AB Bakanı Çelik: AB'nin teklif kapağında imtiyazlı ortaklık görürsek kapağı açmayacağız
Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Habertürk TV'de Afşin Yurdakul'un 'Nedir Ne Değildir?' programına konuk oldu
Habertürk TV'de Afşin Yurdakul'un 'Nedir Ne Değildir?' programına konuk olan Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Akademisyen Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ve Kamuoyu Araştırmacısı Faruk Acar'ın sorularını yanıtladı.
Macron- Erdoğan görüşmesi sonrasında türkiye avrupa birliği nereye gidiyor? İmtiyazlı ortaklık mı konuşuyor olacak AB ve Türkiye?
Esasında bu imtiyazlı ortaklık meselesinde netiz. Türkiye herhangi bir imtiyazlı ortaklık kabul etmeyecek. Şimdiye kadar tam üyelik perspektifinden bu ilerledi. Şimdi son zamanlarda bu bahsettiğinize yakın bir şey söyleniyor. Deniyor ki Türkiyeyle daha reel bir ilişki kuralım. Bu reel ilişki içerisinde daha gerçekçi bir anlaşma yapalım. Önemli bir müttefik, önemli bir komşumuz. Bunu Macron da dillendirdi. Ziyaretin bu bölüm hariç diğer bölümleri başarılı geçti. Cumhurbaşkanımız da 'Ben de umduğumu alamadım bu konuda' dedi. Bu konudaki duruşunu söyledi.
"İMTİYAZLI ORTAKLIK GİBİ BİR MODELİN AHLAKSIZ BİR TEKLİF OLDUĞUNU İFADE ETTİM"
Esasında ne söylendiği de tam olarak anlaşılamıyor. İşte fasıllar açılmayacak. Yakında tam üyelik perspektifi görünmüyor. O zaman daha reel bir ilişki kuralım. Ve şöyle deniyor; Türkiye'nin Avrupa'yla bağının daha geniş olduğu bir ilişki tesis edelim. Bu cümleler çok masum gibi görünse de her cümlenin, her siyasi duruşun bir arka planı var. Bunun arka planında ise Sarkozy zamanından beri duyduğumuz imtiyazlı ortaklık türü yaklaşımlar Türkiye açısından ikinci sınıf bir muamele olarak görülüp kabul edilmedi. Arka planında şunu görüyoruz net olarak: Türkiye'le terörle mücadele, göçmen meselesiyle mücadele konusunda işbirliği yapalım. Ama tam üyelik konusunun ilerlememesi yönünde bir tez ortaya koyalım diye. Ben yakın zamanda Almanya'da bazı siyasetçiler tarafından dillendirildiğinde, bu imtiyazlı ortaklık gibi bir modelin Türkiye'ye bakış açısından ahlaksız bir teklif olduğunu ifade ettim.
50 yıllık düzen bitti. Yeni bir dünyaya açılıyoruz. Avrupa entegrasyonu ciddi bir sarsıntı geçiriyor. Napolyon gibi biri gelmesin de Avrupa'nın haritası alt üst olmasın. İngiltere'nin ayrılmasından sonra genetik bir değişime uğrayacak. Bugünkü Avrupa olmayacak. Trump'ın ağzından İngiltere'nin ayrılmasının iyi bir şey olduğu ve arkasından başkalarının da geleceğini duyduk. Merkel 'Artık eskisi gibi müttefiklere güvenemeyeceğimizi görüyorum, birbirimize güvenmekten başka çaremiz yok.' dedi
Diyelim ki tam üyelik olmuyor, müzakerelere devam ediyor musuz, etmiyor musunuz?
Net olan bir durum var, birliği kuran ilk 6 ülke hem Rusya'nın hem NATO'nun etkisindeki ülkeler, ekonomik krizle boğuşan Akdeniz ülkeleri. Bir muhataplık bir liderlik problemi var Avrupa'da. Sanki sabit bir muhatap var da biz ona göre kendimizi ayarlamaya çalışıyoruz, böyle bir durum yok.
"SARKOZY DÖNEMİNDEN ÖNCE TÜRKİYE AB ZİRVELERİNE ÇAĞIRILIRDI, ŞİMDİ NEDEN ÇAĞIRILMIYOR?"
İmtiyazlı ortaklık diye teklif kapağında bunu görürsek kapağı açmayacağız, bunu reddedeceğiz. Tam üyelikten daha cazip bir şey getirmeliler Türkiye'ye.
50 yıldır bu işe yatırım yaptı Türkiye. Sırf bu işler için kurulan bir bakanlık var. Nasıl bir ilişki olur, Türkiye bugüne kadar nasıl geldiyse bundan sonra da o şekilde gelir. Onlar bunu keselim demeye getiriyorlar, imtiyazlı ortaklık gibi, hayır kabul etmeyeceğiz.
Tabiri caizse meydan okuyorum. 23., 24. fasılları açın. Sarkozy döneminden önce Türkiye AB zirvelerine çağrılırdı. Neden Türkiye çağrılmıyor. Zirve toplanmalı tamam mı devam mı diye sonuç çıkmalı, net bir karar çıkmalı, bu iş uzamamalıdır.
ALMANYA KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDE TÜRKİYE MADDESİ!
Bunun bir alt yazısı var. Burada yazılan değil. Fasıllar açılmıyor. Vize serbestinde 'koşullar yerine geldiğinde' diyor, bunu biliyoruz. Bu tehlikeli bir dönemeç. Trump serbest ticarete karşı sözler söylerken, Avrupa'nın en büyük gücü serbest ticaretten yana olması. AB Konseyi'nin komisyona yetki vermesi lazım. Paragmatik olarak bir kırılma noktası. Buna, Almanya'nın Avusturyalaşması diyebiliriz. Almanya'nın Avusturya'nın önüne vizyon koyması gerekirken, Almanya Avusturya'nın vizyonsuzluğunun peşinden sürükleniyor.
Türkiye maddesinde teknik olarak Merkel'in ağırlığını görüyorum.
Macron- Erdoğan görüşmesi sonrasında türkiye avrupa birliği nereye gidiyor? İmtiyazlı ortaklık mı konuşuyor olacak AB ve Türkiye?
Esasında bu imtiyazlı ortaklık meselesinde netiz. Türkiye herhangi bir imtiyazlı ortaklık kabul etmeyecek. Şimdiye kadar tam üyelik perspektifinden bu ilerledi. Şimdi son zamanlarda bu bahsettiğinize yakın bir şey söyleniyor. Deniyor ki Türkiyeyle daha reel bir ilişki kuralım. Bu reel ilişki içerisinde daha gerçekçi bir anlaşma yapalım. Önemli bir müttefik, önemli bir komşumuz. Bunu Macron da dillendirdi. Ziyaretin bu bölüm hariç diğer bölümleri başarılı geçti. Cumhurbaşkanımız da 'Ben de umduğumu alamadım bu konuda' dedi. Bu konudaki duruşunu söyledi.
"İMTİYAZLI ORTAKLIK GİBİ BİR MODELİN AHLAKSIZ BİR TEKLİF OLDUĞUNU İFADE ETTİM"
Esasında ne söylendiği de tam olarak anlaşılamıyor. İşte fasıllar açılmayacak. Yakında tam üyelik perspektifi görünmüyor. O zaman daha reel bir ilişki kuralım. Ve şöyle deniyor; Türkiye'nin Avrupa'yla bağının daha geniş olduğu bir ilişki tesis edelim. Bu cümleler çok masum gibi görünse de her cümlenin, her siyasi duruşun bir arka planı var. Bunun arka planında ise Sarkozy zamanından beri duyduğumuz imtiyazlı ortaklık türü yaklaşımlar Türkiye açısından ikinci sınıf bir muamele olarak görülüp kabul edilmedi. Arka planında şunu görüyoruz net olarak: Türkiye'le terörle mücadele, göçmen meselesiyle mücadele konusunda işbirliği yapalım. Ama tam üyelik konusunun ilerlememesi yönünde bir tez ortaya koyalım diye. Ben yakın zamanda Almanya'da bazı siyasetçiler tarafından dillendirildiğinde, bu imtiyazlı ortaklık gibi bir modelin Türkiye'ye bakış açısından ahlaksız bir teklif olduğunu ifade ettim.
50 yıllık düzen bitti. Yeni bir dünyaya açılıyoruz. Avrupa entegrasyonu ciddi bir sarsıntı geçiriyor. Napolyon gibi biri gelmesin de Avrupa'nın haritası alt üst olmasın. İngiltere'nin ayrılmasından sonra genetik bir değişime uğrayacak. Bugünkü Avrupa olmayacak. Trump'ın ağzından İngiltere'nin ayrılmasının iyi bir şey olduğu ve arkasından başkalarının da geleceğini duyduk. Merkel 'Artık eskisi gibi müttefiklere güvenemeyeceğimizi görüyorum, birbirimize güvenmekten başka çaremiz yok.' dedi
Diyelim ki tam üyelik olmuyor, müzakerelere devam ediyor musuz, etmiyor musunuz?
Net olan bir durum var, birliği kuran ilk 6 ülke hem Rusya'nın hem NATO'nun etkisindeki ülkeler, ekonomik krizle boğuşan Akdeniz ülkeleri. Bir muhataplık bir liderlik problemi var Avrupa'da. Sanki sabit bir muhatap var da biz ona göre kendimizi ayarlamaya çalışıyoruz, böyle bir durum yok.
"SARKOZY DÖNEMİNDEN ÖNCE TÜRKİYE AB ZİRVELERİNE ÇAĞIRILIRDI, ŞİMDİ NEDEN ÇAĞIRILMIYOR?"
İmtiyazlı ortaklık diye teklif kapağında bunu görürsek kapağı açmayacağız, bunu reddedeceğiz. Tam üyelikten daha cazip bir şey getirmeliler Türkiye'ye.
50 yıldır bu işe yatırım yaptı Türkiye. Sırf bu işler için kurulan bir bakanlık var. Nasıl bir ilişki olur, Türkiye bugüne kadar nasıl geldiyse bundan sonra da o şekilde gelir. Onlar bunu keselim demeye getiriyorlar, imtiyazlı ortaklık gibi, hayır kabul etmeyeceğiz.
Tabiri caizse meydan okuyorum. 23., 24. fasılları açın. Sarkozy döneminden önce Türkiye AB zirvelerine çağrılırdı. Neden Türkiye çağrılmıyor. Zirve toplanmalı tamam mı devam mı diye sonuç çıkmalı, net bir karar çıkmalı, bu iş uzamamalıdır.
ALMANYA KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDE TÜRKİYE MADDESİ!
Bunun bir alt yazısı var. Burada yazılan değil. Fasıllar açılmıyor. Vize serbestinde 'koşullar yerine geldiğinde' diyor, bunu biliyoruz. Bu tehlikeli bir dönemeç. Trump serbest ticarete karşı sözler söylerken, Avrupa'nın en büyük gücü serbest ticaretten yana olması. AB Konseyi'nin komisyona yetki vermesi lazım. Paragmatik olarak bir kırılma noktası. Buna, Almanya'nın Avusturyalaşması diyebiliriz. Almanya'nın Avusturya'nın önüne vizyon koyması gerekirken, Almanya Avusturya'nın vizyonsuzluğunun peşinden sürükleniyor.
Türkiye maddesinde teknik olarak Merkel'in ağırlığını görüyorum.