Entelektüel Ve Aydın Kavramları SAÜ'de Konuşuldu
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Seminerleri kapsamında “Okuryazarın Trajedisi: Hakikat Duygusu, İdeoloji ve Kariyer Arasında” konulu konferans düzenlendi.
SAÜ İlahiyat Fakültesi Toplantı Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe SAÜ Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Besim Fatih Dellaloğlu konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmasının başında entelektüel ve aydın kavramlarından bahseden Prof. Dr. Besim Fatih Dellaloğlu, “Entelektüel, idrak kapasitesi yüksek olan kişilere denir. Entelektüel kişiler çok farklı kaynaklardan beslenmeyi alışkanlık edinmiştir. Aydın dediğimiz kimseler ise daha çok seçici bir veri ile çalışır ve alanlarını kısıtlar” dedi.
‘Entelektüel’ kavramını en geniş anlamıyla açıklayan Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, “Entelektüel, her ne kadar tarihsel özellikleri itibarıyla çeşitlilik gösterse de meslekleri, düşünmek ve düşüncelerini öğretmek olan kimselere gönderme yapmaktadır. Entelektüel, bütün düşüncelerinde toplumsal ayrım yapmayıp, hiçbir toplumun üstünlüğünü savunmadan bilgi ve eleştiri aktarımı yapan, var olan bilginin üzerine katkıda bulunarak farklı kanallar açan kişidir” diye konuştu.
Aydın kişinin aydınlanan anlamına geldiğini dile getiren Prof. Dr. Dellaloğlu, “Aydın olmanın ilk şartı, kişinin kültürel olarak birikimli olmasıdır. Aydınlar, toplumun kaderini etkileyen kişi olduğu için bulunduğu toplumun sözcüleridir, beyinleridir. Fransız Devrimi, aydınların çabası sonucu gerçekleşmiş. Halkı kötü yönetime karşı örgütleyen ve bu çabaları sonucu amaçlarına ulaşmış kimselerdir. Aydın kimse insanların sözcülüğünü yaparken, toplumun tüm kesimlerinin sesi olmalıdır. Kendi toplumunun düşünce yapısına ters hareket etmemelidir. Aydın kimse insanları doğruya götürmeli ve doğru yolu göstermelidir. Bir ulusun ilerlemesi, bu bağlamda aydın kimselerin yaptıklarıyla paralel olmalıdır” şeklinde konuştu.
Aydın ve entelektüel kavramlarının arasındaki farklara da değinen Dellaloğlu, “Aydınlar entelektüeller gibi seçkin bir statüye sahip değildir. Aydınlar, halkın dışında, üstünde ve kenarında değildir, içindedirler. Sosyolog ve tarihçi ise entelektüeldir. Bunlar toplum ve tarihlerini bilimsel ve akli olmak üzere iki zeminde tanırlar. Fakat aydın, kendi sosyal sınıfını hissedebilen kişidir. Belirgin, dosdoğru ve deneyime dayalı bir tanıma düzeyine sahip olan kimsedir. Sınıf savaşını kitaplardan okumamıştır. Bu savaşı vicdanının derinliklerinde hisseder” ifadelerini kullandı.
Konferans Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’nun konuşmasının ardından soru - cevap bölümü ile devam etti.
Kaynak: İHA
Konuşmasının başında entelektüel ve aydın kavramlarından bahseden Prof. Dr. Besim Fatih Dellaloğlu, “Entelektüel, idrak kapasitesi yüksek olan kişilere denir. Entelektüel kişiler çok farklı kaynaklardan beslenmeyi alışkanlık edinmiştir. Aydın dediğimiz kimseler ise daha çok seçici bir veri ile çalışır ve alanlarını kısıtlar” dedi.
‘Entelektüel’ kavramını en geniş anlamıyla açıklayan Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, “Entelektüel, her ne kadar tarihsel özellikleri itibarıyla çeşitlilik gösterse de meslekleri, düşünmek ve düşüncelerini öğretmek olan kimselere gönderme yapmaktadır. Entelektüel, bütün düşüncelerinde toplumsal ayrım yapmayıp, hiçbir toplumun üstünlüğünü savunmadan bilgi ve eleştiri aktarımı yapan, var olan bilginin üzerine katkıda bulunarak farklı kanallar açan kişidir” diye konuştu.
Aydın kişinin aydınlanan anlamına geldiğini dile getiren Prof. Dr. Dellaloğlu, “Aydın olmanın ilk şartı, kişinin kültürel olarak birikimli olmasıdır. Aydınlar, toplumun kaderini etkileyen kişi olduğu için bulunduğu toplumun sözcüleridir, beyinleridir. Fransız Devrimi, aydınların çabası sonucu gerçekleşmiş. Halkı kötü yönetime karşı örgütleyen ve bu çabaları sonucu amaçlarına ulaşmış kimselerdir. Aydın kimse insanların sözcülüğünü yaparken, toplumun tüm kesimlerinin sesi olmalıdır. Kendi toplumunun düşünce yapısına ters hareket etmemelidir. Aydın kimse insanları doğruya götürmeli ve doğru yolu göstermelidir. Bir ulusun ilerlemesi, bu bağlamda aydın kimselerin yaptıklarıyla paralel olmalıdır” şeklinde konuştu.
Aydın ve entelektüel kavramlarının arasındaki farklara da değinen Dellaloğlu, “Aydınlar entelektüeller gibi seçkin bir statüye sahip değildir. Aydınlar, halkın dışında, üstünde ve kenarında değildir, içindedirler. Sosyolog ve tarihçi ise entelektüeldir. Bunlar toplum ve tarihlerini bilimsel ve akli olmak üzere iki zeminde tanırlar. Fakat aydın, kendi sosyal sınıfını hissedebilen kişidir. Belirgin, dosdoğru ve deneyime dayalı bir tanıma düzeyine sahip olan kimsedir. Sınıf savaşını kitaplardan okumamıştır. Bu savaşı vicdanının derinliklerinde hisseder” ifadelerini kullandı.
Konferans Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’nun konuşmasının ardından soru - cevap bölümü ile devam etti.