Gazi Babasının Protez Bacağını Çeyizi Olarak Taşıyor

Antalya’nın Gazipaşa ilçesi Gürçam Mahallesi’nde ikamet eden Nuriye Çağlayan, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda Suriye’nin Şam kıtasında görev yapan babası Mustafa Çağlayan’ın gazi olduktan sonra kullandığı protez bacağı, Türk bayrağına sarılı ahşap bir sandığın içinde saklıyor. Babasını 7 yaşındayken kaybeden ve hayal meyal hatırladığını söyleyen Çağlayan, "Bunlar benim hayattaki en değerli varlıklarım" dedi.

Gazi Babasının Protez Bacağını Çeyizi Olarak Taşıyor
İki adet protez bacaktan bir tanesini hatırlamadığını belirten Çağlayan, "Demir olan ayağını hatırlıyorum. Bunu giyer bahçeye, keklik avına bu bacağıyla giderdi. Uzağa gideceği zaman da mal ile giderdi. Cephede vurulmuş. Aşağıdan vurmuşlar yukarıya kadar karınca yemiş. Ayağını kesmişler, sonra da bu protezi takmışlar" diye konuştu.

Protez bacağın çocukluğundan beri evlerinde olduğunu dile getiren Çağlayan, "Evimizde bunları gözümüz gibi korur kollardık. Herkes dağılınca evlenmeye çıkınca ben yanımda çeyiz olarak babamdan bir hatıra olarak getirdim. Gözüm gibi bakmak zorundayım. Baktıkça babam hatırıma geliyor" ifadelerini kullandı.

100 yıllık protez bacağın maddi değerini bilmediğini ancak kendisinin yanında pahabiçilmez bir değeri olduğunu belirten Çağlayan, "Maddi değer gelir geçer,elimizde bir hatıra dünya varlığı, dünya varlığı da değil ahirete kadar babamızın hatırasını korumak zorundayız" dedi.

Nuriye Çağlayan’ın eşi 75 yaşındaki Lütfi Çağlayan da kayınpederinin aynı zamanda kendisinin de akrabası olduğunu ve eşinden 3 yaş büyük olduğu için kendisini daha iyi hatırladığını söyledi.

Bir nevruz kutlamasında kendisinin de bulunduğu bir mecliste başından geçenleri anlattığını ifade eden Lütfi Çağlayan, "Suriye’nin Şam kıtasının yakınında bir çölde savaşırken şarapnel parçası ayağına dokunmuş. Üç gün üç gece çölde kalmış. Kurt, karınca ayağının iliğini yemiş. Ayağını kesmişler. Üç günün sonunda bir manga asker gemiş. Kendisine ’Moskov’ dendiğini anlamış ve hemen ’Elhamdülillah Müslümanım’ demiş. İnanmamışlar, sünnetli olup olmadığına bakmışlar. Sünnetli olduğunu görünce ’Bu bizden’ demişler. Ayağını temizlemişler, yemek vermişler. Arap askerleriymiş gelenler. O zaman İngilizler Arap askerlerine Türkleri Rus askeri gibi gösterip ateş ettiriyorlarmış. Sonra sedyeye almışlar. İngiliz hastanesine götürmüşler. Çantasında bir el bombası varmış. Onu atmaya çalışmış ama bir İngiliz fark edip elinden bombayı almış. Ona ’Cesur Türk’ demişler. Tedavisi bitince onu Konya’ya getirmişler, oradan da belediyeden belediyeye, muhtardan muhtara köyüne kadar gelmiş" diye konuştu.

Kaynak: İHA