Hastane Çalışanlarına 5 Bin Yıllık Hacamat Tedavisi Anlatıldı
Kastamonu’da hizmet vermekte olan Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi doktorları tarafından hastane çalışanlarına hacamat, sülük, ozon ve saç ekimi tedavileri hakkında bilgi verildi.
Kastamonu Özel Anadolu Hastanesi Olukbaşı Şubesi çalışanlarına hacamat, sülük, ozon ve saç ekimi tedavileri hakkında bilgi verildi.
5 bin yıllık tarihi olan sülük tedavisinin nasıl yapıldığı ve saç ekiminin ne şekilde gerçekleştirildiği hastane doktorları Radyoloji Uzmanı Dr. Seçil Sakarya Binici ve Cildiye Uzmanı Dr. Reyhan Tığlı tarafından anlatıldı. Sülük tedavisinin etkilerinin fazla olduğunu ifade eden Radyoloji Uzmanı Dr. Seçil Sakarya Binici, tedavi sonrasında kullanılamaz hale gelen sülüklerin tıbbi atık olarak toplatıldığını söyledi.
Binici, “Sülüğün pıhtılaşmayı önleyici, kan akımını aktarıcı, ansiyolotik (stresi kaldıracak ilaç) gibi birçok etkisi var. Yüzden farklı etki var. Bunların hepsi sülüğün ağzında bulunan salyada, o salgıda ve bunu veriyor. Sülük bir defada yani bir seansta bu sülük tedavisinde birkaç seans, 10 seansa kadar istiyoruz seansları. Neden onu istiyoruz? Bir defa enziminin hepsini vermiyor. İhtiyaca göre işte ilk başta diyelim bir seansta 10 tane veriyor. Sonraki seansta 30 tane veriyor. Bu iyileştikçe, kan akımı arttıkça halk arasında şöyle bir inanışta var. Sülüğü siz bırakın, o hastalıklı bölgeye gider yapışır. Öyle bir şey de yok. Tam tersi sülük sağlam bölgeye gider, hastalıklı bölgeye gitmeyi hiç istemez. Oraya biz çeşitli yöntemlerle tutturuyoruz sülüğü, hatta ilerleyen seanslarda da oradaki kan akımı düzelince, oradaki problem ortadan kalkmaya başlayınca sülükler daha kolay ısırıyor, daha kolay yapışıyor. Hani bu zamanla oluyor, yoksa ilk başta sülük kolay olan yere gidiyor ısırıyor. Hani göllerde eskiden hep yaşlılar anlatırlar ya bacağımı koyardım göle o zaten bilir ihtiyacı olan yere gider, ısırır, öyle değil. Sonra sülüklerin tek kullanımlık olması çok önemli. O yüzden çevremizde de hala daha şu dönemde bile ben çokça duyuyorum. İşte gölden gidip topluyorlar. Diyorum ki onlara gölden gidiyorsunuz siz alıyorsunuz, işte kullanıyorsunuz, o halde görüyorsunuz, sonra ne yapıyorsunuz? Göle geri bırakıyoruz diyorlar. Göle geri bırakılan da oluyor, sonra başka bir insan gidiyor oradan alıyor, e bilemez kusturuyorlar kusmuyor. Altı ay içerisinde o kan kalıyor. Bir kişide bile aynı sülüğü kullanmıyoruz. Tıbbi atık şeklinde imha ediyoruz sülükleri” dedi.
Hacamat tedavisi hastanın vücudunun farklı bölgelerine uygulanıyor
Hacamat tedavisinin vücudun farklı bölgelerine yapıldığını belirten Dr. Seçil Sakarya Binici, “Biz hacamat tedavisini noktalara göre yapıyoruz. Organların izdüşümünü biliyoruz. Mesela karaciğer rahatsızlığı olanın sadece karaciğer bölgesine hacamat yapılmıyor. Onun başka bölgeleri de ondan etkilenebiliyor. Mesela önce bir sırt hacamatı yapalım diyoruz. Sırt hacamatı işte bütün yapmamız gereken tabii hastalığına göre ölçü alıyoruz hastamızdan, yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra kafa hacamatıyla ikinci taramayı yapalım. Bacak hacamatı yapalım. Yani şunu söyleyeyim özetle size sırt, kafa, bacak yapıldıktan sonra birer, ikişer arayla tam bir tarama hacamatı olmuş oluyor” şeklinde konuştu.
Ozon tedavisi hakkında da bilgi veren Dr. Seçil Sakarya Binici, “Ozon tedavisi bitti diyelim. Seans aldık. Bir daha hiç ozon tedavisi almayacak mı, hayır? Ayda bir, bazen iki ayda bir defa yapılacak. Bir de bunun çeşitleri var dedik. Kas içindeki dokudan kan alıyoruz, ozonla karıştırıyoruz. Alerjik durumlarda falan kullanıyoruz bunu, işte burada kan içerisinde veriyoruz. Ya da fıtıklarda uygulama yapıyoruz” diye konuştu.
"Saç tedavisi yöntemi yüz tedavisinde de kullanılabiliyor"
Cildiye Uzmanı Dr. Reyhan Tığlı ise, saç ekiminde kullanılan yöntemlerin yüz tedavisinde de kullanılabileceğini belirtti.
Tığlı, “Saç ekimini genellikle PRP (saç ekim yöntemi) ile bağlantılı yapıyoruz. Dönüşümlü yaptığımız uygulamalar şeklinde. Saç dibine minik enjeksiyonlar şeklinde ortalama 10, 15, 20 hastanın ihtiyacına göre enjeksiyonları uyguluyoruz. Trombosit (kan pulcukları) hücreleri zengin kan anlamına geliyor. Buradan kan alıyoruz damardan, bu işlemden geçiyor. İşlemden geçiyor, serum tabakası ayrılıyor ve bu serumu tekrar zor olan kısmına uyguluyoruz. Bunu iki şekilde kullanabiliyoruz. Saçta PRP uygulaması şeklinde, aynı zamanda yüz bölgesine uyguluyoruz. Yüzde cilt kırışıklıklarına, akne izleri, gözeneklerin sıklaştırılmasında, cilt lekelerinde kullanabiliyoruz. Saçtaki işlemi 2-4 hafta aralıklarla, o yüzden 2-8 seans. Hastalarda genelde 4 seansta saç dökülmesinde saç telinin artışı gözleniyor” dedi.
Bilgilendirme toplantısı daha sonra gerçekleştirilen sunumun ardından sona erdi.
Kaynak: İHA
5 bin yıllık tarihi olan sülük tedavisinin nasıl yapıldığı ve saç ekiminin ne şekilde gerçekleştirildiği hastane doktorları Radyoloji Uzmanı Dr. Seçil Sakarya Binici ve Cildiye Uzmanı Dr. Reyhan Tığlı tarafından anlatıldı. Sülük tedavisinin etkilerinin fazla olduğunu ifade eden Radyoloji Uzmanı Dr. Seçil Sakarya Binici, tedavi sonrasında kullanılamaz hale gelen sülüklerin tıbbi atık olarak toplatıldığını söyledi.
Binici, “Sülüğün pıhtılaşmayı önleyici, kan akımını aktarıcı, ansiyolotik (stresi kaldıracak ilaç) gibi birçok etkisi var. Yüzden farklı etki var. Bunların hepsi sülüğün ağzında bulunan salyada, o salgıda ve bunu veriyor. Sülük bir defada yani bir seansta bu sülük tedavisinde birkaç seans, 10 seansa kadar istiyoruz seansları. Neden onu istiyoruz? Bir defa enziminin hepsini vermiyor. İhtiyaca göre işte ilk başta diyelim bir seansta 10 tane veriyor. Sonraki seansta 30 tane veriyor. Bu iyileştikçe, kan akımı arttıkça halk arasında şöyle bir inanışta var. Sülüğü siz bırakın, o hastalıklı bölgeye gider yapışır. Öyle bir şey de yok. Tam tersi sülük sağlam bölgeye gider, hastalıklı bölgeye gitmeyi hiç istemez. Oraya biz çeşitli yöntemlerle tutturuyoruz sülüğü, hatta ilerleyen seanslarda da oradaki kan akımı düzelince, oradaki problem ortadan kalkmaya başlayınca sülükler daha kolay ısırıyor, daha kolay yapışıyor. Hani bu zamanla oluyor, yoksa ilk başta sülük kolay olan yere gidiyor ısırıyor. Hani göllerde eskiden hep yaşlılar anlatırlar ya bacağımı koyardım göle o zaten bilir ihtiyacı olan yere gider, ısırır, öyle değil. Sonra sülüklerin tek kullanımlık olması çok önemli. O yüzden çevremizde de hala daha şu dönemde bile ben çokça duyuyorum. İşte gölden gidip topluyorlar. Diyorum ki onlara gölden gidiyorsunuz siz alıyorsunuz, işte kullanıyorsunuz, o halde görüyorsunuz, sonra ne yapıyorsunuz? Göle geri bırakıyoruz diyorlar. Göle geri bırakılan da oluyor, sonra başka bir insan gidiyor oradan alıyor, e bilemez kusturuyorlar kusmuyor. Altı ay içerisinde o kan kalıyor. Bir kişide bile aynı sülüğü kullanmıyoruz. Tıbbi atık şeklinde imha ediyoruz sülükleri” dedi.
Hacamat tedavisi hastanın vücudunun farklı bölgelerine uygulanıyor
Hacamat tedavisinin vücudun farklı bölgelerine yapıldığını belirten Dr. Seçil Sakarya Binici, “Biz hacamat tedavisini noktalara göre yapıyoruz. Organların izdüşümünü biliyoruz. Mesela karaciğer rahatsızlığı olanın sadece karaciğer bölgesine hacamat yapılmıyor. Onun başka bölgeleri de ondan etkilenebiliyor. Mesela önce bir sırt hacamatı yapalım diyoruz. Sırt hacamatı işte bütün yapmamız gereken tabii hastalığına göre ölçü alıyoruz hastamızdan, yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra kafa hacamatıyla ikinci taramayı yapalım. Bacak hacamatı yapalım. Yani şunu söyleyeyim özetle size sırt, kafa, bacak yapıldıktan sonra birer, ikişer arayla tam bir tarama hacamatı olmuş oluyor” şeklinde konuştu.
Ozon tedavisi hakkında da bilgi veren Dr. Seçil Sakarya Binici, “Ozon tedavisi bitti diyelim. Seans aldık. Bir daha hiç ozon tedavisi almayacak mı, hayır? Ayda bir, bazen iki ayda bir defa yapılacak. Bir de bunun çeşitleri var dedik. Kas içindeki dokudan kan alıyoruz, ozonla karıştırıyoruz. Alerjik durumlarda falan kullanıyoruz bunu, işte burada kan içerisinde veriyoruz. Ya da fıtıklarda uygulama yapıyoruz” diye konuştu.
"Saç tedavisi yöntemi yüz tedavisinde de kullanılabiliyor"
Cildiye Uzmanı Dr. Reyhan Tığlı ise, saç ekiminde kullanılan yöntemlerin yüz tedavisinde de kullanılabileceğini belirtti.
Tığlı, “Saç ekimini genellikle PRP (saç ekim yöntemi) ile bağlantılı yapıyoruz. Dönüşümlü yaptığımız uygulamalar şeklinde. Saç dibine minik enjeksiyonlar şeklinde ortalama 10, 15, 20 hastanın ihtiyacına göre enjeksiyonları uyguluyoruz. Trombosit (kan pulcukları) hücreleri zengin kan anlamına geliyor. Buradan kan alıyoruz damardan, bu işlemden geçiyor. İşlemden geçiyor, serum tabakası ayrılıyor ve bu serumu tekrar zor olan kısmına uyguluyoruz. Bunu iki şekilde kullanabiliyoruz. Saçta PRP uygulaması şeklinde, aynı zamanda yüz bölgesine uyguluyoruz. Yüzde cilt kırışıklıklarına, akne izleri, gözeneklerin sıklaştırılmasında, cilt lekelerinde kullanabiliyoruz. Saçtaki işlemi 2-4 hafta aralıklarla, o yüzden 2-8 seans. Hastalarda genelde 4 seansta saç dökülmesinde saç telinin artışı gözleniyor” dedi.
Bilgilendirme toplantısı daha sonra gerçekleştirilen sunumun ardından sona erdi.