Memur-Sen'den Danıştayın Başörtüsü Kararına Tepki
Danıştayın başörtüsü kararına tepki gösteren Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Unutulmasın ki milletimiz ne mücadelesiyle aldığı özgürlükten ne de Türkiye’yi demokratikleştirmekten vazgeçecek’’ dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sosyal medya hesabından Danıştayın başörtüsü kararına ilişkin bir açıklama yaptı. Yalçın, Danıştay 2. Dairesinen TSK’da kadın personele başörtüsü serbestisi getiren düzenlemenin yürütmesinin durdurulması talebini reddetmesine ilişkin yaptığı açıklamada, Danıştayın toplumu germeye, eski Türkiye’yi geri getirmeye, hak ve özgürlük temelli hukuk anlayışını hayata geçirme konusunda engellemeye meyilli bir yapının ayak izlerinin olduğunu belirtti.
Kararın temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmadığını ifade eden Yalçın, ek davayı açan partiye de tepki göstererek, ’’Halkın Kurtuluş Partisi adlı, fakat yapılana bakılırsa fikirlerinden ve faaliyetlerinden halkın korunması ve kurtarılması gereken bir parti Silahlı Kuvvetlerde başörtülü görev yapmayı mümkün kılan düzenlemenin iptali için dava açmış. Açılan bu davanın yargılama sürecinde de Danıştay savcısı sıfatını haiz yargı mensubunun yaptığı mütalaa, baklayı ağzından çıkarmaya hazırlananların varlığını tescilliyor. Unutulmasın ki milletimiz ne mücadelesiyle aldığı özgürlükten ne de Türkiye’yi demokratikleştirmekten vazgeçecek’’ ifadelerini kullandı.
’’Açılan dava ve yazılan mütalaa millet iradesine vesayet ve milletin inanç ve değerlerine esaret hedefleyenlerin pusuda olduğunu ve boş durmadığını belgeliyor’’
Yalçın’ın bu açıklamasından sonra Memur-Sen de yazılı bir açıklama yayımlayarak karara tepki gösterdi. Memur-Sen Konfederasyonundan yapılan yazılı açıklamada, ’’Milletin kadimden tevarüs eden değerlerle temasını artırmasından, siyasetin ve devletin millet iradesi doğrultusunda hak ve özgürlük temelli bakışla sonuç üretme hassasiyetiyle davranmasından rahatsız olan zevat, millete ve değerlerine, sivilleşmeye, özgürleşmeye ve demokratikleşmeye dair kinini ve vesayet hedefini farklı kulvardan ve sonunda duvara toslamaları kaçınılmaz yollardan ifşa ve icra etmeye devam ediyor. Türkiye’nin son 15 yıllık süreçte gerçekleştirdiği, yönünü ve içeriğini de bizzat milletin belirlediği öze dönme, özgürleşme, sivilleşme, demokratikleşme yeni Türkiye hedefli değişim ve dönüşümlerin hem her birini hem de bütününü kabul etmekte ve sindirmekte zorlananlar daha geçen ay Türkiye’nin hem gündemini sarsan hem de dümenini eskiye doğru kırmaya ayarlı Öğrenci Andı kararına mevzi yapılan Danıştay üzerinden yeni bir hamleye girişmişler. Silahlı Kuvvetler bünyesinde görev yapan kadın personelden isteyenlerin başını örterek görev yapma hakkından yararlanmasını sağlayan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle Halkın Kurtuluş Partisi adlı parti tarafından Danıştayda dava açılmış, Danıştay savcısı tarafından da hem milletin değerleriyle, hem Türkiye’nin gerçekleriyle, hem de demokrasinin, insan haklarının ve insan onurunun gerekleriyle bağdaşmayan içerikte mütalaa yazılmıştır. Açılan davanın ve yazılan mütalaa millet iradesine vesayet ve milletin inanç ve değerlerine esaret hedefleyenlerin pusuda olduğunu ve boş durmadığını belgeliyor. Kamuda görev yapan kadın personelden isteyenlerin başı örtülü olarak görev yapmasına engel olan vesayet dönemi artığı kılık-kıyafet yasaklarını yeniden hayata döndürmek için süfli teneffüs yapmaya kalkışmışlar. Senaryo gayet net; dava açılacak, mütalaa yazılacak ve başarılabilirse karar çıkarılacak, başarılamazsa, dikkate alınmayan mütalaa üzerinden gündem oluşturulacak. Görünen ve anlaşılması gereken odur ki Danıştay bünyesinde toplumu germeye, vesayetle malul eski Türkiye’yi geri getirmeye, hak ve özgürlük temelli hukuk anlayışının hakim olması noktasında ipe un sermeye meyilli bir yapı cirit atıyor’’ ifadeleri yer aldı.
’’Artık millete rağmen ele geçireceğiniz mevziiniz de, milleti yok sayarak varacağınız menziliniz de kalmadı ve hiçbir zaman olmayacak’’
’’Ya milletle birlikte yolculuğuna ortak alacaksınız ya da millet iradesinin ve egemenliğinin sarsılmaz gücü ve yenilmez cüssesi karşısında ortalıktan kaybolup yok olacaksınız’’ ifadesinin yer aldığı açıklamada, ’’Milletin değerlerini, egemenliğini, iradesini kabullenmekte isteksiz davrananları, özgür iradesiyle ve inancı gereğiyle başı örten ve bu şekilde kamu hizmeti sunma sorumluluğunu yerine getiren kadın kamu görevlileri gerçeğini tahammülde zorlananları, vesayeti yeniden hortlatma hayali kuranları Memur-Sen olarak bir kez daha uyarıyoruz. Artık millete rağmen ele geçireceğiniz mevziiniz de, milleti yok sayarak varacağınız menziliniz de kalmadı ve hiçbir zaman olmayacak. Ya milletle birlikte yolculuğuna ortak alacaksınız ya da millet iradesinin ve egemenliğinin sarsılmaz gücü ve yenilmez cüssesi karşısında ortalıktan kaybolup yok olacaksınız. Başörtüsüne özgürlük için milletin feraset kalemiyle attığı 12 Milyon 300 bin imzanın toplanmasına, milletin egemenliğinin aşırıldığı vesayetin puslu havasının dağıtılmasına öncülük, kamu görevlilerinin hakkının ve hukukunun korunmasına hem öncülük hem de sözcülük yapan Memur-Sen olarak söz veriyoruz. TSK dahil milletin hiçbir kurumunda, kuruluşunda, Türkiyemizin tek bir karışında, bugününde ve yarınında ne başörtüsü yasağına da başı örtülü olarak görev yapma istek ve iradesine sahip olan kadınların ve kızlarımızın inanç ve değerlerini yok sayacak bir yasanın yapılmasına da, yargı kararının ve mütalaanın yazılmasına zemin oluşturacak bir iklime de iradeye de izin vermeyiz, izin vermeyeceğiz’’ denildi.
Kaynak: İHA
Kararın temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmadığını ifade eden Yalçın, ek davayı açan partiye de tepki göstererek, ’’Halkın Kurtuluş Partisi adlı, fakat yapılana bakılırsa fikirlerinden ve faaliyetlerinden halkın korunması ve kurtarılması gereken bir parti Silahlı Kuvvetlerde başörtülü görev yapmayı mümkün kılan düzenlemenin iptali için dava açmış. Açılan bu davanın yargılama sürecinde de Danıştay savcısı sıfatını haiz yargı mensubunun yaptığı mütalaa, baklayı ağzından çıkarmaya hazırlananların varlığını tescilliyor. Unutulmasın ki milletimiz ne mücadelesiyle aldığı özgürlükten ne de Türkiye’yi demokratikleştirmekten vazgeçecek’’ ifadelerini kullandı.
’’Açılan dava ve yazılan mütalaa millet iradesine vesayet ve milletin inanç ve değerlerine esaret hedefleyenlerin pusuda olduğunu ve boş durmadığını belgeliyor’’
Yalçın’ın bu açıklamasından sonra Memur-Sen de yazılı bir açıklama yayımlayarak karara tepki gösterdi. Memur-Sen Konfederasyonundan yapılan yazılı açıklamada, ’’Milletin kadimden tevarüs eden değerlerle temasını artırmasından, siyasetin ve devletin millet iradesi doğrultusunda hak ve özgürlük temelli bakışla sonuç üretme hassasiyetiyle davranmasından rahatsız olan zevat, millete ve değerlerine, sivilleşmeye, özgürleşmeye ve demokratikleşmeye dair kinini ve vesayet hedefini farklı kulvardan ve sonunda duvara toslamaları kaçınılmaz yollardan ifşa ve icra etmeye devam ediyor. Türkiye’nin son 15 yıllık süreçte gerçekleştirdiği, yönünü ve içeriğini de bizzat milletin belirlediği öze dönme, özgürleşme, sivilleşme, demokratikleşme yeni Türkiye hedefli değişim ve dönüşümlerin hem her birini hem de bütününü kabul etmekte ve sindirmekte zorlananlar daha geçen ay Türkiye’nin hem gündemini sarsan hem de dümenini eskiye doğru kırmaya ayarlı Öğrenci Andı kararına mevzi yapılan Danıştay üzerinden yeni bir hamleye girişmişler. Silahlı Kuvvetler bünyesinde görev yapan kadın personelden isteyenlerin başını örterek görev yapma hakkından yararlanmasını sağlayan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle Halkın Kurtuluş Partisi adlı parti tarafından Danıştayda dava açılmış, Danıştay savcısı tarafından da hem milletin değerleriyle, hem Türkiye’nin gerçekleriyle, hem de demokrasinin, insan haklarının ve insan onurunun gerekleriyle bağdaşmayan içerikte mütalaa yazılmıştır. Açılan davanın ve yazılan mütalaa millet iradesine vesayet ve milletin inanç ve değerlerine esaret hedefleyenlerin pusuda olduğunu ve boş durmadığını belgeliyor. Kamuda görev yapan kadın personelden isteyenlerin başı örtülü olarak görev yapmasına engel olan vesayet dönemi artığı kılık-kıyafet yasaklarını yeniden hayata döndürmek için süfli teneffüs yapmaya kalkışmışlar. Senaryo gayet net; dava açılacak, mütalaa yazılacak ve başarılabilirse karar çıkarılacak, başarılamazsa, dikkate alınmayan mütalaa üzerinden gündem oluşturulacak. Görünen ve anlaşılması gereken odur ki Danıştay bünyesinde toplumu germeye, vesayetle malul eski Türkiye’yi geri getirmeye, hak ve özgürlük temelli hukuk anlayışının hakim olması noktasında ipe un sermeye meyilli bir yapı cirit atıyor’’ ifadeleri yer aldı.
’’Artık millete rağmen ele geçireceğiniz mevziiniz de, milleti yok sayarak varacağınız menziliniz de kalmadı ve hiçbir zaman olmayacak’’
’’Ya milletle birlikte yolculuğuna ortak alacaksınız ya da millet iradesinin ve egemenliğinin sarsılmaz gücü ve yenilmez cüssesi karşısında ortalıktan kaybolup yok olacaksınız’’ ifadesinin yer aldığı açıklamada, ’’Milletin değerlerini, egemenliğini, iradesini kabullenmekte isteksiz davrananları, özgür iradesiyle ve inancı gereğiyle başı örten ve bu şekilde kamu hizmeti sunma sorumluluğunu yerine getiren kadın kamu görevlileri gerçeğini tahammülde zorlananları, vesayeti yeniden hortlatma hayali kuranları Memur-Sen olarak bir kez daha uyarıyoruz. Artık millete rağmen ele geçireceğiniz mevziiniz de, milleti yok sayarak varacağınız menziliniz de kalmadı ve hiçbir zaman olmayacak. Ya milletle birlikte yolculuğuna ortak alacaksınız ya da millet iradesinin ve egemenliğinin sarsılmaz gücü ve yenilmez cüssesi karşısında ortalıktan kaybolup yok olacaksınız. Başörtüsüne özgürlük için milletin feraset kalemiyle attığı 12 Milyon 300 bin imzanın toplanmasına, milletin egemenliğinin aşırıldığı vesayetin puslu havasının dağıtılmasına öncülük, kamu görevlilerinin hakkının ve hukukunun korunmasına hem öncülük hem de sözcülük yapan Memur-Sen olarak söz veriyoruz. TSK dahil milletin hiçbir kurumunda, kuruluşunda, Türkiyemizin tek bir karışında, bugününde ve yarınında ne başörtüsü yasağına da başı örtülü olarak görev yapma istek ve iradesine sahip olan kadınların ve kızlarımızın inanç ve değerlerini yok sayacak bir yasanın yapılmasına da, yargı kararının ve mütalaanın yazılmasına zemin oluşturacak bir iklime de iradeye de izin vermeyiz, izin vermeyeceğiz’’ denildi.