerekiyor. Bizim dileğimiz tüm diyabetli çocukların bu kamplara katılmasıdır. Bunun içinde elimizden geleni yapacağız” dedi.
“Kamp bence çok olumlu”
Kampa Afyonkarahisar’dan katılan 12 yaşındaki Buse Birol da, “Yaklaşık 4 buçuk yıldır diyabetle beraber yaşıyorum. İnsülin pompası kullanıyorum. Günde 4 defa iğne kullanıyordum bu pompadan önce ama artık 3 günde 1 defaya düştüğü için ilk avantajı bu. Ondan sonrasında bir yere giderken yanımızda insülin taşımak daha zordu ama pompayı taktığımızda daha kolaylaştırıyor yaşamımızı. Kamp bence çok olumlu. Bir sürü insanla tanışıyoruz. Hepsi de benim gibi diyabetli. Mesela şekerim düştü dediğimde hepsi seni anlayabiliyor. Başka bir ortamda bilmedikleri için bize insanların cevapları farklı oluyor. Kampta insülin pompasını kendime takmayı öğrendim” şeklinde konuştu.
“4 buçuk senedir diyabetle yaşam mücadelesi veriyorum”
Diyarbakır’dan gelen 16 yaşındaki Bertan Tekin de, şöyle konuştu:
“Ben evdeyken 4 buçuk senedir kendime iğne vurmayı yapamıyordum, burada öğrendim. Zorluklarla yaşadığımızı ve onlarla mücadele etmeyi öğrendim. Arkadaşları, doktorları, ağabeyleri tanıdım. Diyabetin yaşamla mücadele olduğunu anladım. 4 buçuk senedir diyabetle yaşam mücadelesi veriyorum. Çok şükür bir sıkıntım yok.”
“Çocuklara bir ağabey modeli oluşturmaya çalışıyoruz”
14 yıldır diyabet hastası olan ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan Kaan Ege Karakuş ise, “Buraya ağabey olarak katıldım. Çocukların diyabetle ilgili bildiği yanlışları düzeltiyoruz. Onları sosyal olarak hayata hazırlıyoruz. Çocuklara bir ağabey modeli oluşturmaya çalışıyoruz. Benim hedefim diyabet konusunda uzmanlığımı tamamlayıp çalışmalar yapmak istiyorum. Bu konuda dünyaya bilime hizmet etmek istiyorum. Çocuklar dışarıda tek başına olduklarını hissediyorlar, yalnız hissediyorlar. Bu sorunla nasıl baş edeceklerini bilemiyorlar. Fakat burada bir araya geldikleri zaman görüyorlar ki yalnız değiller. Dışarıdaki sorunlardan izole bir şekilde güzel bir hafta geçiriyorlar” dedi.
Kaynak: İHA
Kampta Güneydoğu bölgesinden 20 çocuk da yer aldı. Bir hafta süren kampta, yaşlara göre dağılımı yapılan çocuklar, diyabetle barışık olmayı, evde kendi imkanlarıyla tedaviyi, tedavideki yeni teknolojileri ve tedavi sürecindeki farklı tecrübeleri öğrendiler. Kampın sonunda İznik’teki tarihi yerleri de gezen çocuklar, diyabetle ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla hastalıkla ilgili tişörtler giydi ve ellerinde diyabetle ilgili dövizler taşıdı.
“Çok erken saatlerde güne başlıyoruz”
Koç Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bölümü’nden Doç. Dr. Gül Yeşiltepe Mutlu, “Burada çok erken saatlerde güne başlıyoruz. Çocuklarımızın kan şekerleri ölçüldükten sonra hem beraber insülin dozlarını ayarlıyoruz. Revirimizde doktorlarımızla birlikte çocukların enjeksiyonlarını yapıyoruz. Burada teknik hatalar varsa onların düzeltilmesi, çocukların eğitimlerinin ilerletilmesi çok önemli. Burada yapılandırılmış bir eğitim programımız var. Her konu aslında ele alınıyor. Eğitimlerin yanı sıra çok güzel spor aktivitelerimiz de var. Eğitimlerden sonra havuz başlıyor. Havuz saatlerinde çocukların yüzmeyi öğrenmesi amaçlarımızın başında geliyor. Bunun yanı sıra resim yapma, bisiklete binme gibi çok çeşitli aktivitelerimizi de çocuklarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
“Çocukların diyabetle barışık bir hayat sürmesi için onları motive ediyoruz”
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, “Tip-1 diyabet çocuklarda görülen diyabet türüdür. Ülkemizde yaklaşık olarak 20 bin tane tip-1 diyabetli çocuk olduğunu biliyoruz. Tip-1 tedavisinde insülin önemli. Günde 4 kez insülin enjeksiyon ya da pompası kullanılıyor. En az onun kadar tip -1 diyabetlilerin bilinçli olması ve iyi bir eğitim görmesi de çok önemlidir. Bu kampın en önemli amacı, tip-1 diyabetli çocukları bilinçli hale getirmek ve kendi tedavilerini düzenlemek konusunda onları ilerletmektir. 21 yıldan beri İznik’te bu kampı gerçekleştiriyoruz. Bu seneki kampa 90 çocuk katıldı.
20 tanesi Güneydoğu Anadolu, 10 tanesi Afyon’dan geldi. İstanbul, Bursa, Denizli, Balıkesir’den katılanlar var. Kampta doktorlar hemşireler diyetisyenler, tıp öğrencileri, psikologlar, psikiyatrist gözetiminde günde 2 saat eğitimler veriyoruz. Çocukların diyabetle barışık bir hayat sürmesi için onları motive ediyoruz. Şimdiye kadar edindiğimiz izlenimler, kampın başarılı geçtiğidir. Tip-1 diyabetli çocukların bakımının ilerlemesi için bu kampların sayısının artması gerekiyor. Kampların ücretlerinin ödenmesi noktasında da kamunun, devletin, daha fazla katkıda bulunması gerekiyor. Bizim dileğimiz tüm diyabetli çocukların bu kamplara katılmasıdır. Bunun içinde elimizden geleni yapacağız” dedi.
“Kamp bence çok olumlu”
Kampa Afyonkarahisar’dan katılan 12 yaşındaki Buse Birol da, “Yaklaşık 4 buçuk yıldır diyabetle beraber yaşıyorum. İnsülin pompası kullanıyorum. Günde 4 defa iğne kullanıyordum bu pompadan önce ama artık 3 günde 1 defaya düştüğü için ilk avantajı bu. Ondan sonrasında bir yere giderken yanımızda insülin taşımak daha zordu ama pompayı taktığımızda daha kolaylaştırıyor yaşamımızı. Kamp bence çok olumlu. Bir sürü insanla tanışıyoruz. Hepsi de benim gibi diyabetli. Mesela şekerim düştü dediğimde hepsi seni anlayabiliyor. Başka bir ortamda bilmedikleri için bize insanların cevapları farklı oluyor. Kampta insülin pompasını kendime takmayı öğrendim” şeklinde konuştu.
“4 buçuk senedir diyabetle yaşam mücadelesi veriyorum”
Diyarbakır’dan gelen 16 yaşındaki Bertan Tekin de, şöyle konuştu:
“Ben evdeyken 4 buçuk senedir kendime iğne vurmayı yapamıyordum, burada öğrendim. Zorluklarla yaşadığımızı ve onlarla mücadele etmeyi öğrendim. Arkadaşları, doktorları, ağabeyleri tanıdım. Diyabetin yaşamla mücadele olduğunu anladım. 4 buçuk senedir diyabetle yaşam mücadelesi veriyorum. Çok şükür bir sıkıntım yok.”
“Çocuklara bir ağabey modeli oluşturmaya çalışıyoruz”
14 yıldır diyabet hastası olan ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan Kaan Ege Karakuş ise, “Buraya ağabey olarak katıldım. Çocukların diyabetle ilgili bildiği yanlışları düzeltiyoruz. Onları sosyal olarak hayata hazırlıyoruz. Çocuklara bir ağabey modeli oluşturmaya çalışıyoruz. Benim hedefim diyabet konusunda uzmanlığımı tamamlayıp çalışmalar yapmak istiyorum. Bu konuda dünyaya bilime hizmet etmek istiyorum. Çocuklar dışarıda tek başına olduklarını hissediyorlar, yalnız hissediyorlar. Bu sorunla nasıl baş edeceklerini bilemiyorlar. Fakat burada bir araya geldikleri zaman görüyorlar ki yalnız değiller. Dışarıdaki sorunlardan izole bir şekilde güzel bir hafta geçiriyorlar” dedi.