Etkinlikler 'Düşerken' Kitabının Söyleşi Ve İmza Günüyle Devam Etti

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Aralık Kültür Sanat Ekinlikleri Tarık Tufan’ın kaleme aldığı Düşerken kitabının söyleşisi ve imza günüyle devam etti.

Etkinlikler 'Düşerken' Kitabının Söyleşi Ve İmza Günüyle Devam Etti


Etkinliğe çok sayıda vatandaşın yanı sıra Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, Kültür ve Sanat Şube Müdürü Adem Turan katıldı.

Programın sonunda Yazar Tarık Tufan kitabını katılımcılar için imzaladı. Tarık Tufan, “Bir dönemi ve toplumsal koşulları anlayabilmenin, o dönemin insan portatiflerini, o dönemin ruhunu veren temel kavramları, yaygın düşünme, hissetme ve inanma biçimlerini kavramak isteyen insanların sıklıkla başvurduğu kaynaklardan bir tanesi de o dönemde yazılmış romanlardır. Aslında edebiyatçı henüz siyaset bilimcilerin, sosyologların, sosyal kuramcıların bu kadar derinlemesine fark etmediği bir şeyi fark edebilecek derinlikteki insanlardır. Dolayısıyla edebiyatçıların hislerine ve sezgilerine yaşadıkları dönemin ya da yakın geleceğin onların zihninde ve kalbinde çağrıştırdıklarını bilirsek bizi neyin beklediğine dair bir fikriniz oluşabilir” dedi.



Tufan, “Bir edebiyat okuru olmakla başka şeyler de okuru olmuş oluyorsunuz. Bir yazı veya roman okuduğumuzu sosyal kuramcı gibi değil de normal, hayatın içinden gelen bir kişi gibi, hayatı ve insanı önemseyen birisi gibi okumamız gerekiyor. Bir edebiyatçıyı takip ederken veya farklı kişilerle kıyaslarken aynı zamanda çok büyük bir duygu ve düşünce dünyasını kıyasladığımızı fark ediyoruz. Bu konuları en iyi bir şekilde karşılaştıran Dostoyevski ve Camus’tur. Kendi romanımı da bu 2 büyük yazardan esinlenerek kaleme almak istedim” diye konuştu.



Konuşmasına devam eden Tarık Tufan, “Teknik, teknolojik modernleşme süreçleri çok hızlı ilerledi ve hızla birtakım dönüşümler yaşandı. Fakat bütün bu yenilikler insan ruhunu iyileştirmek ve genişletmek bir yana son derece barbar bir saldırıya maruz bıraktı. Eskiden sadece barbarlar ve işgalciler şehirleri kuşatıyorlardı ve şehirleri kuşatınca doğal olarak orada yaşayan herkesin hayatını gasp etmiş oluyorlardı. Fakat artık daha derin ve daha gülü bir kuşatmaya maruz kaldık. Modern dönemde hepimizin hayatı tek tek kuşatılmaya başlandı. Çünkü hepimiz bireysel hayatlarımızı teknolojik ya da bu döneme özgü araçlarla çevreledik ve bu araçlar bizi hızla yalnızlaştırmaya başladı” şeklinde konuştu.



İletişimin asıl sebebinin birbirini anlamak olduğunu aktaran Yazar Tufan, “Sosyal medyanın, akıllı telefonların ortaya çıkışıyla iletişimin artık her an gerçekleşebileceği ve böylece insanların daha çok iletişim halinde olabileceği varsayıldı. Fakat göründü ki sosyal medyanın iletişim biçimi ne olursa olsun insanlar daha da yalnızlaştılar. Yani iletişimin önünü açan araçlar insanı başka bir yalnızlığın içine itti ve bu yalnızlıktan çıkmak daha zor. Çünkü bir ilizyonun içindeyiz. Bir iletişim ve ulaşımın bu kadar güçlü olduğu bir yüzyılda geri dönebiliriz diye düşündük ve bunun için daha çok uzağa gidebiliriz diye varsaydık. Evet, uzağa gittik ama geri dönemedik. Çünkü mesafeyi oluşturan şey bizim ilizyonumuz. Dolayısıyla elimizde akıllı telefonun olması bizi çok insanlarla içli dışlı yapmadı. Çünkü iletişimin asıl sebebi, anlamı ve değeri birbirini anlamaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA