MTB Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Açıklaması
'Hükümetimizin kararlı duruşu ve aldığı önlemler ile Merkez Bankamızın uyguladığı politikalar neticesinde, bu dönemde Türk lirası, dolar karşısında yüzde 22 değer kazandı'.
İçel Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, "Hükümetimizin kararlı duruşu ve aldığı önlemler ile Merkez Bankamızın uyguladığı politikalar neticesinde, bu dönemde Türk lirası, dolar karşısında yüzde 22 değer kazandı." ifadelerini kullandı.
Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada, günümüzde ekonominin bir ülkenin sahip olabileceği en etkili silah konumunda olduğunu belirtti.
Savaşların artık eskiden olduğu gibi sadece ordularla değil, ekonomi kanalıyla da yapıldığını aktaran Özdemir, "Bunun en yakın örneğini ise ülke olarak son aylarda sert bir şekilde yaşadık. ABD tarafından uygulanan sözde siyasi yaptırımlar, sattığımız ürünlere konulan ek vergiler, uluslararası piyasalarda dolarla yapılan gece işlemleri, ülkemize karşı gerçekleştirilen ekonomik manipülasyonlar, maruz kaldığımız bu saldırının en önemli silahları oldu. Bu durumun faiz, enflasyon, döviz kuru gibi göstergelerimiz üzerindeki olumsuz etkileriyle hala mücadele ediyoruz." diye konuştu.
Bu zorlu tabloya karşın, özellikle son 2 ayda Türk lirasının değer kazanmasının piyasalar açısından oldukça moral verici olduğunu ifade eden Özdemir, şunları kaydetti:
"Hükümetimizin kararlı duruşu ve aldığı önlemler ile Merkez Bankamızın uyguladığı politikalar neticesinde, bu dönemde Türk lirası, dolar karşısında yüzde 22 değer kazandı. Ancak tek başına bakanlıklarımızın ve Merkez Bankasının hamleleriyle bu iyileşmenin kalıcı olması mümkün değildir. Şu an TÜFE yüzde 25 ve ÜFE yüzde 46 seviyesine geldi. Özellikle sabit maaşla çalışan vatandaşlarımızın gelirleri aynı düzeyde kalırken, maalesef harcamaları fazlasıyla arttı. Diğer yandan ticaretle uğraşanlar da ürünlerini satmakta zorluk çekiyor. Piyasadaki bu durgunluk, yüksek enflasyon ve büyüme oranlarımızdaki düşüş stagflasyon tehlikesini ortaya çıkarmış durumda."
Özdemir, son bir ayda yaşanan olumlu gelişmelerin sürdürülebilir olmasının toplumsal dayanışmadan ve ülkenin tüm bileşenlerinin kenetlenmesinden geçtiğini bildirdi.
Önümüzdeki dönemde bankaların özellikle kredi kanallarını açık tutmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Bu kapsamda vade ve fiyatlamalarda esnek davranmalıdır. Mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması konusunda, duruma tek taraflı yaklaşarak aşırı korumacı olmamalıdır. Kredilerin zamanından önce geri çağrılması ve yeni kefaletler istenmesi gibi ticaret hayatımızı zorlaştıracak uygulamalarda bulunmamalıdır. Özetle bankalarımız, her zaman olduğu gibi, reel sektörümüz açısından ticaretin finansmanını sürdürmeye devam etmelidir." dedi.
Özdemir, yaşanan enflasyon ortamında, mevcut koşullardan yararlanmak isteyen bazı kötü niyetli fırsatçıların ürün fiyatlarında anormal denebilecek artışlar oluşturarak enflasyonu daha da körüklediğini, bunun da haksız rekabete neden olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada, günümüzde ekonominin bir ülkenin sahip olabileceği en etkili silah konumunda olduğunu belirtti.
Savaşların artık eskiden olduğu gibi sadece ordularla değil, ekonomi kanalıyla da yapıldığını aktaran Özdemir, "Bunun en yakın örneğini ise ülke olarak son aylarda sert bir şekilde yaşadık. ABD tarafından uygulanan sözde siyasi yaptırımlar, sattığımız ürünlere konulan ek vergiler, uluslararası piyasalarda dolarla yapılan gece işlemleri, ülkemize karşı gerçekleştirilen ekonomik manipülasyonlar, maruz kaldığımız bu saldırının en önemli silahları oldu. Bu durumun faiz, enflasyon, döviz kuru gibi göstergelerimiz üzerindeki olumsuz etkileriyle hala mücadele ediyoruz." diye konuştu.
Bu zorlu tabloya karşın, özellikle son 2 ayda Türk lirasının değer kazanmasının piyasalar açısından oldukça moral verici olduğunu ifade eden Özdemir, şunları kaydetti:
"Hükümetimizin kararlı duruşu ve aldığı önlemler ile Merkez Bankamızın uyguladığı politikalar neticesinde, bu dönemde Türk lirası, dolar karşısında yüzde 22 değer kazandı. Ancak tek başına bakanlıklarımızın ve Merkez Bankasının hamleleriyle bu iyileşmenin kalıcı olması mümkün değildir. Şu an TÜFE yüzde 25 ve ÜFE yüzde 46 seviyesine geldi. Özellikle sabit maaşla çalışan vatandaşlarımızın gelirleri aynı düzeyde kalırken, maalesef harcamaları fazlasıyla arttı. Diğer yandan ticaretle uğraşanlar da ürünlerini satmakta zorluk çekiyor. Piyasadaki bu durgunluk, yüksek enflasyon ve büyüme oranlarımızdaki düşüş stagflasyon tehlikesini ortaya çıkarmış durumda."
Özdemir, son bir ayda yaşanan olumlu gelişmelerin sürdürülebilir olmasının toplumsal dayanışmadan ve ülkenin tüm bileşenlerinin kenetlenmesinden geçtiğini bildirdi.
Önümüzdeki dönemde bankaların özellikle kredi kanallarını açık tutmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Bu kapsamda vade ve fiyatlamalarda esnek davranmalıdır. Mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması konusunda, duruma tek taraflı yaklaşarak aşırı korumacı olmamalıdır. Kredilerin zamanından önce geri çağrılması ve yeni kefaletler istenmesi gibi ticaret hayatımızı zorlaştıracak uygulamalarda bulunmamalıdır. Özetle bankalarımız, her zaman olduğu gibi, reel sektörümüz açısından ticaretin finansmanını sürdürmeye devam etmelidir." dedi.
Özdemir, yaşanan enflasyon ortamında, mevcut koşullardan yararlanmak isteyen bazı kötü niyetli fırsatçıların ürün fiyatlarında anormal denebilecek artışlar oluşturarak enflasyonu daha da körüklediğini, bunun da haksız rekabete neden olduğunu sözlerine ekledi.