AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç Açıklaması
Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) ’Demokrasiye Sürülen Kara Leke 28 Şubat’ konferansında konuşan AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, "27 Mayıs’ından 12 Mart 71 muhtırasına, 12 Eylül darbesine, sonrası 28 Şubat darbesi, hatta ve hatta Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişiminde hep benzer senaryoları, benzer aktörleri ve bu benzer aktörlerin yanında da maalesef benzer alçaklara ve benzeri çukur siyasetini görürsünüz. Bu darbelere baktığınızda, darbenin gerçek mağdurunun milletin kendisi olduğunu göreceksiniz" dedi.
AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’in konuşmacı olarak katıldığı program, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Erdal Necip Yardım, konuşmasına programa katılan herkesi selamlayarak başladı.
28 Şubat’ın Türkiye’nin siyasi tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçtiğini ifade eden Rektör Yardım, “Bundan tam 21 yıl önce Türkiye, bir demokrasi faciası, başka bir ifadeyle bir demokrasi katliamı yaşamıştı. Adına ’postmodern darbe’ dedikleri, milletimizin değerlerine, inançlarına, kültürüne karşı fütursuzca yapılan bir hain saldırı daha yaşanıyordu. İnancından dolayı işinden, okulundan, vatanından olan; haksız yere eziyet edilen; zulme maruz kalan insanların yaşadıklarını unutmak mümkün değil. Maalesef o gün yaşanılanların acısı yüreklerimizi dağlamıştır. Aynı amaca hizmet ederek taşeronluk ve hainlik yapanların; geçmişte olduğu gibi yakın tarihte de bize aynı acıları yaşatma amacında olduklarını gördük, bunu bizatihi yaşadık. Hatırlayacağınız üzere 15 Temmuz sürecinde necip milletimiz, hain ve haysiyetsizce yapılan saldırılara boyun eğmemiş, başkomutanımız; tarihte ilk defa gerçek anlamda halkın oyları ile seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla milyonlar sokaklara dökülmüş ve ordunun içinde çeteleşmiş hainlere gereken dersi vererek bir kahramanlık destanı yazmıştır” dedi.
“Milletin kararına saygı göstermeyenlerin karşısında olacağız”
Rektör Yardım, “Şu bilinmeli ki milletin kararına saygı göstermeyenlerin, her kim olursa olsun karşısında yer alacağız. Ben inanıyorum ki, milletimiz bu zihniyete ve bu satılık, taşeron odaklara hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Darbeciler, dün ve bugün nasıl lanetlenerek anılıyor ve milletin vicdanında mahkum oluyorsa; 28 Şubat’ın failleri de, aynı şekilde milletin vicdanında ve mahşeri vicdanda mahkum olmuşlardır. Bu duygu ve düşüncelerle yoğun iş mesaisine rağmen bizleri kırmayarak konferansımıza konuşmacı olarak katılan değerli milletvekilimiz Süreyya Sadi Bilgiç beye ve siz değerli katılımcılara çok teşekkür ediyor ve hoş geldiniz diyorum. Son olarak konferansımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Rektör Yardım’ın konuşmasının ardından söz alan AK Parti Isparta Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, kendisi hakkında bilgi vererek konuşmasına başladı.
Milletvekili Bilgiç, 1932’den 1950’li yıllara kadar bu aziz milletin Ezan-ı Muhammediye’den dahi yoksun bırakıldığını belirterek, “Camilerin minarelerinde ‘Tanrı Uludur, Tanrı Uludur’ diye bir ses yankılanıyor. İnsanlar kendi inançlarını yaşamakta, ibadetlerini yapmakta maalesef büyük bir zulmün ve baskının altında kalıyorlar. Bu süreçleri mutlak bir surette unutmamamız, hafızamızda her zaman taptaze tutmamız lazım” dedi.
“Bütün darbelerin asıl mağdurları milletin kendisi olmuştur”
Bütün darbelerde bir benzerlik olduğunu, darbelerin asıl mağdurunun halkın kendisi olduğunu vurgulayan AK Parti’li Bilgiç, “Baktığımız zaman bütün darbelerde bir benzerlik vardır. Türkiye’ye yaşatılan bütün bu süreçlerde; 27 Mayıs’ından 12 Mart 71 muhtırasına, 12 Eylül darbesine, sonrası 28 Şubat darbesi, hatta ve hatta Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişiminde hep benzer senaryoları, benzer aktörleri ve bu benzer aktörlerin yanında da maalesef benzer alçaklara ve benzeri çukur siyasetini görürsünüz. Bu darbelere baktığınızda, darbenin gerçek mağdurunun milletin kendisi olduğunu göreceksiniz. O toplumun iktisadi ve sosyal hayatı, edebiyatı, romanı şiiri, ezgisi, türküsü, topyekun bir milletin mağdur olduğunu görürsünüz. Bütün bu süreçlere baktığımızda, Türkiye’de ve Osmanlı son döneminde yaşatılanlar, darbe dinamiklerine baktığımızda, her zaman bunun dış dünya ile bağlantılı olduğunu görüyorsunuz” siye konuştu.
“Darbelerle muhafazakarları yok etmeye çalıştılar”
Vesayet odaklarının darbede medya, yargı, askeri ve sivil ayakları kullandığını ifade eden Bilgiç, Türkiye’de vesayet odaklarının darbelerin teşvik ve tahrikçisi konumunda olduklarını dile getirerek, muhafazakarları ortadan kaldırmayı hedeflediklerini belirtti.
Bilgiç, “Bu iktidardaki batıcı bürokratik, iktidar kaybı korkusuyla her zaman batının emrinde oldular. Güçlerini kaybetmemek için hep batının emrinde oldular ve Türkiye’de vesayet odakları, darbelerin teşvik ve tahrikçisi konumunda oldular. Toplumun büyük bir bölümünü kuşatan, kucaklayan, inanç ve din eksenli yerli ve milli söylemleri vardı. Topluma dokunabiliyorlardı. Ruhuna ve hassasiyetine dokunabiliyorlardı. Buna dokundukça da bu milleti arkasında topladıkları için Türkiye’de iktidarın yolunu, milletin iradesi dışında sandıkta aramayan, değişik vesayet yollarında arayan ve bu vesayeti Türkiye’de zaman zaman asker, zaman zaman baskı grupları, zaman zaman medya, zaman zaman yargı olarak ortaya çıkartmış olduğu dönemleri yaşatan, bu grupları maalesef bu inanç ve din bazlı geleneksel muhafazakarlar vardı. Bu güçlü söylem ve silahtan rahatsızlık içerisinde oldukları için, bu cenahı susturmaya ve ortadan yok etmeye çalıştılar” şeklinde konuştu.
“Süreçlere baktığımızda ne zaman Türkiye Cumhuriyeti hakikaten kendine dönsün, biraz kendi iradesini ortaya koymaya kalksın, birtakım dış ülkeler ile ülke menfaatleri noktasında çıkar çatışmaları başlasın, Türkiye’de darbenin devreye girdiğini, Türkiye’de yabancı dünyanın uşaklarının, taşeronlarının farklı yaklaşımlar içerisinde, birtakım senaryoları ülkede ortaya koyduklarını görüyoruz” diyen Milletvekili Bilgiç, “28 Şubat sürecinde kendisini devletin sahibi olarak görenler ülkeyi her defasında dizayn etmeyi kendilerine hak gördükleri gibi bir kez daha bunu yapmak istediler. İşin enteresan tarafı ne oyun değişiyor, ne senaryo değişiyor; hepsi de aynı. 28 Şubat’ı dayandırdıkları tek senaryo vardı, o da irtica. Ne zaman bir parça bu ülkenin kendi oltalarında çıkıp, kendi başına onurlu bir biçimde olması gerektiği şekilde, bir devlet olarak ülkesinde ve dünyada lider, İslam dünyasında lider bir ülke konumuna doğru yürümeye; halkını refah etmeye yönelik gelişmesi dönemine baktığımızda, ona dur demek için bu içerideki kuklalarını, dinamiklerini hayata geçirmişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Darbelerin özünde hedef milli iradedir”
Tüm darbelerin hedefinde milli iradenin olduğunun altını çizerek, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından geri çevrildiğini, kurulan ikna odalarında baskıların yapıldığını hatırlan Bilgiç, “Aslında bütün darbelerin özüne baktığımızda hedef alınan tek bir şey vardır. O da milli iradedir. Bütün darbelerin hedefi burada direk olarak milletin iradesidir. Ama bunun yanındaki diğer bütün yapılanmaları, terör örgütlerine, onların Türkiye’deki yaptıklarına, bunların hepsini bir tarafa bırakıp, göz ardı etmişler. Türkiye’deki tek tehlike sanki İslammış gibi, irtica imiş gibi direk olarak inanç sistemimize birebir saldırı düzenlemişlerdir. 28 Şubat sürecinde, başı örtülü kızlarımızı okullara almamak için her türlü zorbalığı yaptılar. İkna odaları kurdular. İstanbul Üniversitesinde Kemal Alemdaroğlu’nun rektörlüğünde ikna odalarında çocuklarımız alınarak şantaj ve baskıya maruz kaldılar. Pek çok devlet kurumlarında, üniversitelerde, kamuda ve kamu dairelerinde, değişik yerlerde, silahlı kuvvetlerde, pek çok insan işten uzaklaştırıldı. Baskıya maruz kaldı. İşkenceye maruz bırakıldı. Tek sebep inançlarıydı” dedi.
“Hala 28 Şubat’ın yürüyen davaları var”
Hala devam eden 28 Şubat davalarının olduğuna dikkat çeken AK Parti Milletvekili Bilgiç, “Türkiye’deki İslamın yükselişi onları rahatsız etti. Çünkü G-7’yi rahatsız etti. G-7’ye karşı D-8 kuruldu. Yüzünü batıdan, Amerika’dan çevirdi. Orta Asya’ya, Uzakdoğu’ya, Afrika’ya, Ortadoğu’ya döndürdü. Davalar açıldı, insanlar mahkum edildi. Hala 28 Şubat’ın yürüyen davaları var. Beraatlar yeni geliyor. İnsanlar yıllarca mahkeme kapılarında uğraştırıldı. 6 milyon insanın fişlenmiş olmasına, Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde Batı Çalışma Grubu diye bir grubun kuruluyor olmasına ve kurulan bu grubun da bütün bu senaryoları, tezgâhı yapması gerçekten kabul edilebilir olması mümkün değildir. 28 Şubat’a takılıp kalmamak lazım. Sizlerin büyükleri; anneleri, babaları, dedeleri buna takılıp kalmadılar. 27 Mayıs’a da takılıp kalmadılar. 12 Mart’a da, 12 Eylül’e de takılıp kalmadılar. Her defasında kendi iradelerini en tepeye çıkarmayı başardılar. Bu diriliş en sonunda 2002’de AK Parti ile oldu” dedi.
“Ümmet ile haçlı zihniyeti arasındaki bu kavga devam edecek”
AK Parti dönemiyle birlikte birçok alanda başarıların elde edildiğini belirten Milletvekili Bilgiç, bu dönemde de birtakım zorlukların yaşandığını, FETÖ gibi taşeron örgütler eliyle Türkiye yoluna engel konulmaya çalışıldığını ifade etti.
“Ümmet ile Haçlı zihniyeti ve Haçlı zihniyetinin taşeronları arasındaki bu kavga devam edecek” diyen Bilgiç, yeni dönemle Türkiye’nin büyümesi ile birlikte milletin iradesine artık ket vurulamayacağını söyledi.
Türkiye’nin bir daha böyle tatsız olaylarla karşılaşmaması temennisinde bulunan Milletvekili Bilgiç’in konuşması yaklaşık bir saat sürdü.
Konferans, soru cevap bölümünün ardından BEÜ Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım tarafından AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’e çeşitli hediyelerin takdim edilmesiyle son buldu.
Kaynak: İHA
28 Şubat’ın Türkiye’nin siyasi tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçtiğini ifade eden Rektör Yardım, “Bundan tam 21 yıl önce Türkiye, bir demokrasi faciası, başka bir ifadeyle bir demokrasi katliamı yaşamıştı. Adına ’postmodern darbe’ dedikleri, milletimizin değerlerine, inançlarına, kültürüne karşı fütursuzca yapılan bir hain saldırı daha yaşanıyordu. İnancından dolayı işinden, okulundan, vatanından olan; haksız yere eziyet edilen; zulme maruz kalan insanların yaşadıklarını unutmak mümkün değil. Maalesef o gün yaşanılanların acısı yüreklerimizi dağlamıştır. Aynı amaca hizmet ederek taşeronluk ve hainlik yapanların; geçmişte olduğu gibi yakın tarihte de bize aynı acıları yaşatma amacında olduklarını gördük, bunu bizatihi yaşadık. Hatırlayacağınız üzere 15 Temmuz sürecinde necip milletimiz, hain ve haysiyetsizce yapılan saldırılara boyun eğmemiş, başkomutanımız; tarihte ilk defa gerçek anlamda halkın oyları ile seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla milyonlar sokaklara dökülmüş ve ordunun içinde çeteleşmiş hainlere gereken dersi vererek bir kahramanlık destanı yazmıştır” dedi.
“Milletin kararına saygı göstermeyenlerin karşısında olacağız”
Rektör Yardım, “Şu bilinmeli ki milletin kararına saygı göstermeyenlerin, her kim olursa olsun karşısında yer alacağız. Ben inanıyorum ki, milletimiz bu zihniyete ve bu satılık, taşeron odaklara hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Darbeciler, dün ve bugün nasıl lanetlenerek anılıyor ve milletin vicdanında mahkum oluyorsa; 28 Şubat’ın failleri de, aynı şekilde milletin vicdanında ve mahşeri vicdanda mahkum olmuşlardır. Bu duygu ve düşüncelerle yoğun iş mesaisine rağmen bizleri kırmayarak konferansımıza konuşmacı olarak katılan değerli milletvekilimiz Süreyya Sadi Bilgiç beye ve siz değerli katılımcılara çok teşekkür ediyor ve hoş geldiniz diyorum. Son olarak konferansımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
Rektör Yardım’ın konuşmasının ardından söz alan AK Parti Isparta Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, kendisi hakkında bilgi vererek konuşmasına başladı.
Milletvekili Bilgiç, 1932’den 1950’li yıllara kadar bu aziz milletin Ezan-ı Muhammediye’den dahi yoksun bırakıldığını belirterek, “Camilerin minarelerinde ‘Tanrı Uludur, Tanrı Uludur’ diye bir ses yankılanıyor. İnsanlar kendi inançlarını yaşamakta, ibadetlerini yapmakta maalesef büyük bir zulmün ve baskının altında kalıyorlar. Bu süreçleri mutlak bir surette unutmamamız, hafızamızda her zaman taptaze tutmamız lazım” dedi.
“Bütün darbelerin asıl mağdurları milletin kendisi olmuştur”
Bütün darbelerde bir benzerlik olduğunu, darbelerin asıl mağdurunun halkın kendisi olduğunu vurgulayan AK Parti’li Bilgiç, “Baktığımız zaman bütün darbelerde bir benzerlik vardır. Türkiye’ye yaşatılan bütün bu süreçlerde; 27 Mayıs’ından 12 Mart 71 muhtırasına, 12 Eylül darbesine, sonrası 28 Şubat darbesi, hatta ve hatta Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişiminde hep benzer senaryoları, benzer aktörleri ve bu benzer aktörlerin yanında da maalesef benzer alçaklara ve benzeri çukur siyasetini görürsünüz. Bu darbelere baktığınızda, darbenin gerçek mağdurunun milletin kendisi olduğunu göreceksiniz. O toplumun iktisadi ve sosyal hayatı, edebiyatı, romanı şiiri, ezgisi, türküsü, topyekun bir milletin mağdur olduğunu görürsünüz. Bütün bu süreçlere baktığımızda, Türkiye’de ve Osmanlı son döneminde yaşatılanlar, darbe dinamiklerine baktığımızda, her zaman bunun dış dünya ile bağlantılı olduğunu görüyorsunuz” siye konuştu.
“Darbelerle muhafazakarları yok etmeye çalıştılar”
Vesayet odaklarının darbede medya, yargı, askeri ve sivil ayakları kullandığını ifade eden Bilgiç, Türkiye’de vesayet odaklarının darbelerin teşvik ve tahrikçisi konumunda olduklarını dile getirerek, muhafazakarları ortadan kaldırmayı hedeflediklerini belirtti.
Bilgiç, “Bu iktidardaki batıcı bürokratik, iktidar kaybı korkusuyla her zaman batının emrinde oldular. Güçlerini kaybetmemek için hep batının emrinde oldular ve Türkiye’de vesayet odakları, darbelerin teşvik ve tahrikçisi konumunda oldular. Toplumun büyük bir bölümünü kuşatan, kucaklayan, inanç ve din eksenli yerli ve milli söylemleri vardı. Topluma dokunabiliyorlardı. Ruhuna ve hassasiyetine dokunabiliyorlardı. Buna dokundukça da bu milleti arkasında topladıkları için Türkiye’de iktidarın yolunu, milletin iradesi dışında sandıkta aramayan, değişik vesayet yollarında arayan ve bu vesayeti Türkiye’de zaman zaman asker, zaman zaman baskı grupları, zaman zaman medya, zaman zaman yargı olarak ortaya çıkartmış olduğu dönemleri yaşatan, bu grupları maalesef bu inanç ve din bazlı geleneksel muhafazakarlar vardı. Bu güçlü söylem ve silahtan rahatsızlık içerisinde oldukları için, bu cenahı susturmaya ve ortadan yok etmeye çalıştılar” şeklinde konuştu.
“Süreçlere baktığımızda ne zaman Türkiye Cumhuriyeti hakikaten kendine dönsün, biraz kendi iradesini ortaya koymaya kalksın, birtakım dış ülkeler ile ülke menfaatleri noktasında çıkar çatışmaları başlasın, Türkiye’de darbenin devreye girdiğini, Türkiye’de yabancı dünyanın uşaklarının, taşeronlarının farklı yaklaşımlar içerisinde, birtakım senaryoları ülkede ortaya koyduklarını görüyoruz” diyen Milletvekili Bilgiç, “28 Şubat sürecinde kendisini devletin sahibi olarak görenler ülkeyi her defasında dizayn etmeyi kendilerine hak gördükleri gibi bir kez daha bunu yapmak istediler. İşin enteresan tarafı ne oyun değişiyor, ne senaryo değişiyor; hepsi de aynı. 28 Şubat’ı dayandırdıkları tek senaryo vardı, o da irtica. Ne zaman bir parça bu ülkenin kendi oltalarında çıkıp, kendi başına onurlu bir biçimde olması gerektiği şekilde, bir devlet olarak ülkesinde ve dünyada lider, İslam dünyasında lider bir ülke konumuna doğru yürümeye; halkını refah etmeye yönelik gelişmesi dönemine baktığımızda, ona dur demek için bu içerideki kuklalarını, dinamiklerini hayata geçirmişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Darbelerin özünde hedef milli iradedir”
Tüm darbelerin hedefinde milli iradenin olduğunun altını çizerek, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından geri çevrildiğini, kurulan ikna odalarında baskıların yapıldığını hatırlan Bilgiç, “Aslında bütün darbelerin özüne baktığımızda hedef alınan tek bir şey vardır. O da milli iradedir. Bütün darbelerin hedefi burada direk olarak milletin iradesidir. Ama bunun yanındaki diğer bütün yapılanmaları, terör örgütlerine, onların Türkiye’deki yaptıklarına, bunların hepsini bir tarafa bırakıp, göz ardı etmişler. Türkiye’deki tek tehlike sanki İslammış gibi, irtica imiş gibi direk olarak inanç sistemimize birebir saldırı düzenlemişlerdir. 28 Şubat sürecinde, başı örtülü kızlarımızı okullara almamak için her türlü zorbalığı yaptılar. İkna odaları kurdular. İstanbul Üniversitesinde Kemal Alemdaroğlu’nun rektörlüğünde ikna odalarında çocuklarımız alınarak şantaj ve baskıya maruz kaldılar. Pek çok devlet kurumlarında, üniversitelerde, kamuda ve kamu dairelerinde, değişik yerlerde, silahlı kuvvetlerde, pek çok insan işten uzaklaştırıldı. Baskıya maruz kaldı. İşkenceye maruz bırakıldı. Tek sebep inançlarıydı” dedi.
“Hala 28 Şubat’ın yürüyen davaları var”
Hala devam eden 28 Şubat davalarının olduğuna dikkat çeken AK Parti Milletvekili Bilgiç, “Türkiye’deki İslamın yükselişi onları rahatsız etti. Çünkü G-7’yi rahatsız etti. G-7’ye karşı D-8 kuruldu. Yüzünü batıdan, Amerika’dan çevirdi. Orta Asya’ya, Uzakdoğu’ya, Afrika’ya, Ortadoğu’ya döndürdü. Davalar açıldı, insanlar mahkum edildi. Hala 28 Şubat’ın yürüyen davaları var. Beraatlar yeni geliyor. İnsanlar yıllarca mahkeme kapılarında uğraştırıldı. 6 milyon insanın fişlenmiş olmasına, Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde Batı Çalışma Grubu diye bir grubun kuruluyor olmasına ve kurulan bu grubun da bütün bu senaryoları, tezgâhı yapması gerçekten kabul edilebilir olması mümkün değildir. 28 Şubat’a takılıp kalmamak lazım. Sizlerin büyükleri; anneleri, babaları, dedeleri buna takılıp kalmadılar. 27 Mayıs’a da takılıp kalmadılar. 12 Mart’a da, 12 Eylül’e de takılıp kalmadılar. Her defasında kendi iradelerini en tepeye çıkarmayı başardılar. Bu diriliş en sonunda 2002’de AK Parti ile oldu” dedi.
“Ümmet ile haçlı zihniyeti arasındaki bu kavga devam edecek”
AK Parti dönemiyle birlikte birçok alanda başarıların elde edildiğini belirten Milletvekili Bilgiç, bu dönemde de birtakım zorlukların yaşandığını, FETÖ gibi taşeron örgütler eliyle Türkiye yoluna engel konulmaya çalışıldığını ifade etti.
“Ümmet ile Haçlı zihniyeti ve Haçlı zihniyetinin taşeronları arasındaki bu kavga devam edecek” diyen Bilgiç, yeni dönemle Türkiye’nin büyümesi ile birlikte milletin iradesine artık ket vurulamayacağını söyledi.
Türkiye’nin bir daha böyle tatsız olaylarla karşılaşmaması temennisinde bulunan Milletvekili Bilgiç’in konuşması yaklaşık bir saat sürdü.
Konferans, soru cevap bölümünün ardından BEÜ Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım tarafından AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’e çeşitli hediyelerin takdim edilmesiyle son buldu.