Paris Bosphorus Enstitüsü 9. Yıllık Semineri
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Faruk Kaymakcı: 'Türkiye'de 7 milyar dolarlık Fransız yatırımı var ama bizim için en önemli şey, Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı yolculukta Fransa'nın desteğini de arkasında görüyor olması lazım' TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi Başkan Yardımcısı, Paris Bosphorus Enstitüsü Bilim Kurulu Eş Başkanı Ümit Boyner: 'Emmanuel Macron’un da AB'nin geleceğine bu kadar önem veren bir lider olarak TürkiyeAB ilişkilerinin kritik dönemecinde Türkiye ile ilişkileri geriletecek türden eğilimlerin sadece Türkiye'ye değil, AB’ye zarar vereceğini dikkate alacağını umut ediyoruz'.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı, "Türkiye'de 7 milyar dolarlık Fransız yatırımı var ama bizim için en önemli şey, Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı yolculukta Fransa'nın desteğini de arkasında görüyor olması lazım." dedi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) girişimiyle, Avrupa Birliği-Fransa-Türkiye arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel iş birliğini desteklemek amacıyla kurulan Institut du Bosphore'un (Paris Bosphorus Enstitüsü) 9. Yıllık Semineri, "Avrupa-Fransa-Türkiye: Akıllı Bir Gelecek İçin İlham Hikayeleri" ana temasıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Kaymakcı, yaptığı konuşmada, Fransa'nın Türkiye'nin müttefiki olduğunu belirterek, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde Fransa'nın destekleyen konumda olması gerektiğini söyledi.
Bu konunun Türkiye için önemine işaret eden Kaymakcı, şunları kaydetti:
"Bugün Fransa ile Türkiye arasında karşılıklı 12 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Türkiye'de 7 milyar dolarlık Fransız yatırımı var ama bizim için en önemli şey, Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı yolculukta Fransa'nın desteğini de arkasında görüyor olması lazım. Üyelik sözcüğünün üzerine özellikle basmak istiyorum çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron birkaç kez 'Özel İlişki'den, 'Ayrıcalıklı Ortaklık'tan söz etti. Bu sözde ayrıcalıklı ortaklık, bizim için ne adil ve kabul edilebilir bir ortaklıktır, ne de Türkiye için bir ayrıcalıktır. "
Türkiye'nin üyeliğinin önemine dikkati çeken Kaymakcı, en karmaşık, en zor üyelik süreci olsa da, bunun başarılması halinde Türkiye'nin AB üyeliğinin en geçerli ve en yararlı üyelik olacağına işaret etti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri, Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı Bahadır Kaleağası, toplantı kapsamında geçmişten günümüze yaptıkları çalışmalar ve konuşulan konuları hatırlattı.
Kaleağası, "Türkiye-Fransa-AB ilişkisi, sürekli değişen dünyada gelişiyor. Bugün farklı konulardan bahsedeceğiz, disiplinli bir analiz yapmamız gerektiğinin farkında vardık. Gerçek hikayelerden, gerçek vakalardan hareket etmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Korumacı eğilimler ticaret savaşlarını gündeme getiriyor"
TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi Başkan Yardımcısı, Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Paris Bosphorus Enstitüsü Bilim Kurulu Eş Başkanı Ümit Boyner, dünyanın ekonomik ve siyasal parametrelerinin alt üst oluşunun hızlanarak sürdüğünü söyledi.
Çok taraflılığa, açık ekonomilere, çoğulcu demokrasilere dayalı küresel liberal düzenin yaşadığı sorunların giderek arttığına işaret eden Boyner, şöyle devam etti:
"Ekonomide uzun vadeli durgunluğa yol açan yapısal etkenler halen çözüme kavuşmuş değil. Küreselleşmenin iyi yönetilmemesinden kaynaklanan sorunlar çözülmeden mevcut haliyle sürdürülmesi giderek zorlaşırken korumacı eğilimler ticaret savaşlarını gündeme getiriyor. Küresel ekonomileri modern standartlarda düzenleyici çok taraflı ticaret ve yatırım anlaşmaları, siyaseten korumacı eğilimler karşısında zora giriyor.
Ticaret savaşları ve sınırlara duvar örme eğilimi ağırlık kazanıyor. Serbest dolaşımın önüne yeni engeller çıkarılıyor. Ekonomik küreselleşme, yanında mutlaka siyasal küreselleşmeyi getirmiyor. Jeopolitik yönden dünya çok-kutuplu hale gelirken, uluslararası ilişkiler çok-taraflılığa doğru değil, herkesin kendi başının çaresine bakmasını gözeten tek taraflılığa doğru yöneliyor."
Bu durumun iç siyaset manzarasına yansımasının da oldukça sorunlu olduğuna dikkati çeken Boyner, bundan 10-15 yıl öncesine kadar demokrasilerin pekişmesinden söz edilirken bugün demokrasilerin karşılaştığı tehditler karşısında nasıl korunabileceğinin tartışıldığını anlattı.
Korumacı politika yürüten ülkelerin olumsuz etkilerinden bahseden Boyner, Türkiye'nin AB sürecinde Fransa'nın etkisine değinerek şunları söyledi:
"Fransa, Türkiye'nin üyelik sürecindeki kritik önemde ülkelerin de başında gelmektedir. Emmanuel Macron’un da AB'nin geleceğine bu kadar önem veren bir lider olarak Türkiye-AB ilişkilerinin kritik dönemecinde Türkiye ile ilişkileri geriletecek türden eğilimlerin sadece Türkiye'ye değil, AB’ye zarar vereceğini dikkate alacağını umut ediyoruz.
Kendisinin AB'nin geleceğini gözeten vizyoner bakış açısı Türkiye'yi dışlayan, müzakere sürecini sonlandırıp ilişkileri stratejik ortaklık gibi daha düşük bir düzeye düşüren, Rusya ile aynı ilişki modeline koyan bir yaklaşımla bütünüyle çelişir. Türk iş dünyası olarak son yıllarda AB üyelik sürecimizin fiilen tıkanmış olmasından duyduğumuz rahatsızlığı her fırsatta dile getirdik. Sorunun her iki taraftan kaynaklandığını belirttik."
- "Türkiye, dünyada önemli bir aktör"
ADP Group Yönetim Kurulu Başkanı ve Paris Bosphorus Enstitüsü Bilim Kurulu Eş Başkanı Augustin de Romanet, Türkiye'nin tüm sorunlara rağmen 2023 stratejisi ile dünyada önemli bir aktör olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Orta Doğu'da da istikrarın temsilcisi olmayı amaçladığını anımsatan Romanet, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çok genç ve dinamik bir nüfusu var, yüzyılın sonuna kadar da Japonya'yı nüfus olarak geçecek. Aynı zamanda Avrupa'da belli bir arayış var, Brexit çok kötü bir karar, haritalar alt üst oluyor. Avrupa'nın Türkiye'ye temkinle ve dikkatle, saygıyla baktığını görüyoruz. Bu saygı, dünya basınında üçüncü havalimanı ile kendini gösterdi, Türkiye'ye büyük bir canlılık getirdi.Türk ortaklarımızla iş birliğimiz bizleri çok memnun ediyor, bu ülkede döviz kurunun dalgalı olmasına rağmen, enflasyona rağmen yatırım yapmaya devam etmekte kararlıyız."
İki gün sürecek toplantı kapsamında "Kültürel Esinlenmeler", "Küresel Eğilimler", "Farklı bir bakışla ekonomik ilişkiler" konulu paneller de gerçekleştirilecek.
Kaynak: AA
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) girişimiyle, Avrupa Birliği-Fransa-Türkiye arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel iş birliğini desteklemek amacıyla kurulan Institut du Bosphore'un (Paris Bosphorus Enstitüsü) 9. Yıllık Semineri, "Avrupa-Fransa-Türkiye: Akıllı Bir Gelecek İçin İlham Hikayeleri" ana temasıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Kaymakcı, yaptığı konuşmada, Fransa'nın Türkiye'nin müttefiki olduğunu belirterek, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde Fransa'nın destekleyen konumda olması gerektiğini söyledi.
Bu konunun Türkiye için önemine işaret eden Kaymakcı, şunları kaydetti:
"Bugün Fransa ile Türkiye arasında karşılıklı 12 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Türkiye'de 7 milyar dolarlık Fransız yatırımı var ama bizim için en önemli şey, Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı yolculukta Fransa'nın desteğini de arkasında görüyor olması lazım. Üyelik sözcüğünün üzerine özellikle basmak istiyorum çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron birkaç kez 'Özel İlişki'den, 'Ayrıcalıklı Ortaklık'tan söz etti. Bu sözde ayrıcalıklı ortaklık, bizim için ne adil ve kabul edilebilir bir ortaklıktır, ne de Türkiye için bir ayrıcalıktır. "
Türkiye'nin üyeliğinin önemine dikkati çeken Kaymakcı, en karmaşık, en zor üyelik süreci olsa da, bunun başarılması halinde Türkiye'nin AB üyeliğinin en geçerli ve en yararlı üyelik olacağına işaret etti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri, Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı Bahadır Kaleağası, toplantı kapsamında geçmişten günümüze yaptıkları çalışmalar ve konuşulan konuları hatırlattı.
Kaleağası, "Türkiye-Fransa-AB ilişkisi, sürekli değişen dünyada gelişiyor. Bugün farklı konulardan bahsedeceğiz, disiplinli bir analiz yapmamız gerektiğinin farkında vardık. Gerçek hikayelerden, gerçek vakalardan hareket etmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Korumacı eğilimler ticaret savaşlarını gündeme getiriyor"
TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi Başkan Yardımcısı, Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Paris Bosphorus Enstitüsü Bilim Kurulu Eş Başkanı Ümit Boyner, dünyanın ekonomik ve siyasal parametrelerinin alt üst oluşunun hızlanarak sürdüğünü söyledi.
Çok taraflılığa, açık ekonomilere, çoğulcu demokrasilere dayalı küresel liberal düzenin yaşadığı sorunların giderek arttığına işaret eden Boyner, şöyle devam etti:
"Ekonomide uzun vadeli durgunluğa yol açan yapısal etkenler halen çözüme kavuşmuş değil. Küreselleşmenin iyi yönetilmemesinden kaynaklanan sorunlar çözülmeden mevcut haliyle sürdürülmesi giderek zorlaşırken korumacı eğilimler ticaret savaşlarını gündeme getiriyor. Küresel ekonomileri modern standartlarda düzenleyici çok taraflı ticaret ve yatırım anlaşmaları, siyaseten korumacı eğilimler karşısında zora giriyor.
Ticaret savaşları ve sınırlara duvar örme eğilimi ağırlık kazanıyor. Serbest dolaşımın önüne yeni engeller çıkarılıyor. Ekonomik küreselleşme, yanında mutlaka siyasal küreselleşmeyi getirmiyor. Jeopolitik yönden dünya çok-kutuplu hale gelirken, uluslararası ilişkiler çok-taraflılığa doğru değil, herkesin kendi başının çaresine bakmasını gözeten tek taraflılığa doğru yöneliyor."
Bu durumun iç siyaset manzarasına yansımasının da oldukça sorunlu olduğuna dikkati çeken Boyner, bundan 10-15 yıl öncesine kadar demokrasilerin pekişmesinden söz edilirken bugün demokrasilerin karşılaştığı tehditler karşısında nasıl korunabileceğinin tartışıldığını anlattı.
Korumacı politika yürüten ülkelerin olumsuz etkilerinden bahseden Boyner, Türkiye'nin AB sürecinde Fransa'nın etkisine değinerek şunları söyledi:
"Fransa, Türkiye'nin üyelik sürecindeki kritik önemde ülkelerin de başında gelmektedir. Emmanuel Macron’un da AB'nin geleceğine bu kadar önem veren bir lider olarak Türkiye-AB ilişkilerinin kritik dönemecinde Türkiye ile ilişkileri geriletecek türden eğilimlerin sadece Türkiye'ye değil, AB’ye zarar vereceğini dikkate alacağını umut ediyoruz.
Kendisinin AB'nin geleceğini gözeten vizyoner bakış açısı Türkiye'yi dışlayan, müzakere sürecini sonlandırıp ilişkileri stratejik ortaklık gibi daha düşük bir düzeye düşüren, Rusya ile aynı ilişki modeline koyan bir yaklaşımla bütünüyle çelişir. Türk iş dünyası olarak son yıllarda AB üyelik sürecimizin fiilen tıkanmış olmasından duyduğumuz rahatsızlığı her fırsatta dile getirdik. Sorunun her iki taraftan kaynaklandığını belirttik."
- "Türkiye, dünyada önemli bir aktör"
ADP Group Yönetim Kurulu Başkanı ve Paris Bosphorus Enstitüsü Bilim Kurulu Eş Başkanı Augustin de Romanet, Türkiye'nin tüm sorunlara rağmen 2023 stratejisi ile dünyada önemli bir aktör olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Orta Doğu'da da istikrarın temsilcisi olmayı amaçladığını anımsatan Romanet, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çok genç ve dinamik bir nüfusu var, yüzyılın sonuna kadar da Japonya'yı nüfus olarak geçecek. Aynı zamanda Avrupa'da belli bir arayış var, Brexit çok kötü bir karar, haritalar alt üst oluyor. Avrupa'nın Türkiye'ye temkinle ve dikkatle, saygıyla baktığını görüyoruz. Bu saygı, dünya basınında üçüncü havalimanı ile kendini gösterdi, Türkiye'ye büyük bir canlılık getirdi.Türk ortaklarımızla iş birliğimiz bizleri çok memnun ediyor, bu ülkede döviz kurunun dalgalı olmasına rağmen, enflasyona rağmen yatırım yapmaya devam etmekte kararlıyız."
İki gün sürecek toplantı kapsamında "Kültürel Esinlenmeler", "Küresel Eğilimler", "Farklı bir bakışla ekonomik ilişkiler" konulu paneller de gerçekleştirilecek.