HDP Van Milletvekili Tuğba Hazer Öztürk'un Devamsızlık Durumu Görüşüldü
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van milletvekili Tuğba Hazer Öztürk’ün durumu görüşüldü.
TBMM Genel Kurulu’nda HDP milletvekillerinin durumları görüşüldü. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi okundu. HDP’li Öztürk’ün 47 birleşime katılmadığı ve Anayasa’nın 84’üncü ve İçtüzük’ün 138’inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin yapılması istendi.
HDP Van Milletvekili Tuğba Hazer Öztürk’ün durumunun görüşülmesi sırasında gruplar adına konuşma olmadı. Şahsı adına Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve Tunceli Milletvekili Gürsel Erol konuştu.
Bekaroğlu, şunları kaydetti:
’’Eğer bir milletvekilinin devamsızlıktan dolayı, gerçekten devamsızlıktan dolayı bir milletvekilinin milletvekilliğini düşürüyorsanız, o zaman, burada ciddi bir şekilde devamsızlık takibi yapılıyordur. Diğer devamsızlığı olan milletvekillerinin de durumu tespit edilip buraya aynı şekilde getirilmesi gerekiyor. Ha, ’Bu, devamsızlıktan değil, başka sebeplerden dolayı biz bu milletvekilinin milletvekilliğini düşürüyoruz’ diyorsanız, o zaman ’Ayrımcılık yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz’ diyeceğiz değerli arkadaşlara. Bakın, ben isim vermek istemiyorum, hepiniz biliyorsunuz, değişik milletvekilleri, iktidar partisinden de böyle milletvekilleri de var, Meclise hiç gelmiyorlar. Efendim, geçmişte bakandı, Başbakandı, şöyleydi, böyleydi ama netice itibarıyla bugün milletvekilidir ve Meclise gelmesi gerekiyor, onun da şu anda milletvekilliğini düşürme konusunu görüştüğümüz milletvekili gibi Meclise gelmesi gerekiyor.’’
Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, kendisinin diğer insanlardan farklı düşünmesinin ölüm gerekçesi olmadığını söyleyerek, ’’Şimdi, HDP’li milletvekillerinden şunu rica ediyorum: Ben dün nasıl bu kürsüde sizin dokunulmazlıklarınızın kaldırılmasını eleştirdimse, tutuklu yargılanmanızı eleştirdimse ve size karşı yapılan muameleleri eleştirdimse sizden de cesur ve cesaretli bir şekilde bu kürsüye gelip benim hakkımdaki ölüm emrini eleştirmenizi istiyorum. Eğer bu Parlamentonun saygınlığını, bu Parlamentonun itibarını ve milletvekillerinin itibarını koruyacaksak o zaman hiçbir ayrım yapmamamız lazım’’ ifadelerini kullandı.
Erol, bir milletvekilinin Anayasa’ya aykırı bir davranış, kanunlara aykırı bir davranış gösterirse ve suç işlemesi halinde yargının önünde eşit olması gerektiğini ifade ederek, ’’Bir milletvekilinin tutuklu yargılanması doğru bir iş değildir, bu bir yanlıştır ve aynı şekilde, bir milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi de doğru değildir. Benim hakkımda ne düşündükleri hiç umurumda değil, ben doğru bildiklerimi söylüyorum. Millî irade diyoruz, değil mi? Her şeyde milli iradenin arkasına sığınıyoruz, değil mi arkadaşlar? Peki, o zaman, yapmamız gereken milli iradeye saygı duyalım ve bu milletvekili arkadaşlarımızın milletvekilliklerini düşürmeyelim. Yemin törenine gelip yemin etmeyen milletvekili arkadaşlarımız bu salona gelmeli ve yemin etmeli, yemin etmemesi halinde de düşürülmeli’’ şeklinde konuştu.
Öztürk’ün savunmasını TBMM İdari Amiri Sırrı Süreyya Önder yaptı. Önder, öncelikle Erol’a cevap verdi. Önder, ’’Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil’de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu’nun, Rıza Altun’un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim. Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı. İl başkanınız var ya Sayın İl Başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. Bizim ne demokratik siyaset ilkemizi ne demokrasiye sadakatimizi ne onurumuza düşkünlüğümüzü sen imtihan edecek bir yerde değilsin’’ diye konuştu.
Önder, şöyle konuştu:
’’Devamsızlıktan dolayı bir vekilliğin düşürülmesini konuşuyoruz. İç Tüzük’te bu ne anlama geliyor? Ben size, sayın üyelere, bu konuda oy kullanacaklara diyeceğim ki: "Bunun aslı böyle değildir." Önünüzde de bir doküman var, siz de bakacaksınız. O ikisinin arasından vicdanınızla bir karar vereceksiniz, tamam mı? Ama siz yoksunuz burada. Yani 276 oy var, bunun 276 oyla kabul edilmesi gerekiyor, burada 276 kişi yok, usulen bozma gerekçesi bile sayılabilir. Ama usul bizim umurumuzda değil, hay hay deriz; vekillik bizim için bir meslek değildir, bir onurdur.’’
Haklarındaki fezlekelerin Anayasa’yı zorlayan, hatta tekzip eden, ruhuna aykırı bir işlemle topyekûn kaldırıldığını iddia eden Önder, ’’Bizim hepimizin mevcut dosyaları üzerindeki yargılama engelleri kalktı ama ikinci günü dokunulmazlığın bütün ruhu, özü, biçimi neyse onlarla tekrar donatılmış olduk. Ben bunu gözaltına alındığım bir mahkemede hakime şöyle bir örnekle anlattım: ’Şimdi, ben size burada küfür etsem ya da gelip tokat atsam, hakaret etsem siz beni bundan dolayı yargılayamayacaksınız, üzerimi arayamayacaksınız, evimi aramayacaksınız, haberleşmemi kontrol edemeyeceksiniz, aracımı arayamayacaksınız. Bir polis benim yakamdan tutamaz çünkü halihazırda ben dokunulmazlığı olan bir milletvekiliyim’. Tabii, ileride siyasal tarihçiler yazacak, o gün muhalefetin buna ’Anayasa’ya aykırı ama ’evet’ oyu vereceğiz’ demesinin ardındaki pazarlıkları, taahhütleri, tutulmayan sözleri; şimdi spekülasyon olur diye girmeyeceğim, tarih ileride yazacak. Ne denildi? ’Hiçbir vekil tutuklanmayacak’ sözü verildi mi, verilmedi mi? Neyle ikna edildi? Yoksa, "Sadece HDP’lileri tutuklayacağız, size dokunmayacağız." mı denildi? Bunlar ileride siyasi tarihçilerin ve anıların ışığında aydınlanacak. Bu olmadı ve dolayısıyla, böyle bir garabet ortaya çıktı. Şimdi, bu iki vekilimizin -böyle, şeye gerek yok- birçok başka sebebin yanında, bize dönük yönelim ve siyasi imha niyeti açığa çıkınca yurt dışında kalmaları, dünya kamuoyuna bu meseleyi anlatacak bir iki vekil arkadaşımızın kalması bizler tarafından da uygun görüldü.
Şimdi, Meclis Başkanlığı bugüne kadar yapmadığı, muhtemelen bundan sonra da yapmayacağı, usulde, yasada yeri olmayan bir hatalı işe soyundu. Ne yaptı? Dedektiflik yapmaya başladı oysa yasada vekilin yurt dışında ne yaptığını takip etmek gibi bir görev, tanım söz konusu değil’’ dedi.
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, Van Milletvekili Öztürk’ün milletvekilliğinin açık görüşmelerinin 20.19’da tamamlandığını açıkladı.
Öztürk’ün milletvekilliğinin düşürülmesi için Genel Kurul’da oylama yapılacak. Bu iç tüzük 138. maddesine göre, oylama görüşmelerin tamamlanmasından itibaren 24 saat geçtikten sonra yapılabiliyor. (AUÖ-DK-Y)
Kaynak: İHA
HDP Van Milletvekili Tuğba Hazer Öztürk’ün durumunun görüşülmesi sırasında gruplar adına konuşma olmadı. Şahsı adına Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve Tunceli Milletvekili Gürsel Erol konuştu.
Bekaroğlu, şunları kaydetti:
’’Eğer bir milletvekilinin devamsızlıktan dolayı, gerçekten devamsızlıktan dolayı bir milletvekilinin milletvekilliğini düşürüyorsanız, o zaman, burada ciddi bir şekilde devamsızlık takibi yapılıyordur. Diğer devamsızlığı olan milletvekillerinin de durumu tespit edilip buraya aynı şekilde getirilmesi gerekiyor. Ha, ’Bu, devamsızlıktan değil, başka sebeplerden dolayı biz bu milletvekilinin milletvekilliğini düşürüyoruz’ diyorsanız, o zaman ’Ayrımcılık yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz’ diyeceğiz değerli arkadaşlara. Bakın, ben isim vermek istemiyorum, hepiniz biliyorsunuz, değişik milletvekilleri, iktidar partisinden de böyle milletvekilleri de var, Meclise hiç gelmiyorlar. Efendim, geçmişte bakandı, Başbakandı, şöyleydi, böyleydi ama netice itibarıyla bugün milletvekilidir ve Meclise gelmesi gerekiyor, onun da şu anda milletvekilliğini düşürme konusunu görüştüğümüz milletvekili gibi Meclise gelmesi gerekiyor.’’
Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, kendisinin diğer insanlardan farklı düşünmesinin ölüm gerekçesi olmadığını söyleyerek, ’’Şimdi, HDP’li milletvekillerinden şunu rica ediyorum: Ben dün nasıl bu kürsüde sizin dokunulmazlıklarınızın kaldırılmasını eleştirdimse, tutuklu yargılanmanızı eleştirdimse ve size karşı yapılan muameleleri eleştirdimse sizden de cesur ve cesaretli bir şekilde bu kürsüye gelip benim hakkımdaki ölüm emrini eleştirmenizi istiyorum. Eğer bu Parlamentonun saygınlığını, bu Parlamentonun itibarını ve milletvekillerinin itibarını koruyacaksak o zaman hiçbir ayrım yapmamamız lazım’’ ifadelerini kullandı.
Erol, bir milletvekilinin Anayasa’ya aykırı bir davranış, kanunlara aykırı bir davranış gösterirse ve suç işlemesi halinde yargının önünde eşit olması gerektiğini ifade ederek, ’’Bir milletvekilinin tutuklu yargılanması doğru bir iş değildir, bu bir yanlıştır ve aynı şekilde, bir milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi de doğru değildir. Benim hakkımda ne düşündükleri hiç umurumda değil, ben doğru bildiklerimi söylüyorum. Millî irade diyoruz, değil mi? Her şeyde milli iradenin arkasına sığınıyoruz, değil mi arkadaşlar? Peki, o zaman, yapmamız gereken milli iradeye saygı duyalım ve bu milletvekili arkadaşlarımızın milletvekilliklerini düşürmeyelim. Yemin törenine gelip yemin etmeyen milletvekili arkadaşlarımız bu salona gelmeli ve yemin etmeli, yemin etmemesi halinde de düşürülmeli’’ şeklinde konuştu.
Öztürk’ün savunmasını TBMM İdari Amiri Sırrı Süreyya Önder yaptı. Önder, öncelikle Erol’a cevap verdi. Önder, ’’Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil’de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu’nun, Rıza Altun’un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim. Senin seçilmiş olarak siyaset yapma hakkında burada karton bir şey vardı. İl başkanınız var ya Sayın İl Başkanınız, çok hakiki bir konuşma yaptı. Seninki çok sentetikti, çok naylon. Bizim ne demokratik siyaset ilkemizi ne demokrasiye sadakatimizi ne onurumuza düşkünlüğümüzü sen imtihan edecek bir yerde değilsin’’ diye konuştu.
Önder, şöyle konuştu:
’’Devamsızlıktan dolayı bir vekilliğin düşürülmesini konuşuyoruz. İç Tüzük’te bu ne anlama geliyor? Ben size, sayın üyelere, bu konuda oy kullanacaklara diyeceğim ki: "Bunun aslı böyle değildir." Önünüzde de bir doküman var, siz de bakacaksınız. O ikisinin arasından vicdanınızla bir karar vereceksiniz, tamam mı? Ama siz yoksunuz burada. Yani 276 oy var, bunun 276 oyla kabul edilmesi gerekiyor, burada 276 kişi yok, usulen bozma gerekçesi bile sayılabilir. Ama usul bizim umurumuzda değil, hay hay deriz; vekillik bizim için bir meslek değildir, bir onurdur.’’
Haklarındaki fezlekelerin Anayasa’yı zorlayan, hatta tekzip eden, ruhuna aykırı bir işlemle topyekûn kaldırıldığını iddia eden Önder, ’’Bizim hepimizin mevcut dosyaları üzerindeki yargılama engelleri kalktı ama ikinci günü dokunulmazlığın bütün ruhu, özü, biçimi neyse onlarla tekrar donatılmış olduk. Ben bunu gözaltına alındığım bir mahkemede hakime şöyle bir örnekle anlattım: ’Şimdi, ben size burada küfür etsem ya da gelip tokat atsam, hakaret etsem siz beni bundan dolayı yargılayamayacaksınız, üzerimi arayamayacaksınız, evimi aramayacaksınız, haberleşmemi kontrol edemeyeceksiniz, aracımı arayamayacaksınız. Bir polis benim yakamdan tutamaz çünkü halihazırda ben dokunulmazlığı olan bir milletvekiliyim’. Tabii, ileride siyasal tarihçiler yazacak, o gün muhalefetin buna ’Anayasa’ya aykırı ama ’evet’ oyu vereceğiz’ demesinin ardındaki pazarlıkları, taahhütleri, tutulmayan sözleri; şimdi spekülasyon olur diye girmeyeceğim, tarih ileride yazacak. Ne denildi? ’Hiçbir vekil tutuklanmayacak’ sözü verildi mi, verilmedi mi? Neyle ikna edildi? Yoksa, "Sadece HDP’lileri tutuklayacağız, size dokunmayacağız." mı denildi? Bunlar ileride siyasi tarihçilerin ve anıların ışığında aydınlanacak. Bu olmadı ve dolayısıyla, böyle bir garabet ortaya çıktı. Şimdi, bu iki vekilimizin -böyle, şeye gerek yok- birçok başka sebebin yanında, bize dönük yönelim ve siyasi imha niyeti açığa çıkınca yurt dışında kalmaları, dünya kamuoyuna bu meseleyi anlatacak bir iki vekil arkadaşımızın kalması bizler tarafından da uygun görüldü.
Şimdi, Meclis Başkanlığı bugüne kadar yapmadığı, muhtemelen bundan sonra da yapmayacağı, usulde, yasada yeri olmayan bir hatalı işe soyundu. Ne yaptı? Dedektiflik yapmaya başladı oysa yasada vekilin yurt dışında ne yaptığını takip etmek gibi bir görev, tanım söz konusu değil’’ dedi.
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, Van Milletvekili Öztürk’ün milletvekilliğinin açık görüşmelerinin 20.19’da tamamlandığını açıkladı.
Öztürk’ün milletvekilliğinin düşürülmesi için Genel Kurul’da oylama yapılacak. Bu iç tüzük 138. maddesine göre, oylama görüşmelerin tamamlanmasından itibaren 24 saat geçtikten sonra yapılabiliyor. (AUÖ-DK-Y)