CHP İstanbul Milletvekili Hamzaçebi Açıklaması
'Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliğinin unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerinin kaldırılması doğru değildir. Bu kurumlar Türkiye'nin kurumu değil midir? Niye kaldırıyorsunuz' 'Sivil toplum alanında şu anda KHK'ler ile sürdürüle gelen bir devlet işgali söz konusudur. Bu işgal kalkmalı'
CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, "Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliğinin unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerinin kaldırılması doğru değildir. Bu kurumlar Türkiye'nin kurumu değil midir? Niye kaldırıyorsunuz?" dedi.
Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 25 Aralık 2017'de İstanbul Tuzla'da kötü kokuyla ortaya çıkan ve daha sonra İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İSKİ) atık su kolektör hattına boşaltılan kimyasal atıklardan çıkan gazlardan kaynaklandığı anlaşılan olaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Olayın gerçekleştiği gece Tuzla'da yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri aktaran ve bölgeden çekilen bazı fotoğrafları da basın mensuplarına gösteren Hamzaçebi, hadisenin gerçek boyutlarının gözden kaçmaması gerektiğini söyledi.
Hamzaçebi, "Bu olaydan 100 bine yakın insan, Tuzla İlçesinin beş mahallesi etkilenmiştir. Yanındaki Pendik İlçesinin bazı mahalleleri de etkilenmiştir. Tuzla İlçesinin toplam nüfusunun 240 bin olduğu dikkate alındığında ve zehirlenmeden etkilenen o mahallelerin nüfusu dikkate alındığında ki o mahallelerin nüfusu 100 bindir, olayın büyüklüğü ortaya çıkar." diye konuştu.
Olayın ardından gerek Tuzla Belediyesi gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesinin "çıkan kokunun insan sağlığına olumsuz etkisi olmadığı" yönünde açıklamalar yaptığını ifade eden Hamzaçebi, ancak iki belediyenin de halka yanıltıcı bilgi verdiğini savundu.
-"Bu ülkede radyasyonlu çayı içen bakanlar gördük"
Adli Tıp Kurumu konuya ilişkin raporunun açıklandığını bildiren Hamzaçebi, kurumun raporunda iki zehirli kimyasal maddeden bahsedildiğini kaydetti.
"Bu iki madde zehirli kimyasaldır. Bu iki madde maruz kalma dozuna ve süresine bağlı olarak insan sağlığına son derece olumsuz etkilerde bulunan maddelerdir." diyen Hamzaçebi, bu maddeler ve sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili uluslararası raporlarda yer alan bilgileri de aktardı.
Hamzaçebi, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Sağlık Bakanı'na bir çağrı yapıyorum; lütfen bu görevi üstlenin, 100 bin insanın sağlığına olumsuz etki eden bu maddelerin insanlarda kalıcı etki bırakıp bırakmadığını açıklayın. Gerekirse ki buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, 100 bin vatandaşımızı sağlık kontrolünden geçirin. Bu hafife alınacak bir konu değildir. Zamanında bu ülkede radyasyonlu çayı içen bakanlar gördük. Konuya ilişkin bir soru önergesi verdim. 45 gün geçti, hala cevap yok."
Olay yerinde giydiği ayakkabıları evine sokmadığını, poşet içinde dışarıda muhafaza ettiğini anlatan Hamzaçebi, ayakkabılarından hala koku geldiğini belirterek, "Ayakkabıda 45 gün kalan kokuya neden olan kimyasal gazın, insan sağlığına olumsuz etki etmediğini söylemek mümkün müdür? Bunu söyleyebilmek ancak bir sağlık kontrolü sonrasında mümkündür." diye konuştu.
Hamzaçebi, konuya ilişkin Meclis Araştırma önergesi verdiğini de hatırlatarak, "Milyar dolarlık projeler için kaynak bulunurken, yıllardır Tuzla halkının çektiği bu kokunun çaresi bulunamıyor." eleştirisinde bulundu.
- "Niyet sivil toplumu zayıflatmak"
Hamzaçebi, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve diğer kurumlardan "Türk" kelimesinin kaldırılmasıyla ilgili soru üzerine Hamzaçebi, "Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliğinin unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerinin kaldırılması doğru değildir. Bu kurumlar Türkiye'nin kurumu değil midir? Niye kaldırıyorsunuz. Son derece yanlış." ifadelerini kullandı.
Bu kurumlara üyeliğin serbest bırakılması gibi tartışmalar olduğuna da işaret eden Hamzaçebi, şunları kaydetti:
"Bu da son derece yanlıştır. Sivil toplum ne kadar güçlüyse demokrasi o kadar güçlüdür. 'Bunların üyeliklerini kaldıralım, unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerini kaldıralım, zayıflatalım, sesleri çıkmasın', niyet budur. Bu, 'Ben demokrasi istemiyorum, farklı sesler istemiyorum' demektir. Sivil toplum alanında şu anda KHK'ler ile sürdürüle gelen bir devlet işgali söz konusudur. Bu işgal kalkmalı. Ayrıca üyelik bağını kaldırırsanız, kontrol edilemeyen birlikler kurulabilir." dedi.
Hamzaçebi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek arasında enflasyon ve yüksek faizin birbirine etkisiyle ilgili çelişkili açıklamalar olduğu ifade edilerek, değerlendirmesinin sorulması üzerine "Yüksek faizin enflasyona neden olduğu yönünde kanıtlanmış hiçbir bilimsel veri yok. Sayın Cumhurbaşkanı bunu ifade ediyor. Öyle anlıyorum ki Sayın Mehmet Şimşek de Sayın Cumhurbaşkanı'na sesini duyuramıyor." karşılığını verdi.
Kaynak: AA
Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 25 Aralık 2017'de İstanbul Tuzla'da kötü kokuyla ortaya çıkan ve daha sonra İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İSKİ) atık su kolektör hattına boşaltılan kimyasal atıklardan çıkan gazlardan kaynaklandığı anlaşılan olaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Olayın gerçekleştiği gece Tuzla'da yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri aktaran ve bölgeden çekilen bazı fotoğrafları da basın mensuplarına gösteren Hamzaçebi, hadisenin gerçek boyutlarının gözden kaçmaması gerektiğini söyledi.
Hamzaçebi, "Bu olaydan 100 bine yakın insan, Tuzla İlçesinin beş mahallesi etkilenmiştir. Yanındaki Pendik İlçesinin bazı mahalleleri de etkilenmiştir. Tuzla İlçesinin toplam nüfusunun 240 bin olduğu dikkate alındığında ve zehirlenmeden etkilenen o mahallelerin nüfusu dikkate alındığında ki o mahallelerin nüfusu 100 bindir, olayın büyüklüğü ortaya çıkar." diye konuştu.
Olayın ardından gerek Tuzla Belediyesi gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesinin "çıkan kokunun insan sağlığına olumsuz etkisi olmadığı" yönünde açıklamalar yaptığını ifade eden Hamzaçebi, ancak iki belediyenin de halka yanıltıcı bilgi verdiğini savundu.
-"Bu ülkede radyasyonlu çayı içen bakanlar gördük"
Adli Tıp Kurumu konuya ilişkin raporunun açıklandığını bildiren Hamzaçebi, kurumun raporunda iki zehirli kimyasal maddeden bahsedildiğini kaydetti.
"Bu iki madde zehirli kimyasaldır. Bu iki madde maruz kalma dozuna ve süresine bağlı olarak insan sağlığına son derece olumsuz etkilerde bulunan maddelerdir." diyen Hamzaçebi, bu maddeler ve sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili uluslararası raporlarda yer alan bilgileri de aktardı.
Hamzaçebi, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Sağlık Bakanı'na bir çağrı yapıyorum; lütfen bu görevi üstlenin, 100 bin insanın sağlığına olumsuz etki eden bu maddelerin insanlarda kalıcı etki bırakıp bırakmadığını açıklayın. Gerekirse ki buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, 100 bin vatandaşımızı sağlık kontrolünden geçirin. Bu hafife alınacak bir konu değildir. Zamanında bu ülkede radyasyonlu çayı içen bakanlar gördük. Konuya ilişkin bir soru önergesi verdim. 45 gün geçti, hala cevap yok."
Olay yerinde giydiği ayakkabıları evine sokmadığını, poşet içinde dışarıda muhafaza ettiğini anlatan Hamzaçebi, ayakkabılarından hala koku geldiğini belirterek, "Ayakkabıda 45 gün kalan kokuya neden olan kimyasal gazın, insan sağlığına olumsuz etki etmediğini söylemek mümkün müdür? Bunu söyleyebilmek ancak bir sağlık kontrolü sonrasında mümkündür." diye konuştu.
Hamzaçebi, konuya ilişkin Meclis Araştırma önergesi verdiğini de hatırlatarak, "Milyar dolarlık projeler için kaynak bulunurken, yıllardır Tuzla halkının çektiği bu kokunun çaresi bulunamıyor." eleştirisinde bulundu.
- "Niyet sivil toplumu zayıflatmak"
Hamzaçebi, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve diğer kurumlardan "Türk" kelimesinin kaldırılmasıyla ilgili soru üzerine Hamzaçebi, "Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliğinin unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerinin kaldırılması doğru değildir. Bu kurumlar Türkiye'nin kurumu değil midir? Niye kaldırıyorsunuz. Son derece yanlış." ifadelerini kullandı.
Bu kurumlara üyeliğin serbest bırakılması gibi tartışmalar olduğuna da işaret eden Hamzaçebi, şunları kaydetti:
"Bu da son derece yanlıştır. Sivil toplum ne kadar güçlüyse demokrasi o kadar güçlüdür. 'Bunların üyeliklerini kaldıralım, unvanlarından Türk ve Türkiye kelimelerini kaldıralım, zayıflatalım, sesleri çıkmasın', niyet budur. Bu, 'Ben demokrasi istemiyorum, farklı sesler istemiyorum' demektir. Sivil toplum alanında şu anda KHK'ler ile sürdürüle gelen bir devlet işgali söz konusudur. Bu işgal kalkmalı. Ayrıca üyelik bağını kaldırırsanız, kontrol edilemeyen birlikler kurulabilir." dedi.
Hamzaçebi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek arasında enflasyon ve yüksek faizin birbirine etkisiyle ilgili çelişkili açıklamalar olduğu ifade edilerek, değerlendirmesinin sorulması üzerine "Yüksek faizin enflasyona neden olduğu yönünde kanıtlanmış hiçbir bilimsel veri yok. Sayın Cumhurbaşkanı bunu ifade ediyor. Öyle anlıyorum ki Sayın Mehmet Şimşek de Sayın Cumhurbaşkanı'na sesini duyuramıyor." karşılığını verdi.