Çeşm-İ Cihan Sohbetlerinde 'Türkiye'nin Geleceği' Konuşuldu
Bartın Üniversitesi Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin yedincisi Prof. Dr. Ulvi Saran’ın verdiği “Teknolojik Gelişmeler, Değişen Dünya Dinamikleri ve Türkiye’nin Geleceği” adlı konferansla gerçekleştirildi.
Bartın Üniversitesi’nin geleneksel hale getirdiği Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin yedincisi “Teknolojik Gelişmeler, Değişen Dünya Dinamikleri ve Türkiye’nin Geleceği” konulu konferansla gerçekleştirildi.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’ ile öğrenci ve akademisyenleri alanında çok değerli uzmanlar ile bir araya getirdiklerini söyledi.
Rektör Uzun, “Bilimsel, sosyal ve kültürel zenginliğimiz konusunda farkındalığı arttırmayı amaçlayarak çıktığımız “Ceşm-i Cihan Sohbetleri” yolculuğunun yedinci durağındayız. Diğer tüm sohbetlerimizde olduğu gibi hem sevgili öğrencilerimizi hem de değerli akademisyenlerimizi, alanında uzman ve çok önemli görüşlere sahip bilim insanları ile bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu zamana kadar her sohbetimizin katılımcılarda bir iz bıraktığına onlarda bir tebessüm bıraktığını görmek bizleri mutlu ediyor.” dedi.
“Çağa ayak uydurmamız gerekiyor”
Günümüz dünyasının geçmişe göre muazzam bir hıza sahip olduğunu belirten Rektör Uzun, “Artık geçmişte yıllar süren değişimlerin, bugünlerde çok daha kısa bir sürede yaşandığına bizzat şahit oluyoruz. Bazen bu hıza bir anlam veremesek de kendimizi çok temel bir duygunun içerisinde buluyoruz. Çağa ayak uydurmak. Gerçekten bazen yaşadığımız dünya dünü öylesine hızlı bir şekilde arkasında bırakıyor ki, olan bitenleri idrak edene kadar bugünü kaçırmış oluyoruz. Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, bugünü kaçırdığımız takdirde geleceği teminat altına almamız mümkün olmayacaktır” diye konuştu.
“Dünyadaki hızlı değişim, yaşadığımız koşulları değiştirdi”
Ardından geçilen konferansta Prof. Dr. Ulvi Saran, “Teknolojik Gelişmeler, Değişen Dünya Dinamikleri ve Türkiye’nin Geleceği” konulu konuşmasını yaptı.
Saran, “Günümüzde çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Dünyanın karşı karşıya kaldığı değişimi ortaya koymak, gelişim stratejilerini oluştururken doğru bir tespit olarak görünüyor. Tabi hızın yanında yaşadığımız koşullar; sosyal ilişki biçimini, üretim tarzını ve ekonomiyi de etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde bireysel olarak da kamusal olarak da yaşanan değişimler bu noktada birbirlerini etkilemiştir. Aslında günümüz dünyasında yaşanan değişimleri anlamak için buhar makinasının icadıyla ortaya çıkan ve günümüze kadar gelen sürece göz atmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Sanayi Devrimi ile üretim anlayışı ve zihinsel değişim yaşandı”
Sanayi Devrimi ve beraberinde günümüze kadar uzanan süreci değerlendiren Saran, “Sanayi devrimiyle birlikte yaşanan değişim ve üretim anlayışla birlikte insanların zihinsel yapılarında da bazı değişiklikler oldu. Sosyal ilişkiler, medya, devlet ile vatandaş ilişkileri, toplumun kurumsal yapılarının birbirleriyle olan ilişkileri ve ticari faaliyetlerin tamamı bu değişim içerisinde şekilleniyor. Daha sonra 1900’lü yılların başından itibaren son 200 yıllık değişim sürecindeki aşamaların çok daha hızlandığını görmeye başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Teknoloji gelişmeler insanların düşünce ve zihin yapısını şekillendiriyor”
Saran, teknolojik gelişmelerle birlikte yaşanan hızlı değişime de vurgu yaparak “Teknolojik gelişmeler insanların düşünce ve zihin yapısını şekillendiriyor. Tarım toplumuna göre insanlar daha modernist ve kurgulanmış bir durumla karşı karşıya kalıyor. Sanayi devrimiyle değişen dünya yapısı ‘pozitivist’ düşünceye dayanır. Pozitivist düşünce aslında modernizmin arka planındaki kaynaktır. Mimarisi modern mimaridir. Modern mimari standartlaşmaya ve simetriye dayanır. Bu düşünce tarzının oluşturduğu toplum yapısı da kapalı toplum olarak tasvir edilen, kitle toplumudur. Kapalı toplumda haliyle kısıtlı ilişki biçimleri var. Zaman içerisinde çok boyutlu toplumlara doğru bir evrilme oluyor. İletişim ise geleneksel medya olarak tanımladığımız basılı medya ve sonraki aşamada ise televizyonla sağlanıyor. Örgütlenme anlayışı yine gelişmelere koşut olarak dik piramit yapısını, emir ve komuta zincirini, kuralcı bir anlayışı temsil ediyor" dedi.
“Kalıcı ve tutarlı politikalar geliştirmeniz lazım”
Dünyadaki gelişmelere bakılarak kalıcı ve tutarlı bir sistem oluşturulması gerektiği ve böylece sürdürülebilir bir gelişme gösterileceğini de dile getiren Saran, “Teknoloji, maddi gelişme, üretim, zenginlik bütün bunlar toplumun dünyaya ve sosyal yapıya bakışını ortaya koyan düşünce sistematiğiyle uyum sağlaması gerekir. Bunun birbiriyle örtüşmemesi durumunda bir sonuç almak mümkün değildir. Her şeyden önce özgün bir fikre sahip olmak gerekiyor. Güçlü bir ekonomi, sağlam bir idari sistem, gelişmiş bir teknoloji ya da sanat, kültür, edebiyat ne olursa olsun mutlaka kendinize özgü ve sosyal gerçekliğinizle örtüşen bir fikre sahip olmak lazım. Özgün bir düşünce sistematiğinizin olması lazım. Sonrasında ise bu düzlem üzerinde kalıcı ve tutarlı politikalar geliştirmeniz lazım. Başarı ve bununla birlikte sürdürülebilir gelişme bunların arkasından gelecektir.” diye konuştu.
Konferans, karşılıklı soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.
Kaynak: İHA
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’ ile öğrenci ve akademisyenleri alanında çok değerli uzmanlar ile bir araya getirdiklerini söyledi.
Rektör Uzun, “Bilimsel, sosyal ve kültürel zenginliğimiz konusunda farkındalığı arttırmayı amaçlayarak çıktığımız “Ceşm-i Cihan Sohbetleri” yolculuğunun yedinci durağındayız. Diğer tüm sohbetlerimizde olduğu gibi hem sevgili öğrencilerimizi hem de değerli akademisyenlerimizi, alanında uzman ve çok önemli görüşlere sahip bilim insanları ile bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu zamana kadar her sohbetimizin katılımcılarda bir iz bıraktığına onlarda bir tebessüm bıraktığını görmek bizleri mutlu ediyor.” dedi.
“Çağa ayak uydurmamız gerekiyor”
Günümüz dünyasının geçmişe göre muazzam bir hıza sahip olduğunu belirten Rektör Uzun, “Artık geçmişte yıllar süren değişimlerin, bugünlerde çok daha kısa bir sürede yaşandığına bizzat şahit oluyoruz. Bazen bu hıza bir anlam veremesek de kendimizi çok temel bir duygunun içerisinde buluyoruz. Çağa ayak uydurmak. Gerçekten bazen yaşadığımız dünya dünü öylesine hızlı bir şekilde arkasında bırakıyor ki, olan bitenleri idrak edene kadar bugünü kaçırmış oluyoruz. Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, bugünü kaçırdığımız takdirde geleceği teminat altına almamız mümkün olmayacaktır” diye konuştu.
“Dünyadaki hızlı değişim, yaşadığımız koşulları değiştirdi”
Ardından geçilen konferansta Prof. Dr. Ulvi Saran, “Teknolojik Gelişmeler, Değişen Dünya Dinamikleri ve Türkiye’nin Geleceği” konulu konuşmasını yaptı.
Saran, “Günümüzde çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Dünyanın karşı karşıya kaldığı değişimi ortaya koymak, gelişim stratejilerini oluştururken doğru bir tespit olarak görünüyor. Tabi hızın yanında yaşadığımız koşullar; sosyal ilişki biçimini, üretim tarzını ve ekonomiyi de etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde bireysel olarak da kamusal olarak da yaşanan değişimler bu noktada birbirlerini etkilemiştir. Aslında günümüz dünyasında yaşanan değişimleri anlamak için buhar makinasının icadıyla ortaya çıkan ve günümüze kadar gelen sürece göz atmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Sanayi Devrimi ile üretim anlayışı ve zihinsel değişim yaşandı”
Sanayi Devrimi ve beraberinde günümüze kadar uzanan süreci değerlendiren Saran, “Sanayi devrimiyle birlikte yaşanan değişim ve üretim anlayışla birlikte insanların zihinsel yapılarında da bazı değişiklikler oldu. Sosyal ilişkiler, medya, devlet ile vatandaş ilişkileri, toplumun kurumsal yapılarının birbirleriyle olan ilişkileri ve ticari faaliyetlerin tamamı bu değişim içerisinde şekilleniyor. Daha sonra 1900’lü yılların başından itibaren son 200 yıllık değişim sürecindeki aşamaların çok daha hızlandığını görmeye başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Teknoloji gelişmeler insanların düşünce ve zihin yapısını şekillendiriyor”
Saran, teknolojik gelişmelerle birlikte yaşanan hızlı değişime de vurgu yaparak “Teknolojik gelişmeler insanların düşünce ve zihin yapısını şekillendiriyor. Tarım toplumuna göre insanlar daha modernist ve kurgulanmış bir durumla karşı karşıya kalıyor. Sanayi devrimiyle değişen dünya yapısı ‘pozitivist’ düşünceye dayanır. Pozitivist düşünce aslında modernizmin arka planındaki kaynaktır. Mimarisi modern mimaridir. Modern mimari standartlaşmaya ve simetriye dayanır. Bu düşünce tarzının oluşturduğu toplum yapısı da kapalı toplum olarak tasvir edilen, kitle toplumudur. Kapalı toplumda haliyle kısıtlı ilişki biçimleri var. Zaman içerisinde çok boyutlu toplumlara doğru bir evrilme oluyor. İletişim ise geleneksel medya olarak tanımladığımız basılı medya ve sonraki aşamada ise televizyonla sağlanıyor. Örgütlenme anlayışı yine gelişmelere koşut olarak dik piramit yapısını, emir ve komuta zincirini, kuralcı bir anlayışı temsil ediyor" dedi.
“Kalıcı ve tutarlı politikalar geliştirmeniz lazım”
Dünyadaki gelişmelere bakılarak kalıcı ve tutarlı bir sistem oluşturulması gerektiği ve böylece sürdürülebilir bir gelişme gösterileceğini de dile getiren Saran, “Teknoloji, maddi gelişme, üretim, zenginlik bütün bunlar toplumun dünyaya ve sosyal yapıya bakışını ortaya koyan düşünce sistematiğiyle uyum sağlaması gerekir. Bunun birbiriyle örtüşmemesi durumunda bir sonuç almak mümkün değildir. Her şeyden önce özgün bir fikre sahip olmak gerekiyor. Güçlü bir ekonomi, sağlam bir idari sistem, gelişmiş bir teknoloji ya da sanat, kültür, edebiyat ne olursa olsun mutlaka kendinize özgü ve sosyal gerçekliğinizle örtüşen bir fikre sahip olmak lazım. Özgün bir düşünce sistematiğinizin olması lazım. Sonrasında ise bu düzlem üzerinde kalıcı ve tutarlı politikalar geliştirmeniz lazım. Başarı ve bununla birlikte sürdürülebilir gelişme bunların arkasından gelecektir.” diye konuştu.
Konferans, karşılıklı soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.